Show simple item record

dc.contributor.advisorErtan, Sabri Arhan
dc.contributor.authorÖzdemir, Onur
dc.date.accessioned2021-05-08T08:03:49Z
dc.date.available2021-05-08T08:03:49Z
dc.date.submitted2017
dc.date.issued2018-08-06
dc.identifier.urihttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/640090
dc.description.abstract2007-2008 krizi ile başlayan ekonomik çöküşün etkileri 2017 yılı itibariyle tüm dünya ekonomilerinde halen sürmektedir. Bu çerçevede, mevcut ana akım ekonomi politikaları yeniden gözden geçirilmekte ve büyük oranda yenilenmeye ihtiyaç duymaktadır. Özellikle Keynezyen paradigmanın 1970'lerden itibaren sosyo-iktisadi ölçekte çökme noktasına gelmesi ile birlikte şiddetlenen emek-karşıtı hareketler, tüm dünyada temel politika önerilerini de uygulatma gücünü elde etmiştir. Bu akımlar arasında gücü eline geçiren ise neoklasik paradigma olmuştur. Ancak sistem içi bu dönüşüm sosyo-ekonomik ve politik tabanın oyun kurucularının ve öznelerinin çıkarlarındaki değişim sonucu kolay olmamıştır. Diğer bir deyişle, sınıfsal temelde, emek-sermaye çatışmasının tarih içinde en ciddi düzeye çıktığı neoliberal dönem, beraberinde birçok parametrenin, özellikle baskı yoluyla, sermaye lehine düzenlenmesini zorunlu kılmıştır.Özünde neoliberalizm Keynezyen dönemde emek-sermaye anlaşması çerçevesinde elde edilen emek-temelli kazanımlara yönelik sosyal, ekonomik ve politik bir karşı atak olarak da değerlendirilebilir. Bunun bilimsel düzeyde kanıtlarını veya çıktılarını birçok farklı alanda görmek mümkündür (örneğin, sendikalaşma oranları, işsizlik oranı düzeyleri, esnek emek piyasası politikaları ve ucuz emeğe dayalı üretim planlaması). Ancak makroekonomik çerçevede bunun en önemli örneği düşen emek payı oranlarında görülebilir. Çalışma içinde detaylarına girileceği üzere, bu düşüş hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülke grupları için geçerlidir. Bu ülkeler gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) yaklaşık olarak %90'ına sahiptirler. Yani iktisadi gücün çok önemli bir kısmını ellerinde bulundurmaktadırlar. Bu nedenle, emek payı ölçeğinde yaşanan değişimler, kapitalist sistemin işleyişini sağlayan politika bileşenlerini birbirleriyle etkileşimli olarak etkileyebilmekte ve dönüştürebilmektedirler.Tüm ülke gruplarında, 1980 yılından 1995 yılına kadar ılımlı bir düşüş sergileyen emek payı oranları, özellikle 1995 yılı sonrası ciddi bir düşüş eğilimi göstermeye başlamıştır. Yaklaşık her ülke örneğinde bu düşüşü görmek mümkündür. Düşüş yaşanmayan ülkelerde dahi emek payı oranları, ülke içi ve uluslararası faktörlere bağlı olarak, yükselme eğiliminden çok uzaktır. Oysa ki bu durum neoliberal politikaların iktisadi ve sosyal ortamda zafer elde etmesinde öne çıkardığı söylemlerin bire bir tersini teşkil eder. Ayrıca, bu iktisadi koşulların ortaya çıkmasına neden olan politikaları üstü kapalı uygulamaktan ziyade tüm sosyo-ekonomik ve politik alanlarda açık bir şekilde yapmıştır. Emek piyasalarında neoliberalizm tarafından öne çıkarılan tüm politika bileşenleri bu açık biçimde uygulanan stratejilerin en önemli ifadesidir. Bunun aksini iddia edenler, 1980 yılından başlayarak ve özellikle 1995 sonrası devam eden dönemde emek piyasası ile ilgili olan parametrelerin nasıl bir eğilim çizgisi izlediklerini incelemeleri gereklidir.Kapitalizmin neoliberal dönemdeki genel kapsamını anlamak için iki önemli politika aracının karakteristik özelliklerinin derinlemesine incelenmesi gerekir: (1) ticaret rejimi ve finansal sektör çerçevesinde uygulanan liberalleşme politikaları ve (2) emek piyasası odaklı uygulanan politikalar. Bu iki faktör emek payı gelirindeki düşüşte kilit rol oynamaktadır. Ticaret ve finansın küreselleşme odaklı değişen yapısı sermaye lehine politikaları öne çıkarırken, emek piyasalarında uygulanan karşıt politikalar, sermaye karşısında emeğin pazarlık gücünü olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Diğer bir deyişle, küreselleşme dolaylı olarak emeğin pazarlık gücünü etkilerken, emek piyasalarında uygulanan politikalar emek payındaki düşüşte direkt olarak etki yapmaktadır. Neoliberal çerçevenin bu emek-karşıtı politikalarının her ikisi de, emek ve sermaye arasındaki karşıtlığı artırmada olumsuz bir şekilde işlev görür.Bu tez emek payının 1995-2015 yılları arasında yaşadığı düşüşün nedenlerini emeğin pazarlık gücündeki değişimleri ölçeğinde incelemektedir. İlk olarak, sermaye hesabının açıklığı ve ticaret rejiminin liberalleşme değişkenleri ele alınmaktadır. Bu iki temel gösterge çerçevesinde finansal gelişme endeksinin analize dahil edilmesi ile makroekonomik anlamda kurumsal bir bütünlük sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu anlamda, sermaye hesabı açıklığı ve finansal gelişme endeksi değişkenleri, tek etkilerine ek olarak bir etkileşim terimi olarak ele alınacaktır.Bu değişkenlerin emek payı üzerindeki etkilerinin ampirik analizi sabit etkiler panel veri yöntemi ile incelenmiştir. Ülkelerin özel koşullarının (örneğin, emek piyasasındaki koşullar, küreselleşme endeksleri, devlet faaliyetleri, teknolojik gelişim, insani sermaye ve yapısal değişimler paralelinde makroekonomik koşullar) arabulucu rolü göz önünde bulundurularak sermaye hesabı açıklığı ve finansal gelişme endeksinin etkileşim faktörü ile emek payı geliri arasındaki ilişki sabit etkiler methodu çerçevesinde incelenmektedir.Buradaki asıl amaç, seçili OECD ve OECD dışı ülke gruplarında, herhangi bir göstergenin tek başına ekonomik ve politik bağlamda öne çıkmasının, emek payını düşürücü etkide bulunduğunu göstermesi üzerine kuruludur. Bunun emek piyasası ile bağlantısı sosyo-ekonomik ve tarihsel düzeyde derinlemesine incelenmektedir. Sermaye ve emek arasındaki çatışmanın emek lehine değişimi finansal liberalleşme sağlanırken finansal gelişmenin de bir arada sağlanmasının başarımına bağlıdır. Ancak, analiz sonuçları çerçevesinde, bu durum, emeğin pazarlık gücünü etkileyen tüm koşullarda olumsuzdur. Diğer bir deyişle, sermaye hesabı açıklığı ve finansal gelişme endeksinin etkileşim terimi emek payı üzerinde olumlu bir etki yaratırken, neoliberal politika bağlamında uygulanan emek karşıtı politikalar sonucu emeğin azalan pazarlık gücü değişkenleri emek kesiminin gelirleri üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir.
dc.description.abstractThe negative influences of economic downturn, which started with the 2007-2008 crisis, still maintain to affect the global economy as of 2017. In this framework, current mainstream economic policies are being re-examined and need to be renewed. Especially, with the Keynesian paradigm coming to the point of collapse at socio-economic scale since 1970s, the exacerbating anti-labor movements have obtained the power to enforce the fundamental policy proposals all over the world. Among many different kinds of approaches, neo-liberal policy unity and thereby the neoclassical paradigm were the ones that had taken the power. However, this transformation within the system was not being easy due to the changes in the interests of the socio-economic and political base of the interests of policymakers and of agents. In other words, on a class-based, the neoliberal period, in which the labor-capital conflict has reached its most serious level in history, required of the organization of many parameters, especially by pressure, in favor of capital.In its essence, neoliberalism can be also regarded as a social, economic and political counter-attack against the labor-based gains obtained in the Keynesian period within the labor-capital accord. At the scientific level, it is possible to obtain evidences or outcomes in many different spheres (e.g., the rate of unionization, the level of unemployment rate, flexible labor market policies, and cheap labor-based production planning). However, the most important example of this case in the macroeconomic framework can be understood in falling labor share ratios. As will be noted in the study, this decline is valid both for developed and developing country groups. These countries have also about %90 of gross domestic product (GDP). In other words, they dominate a very important part of the economic power. For this reason, changes in the labor share scale can interactively affect and thereby transform the policy components that provide the functioning of the capitalist system.In all country groups, labor share ratios, which showed a modest decline from 1980 to 1995, have begun to exhibit a significant declining trend, especially after 1995. In almost every country it is possible to observe this trend. Even in countries where there is no decline, the labor share ratios are far from the rising trend, depending on domestic and international factors. However, this constitutes totally a different discourse that neoliberal policies put forward in the triumph of the economic and social frameworks. Moreover, the policies that led to the emergence of these economic conditions were explicitly applied both in economic, social, and political spheres. All policy components boosted by the neoliberal system in the labor market are one of the most important expressions of these explicitly applied strategies. Those who argue against this case will have to investigate what kind of trend movement of the parameters related to the labor market starting in the 1980s and especially after 1995, have followed.The characteristics of two important policy instruments need to be examined in detail in order to understand the general scope of the capitalist system in the neoliberal framework: (1) the liberalization policies applied in the context of trade regime and financial sector; and (2) labor market oriented policy applications. These two factors play a key role in the decrease of the labor share of income. While the changing structure of trade and finance, following the globalization path, puts more emphasis on capital-favored policies, the anti-labor policies applying in the labor markets negatively affect the bargaining power of labor in favor of the capital. In other words, while the globalization indirectly affects the bargaining power of labor, the policies applied in the labor markets have a direct impact on the decline of the labor share. Both of these anti-labor policies of the neoliberal framework negatively influence on the increasing antagonism between labor and capital.This dissertation examines the causes of the decline of the labor share of income in terms of the changes in the bargaining power of labor over the 1995-2015 period. First, the capital account openness and the liberalization policies of the trade regime will be addressed. Within the framework of these two major indicators, the macroeconomic integration will be attempted to being provided by incorporating the financial development index into the analysis. In this sense, the capital account openness and financial development index variables will be considered as an interaction term in addition to their single effects.The empirical analysis of the effects of these variables on the labor share of income will be examined by the fixed effects panel data method. The relationship between the interaction term of capital account openness and the financial development index and the labor share of income will be investigated in the empirical part by the fixed effects method, taking into consideration of the mediating role of the country-specific conditions (e.g., labor market conditions, the globalization indices, the government activities, technological developments, the progress in human capital, and macroeconomic conditions in parallel to the structural changes).The main purpose of this analysis is to show that the single effects of any variable which stand out in the economic and political context, has negative effects on labor share of income in selected OECD and non-OECD country groups. This linkage with the labor market will be examined at socio-economic and historical levels in detail. The changes emerging in the contradictions between capital and labor in favor of working class depend on a joint assessing of both financial liberalization and the financial development. However, in the context of the empirical results, this case is negative for all conditions that affect the bargaining power of labor. In other words, while the positive impact of the interaction term of capital account openness and the financial development index on the labor share of income are relevant, the anti-labor policies implemented by the neoliberal policy agenda negatively affect the labor share by declining the bargaining power of labor in favor or the capital.en_US
dc.languageEnglish
dc.language.isoen
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.rightsAttribution 4.0 United Statestr_TR
dc.rights.urihttps://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
dc.subjectEkonomitr_TR
dc.subjectEconomicsen_US
dc.titleExplaining the labor share of income: A synthetic analysis with capital account openness and financial development, OECD and non-OECD countries 1995-2015
dc.title.alternativeEmek payının açıklanması: Sermaye hesabı açıklığı ve finansal gelişimin bireşimsel analizi, OECD ve OECD dışı ülkeler 1995-2015
dc.typedoctoralThesis
dc.date.updated2018-08-06
dc.contributor.departmentEkonomi Ana Bilim Dalı
dc.subject.ytmGross domestic product
dc.subject.ytmMainstream economics
dc.subject.ytmOpenness
dc.subject.ytmFinancial openness
dc.subject.ytmCapital
dc.subject.ytmEconomic interest
dc.subject.ytmFinancial development
dc.subject.ytmEconomic policies
dc.subject.ytmOECD countries
dc.subject.ytmNeo-liberalism
dc.identifier.yokid10152725
dc.publisher.instituteSosyal Bilimler Enstitüsü
dc.publisher.universityKADİR HAS ÜNİVERSİTESİ
dc.identifier.thesisid476853
dc.description.pages406
dc.publisher.disciplineDiğer


Files in this item

Thumbnail

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

info:eu-repo/semantics/openAccess
Except where otherwise noted, this item's license is described as info:eu-repo/semantics/openAccess