Show simple item record

dc.contributor.advisorKaraayvaz, Muammer
dc.contributor.authorÇikman, Öztekin
dc.date.accessioned2021-05-08T14:21:36Z
dc.date.available2021-05-08T14:21:36Z
dc.date.submitted2003
dc.date.issued2018-08-06
dc.identifier.urihttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/707385
dc.description.abstract2. ÖZET Mide kanserlerinin primer tedavisi cerrahi rezeksiy ondur. Hastalığın evresiyle ilgili olmak üzere radyoterapi (RT) ve kemoterapi de (KT) tedavi protokolleri içerisinde yer alabilmektedir. Evre 3A ve Evre 3B mide kanserli olguların tedavi protokolleri halen tartışmalıdır. Günümüzde hem kemoterapötik aj anlardaki hem de radyoterapideki modern gelişmelere rağmen mide kanserlerinde bunların sağkalıma % 10'dan fazla bir katkıları olmadığı uzun serilerde tespit edilmiştir. Hormonal tedaviye de yeterli yanıt elde edilememiştir. Bu nedenle mide kanserlerindeki tek ve etkili yöntem olarak cerrahi tadavi hala birinci sırada yer almaktadır. Erken evre mide kanserlerinde cerrahi tedavinin yeri tartışmasızdır. İleri evre kanserlerde ise küratif cerrahi tedavinin yeri tartışmalıdır. Bu nedenle lokoregional ilerlemiş (advanced gastrik kanser) olgularda ise cerrahi tedavinin mutlak endikasyonunu koymak çok zordur. Evre 3A ve özellikle Evre 3B olgularda cerrahi tedaviden sonra kişiye göre sağkalım farklı olmaktadır. Bugünkü bilgilerimiz ışığında mide kanserlerinde en önemli prognostik faktörlerin serozal tutulum, lenf nodülü metastazı, tümörün diferansiyasyonu, evresi, çapı, lokalizasyonu, histopatolojik tipi, peritonda kanser hücrelerinin varlığı, karaciğer metastazı, ameliyat sonrası rezidüel tümör bulunması, hastanın yaşı, performansı, yandaş hastalık durumu olduğunu bilmekteyiz. Ayrıca mide kanserlerinde olguların sağkalımının neoplazinin biyolojik karekteri ve biyolojik konak ile olan ilişkisi ve de henüz bilinmeyen bazı faktörlere de bağlı olduğu gösterilmiştir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda bazı bölgelerde mide kanserlerinde östrojen reseptör (ER) ve/veya progesteron reseptörlerinin (PR) pozitif ve/veya negatif oldukları; pozitif olanlarda prognozun daha iyi olduğu bildirilmektedir. Ocak 1998-Aralık 2000 tarihleri arasında Y.Y.Ü. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD'ında mide kanseri nedeniyle ameliyat edilen yaşları 40-65 (Yaş ortlaması:55,7), 10'nu erkek, 10'nu kadın toplam 20 Evre 3 olgunun sağkalım süreleri analiz edildi. Ayrıca parafin bloklardaki kanserli ve normal doku örnekleri immunhistokimyasal (İHK)yöntemle hazırlanarak ışık mikroskobunda incelendi. ER ve PR'leri meme kanserlerindeki boyanma kontrol kabul edilerek değerlendirildi. 20 olgunun 2'sinde (%10) ER pozitif, 5'inde (%25) PR pozitif, 2'sinde de (%10) hem ER hem de PR pozitif olarak bulundu. Evre 3B olgularda hem proksimal hem de distal tümörlerde 16 olgunun 7 'sinde reseptör pozitifliği (proksimal tümörlerde 1 olguda ER pozitif, 1 'sinde PR pozitif; distal tümörlerde ise, 1 olguda ER pozitif, 4 olguda PR pozitif) mevcuttu. Reseptör pozitifliği olanlarda sağkalım süresinin 3 yıl civarında olduğu tesbit edildi. Bütün olgularda aynı cerrahi girişimler yapılmasına rağmen reseptör pozitif olanlarda sağkalım süresinin yüksek olması bunlarda prognozun daha iyi olduğu sonucuna varıldı. Son yıllarda yapılan çalışmalar, seks hormon reseptörlerinin pozitifliğinin iyi bir prognostik faktör olduğunu göstermektedir. Ancak şimdiye kadar yapılan çalışmalarda reseptör pozitif olan olgularda hormonal tedaviye yanıtının yetersiz olduğu gösterilmiştir. Ayrıca KT ve RT'nin mide kanserlerindeki sınırlı etkisi radikal cerrahi girişimlere yönelimi arttırmaktadır. Biz de yaptığımız çalışmada özellikle Evre 3B'de olup ER ve/veya PR'lerinin pozitif olduğu olgularda sağkalımın belirgin olarak yüksek olduğunu tesbit ettik. Bu nedenle de bu tür vakalarda total gastrektomi ve Dil disseksiyon yapılmasının sağkalımı daha da arttıracağı kanaatindeyiz.
dc.description.abstract3. SUMMARY The primary treatment to be designed for gastric cancers is surgical resection. Among the treatment protocols radiotherapy and chemotherapy can also be cited, depending on the stage of the disease. Those cases with gastric cancers and in stage 3 A and 3B are considered to be still controversial in terms of the treatment protocols applied to them. In spite of the advances recorded in modern procedures in chemotherapy agents and radiotherapy, they couldn't exceed a survivability rate of 10% in those cases with gastric cancers. Nor has any adequate response been taken in hormonal treatment; therefore the only affective way of treatment is belived to be surgical treatment. The importance of a surgical treatment in gastric cancers of early stages has long been overemphasized. As for the curative treatment designed for the gastric cancers of advanced stage, it has been considered to be controversial. This is why it has been difficult to establish the absolute indications of surgical treatment for those patients who have locoregionally advanced gastric cancers; survivability has been observed to be different depending on the individuals in those cases with gastric cancers of stage 3 A and especially stage 3B after the surgical treatment. In the of the present -day- knowledge we know that serosal involment, lymph nodule metastasis, differanciation of the tumour, its stage, diameter, localization and its histopatological type, the presence of the cancerous cells in peritone, liver metastasis, the presence of residual tumour of post-operation, age and performance of the patient, coexistence of the other diseases are among the most significant prognostic factors. The survivability of the cases with gastric cancers has also been linked with the biological character of neoplasia, the relationship with biological host and with some other unknown causes unidentified. Recent studies have reported that gastric cancers in some place of the world are estrogene receptors (ER) and/or progesterone receptors (PR) possitive and/or negative and that the prognosis would be better in the possitive ones. The survivability rates of 20 (10 males, 10 females) cases with Stage 3 gastric cancer, aged between 40-65 (mean age: 55.7) who underwent operation due to gastric cancer in theDepartment of General Surgery of Faculty of Medicine in Yuzuncu Yıl Universty between the periods of January 1998 and December 2000, have been analyzed. In the course of our clinical research we prepared the cancerous and the normal tissue samples in paraphine blocks with immunohistochemical methods and analyzed under photomicroscope ER and PR were evaluated being based on the stain of breast cancers. Of the 20 patients 2 (10%) of them were observed to have had ER possitive 5 (25%) of them PR possitive and 2 (10%) of them were observed to had both ER and PR possitive. Of the 16 patients who were in Stage 3B 7 of them produced receptor possitive results both in proximal and distal tumours (in proximal tumours, 1 case was ER possitive 1 PR possitive; in distal tumours 1 case was ER possitive 4 cases were PR possitive). Life expectancy in these cases who produced receptor possitive results was determined to be approximately 3 years. Although the same surgical procedures are applied to all of the cases the increase in life expectancy in those cases with possitive receptors brings to mind that prognosis would also be better in such cases. Recent studies have shown that the possitive results of the sex hormone receptors are a good prognostic factor. But in the studies conducted about such phenomena the response to hormonal treatment was observed to have been inadequate in those cases that are receptor possitive. In addition to these inadequacies, the limited benefit of radiotherapy and chemotherapy in gastric cancers has given way the tendencies of radical surgical procedures; In accordance with this approach, we found in the course of our study that the life expectancy was remarkably higher in those cases of Stage 3B, that are ER and/or PR possitive. Therefore we are of the conviction that such procedures as total gastrectomy and DII dissection would be beneficial in increasing the survivability in such cases.en_US
dc.languageTurkish
dc.language.isotr
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/embargoedAccess
dc.rightsAttribution 4.0 United Statestr_TR
dc.rights.urihttps://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
dc.subjectGenel Cerrahitr_TR
dc.subjectGeneral Surgeryen_US
dc.titleMide kanserlerinde östrojen ve progesteron reseptörlerinin prognostik öneminin belirlenmesi
dc.typedoctoralThesis
dc.date.updated2018-08-06
dc.contributor.departmentGenel Cerrahi Ana Bilim Dalı
dc.identifier.yokid139530
dc.publisher.instituteTıp Fakültesi
dc.publisher.universityYÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ
dc.type.submedicineThesis
dc.identifier.thesisid132521
dc.description.pages50
dc.publisher.disciplineDiğer


Files in this item

Thumbnail

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Except where otherwise noted, this item's license is described as info:eu-repo/semantics/embargoedAccess