dc.description.abstract | Portre resim, kimliği belli olan bir kişinin karakter özelliklerinden ya da dış görünümünden yola çıkılarak, o kimsenin kişisel özelliklerini betimlemeye ve anlık varoluşunu daimileştirmeye çalışan, bunu yaparken de karakalem, yağlıboya, fotoğraf, baskı ya da heykel gibi resim tekniklerinden yararlanan bir resim türüdür. Bu çalışmanın araştırma problemi, 1914 Çallı Kuşağı'ndan günümüze kadar gelen tarihsel süreçte yapılan portre resimlerinde, karakter özelliklerini ortaya çıkaran durumların incelenmesi ve değerlendirilmesi yönündeki sorulara yanıt aramaktır. Araştırmanın amacı, 1914 yılından günümüze Türk resim sanatçılarının portre resim çalışmalarında karakter özelliklerini nasıl verdiklerini çeşitli örneklerle incelemek ve sanat tarihi araştırmaları içerisinde bir yer edinmektir. Sanat tarihi içerisinde toplumların yaşadığı ekonomik, sosyal ve politik gelişmeler doğrultusunda birtakım üsluplar ortaya çıkmıştır. Bu nedenle konu, çeşitli başlıklar doğrultusunda incelenmiştir. Bunlar; 1914-1923 Çallı Kuşağı, 1923-1950 Yeni Eğilimler, 1950-2000 Soyuttan Toplumcu-Eleştirel-Gerçekçilik ve 2000'den Günümüze Türk Resim Sanatında Portre adlı başlıklardır.Araştırmanın içeriğinde 1914 Çallı Kuşağı'nda Türk resim sanatı `izlenimcilik` sanat üslubu ile tanışmış ve bu anlayışta çalışmalar yapmış olan sanatçılardan, İbrahim Çallı, Feyhaman Duran, Avni Lifij, Namık İsmail ve Mehmet Ruhi Arel incelenmiştir. 1923-1950 arası dönemde ortaya çıkan yeni sanat eğilimleri Batı'da aynı zaman diliminde yapılan portre resimleri ile karşılaştırılarak incelenmiştir. 1950-2000 arası dönemde soyut resim üzerine açıklama yapılmış ve bu alandaki örnekler incelenerek, aynı zamanda bu dönemde yapılan portre resim çalışmaları önceki başlıklarda olduğu gibi dünyada aynı zaman diliminde yapılan çalışmalar ile karşılaştırılarak yıllara göre sıralanarak incelenmiştir. Bu inceleme sırasında portre kelimesinin tanımı yapılmış, ardından karakter, kişilik ve fizyonomi kelimelerinin açıklamalarına yer verilmiştir. Karakter, bir canlıyı diğer canlılardan ayırt etme yarayan özellik olarak tanımlanabilir. Sanat tarihine bakıldığında birçok sanatçının portre/otoportre resmi yaptığı görülmektedir. Sanatçının portre/otoportre resmi yapmaya yönelmesi kendini yada çevresini daha yakından tanımak istemesine ve empati kurma ihtiyacına bağlanabilir. Sanatçının portre/otoportre resmi yaptığında karşılaştığı en büyük sorunun aslı ile sureti arasındaki benzerlik olduğu düşünülebilir. Sanatçının bu nedenle hep bir arayış içinde olduğu söylenebilir. Bir tür olarak portre resim, Rönesans'ın hümanist anlayışı ve bireye yönelmesi ile önemli bir gelişme göstermiş, Robert Campin ve Jan Van Eyck bireysel portre yapmaya yönelmiştir. Dönemin sanat anlayışı gereği modeli gözlemleyerek, modelin fizyonomisini gerçekçi bir anlayışla yansıtmışlardır. Sanat tarihinin her döneminde sanatçılar, o dönemin sanat anlayışı doğrultusunda çalışmalar yapmışlardır. Dürer, gözlem gücüne dayanarak natüralist bir anlayışla, Botticelli ise kişileri idealleştirerek yapmıştır portre resim çalışmalarını. Rembrandt'a bakıldığında, sanatçının portre resim çalışmalarında varlığının özünü aramaya çalıştığı bunu yaparken, ışığın etkisini kullandığı bilinmektedir. Araştırma sırasında tarihsel bir sıra ile portre resim türünde yapılan çalışmalar dönemin sanat anlayışı doğrultusunda incelenmeye çalışılmıştır. Tarih boyunca birçok düşünür yüz hakkında çeşitli sözler söylemiştir. Örneğin Sokrates'in bir gence `konuşma ki seni görebileyim` dediği bilinmektedir. Bir kişinin kaş, göz, ağız ve burun yapısından, yüz hatlarından ve mimiklerinden, onun, karakter özellikleri hakkında az da olsa bilgi sahibi olunabilir. Yüz, kısa bir an karşıdadır ve belli bir süre sonra uzaklaşır ve akılda onunla ilgili dikkati çeken bir şeyler olur ki, sanatçı ona yönelir ve onu resmetmek ister. Picasso'nun bir sahne direktörü olan Olga Kokhlova'ya yönelmesinin ve onun çok sayıda portre resmini yapmasının nedeninin bu olduğu düşünülebilir. Batı sanatında bir resim türü olan portreye olan yaklaşım, tarihin erken dönemlerinde bir statü, konum gösterme amacıyla yapılmıştır. Bunun için üst konumdaki kişiler portre resimlerinin sahip oldukları madalya ve mücevherler ile resmedilmesini istemiş, ancak tarihin ilerleyen dönemlerinde bu durum toplumundaki bir takım değişimler sonucunda günümüze kadar olan süreçte insanın fizyonomisini dikkate alarak, gözlem gücüne dayanarak, çeşitli teknik ve yöntemlerin kullanımı ile kişinin karakterine yönelmeye başlamıştır. Türkiye'de portre resmine olan ilgi XIX. yüzyılda ülkeye gelen yabancı sanatçılar aracılığıyla başlamıştır. Zaman içinde toplumsal yapıda meydana gelen birtakım değişimler sonucunda resim sanatındaki yeni teknikler ile günümüzdeki haline ulaşmıştır. Neşe Erdok ve Nuri İyem köyden kente göçün toplumun sosyal yapısında meydana getirdiği bir takım değişikleri resimlerinde bir anlatım aracı olarak kullanmışlardır. Nuri İyem, Türk toplumunun yapısını Anadolu kadının gözleri aracığı ile anlatmayı tercih etmiştir. Neşe Erdok ise 1960'lı yıllarda meydana gelen bir takım değişimleri, göç olgusunu, göç olgusunun ekonomide ve kişilerde oluşturduğu durumları figüratif anlayışla yaptığı portre çalışmalarında aktarmaya çalışmıştır. Sanatçı, birçok portre resim çalışması yapmıştır. Erdok, portre resim çalışmalarında kendini genellikle atölye ortamında resmetmiş ve toplumdaki üretim ilişkileri içinde bir sanatçı olarak bulunduğu konumu bildiğini belirterek, çalışmalarında sanatçı kimliğini vurgulamaya çalışmıştır. Araştırma kapsamında sanatçılar ve eserleri hakkında bilgi verilmiş, sanatçıları yaşadıkları dönemde portre resmi yapmaya yönlendiren nedenler açıklanarak eserleri incelenmeye çalışılmıştır.Son olarak günümüzde portre resim türünde çalışmalar yapmış isimlerden birkaç örnek verilerek, sanatçıları portre resim yapmaya yönlendiren nedenler ve portrelerinde ifade etmek istedikleri özellikler açıklanmaya çalışılmıştır. Bu araştırma yapılırken portre alanında çalışma yapmış sanatçıların eserleri incelenmiş, araştırma konusu için uygun olan sanatçılar ve eserler belirlenmiştir. Konu ile ilgili kaynaklar araştırılmış, portre konusunu içeren, sanat kitaplarından, dergilerden, makalelerden, ansiklopedilerden ve internet kaynaklarından yararlanılmıştır. Bu araştırma ile geçmişten günümüze kadar olan süreçte portre resim türünde farklı sanatsal anlayışlar çerçevesinde sanatçıların kendi özgün yaklaşımlarına uygun üretimlerde bulunduğu, diğer resim türlerinin yanı sıra insanı ve insanın ruhsal yapısını incelemeye dayalı portre resmin özel bir yerinin olduğu belirlenmiştir. Bu belirleme sanatın ve sanatı üreten insanın önce kendisini sonra çevresini inceleyen ve sorgulayan daha sonrada üretimlerine yansıtan tavrının portre resim türünde özellikle ön plana çıktığı sonucuna varılmıştır.Anahtar Kelimeler: Portre, Karakter, Çallı Kuşağı. | |
dc.description.abstract | Portraiture is a theme in art, in which the intent is to depict a subject's personal features and perpetually record his/her instant existence by observing his/her personality or appearence, created by using artistic techniques such as drawing, oil painting, photography, printmaking or sculpture.The research question of this study is to seek answers for the questions on reviewing and assessing certain situations forming the characteristic features in portrait paintings created in a historical period ranging from the 1914 'Callı' Period to now. The study aims to analyze how the Turkish painting artists from the year 1914 to date depicted their subjects' characteristic features in their portrait paintings, by setting several examples in portrait art, and to take a place in studies on the history of art of Turkey and of the world. It has been emerged a number of artistic manners in parallel with the economical, social and political developments in societies throughout the art history. The research, therefore, has been examined as four major topics, and they include: Callı Period (1914-1923), New Tendencies (1923-1950), The Period ranging from Abstractionism to Social-Critical Realism (1950-2000), and Portrait in Turkish Painting Art from 2000 to date. Ibrahim Callı, Feyhaman Duran, Avni Lifij, Namık Ismail and Mehmet Ruhi Arel, the major figures who introduced the Turkish Painting Art to the artistic manner of 'Impressionism', and produced works on this manner have been discussed in the content of the study. New artistic tendencies emerged in the period between the years 1923 and 1950 have been examined by making comparisons with the portrait paintings created in the same time period in the West. In the period between 1950 and 2000, an explanation on the abstract art has been made, and the works on this manner have been examined. At the same time, the portrait paintings created in this period have been assessed by arranging them in a chronological order and by comparing them with the works from the same period of time, as in the previous topics.The word 'portrait' has been defined, and later, included the definitions of the words 'character', 'personality' and 'physiognomy' in this study. Character can be defined as a feature that helps us to distinguish a living from another. Considering the art history, it is seen that a great majority of artists created works of portrait art. The fact that artists heads towards to paint a portrait/self-portrait can be attributed to their urges to get to know themselves or the people around their environment better, and be related to their need to establish empathy. It is quite possible to think that the biggest problem that an artist confronts when creating a work of portrait/self-portrait art is the resemblance between the real image and the depiction of the subject. It, therefore, can be plainly stated that the artist is in pursuit all the time. Portrait art, as a genre, has made a significant progress due to the Renaissance's humanist understanding and orienting to the individual, resulting that Robert Cambin and Jan Van Eyck turned their heads towards portraits of people. By making observations on their models in the line of the artistic understanding of that period, both artists reflected their models' physiognomies with a realistic manner. In each period of the art history, artists created works of art in parallel with the artistic perceptions of the periods they lived. Durer made his works of portrait art with a naturalistic manner based on his ability to make obvervations while Boticelli idealized his subjects in his works. When examining the works by Rembrandt, it is clearly seen that the artist tried to seek the essence of the existence in his portraits, and flawlessly used the vigour of the light and the chiaroscuro for this specific purpose. During this study, it has been aimed to discuss the works produced in the portraiture genre with a chronological order and in accordance with the artistic perceptions of the periods. Throughout the history, many thinkers had said many words concerning face. It is known, for instance, that Socrates said to a young man: `Speak so that I can see you`. We can get, at the least, some information about one's characteristic features on a basis of their eyebrows, eyes, mouths and noses, facial structures and expressions. Face is transiently within sight, and then disappears; hence, what the artists tend and desire to paint on their canvases is the remarkable things that remains in the mind about it. It is most likely to suppose that this may be the reason why Picasso picked the stage director Olga Kokhlova, as a model, and he painted her in many of his portrait works. The aim of the approach to portrait art as a painting genre in the Western Art was parading a status and position in the early periods of the history. For that, high-ranking people had desired to be depicted their portrayals along with the medals and jewelries they had possessed. However, in the forthcoming periods of the history, this attitude has changed as a result of a number of alterations in societies, and artists has begun to depict the subject's characteristics by taking human physiognomy into consideration, by using the ability to make observations, and with the use of several techniques and methods. In Turkey, the interest to portrait art has started via foreigner artists who visited the country in the 19th century. It has reached its recent shape with the new techniques in the art of painting and as a result of several changes that occured in the social structure in time. The artists Nese Erdok and Nuri Iyem used the changes and impacts that occured in the social structure as a result of immigration to the cities from the villages of the country, as a means of expression in their paintings. Nuri Iyem preferred to depict the structure of the Turkish society through the Anatolian woman's eyes. In her portrait paintings created through a figurative manner, Nese Erdok, on the other hand, attempted to describe some transitions occured in the 1960s, the immigration phenomenon, and the impacts of the immigration on the economy and individuals. The artist made numerous portrait paintings. Erdok usually pictured herself in her studio in the paintings, and tried to emphasize her identity as an artist by pointing out that she knew very well her position where she standed at the production-based relations in the society as an artist. In the extent of the study, it has been given information on the artists and their works of art, and examined the works by making some explanations of the reasons that pushed the artists to make portrait paintings in their periods. At the final topic, it has been aimed to explain what the reasons that lead the artists to create a portrait are and what the characteristic features that they desire to express in their portraits are, by setting some examples among the important names who studied in the portrait art today. During the research, the works by those artists who studied in the field of portraiture have been analyzed, and the artists and works, which are appropriate for this research, have been determined. It has been sought for resources on this subject, and utilized art books, magazines, articles, encyclopedias and the Internet-based sources that bear information on the theme of portraiture. As a result of this study, it has been concluded that, in the portrait art from its past to the present, the artists produced works accordant with their own unique approaches within the scope of diverse artistic perceptions, and that the portrait art, which is based on analyzing human and his psychological nature, has a special place among all the other artistic themes. It has been resulted, in the light of this assessment, that the pose of the art itself and of the person who creates it, which, by this pose, both of these subjects question and examine firstly themselves and then their environments, and later reflect what they observe on their creations, particularly takes the stage in the portrait art. Key Words: Portraiture, Character, The Callı Period. | en_US |