Riskli gebeliklerde plasenteada gözlenen patolojik değişikliklerin değerlendirilmesi

Abstract

2. ÖZET Amaç: Preeklampsi, eklampsi, esansiyel hipertansiyon ve preterm eylem gibi riskli gebeliklerde plasentada gözlenebilecek patolojik değişikliklerin araştırılması. Gereç ve yöntemler: Çalışmada 133 plasenta (58 preeklampsi, 25 eklampsi, 15 esansiyel hipertansiyon, 20 preterm eylem, 15 kontrol olgusu) kullanıldı. Klinik hikayesi, klinik bulguları ve makroskopik görünümleri kaydedilen plasentalardan alman örneklerde histopatolojik olarak (1) uteroplasental vaskûler lezyonlar ve ilişkili villöz lezyonlar, (2) kronik iltihabi lezyonlar, (3) koagulasyon ile ilişkili lezyonlar, (4) akut iltihabi lezyonlar İle (5) sınıflandınlamayan lezyonlara ait toplam 18 parametre araştırıldı. îstatiksel analizde, Rruskal-Wallis test, Mann Whitney U test ve x2 testleri kullanıldı. Olasılıklı tablo analizlerinde p<0.05 anlamlı kabul edildi Bulgular: Geçmiş reprodüktif hikaye ile şimdiki gebelik hikayesi açısından preeklampsi grubu ile normal gebeler arasında anne yaşı dışında istatistiki olarak bir farklılık gözlenmedi. Anne yaşı preeklamptik gebelerde normal populasyona göre daha yüksekti Preeklamptik hastalarda makroskopik olarak sadece kalsifikasyon ve mikroskopik olarak uteroplasental vaskûler lezyonlar ve ilişkili villöz lezyonlar, koagulasyonla ilişkili lezyonlar ve sınıflandınlamayan lezyonlardan sadece villöz Ödem normale göre daha sık idi Eklampsi ve esansiyel hipertansiyon hastalarında gözlenen mikroskopik bulgular, esansiyel hipertansiyonda daha yüksek oranda olan koagulasyon ile ilişkili lezyonlardan avasküler terminal villuslann dışında preeklampsi bulgularıyla benzer özellikte idi. Reprodüktif durum ile şimdiki gebelik hikayesi acısından preterm eylem grubu ile normal gebeler arasında bir farklılık gözlenmedi Preterm eylem grubunda plasentanınçapı, ağırlığı, göbek kordonu uzunluğu normal gebelere göre daha düşük olmasına rağmen mikroskopik bulgulardan sadece akut ütihabi lezyonlar, koagulasyonla ilişkili lezyonlar, kronik ütihabi lezyonlardan kronik villitis ve sınıflandırılamayan lezyonlardan sadece villöz ödem normal gebelere göre daha sıktı. Preeklampsi grubunda, uteroplasental vasküler lezyonlar ve ilişkili villöz lezyonlar, koagulasyonla ilişkili lezyonlardan perivillöz fibrin depozisyonu ile sınıflandırılamayan lezyonlar preterm eylem grubuna oranla istatistiki olarak daha sık gözlenirken akut ütihabi lezyonlar ve kronik ütihabi lezyonlardan kronik villitis preterm eylem grubunda daha sık olarak tesbit edüdi. Sonuçlar: Riskli gebeliklerde plasentanın incelenmesi, fötus ve annede oluşan patolojik durumların belirlenmesinde yararlı bir yöntem olarak kabul edebilir.

3.SUMMARY THE ASSESSMENT OF PATHOLOGIC CHANGES OBSERVED AT THE PLACENTA IN RISKY PREGNANCIES Objective: To research pathologic changes likely to be observed at the placenta in risky pregnancies such as preeclampsia, eclampsia, essential hypertension and preterm delivery. Material-Methods: In the study 133 placentas (58 preeclampsia, 25 eclampsia, 15 essential hypertension, 20 preterm delivery, 15 control cases) has been employed. In the samples of placenta which macroscobically recorded together clinical data and (1) uteroplacental vascular lesions and related villous lesions, (2) chronic inflammatory lesions, (3) coagulation-related lesions, (4) acute inflammatory lesions, (5) unclassified lesions in total 18 parameters have been researched as histopathologically. Statistics included: Kruskal-Wallis test, Mann Whitney U test, xf tests. Contigency table analyses considered p<0.05 significant. Results: Except for maternal age, no difference has been observed statistically between preeclampsia and normal pregnancies in terms of reproductive history and current pregnancy history. In preeclamptic pregnancies, maternal age proved higher compared to normal population. In preeclamptic patients as macroscobically only caisifications and as microscobically uteroplacental vascular lesions, and related villous lesions, coagulation- related lesions and only villous edema out of unclassified lesions occured more frequently compared to normal pregnancies. Microscobic findings observed in patients with eclampsia and essential hypertension proved similar properties with preeclampsia findings8 except for avascular terminal villous from coagulation-related lesions which was more in essntial hypertension. No difference has been observed between preterm delivery and normal pregnancies in terms of reproductive history and current pregnancy history. In preterm delivery group although diameter and weight of placenta and lenghth umblical cord compared to normal pregnancies, was lower from microscobically only acute inflammatory lesions, coagulation-related lesions, chronic vilîitis from lesions of chronic inflammatory lesions and only villous edema out of unclassified lesions occured more frequently compared to normal pregnancies. In preeclamptic pregnancies, uteroplacental vascular lesions, and related villous lesions, perivillous fibrin deposition and unclassified lesions compared to preterm delivery group statistically observed more frequently, acute inflammatory lesions and chronic villitis from chronic inflammatory lesions in preterm delivery has been observed more frequently. Conclusions: The research of placenta in risky pregnancies may be a useful methodology in determining pathologic conditions in fetal and maternal.