Akut myeloid lösemide prognostik faktörlerin değerlendirilmesi

Abstract

-23- OZET 1980/1987 yılları arasında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana bilim dalı Hematoloji Bilim Dalında AML tanısı ile yatırılıp DAT tipi tedavi protokolü ile tedavi protokolü ile tedavi edilen 32 hasta remisyon oranı, remisyon ve yaşam süresi yönünden prognostik faktörler açısından geriye dönük olarak incelenmişlerdir. İncelenen hastalarda Erkek/Kadın oranı 1.13 tür. Yaşları 16 ile 63 arasında değişmekte olup yaş ortalamaları 40,9'dur. 32 olgunun 6 sında dişeti hipertrofisi, 23 ünde lenfadenopati, 17 sinde organomegali, 21 inde infeksion, 31 inde anemi, 17 sinde kanama diyatezi bulguları saptandı. DAT tipi birleşik ilaç tedavisi gören 32 hastanın 12 sinde (% 37,5) tam remisyon, 3 ünde (%9,37) kısmi remisyon elde edilmiş, 17 sinde ise (%53,1) remisyon elde edilememiştir. Tüm vakaların ortalama yaşam süresi 299,03 =- 418,47 gün olarak bulunmuştur. Remisyona giren 12 vakanın ortalama remisyon süresi 387,33 ± 366,43 gün, ortalama yaşam süresi 626,33 ± 714,42 gün olarak saptanmıştır. Hastaların FAB gruplamasına göre başlangıç, klinik ve hematolojik veriler bakımından değerlendirilmesinde, Mİ tipinde erkek hakimiyeti ve 26.75 lik genç bir yaş ortalaması saptanırken diğer tiplerde seks bakımın dan fark yoktu ve 42.4 gibi daha ileri bir yaş ortalamaları mevcut idi. LAP ve Organomegali bakımından enyüksek başlangıç (+) değerler Mİ tipinde saptanmış olup başlangıç infeksiyonu yönünden tipler arasında anlamlı fark bulunamamıştır. Auer cismi varlığı bakımından tipler arasında fark yoktur.-24- Hastaların prognoza etkili olabilecek faktörler yönünden incelenme sinde; Yaşın prognostik açıdan etkili olduğu istatistiksel olarak gösterilmese de 55 yaş ve üzerindeki hastalarda tam remisyon elde edilemediği için özel likle tam remisyon sağlanmasında önemli bir faktör olduğu gösterilmiş tir. Başlangıç infeksiyonu varlığının yalnız remisyon süresine olumsuz etkili olduğu saptanmıştır. Auer cismi varlığının ise hem remisyon hem de yaşama süresi yönün den olumlu prognostik değere sahip olduğu gösterilmiştir. Sonuç olarak genç yaş, auer cismi varlığı ve başlangıç infeksiyonun bulunmayışı iyi prognostik kriterler olarak saptanmışlardır.