Kur`ân-ı kerîm`de zikredilen rahmet tecellileri

Abstract

Rahmet, bizi yokluk âlemlerinden varlık âlemine getiren Yüce Allah'ın bu dünyada mü'min ya da kâfir her insanın her an tecellîlerine nâil olduğu eşsiz sıfatlarından biridir. O, sonsuz merhamet ve rahmetinin bir sonucu olarak, yarattığı kullarını başıboş -kendi haline-bırakmamış; onları hem her türlü nimetlerle rızıklandırmış hem de onlara ebedî kurtuluş yollarını gösterecek kitaplar ve peygamberler göndermiştir. Bu çerçevede en başta îmân ve İslâm olmak üzere onları maddî mânevî birçok rahmet tecellîlerine mazhar kılmıştır. Gönderdiği son peygamberini âlemlere rahmet olarak vasıflandırdığı gibi, hidâyet rehberi olarak indirdiği son hak kitabını da rahmet olarak nitelendirmiştir. Bu açıdan bakıldığında insan, dünyaya gözünü açtığı andan ölümüne kadar her an nimet içerisinde yüzen ve Rabbinin rahmetinin tezahürleriyle her an nasiplenen Allah'ın bu dünyadaki şerefli ve mümtaz bir mahlûkudur. O'nu diğer canlılara üstün ve yeryüzünün halifesi kılan da akıllı ve düşünen bir varlık oluşudur. Dolayısıyla yer, gök ve dağların yüklenmekten çekindiği büyük emaneti o üzerine almıştır. Bunun sonucu olarak da insana düşen Rabbini tanımak (mârifetullah), emirlerine itaat edip nehiylerinden azami derecede sakınmak, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak ve nâil olduğu nimetlere hakkıyla şükretmektir. Bu da ancak nâil olunan nimetlerin kadri kıymetinin bilinmesiyle gerçekleşebilir.Bu düşünceden hareketle, çalışmamızın birinci bölümünde rahmet kavramını geniş şekilde ele aldık. Çalışmanın ana çerçevesini oluşturan Rahmetin Tecellî Biçimleri başıklı ikinci bolümde ise Allah'ın rahmet sıfatının tecellîlerini dünyevî ve uhrevî rahmet tecellîleri şeklinde iki ana başlıkta inceledik. Bu bağlamda ilk başlık altında mânevî ve maddî olarak iki kısma ayırdığımız dünyevî rahmet tecellîlerinden bahsettik. İkinci ana başlık altında ise sadece mü'min kullara ihsan edileceği dile getirilen uhrevî rahmet tezahürlerini inceledik. Bu sayede bu dünyadaki fani nimetlere aldanılmaması gerektiğini, âhirette lutfedilecek nimetlerin bu dünyadakilere oranla ne kadar eşsiz ve değerli olduğunu, bunlara da ancak sahih îmân ve sâlih amelle erişilebileceğini anlattık.

Mercy is one of the unique features of The Most High Allah who is creator of all beings and provides sustenance regardless of we believe or not. As a Resûlt of his unlimited compassion, he has created His servants and hasn't left them uncontrolled and has both provided all kinds of bounties and ways of guidance. In this context, he has provided corporel and incorporel mercy manifestes, especially faith and Islâm. While he has sent his last prophet Muhammad (pbuh) as a mercy to all worlds, he also has sent his true and final book, the Qur'an as mercy. So the human being is a honourable creature attaining the appearings of Allah's mercy since coming into the world until the death. That's why man is chosen above the notions and is clever and has thinking ability. Therefore the trust and depozit that Heavens, the Earth and the mountains refused to undertake has been undertaken by him. So, the human being must recognize the Cherisher and the Sustainer of the worlds, must obey him and abstain from what He forbids and be grateful to Him for the bounties. Considering all these, the thesis consists of two main chapters. In the first chapter of our study, we widely analyzed the term of mercy in detail. In the first part of the second chapter, we tried to show how Allah's worldy compassion appearing corporeally and incorporeally is so important and indispensible for the living ones. In the second part of the second chapter, we told about the eternally mercy appearings that are the means of eternal happiness and Allah promised to give only to the believers. By this way, we wanted to uncover that no one should be in deception with the bounties of this world because the bounties hereafter are more valuable and inimitable when compared to this worldly ones. Surely, this is possible just by believing rightly and doing the deeds of righteousness.