dc.description.abstract | 58 ÖZET Killian ile rigid bronkoskopun, Ikeda ile flexible fiberoptik bron- koskopun klinik uygulamaya girmesi ile göğüs hastalıklarının tanısında, özellikle akciğer karsinomlarının tanısında yeni bîr çağ başlamıştır, dünya da bu gelişmelere paralel olarak kliniğimizde de yenilikler olmuştur. Çalışmamız, kliniğimiz bronkoskopi laboratuvarında 1980-1991 yılları arasında, 12 yıl süresince bronkoskopi uygulanan olguları kapsamak tadır. Değerlendirme tüm bronkoskopi uygulanan olgularla, bronş karsino- mu düşünülerek bronkoskopi uygulanan olgular arasında olmuştur. Bu zaman süresince 2024 olguya (% 83.2 erkek, % 16.8 kadın) bronkoskopi uygulanmıştır. Bronkoskopi uygulanan olguların % 60.6'sında (1227 olgu) bronş karsinomu düşünülmüş olup, 1064 olguda (% 83.6 erkek, % 16.4 kadın) kesin karsinom tanısı konulmuştur. İlk yıllarda olgulara rigid brorikoskop ve rigid bronkoskopla bir likte flexible fiberoptik bronkoskop sık olarak kullanılırken, son üç yılda neredeyse yalnızca flexible fiberoptik bronkoskop kullanılır olmuştur. Bronkoskopi uygulanan olgularımız 12 yıl süresince 5.6 kat artarken, erkek olgularımızda artış 4.7, kadın olgularımızda artış 21.3 kat olmuştur. Karsi- nomlu olgularımızda 12 yıl içinde 4.9 kat (erkeklerde 4.1 kat, kadınlarda 15.6 kat) artış olup, 1980'e kadar akciğer kanseri tanısı konmuş kişilerde erkek kadın oranı 13:1 iken, son yılda bu oran 3.4:1 olmuştur.59 Kanser olgularının bronkoskopik görünümleri; mukozada kalın laşma, ödem, vaskularitede artma, tümefaksiyon, bronşial daralma gibi tümörün oluşturduğu indirekt görünümler `mural görünüm`, tümörün direkt olarak görüldüğü endobronşial kitlesel lezyonlarda `endobronşial görünüm` olarak değerlendirilmiştir. Çalışmamızda karsinomlu olguların % 58.3'ünde mural görünüm, % 41.7'de endobronşial görünüm saptanmış tır. Karsinom düşünülen bu görünümlerden bronkoskopik biopsi ile (1227 olguda) ortalama % 48.5'inde pozitif sonuç alınırken, mural görünümlerde pozitiflik % 50.7, endobronşial görünümlerde pozitiflik % 71.2 olmuştur. Ortalama bronkoskopik biopsi pozitifliği düşük görülmesine karşılık, nere deyse yalnızca flexible fiberoptik bronkoskopun kullanıldığı son yıllarda pozitiflikle yükselme (1990'da % 67.4, 1991'de % 68.4) saptanmıştır. Karsinom tanısı konulan olgularda; epidermoid karsinom % 57.8, küçük hücreli karsinom % 22.9, adenokarsinom % 15.7, büyük hüc reli karsinom % 2.6 ve diğer hücre tipleri % 0.9 olarak bulunmuştur. Erkek olgularımızda epidermoid karsinom yüksek (% 62), kadın olguları mızda adenokarsinom yüksek (% 37.7) tespit edilmiştir. Küçük hücreli kar sinom her iki cinste de benzer oranlarda, büyük hücreli karsinomda düşük oranlarda rastlanılmıştır. Kesin karsinom tanısı konulan (1064 olgu) olguların % 55.9'un- da bronkospik biopsi ile, % 19.9'unda bronş lavajı ile olmak üzere bronkos kopik yöntemlerle % 75.8 oranında pozitif sonuç alınmıştır. Geri kalan olguların % 19.2'inde balgam sitoloji ile, % 5.0'ında diğer yöntemlerle (transtorasik iğne aspirasyonu, plevra biopsisi gibi) kesin tanı konulmuş tur. Karsinomlu olgularda bronkoskopik görünümler trakea % 2.0, anabronşlar % 38.2, lob bronşlarında % 53.9 ve segment bronşları % 5.8 olmak üzere lokalize edilmiştir.60 Olguların yaş ortalaması; erkek olgularda 56.1, kadın olgularda 49.8 olmuştur. Karsinomlu olgular 51-60 ve 61-70 yaş gruplarında yoğunla şırken bu grupta olgular 12 yıl süresince 4.3-5.3 kat artmıştır. Buna karşı lık 30 yaş altı ve 31-40 yaş gruplarında karsinomlu olgular bu süre içinde 12 kat ve 8 kat şeklinde artış göstermiş olup, son yıllarda genç yaş grubun da karsinom görülme sıklığının arttığı görülmüştür. Çalışmamızda karsinomlu olguların sigara anamnezleride araştı rılmıştır. Tüm karsinomlu olguların % 85.7'inde sigara içme anamnezi bulu nurken, karsinomlu erkek olguların % 93.1'i, kadın olguların % 42.2'sinin sigara içtiği saptanmıştır. Kadın olgularda sigara içmenin 1989 yılından iti baren yükselmekte olduğu görülmüştür. Karsinomlu olguların radiolojik olarak değerlendirilmesinde, olguların çoğunluğunda santral kitle ve pnömonik infiltrasyon görülürken, % 20.8 olguda periferik infiltratlar görülmüştür. Olguların semptomatolojisinde, öksürük sık rastlanılan bir semp tom olurken, bunu balgam çıkarma, halsizlik ve zayıflama yakınmaları izle mişlerdir. | |