Kazeöz ve jelatinöz pnömoni morfolojik özellikler

Abstract

- 31 - Q Z E T. Bu çalışmamızda literatürde pek üzerinde durulmayan kazeöz ve jelatinöz pnömonide histopatolojik özellikleri ve basil varlığını ince lemek istedik. İlgili literatür bilgilerine katkı getirecek bulguları saptamayı amaçladık. Böylece kronik kavernöz akciğer tüberkülozlu, re- aktivasycn gösteren, akciğerlerde morfolojik olarak kazeöz ve jelati nöz pnomoni gelişmiş k3 vaka ele alandı. Dtopsi yapılmış bu vaka lardan elde edilmiş bloklara H-E, PAS, Retikulum, MASSGN, ve Perio- dik asid uygulanarak modifiye edilmiş ve Light-Green kontur zemin bo yası kullanılarak hazırlanmış Erlich-Zheil-NelsDnCE.Z.N.) Basil boya yön temleri kullanılarak kazeöz ve jelatinöz pnomoni alanları incelemeye a- lındı. Kazeöz ve jelatinöz pnomoni alanlarından alınmış kesitlerde; kazeöz nekroz alanları ile bunlara eşlik eden alveolit görüldü. Eksü- datif alveolit literatürde belirtildiği gibi fibrini!, fibrinli ve mak- rofajlı, polimorf nüveli lökasitli alveolit şeklindeydi. Bazı vakalar da serum ve alveoler histiyositten oluşan alveolit de vardı. Eksüdas- yon alanlarındaki alveal boşluklarında epitheloid histiyasitler ile L'anghans dev hücreleri de görüldü. Böylece vakalarımızda (a)Eksüdatif (b)Nekrozlu (c)Proliferatif iltihap örnekleri vardı. Eksüda dolu alveoller arasında değişik boyutlarda kazeifikasyon nekroz alanları mevcuttu. Bu alanlar 3 farklı görüntüde idi. Bunlar (a)Nekratik akciğer dokusunda alveol septum ve öteki parankim duvar hayalleri, (b)Parankim hayalleri görülmeyen yalnızca ince granüllü gö rünümde nekroz, (c)Gevşemiş dissosiye olmaya başlamış kazeifikasyon nek rozu şeklindeydi.- 32 - Tarif edilen nekroz tipleri değişik genişlikte ve sıklıkta Dİup eksüdasyonla yan yana idi. Ayrıca kazeifikasyonun yaygınyığı ile eksü- dasyonun türü arasında ilişki mevcuttu. Fibrinli, fibrinli ve makro- fajlı alvealitte daha yaygın; polimorf nüveli lökositli alveolitte da ha az alanlarda görüldü. Ancak eksüdasynnun çeşidi ve yaygınlığı vakadan vakaya değişmek tedir, vakalarımızda en yaygın alan eksüdasyon fibrinli ve makrofajlı al- veDİittir. Çoğu vakada her üç eksüdasyonun beraberliği üstünlük göster mektedir. Bazı vakalarda kazeüz ve jelatinöz pnömoni alanlarında nekroz da kuşatılma H-E bDyası ile görüldü, ve bu bir tür organizasyona dö nüşme şeklindeydi. Bazı nekroz alanları çevresinde epitheloid histi^a- sitler Lenfosit» plazmosit, retikulum lifleri, az yada çok kollagen vardı. Bu tür nekrozlarda basil görülmedi. Eksüdasyon alanlarında ve alveollerin izlendiği nekroz alanların da alveol boşluğunu kısmen yada tamamen tıkayan, ağ : yapısında retiku lum lifleri görüldü. Bu bulgu nekroz öncesi eksüdanm alveol içinde organize olabileceğini düşündürmektedir. Kuşatılmış alan nekroz alanlarında alveoler retikulum lif ça tısı başlıca 5 tipte idi. (a) Alveol septum retikulum lif yapısının seçildiği patern (b)Kısmen kuşatılmış, her alanda alveol septumunun gö rüldüğü patern (c)Huşatılmanm olduğu, erimenin olmadığı, alveol septum- larının görülmediği, ancak onun yerinde düzensiz bir retikulum lif a- ğinın görüldüğü nekroz alanları (d)Kuşatılmanın olduğu, alveol çatısının almadığı nekroz (e)Kuşatılmanın olduğu, alveol septumlarmın görülmeyip- 33 - nekrozun gevşediği şekil. Küçük ve orta çaplı bazı damarlarda lenfosit, polimorf nüve- li lökosit İnfiltrasyonu vardı. Basiller en çok erime gösteren nekroz alanlarında vardı. Or ganizasyonun gelişmeğe başladığı nekroz alanlarında basil görülmedi. Nek roz içindeki basiller nekrozun orta kısımlarında ve yığınlar halindey di. Kazeöz ve jelatinöz pnömoni alanlarında eksüdanın türü, yay gınlığı, kazeifikasyon nekrozu alanlarında alveol septum ve öteki paran- kim duvar hayalleri seçilip seçilemediğine göre özellikleri, nekrozda kuşatılma, nekroz içinde ve diğer eksüdatif iltihap alanlarında seçi lebilen alveol boşluklarındaki retikulum lif gelişimi, damar duvarların daki nonspesifik iltihabi değişiklikler ve basil varlığı incelendi. El de edilen sonuçlarda histopatolojik özelliklerin genellikle literatür bilgileri ile uyumlu olduğu, bazı bulguların ise literatür bilgileri mize katkı getirebilecek nitelikte olduğu görüldü.