dc.description.abstract | SONUÇ ve ÖZET Memleketimizde yapılan habis melanom araştırmalarının azlığı nedeniyle gerek tümörün morf «Viyola jik özellikleri, gerekse tıbbi çevrelerimizde bu tü» mörün teşhis ve tedavi durumu hakkında bir ön fikir edinebilmek üzere kürsümü^ habis melanom materyeli araştırıldı. Kürsümüzde 196? yılı başından 198l yılının ilk altı ayına kadar top» lanmış 97 primer deri HM'u vakası mevcuttur* HM* un bu süre içinde kürsümüade görülen epidermis kaynaklı diğer primer deri tümörlerine göre frekansı #5,8' dir. 97 vakanın 50'si (#51) YYM; 22 'si (#23) NM; 2 'si (#2) LMM ve 23»ü (#2^) ise sınıf lanamayan gruptandır. Sınıflandırılamayan vakalar, 8 biopsi materyelinin asıl tümörün ancakküçük bir alanından alınmış olması, 15 vakada ise epidermisde çok geniş ülserasyonun bulunuşu sonucu ortaya çıkmıştır. Klinik olarak hastayı doktora müracaat ettiren belirtilerin başında büyüme, ülser leşme ve kanama gelmektedir, 26 vakada klinik olarak önceden nevüs mevcuttu. 11 vakada ise önceden nevüs mevcut değildi, 60 vakada ise ön^ ceden nevüsün bulunup bulunmadığı hakkında fikir edinilememiştir, 7 vakada klinik tanı belirtilmiş dir. Bunlardan 31'inde (#A4) HM tanısı klinisyen taya- fmdan konmuştur. Kalan 4-0 vakanın (#56) 23'ünde (#32) 'lezyon klinikde selim olarak yorumlanmış, 17 'sinde (#24) ise lezyon habis olarak değerlendirilmişti*^ Vakaların çoğunluğu 30^69 yaşları arasında toplanıyordu, 3^ kadın ve 59 e»kek hasta mevcuttu. Hem kadın hem de eykek hastalarda vakaların çoğunluğu alt ekstremitelerde yerleşmişti. Tümörlerin morfobiyolo jik özelliklerini incelemek için aşağıdaki hususlar araştırıldı s 1. Tümör çapı ile invazyon dereeesi arasındaki ilişki, 2. tümörün renk özellikleri; 3« Tümörü oluşturan 5 tip HM hüeresinin dağılım oranları} 4şHM hücrelerinin sitoplatmalarındaki melanin miktarı, 5» HM hücrelerinin mitotik t aktivasyonları; 6, Tümörde meydana gelen nekrozun genişliği? 7» Dermo-epidejf» mal bölgedeki melanosit değişiklikleri; 8. Epidermis atrofisi; 9« Epidermisde psödoepiteliomatöz hiperplazi varlığı ve derecesi ; 10. Epidermisde ülserleşme*- nin varlığı ve derecesi tetkik edildi, 12, HM'a eşlik eden selim nevüs hücre* lerinin varlığı; 13. Tümörün dermaya invazyon derecesi (Level)', lh` Semp tomların süresiyle invazyon derecesi (Level)-histolojik tip ilişkisi ve 15» învasyon derecesi-Evre-histolojik tip ilişkisi incelendi.- 63 - Bu araşt*»*a%<iatiMâeı& 5lkan sonuçlar şunlardır t ;..« Möteryelimizi oluşturan 97 hastanın #30'unâ« şikayetin ülserleş- me oluşu, sadece 1 vakanın semptom vermeyişi Ülkemizde HM 'un kliniklere çok geç müracaat ettiğini göstermektedir. 2, önceden mevcut nevüe anaranezi veren 37 vakanın $70, 3* ünde HM'un kaynağı nevüs olmaktadır. Vakaların #29ı7*sinde ise başlangıç `de nov«` durt 3* Vakalarımızın tamamında HM hücrelerinin pigment içerdiği görüldü» Bu durum HM şüphe edilen vakalarda mutlaka melaninin aranması gerektiğini göstermektedir. *f. Vakalarımızın #29' unun tek tip hücreden (epiteloid) oluşması literatürde nadir olarak bildirilen bu durumla uyuşmamaktadır, 5» Vakalarımızın #50* sinde görülen 7-36 aylık gecikmeler. * invazyon derecesini arttırmakta, bu da prognozu kötüleştirmektedir t 6, Vakalarımızın #85' inin Level IH-V arasında olmasına karşın vakala» rın #66»sinda mitozun görülmeyişi HM için mitotik aktivitenin, prognozda önem* li bir faktör olmadığını göstermektedir. 7, Habis olduğu aşikar olan vakaların dermal invazyon göstermeyen kısma larında görülen dermo- epidermal melanositlere ait değişiklikler, in situ mela^ nom denen lezyonlarda daha büyük bir güvence ile erken habasete işaret olarak kabul edilebilir* Bu değişiklikler şunlardır : Melanosit sayısında artma, nüg velerde büyüme, sitoplazmanın genişlemesi, pleomorfizm ve meydana gelen yuva yapılarının büyüklü küçüklü olmalara. Bu görünüme ilave olarak LMM'da pleomorfik melanositlerin arasında çoğalmış normal melanositler görülürken TYM'da pleomorfik melanositlerin epidermise doğru infiltre oldukları gezlen» mektedir. 8, Vakalarımızda habis melanomun birbirinden farklı 3 ayrı tipten oluş* tuğu histolojik ve klinik özellikleriyle ortaya çıkmaktadır» 9, Vakaların çok çeşitli cerrahi dallardan gönderilmiş olması, vakala» rın klinik olarak iyi değerlendirilmesini önemli ölçüde engellemektedir* Der* matolog, oerrah ve patologun aynı vakayı bir merkezde bir arada değerlendij^ mesi bu durumu ortadan kaldırabilir. Nitekim kaynaklar bu tür işbirliğinin yapıldığı merkezlerden çıkan çalışmalardır. 10, HM vakalarının bir merkezde toplanarak değerlendirilmesi vakaların çeşitli küçük birimlere dağılımını önleyebilir, böylece en önemli sonuç olan hasta sağlığının en iyi şekilde gözetilmesi sağlanabilir* | |