dc.contributor.advisor | Kızılçelik, Sezgin | |
dc.contributor.author | Arslan, Fatih | |
dc.date.accessioned | 2021-05-07T09:21:18Z | |
dc.date.available | 2021-05-07T09:21:18Z | |
dc.date.submitted | 2009 | |
dc.date.issued | 2018-08-06 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/609833 | |
dc.description.abstract | Bu çalışmanın temel amacı, sosyal bilimlerin doğabilimsel temellerini ortaya koymak ve bu temellerden kaynaklanan sorunları tartışmaktır. Antik Yunan felsefesi, Rönesans, reform ve aydınlanma süreçleri sonrasında akıl merkezli bir yapıya kavuşan Batı, 19. yüzyılda, Doğu-Batı çatışmasında üstün bir konum elde etmiştir. Endüstri Devrimi ve Fransız Devrimi ile toplumsal yapıda büyük değişiklere sahne olan Batı'da, toplumsal düzenin sağlanması ve devam ettirilmesi amacıyla sosyal bilimler inşa edilmiştir. Sosyal bilimlerin kuruluşu ve kurumsallaşması, dönemin doğa bilimlerinin gölgesi altında gerçekleşmiştir. Bu nedenle, sosyal bilimler 19. yüzyılda doğa bilimleri gibi kurgulanmıştır. Bu kurgunun zemininde pozitivist bilim görüşü bulunmaktadır. Tarihi ve coğrafi kavrayıştan uzak olan pozitivist bilim paradigması, matematiği merkeze koymuş, evrenselci, objektivist, determinist, materyalist, rasyonalist ve empirist temeller üzerine inşa edilmiştir. Pozitivist duruş, gerçekliğin parçalara bölünerek anlaşılabilirlikten uzaklaştırılması ve parçalı gerçekliğin bilgisinin mümkün olduğunca nicelleştirilerek muktedirlerin iktidarlarını sürdürmelerinin aracı olarak iş görmesi hasebiyle sorunlu bir alandır.19. yüzyıldan bu yana deney ve gözlem teknikleriyle iş gören doğa bilimleri gibi olma zorunluluğu, sosyal bilimlerin ana sorunudur. Oysa, sosyal bilimler, nesnesi itibariyle doğa bilimlerinden tümüyle farklıdır. Aynı metodolojik aletlerle çalışmaları mümkün değildir. Bu itiraz, Batı düşüncesinde Kıta Avrupa'sı felsefe geleneğinin temel yöntemsel perspektifini oluşturan hermeneutiğin ana fikridir. Hermeneutiğe göre, sosyal bilimlerin doğa bilimleri gibi veri toplayıp, bu verileri objektif bir tarzda değerlendirerek toplumsal ve tarihsel gerçeği açıklamasına imkân yoktur. Sosyal bilimler anlama yöntemini kullanmalıdır.Her iki sosyal bilim anlayışı da, içinde doğdukları Batı'nın sorunlarını çözme yönelimlidirler ve tarihsel toplumsal gerçekliğin kapsayıcı bir tarzda anlaşılması hususunda yetersizdirler. Kapitalist toplumun çelişkilerini maskeleme yönünde iş gören pozitivist sosyal bilim anlayışı, Batı'nın dünya hâkimiyetini pekiştirmek ve devam ettirmek amacındadır. Hermeneutik bilim anlayışı ise, yapıyı göz ardı eden bireyi temele koyan yaklaşımıyla benzer şekilde Batı'nın açmazlarını görmezden gelmiştir.Doğu'lu bir toplumun sosyolojisini kurmak için Batı düşüncesinin ürünü olan, Batı'nın sorunlarını çözmek amacıyla oluşturulmuş sosyal bilim anlayışlarını izleyerek bir yere varmamız güçtür. Türk toplumunun tarihsel ve toplumsal gerçekliğini gözetecek yeni sosyal bilimsel perspektife ihtiyacımız vardır. Bu nedenle yeni ve özgün bir kavramsal, kuramsal ve metodolojik çerçeve inşa etmemiz gereklidir. | |
dc.description.abstract | The main purpose of this study is to disclose the natural-scientific fundaments of the social sciences and to discuss the problems arising thereof. The Weatern World, reaching a `reason- centered? structure following the processes of Classical Grek philosophy, the Renaissance, the Reformation and the Enlightenment, obtained, in the 19th century, a superior position in the East-West conflict. In the Western World which underwent great changes through the French Revolution and the Industrial Revolution, social sciences were constructed with the aim to secure the structure and the continuation of the existing social order. The establishment and the institutionalizing of the social sciences were effected under the shadow of the natural sciences of that period. For this reason, in the 19th century social sciences were construed like the natural sciences. The positivistic view of science was placed at the basis of this construction. The positivistic paradigm of science which stood at a great distance from a deep historical and geographical understanding or conception of phenomena, placed mathematics at the centre and proceeded to grow on universalistic, objectivistic, deterministic, materialistic, rationalistic and empiricistic grounds. The positivist standpoint is questionable in that it becomes a means to secure the continuation of the hegemony of those at political power by dividing reality into parts and make it unintelligible, and by submitting, as much as possible, the knowledge of reality to quantifications.From the 19th century to the present the main problem of the social sciences has been to operate like or proceed paralel to the natural sciences which primarily work with experimentation and observation. However, social sciences are completely different from natural sciences in view of their objects of knowledge. It is impossible to work with the same methodological tools. This objection is the main idea of hermeutics, a philosophical discipline which has drawn the fundamental methodological perspective of the tradition of Continental Philosophy. According to hermeneutics, it is impossible for the social sciences to imitate the natural sciences by collecting data, by evaluating them in an objective manner and to explain, by such methods the social and historical reality. Social sciences must employ the method of `understanding? (`verstehen?).Both of these views on social science are oriented towards finding solutions to the problems of the West, out of which they have emerged, and they are insufficient to arrive at a comprehensive understanding of socio-historical reality. The positivist view of social science, working to mask and disguise the contradictions of capitalism, aims at the consolidation, rejuvination and continuation of the world hegemony of the West. The hermeneutical view of science, on the other hand, similarly avoids to see the discrepancies of the West by disregarding the structure as a whole and by placing the individual at the fundamental level.To establish the bases of the sociology of an Eastern society, it is difficult for us to land on safe grounds by following the ways of social science which are products of Western thought and which have the aim to find solutions for their own benefit. We are in need of a new perspective of a social science which shall aim at the clarification of the historical and social reality of the Turkish society. Therefore, it is imperative for us to construct a conceptual, theoretical and methodological frame on original ground and standpoint. | en_US |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Sosyoloji | tr_TR |
dc.subject | Sociology | en_US |
dc.title | Sosyal bilimlerin doğabilimsel temellerinin eleştirel bir değerlendirmesi | |
dc.title.alternative | A critical evaluation of the natural-scientific fundaments of the social sciences | |
dc.type | doctoralThesis | |
dc.date.updated | 2018-08-06 | |
dc.contributor.department | Sosyoloji Ana Bilim Dalı | |
dc.subject.ytm | Science | |
dc.subject.ytm | Positivism | |
dc.subject.ytm | Social sciences | |
dc.subject.ytm | Hermeneutic | |
dc.identifier.yokid | 341456 | |
dc.publisher.institute | Sosyal Bilimler Enstitüsü | |
dc.publisher.university | CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ | |
dc.identifier.thesisid | 239732 | |
dc.description.pages | 237 | |
dc.publisher.discipline | Genel Sosyoloji ve Metadoloji Bilim Dalı | |