Konvülsiyon sonrası serum prolaktin düzeyinin tanıda önemi ve antileptik tedavinin serum prolaktin düzeyine etkisinin araştırılması

Abstract

IV ÖZET Farklı semptomlarla kendisini gösteren epilepsinin nonepileptik nöbetler veya psödonöbetlerle ayırıcı tanısı çok güç olabilir. Bu amaçla yapılan çeşitli çalışmalarda, serum prolaktin (PRL) düzeyinin, epileptik nöbetin ayırıcı tanısında kullanılabileceği gösterilmiştir. Prolaktin sekresyonunun, nöbet atağının direkt hipolalamik uyarısına bağlı olarak arttığı sonucuna varılmıştır. Çalışmamızı; nöbet geçiren hastalarda, nöbet sonrası serum prolaktin düzeylerini belirlemek ve anliepileptik ilaçların prolaktin düzeyi üzerine etkilerini araştırmak ama cıyla planladık. Bu amaçla; antiepileplik ilaç almayan 30 (11 kız, 19 erkek) olgunun postiklal dönemde, en az altı ay süreyle anliepileptik ilaç kullanan 30 (14 kız, löerkek) olgunun ve 30 (15 kız, 15 erkek) sağlıklı çocuğun serum PRL düzeyleri belirlendi. Veriler incelendiğinde, nöbet geçiren ve postiklal dönemde olan hastaların se rum PRL düzeylerinin, antiepileplik ilaç alan ve kontrol grubundaki olguların serum PRL düzeylerine göre anlamlı olarak yüksek olduğu görüldü (p<0.05). Antiepileplik ilaç alanların serum PRL düzeyleri, kontrol grubuna göre düşük bulundu. Ancak bu fark istatistiksel olarak anlamsızdı (p>0.05). Sonuç olarak, iyi tanımlanamayan, yardımcı laboratuar testleriyle desteklenme yen nöbetlerle, psödonöbellerin ayırıcı tanısında serum PRL düzeylerinin önemli olduğu ve antiepileptik tedavinin bu düzeyi etkilemediği vurgulandı. Anahtar Kelimeler: Prolaktin, nöbet, antiepileplik ilaç, epilepsi, psödonöbet

SUMMARY It may be too difficult for epilepsia, which demostrate different semptoms, to make differential diagnosis with non-epileptic attacks and pseudoaltacks. In several studies which had done with this aim, they suggested that serum PRL levels could be used for the differatial diagnosis of epileptic attacks. They concluded that prolctin secretion was increased because of the direct hypothalamic stimulus of epileptic attack. In our study, we aimed to determine the serum PRL levels after attack and to research antiepileptic medicines effects on serum PRL levels in patients who underment epileptic attacks. We determined serum PRL levels in 30 patients in postictal period (1 1 female, 19 male) who had never take antiepileptic drugs, in 30 patients who had antiepileptic medikal treatment at least six months (14 female, 16 male) and in 30 normal subjects (15 female, 15 male). When we examined the data, we saw that the serum PRL levels of patients, who were in postictal period, were significantly higher than ther serum PRL levels of patients who get antiepileptic medikal treament and serum PRL levels of the control group (p<0.05). The serum PRL levels of the patients who get antiepileptic treatment were less than the control group but this was not statistically significant (p>0.05). We conclude that serum PRL levels are importenl for differential diagnosis of pseudoattacks and epileptic altacs which are not described well and are not supported helper laboratory tests and it suggest that antiepileptic trealmanl does not effect this level. Key words: Prolactin, attack, antiepileptic medicine, epilepsia, pseudoattack.