dc.description.abstract | İstanbul İehir Silüetinin 1950 Sonrası DeğiŞimi‟ baŞlıklı bu çalıŞma 1950‟denbugüne yüksek yapıların kent morfolojisine eklenmesi ile birlikte İstanbul silüetindemeydana gelen değiŞimi ortaya koymayı hedefler. İehir silüetleri tek bir bakıŞtakentin bütününe iliŞkin güçlü bir imge sunmaları sebebi ile kentlerin önemlibileŞenlerinden biridir. İstanbul gibi özgün fiziksel özelliklere ve zengin bir tarihigeçmiŞe sahip olan bir Şehir için de silüet tarih boyu önemli bir kentsel öge olmuŞtur.İehrin baŞkentlik ettiği iki büyük imparatorluk olan Bizans ve Osmanlıdönemlerinde İstanbul silüeti kent yönetimindeki mevcut dini ve siyasi otoriteleritemsil edecek biçimde ŞekillenmiŞ, sürekli bir değiŞim ve dönüŞüme tabi olmuŞtur.Ancak İstanbul silüeti 1950 sonrasında yaŞanan politik, ekonomik ve sosyaldeğiŞimlerin mimarideki karŞılığı olarak hızla inŞa edilmeye baŞlanan yüksekyapılarla beraber dramatik bir dönüŞüme uğrar. Özellikle 1980‟lerin sonundanitibaren hız kazanan bir süreçle kentin ülkenin global dünyadaki temsili halinegelmesi ile beraber sayısını artıran yüksek yapılar İstanbul silüetini güncel birtartıŞma konusu haline getirir. Ancak bugün bu tartıŞmalar silüetin bozulupbozulmadığı gibi bir ikilemin içerisinde sürdürülmektedir. Oysa İstanbul silüetindemeydana gelen değiŞim 70 yıllık bir sürecin ürünüdür ve Şehrin sosyal, ekonomik vesiyasi dengelerinde yaŞanan önemli değiŞimlerin görsel bir karŞılığı olarak daha derinbir perspektiften tartıŞılmayı hak der. Bu çalıŞma İstanbul silüeti konusunu mimarlıktarihi perspektifinden ele alarak 1950‟den bugüne yaŞanan değiŞimi belgeler.`Silüet nedir` sorusu çalıŞmanın ilk kısmını oluŞturur. İlk Şehirlerin kuruluŞundanberi insanoğlu yüksek yapılar inŞa ederek kent silüetlerini ŞekillendirmiŞtir. Dini vesiyasi otoriteyi simgeleyen anıtsal ölçekteki yapılar Ortçağ Şehir silüetlerinioluŞturur. Endüstri devriminin kent morfolojisi üzerindeki „yıkıcı‟ etkisi ilekiliselerle yarıŞmaya baŞlayan fabrika bacaları silüette önceliğin hangi yapılara aitolması gerektiği tartıŞmalarının erken örneklerini doğurur. Ancak gökdelenlerin kentmorfolojisine dahil olması ve silüete ekledikleri dramatik dikeysellik silüettartıŞmalarını bugünkü boyutuna taŞır. 19.yy sonunda Amerika‟da ortaya çıkan vetakip eden yüzyıllarda önce Avrupa sonra Asya Şehirlerine yayılan gökdelenler ileŞehir silüetlerinde hakim olan dini ve siyasi otoritenin yerini ekonomi almaya baŞlar.Bugün gökdelenlerle oluŞmuŞ kent silüetleri finansal güç ile doğru orantılı olarakanılmaktadır.Yüksek yapıların 2. Dünya savaŞı sonrası Avrupa Şehirlerine yayılaması ve tarihiyapıların silüetteki hakimiyetlerinin sarsılması silüet üzerine yapılan tartıŞmalarıkoruma eksenine çeker. 20.yy sonu‟nda yükselmeye baŞlayan Asya Şehirlerinde isemuazzam yüksekliklere ulaŞan gökdelenlerle oluŞturulan silüetler kentlerin kimlik arayıŞına ve marka kent yaratma olgularına hizmet etmektedir. Özellikle son yıllardasilüet kentsel tasarımın önemli bir ögesi halini almıŞ, silüetin kontrolü vetasarlanması üzerine farklı mekanizmalar geliŞtirilmiŞtir. Farklı Şehirler, kendivizyonlarını ve önceliklerini göz önünde bulundurarak, konuyu çeŞitli hassasiyetnoktaları üzerinden ele alır. Bu durum silüet konusundaki tartıŞmaların sadeceİstanbul ile sınırlı olmadığı, her Şehrin kendi özgün dinamikleri ile konuyu elealdığını ortaya koyması bakımından önemlidir.ÇalıŞmanın ikinci kısmında İstanbul silüetinin tarihsel geliŞimine odaklanılmıŞtır.İehrin Ortodoks-Hristian Bizans İmpratorluğu‟nun baŞkentliğinden Osmanlıİmparatorluğu tarafından fethi ile Türk-İslam kentine dönüŞümünün silüet üzerindenokunurluğu silüet kavramının İstanbul kent tarihi çalıŞmaları açısından öneminiortaya koyar. Aynı Şekilde Osmanlı İmparatorlu‟ğunun sosyal, ekonomik ve politikyapısında yaŞanan değiŞimler ve beraberinde getirdikleri yeni yapı tipleri, yapımteknikleri, yeni yerleŞim alanları gibi fiziksel çevredeki dönüŞümler de İstanbulsilüetine yeni birer katman ekler. Tüm bunlar 1950 sonrasında yaŞanan değiŞimingeniŞ bir panoramada nereye oturduğunu anlamak açısından önemlidir. ErkenCumhuriyet döneminde baŞkentlik statüsünü kaybeden İstanbul geri planda kalır.Ancak bu durum 1950 sonrasında ülkenin Soğuk SavaŞ döneminin iki kutuplu dünyadüzeninde kendini yeniden konumlandırması, 1980‟lerle beraber global dünyaekonomisine eklemlenmeye baŞlaması ve 2000‟lerle İstanbul‟un ülkenin globaldünyadaki temsilcisi haline gelmesi ile değiŞime uğrar.Son bölüm çalıŞmanın özgün kısmıdır. Burada 1950‟den bugüne yüksek yapılarıngeliŞimi ve buna bağlı olarak silüette yaŞanan dönüŞüm ortaya konmaktadır. İlkolarak 1950‟den bugüne hem içlerinde yer aldıkları fiziksel bağlam hem de inŞaedildikleri zaman dilimi göz önünde bulundurularak „yüksek‟ olarak belirlenenyapılar GIS (Geographical Information System) isimli bilgisayar programı aracılığıile, yapım yılı, kullanımı, mimarı, kat adedi, yükseklik bilgileri ile, harita üzerindebelgelenmiŞtir. Bu sayede hem yüksek yapıların coğrafi olarak kente yayılımı hem degeliŞmindeki kırılma noktalarını oluŞturan önemli yıl aralıkları belirlenmiŞtir.ÇalıŞma esnasında hem sosyal, ekonomik ve politik yapıda değiŞimlerin meydanageldiği dönemler hem de yüksek yapıların coğrafi dağılımı üzerinde durulmuŞtur. 70yıl gibi geniŞ bir zaman aralığına yayılan değiŞim 1950-1960, 1960-1980, 1980-1990, 1990-2000, 2000-2005, 2005-2010, ve 2010 sonrası olarak belirlenen zamanaralıklarında incelenmiŞtir. ÇalıŞmanın özgün kısmı yüksek yapıların kenteyayılımını kronolojik olarak takip eden üç ana bölümden oluŞur.İlk olarak 1950-1980 yılları arasında yüksek yapıların ilk olarak inŞa edildikleri, aynızamanda tarihi İstanbul imgesini oluŞturan, Tarihi Yarımada, Beyoğlu, Üsküdarbölgesine odaklanılır. Bu bölgede inŞa edilen Uluslararası Üsluptaki ilk yüksekyapılar ve Beyoğlu-Harbiye aksındaki otel projeleri ile İstanbul silüetinindönüŞümünün ilk sinyalleri verilir. İkinci kısımda yüksek yapıların 1980 sonrasındaŞehrin kuzeye doğru büyümesi ile beraber yayıldıkları Beyoğlu‟nun kuzeyi ile TEMarasında kalan bölge ve Maslak ele alınmıŞtır. Bu bölge yüksek yapı geliŞiminin enyoğun yaŞandığı bölgedir. Dolayısıyla silüetinin dönüŞümünde büyük pay sahibidir.Bu sebeple bu bölgedeki yüksek yapılar 4 alt baŞlıkta incelenmiŞtir; topografyanınyüksek yapıların görünürlüğünü önemli ölçüde etkilediği Dolmabahçe ve Maçkaarasında kalan bölge, Barbaros Bulvarı, DikilitaŞ ve Fulya, 1980‟lerin sonundan buyana inŞa edilen ofis kuleleri ile silüete yeni bir kimlik ekleyen Zincirlikuyu-Maslakaksı, sadece Boğaz üzerinden değil Haliç üzerinden algılanan silüeti de, 2000 yılısonrasında, çok kısa bir süre içinde dönüŞtüren İiŞli, Bomonti, Mecidiyeköy bölgeleri. Son olarak yüksek yapıların 2005 yılı sonrasında yayıldığı Anadolu Yakasıve beraberinde silüette meydana getirdiği değiŞimler incelenmiŞtir.ÇalıŞmada 1950‟den bugüne İstanbul silüetinde meydana gelen değiŞim kamusalnoktalardan çekilen fotoğraflar ve fotoğraflardaki yüksek yapılarla eŞleŞen haritalararacılığı ile ortaya konmuŞtur. Tarih içinde sadece silüetin değil, bakı noktalarının dadeğiŞtiği göz önünde bulundurularak, sahil hattı, hakim tepeler ve ulaŞım yollarıüzerinden kamusallığı yüksek olan noktalar belirlenmiŞtir. Bu bağlamda Üsküdar,Kuzguncuk sahilleri ve Çamlıca Tepesi‟nden, BeŞiktaŞ-Kadıköy vapuru, Boğaziçi veFatih Sultan Mehmet Köprülerinden Boğaz üzerinden gözlenen silüet; ModaSahili‟nden, Boğaz‟ın Marmara giriŞi üzerinden; Unkapanı Sahili ve SüleymaniyeCamii‟nden Haliç üzerinden gözlenen silüet ve Haliç Metro Köprüsü ve CihangirParkı‟ndan Anadolu Yakası‟nın silüeti değerlendirilmiŞtir.Genel kabulün aksine İstanbul silüeti tarih boyunca değiŞime ve dönüŞüme açıkolmuŞtur. Bu çalıŞmada Bizans, Osmanlı ve Erken Cumhuriyet dönemleri boyuncasüregelen bu değiŞime yeni bir halka olarak eklenen 1950 sonrası dönemeodaklanılmıŞtır. YaklaŞık 70 yıllık bir süreçte hızla inŞa edilen yüksek yapılarlaberaber İstanbul silüetine yeni bir katman eklenir. Bu yeni katman çalıŞmada ülkenindeğiŞen sosyal, ekonomik ve politik yapısının görsel bir ifadesi olarak ele alınmıŞ, bubağlamda İkinci Dünya SavaŞı sonrası İstanbul kent tarihi literatürüne katkıdabulunulmuŞtur. | |
dc.description.abstract | Without a doubt, Istanbul skyline which has been one of the key identifiers of thecity through its long course of history, was transformed significantly after the 1950swith the aggressive verticality of the high-rises. Following the globalization of theworld economy, numerous cities around the world faced with a rapid transformationconcerning their distant image. Istanbul‟s unique physical characteristics vividlyreveal and further dramatize the alterations in the skyline.Even though it is a widely spoken phenomenon, the subject of urban skylines isrelatively an unexplored research area. In the case of Istanbul, discussions revolvearound the question of whether the image of Istanbul skyline is broken or not. Thethesis documents the development of high-rises starting from the 1950s up to todayand discusses the transformation of the skyline as the visual correlative of thechanges in the social, political and economic structure of the city as a subject ofarchitectural history. In this regard, this study aims to contribute the existingliterature on the architectural history of Istanbul in the post-Second World Warperiod, and addresses the subject of urban skylines as a tool to study urban history ofIstanbul.In order to achieve its aim the study documents the historical development of highrisesin the city and subsequent transformation of the skyline. The rapid and intensealterations were studied via skyline views observed from publicly accessible vistapoints. The transformation was documented based on certain time intervals thatcaused significant transformations in the city‟s built environment. The analysisvividly indicates that the new layer on the skyline represent a turning point in city‟surban history. The skyline of Istanbul historically shaped by religious andgovernmental authority has now a new layer representing the financial power parallelwith the city‟s new role in the global world order while dramatically transforming thetraditional outlook. Regarding the skyline‟s ability to convey messages about a cityand the unique physical features of the Istanbul further dramatizing the impact,transformation of Istanbul skyline deserves to be studied by different academicdisciplines and professionals and from a multidimensional perspective. | en_US |