dc.description.abstract | 5- ÖZET ve QEHEL SONU? Az gelişmiş ülkelerin tarımsal sorunları kaynaklarını özel likle -eleneksel ve ilkal niteliklerinden almaktadır. Bir yanda ser mayesi ile tam olarak değeri endir emeyecek çapta büyük toprak sahip lerini, diğer yandan da optimum bir işletmeye olanak vermeyen küçük toprak sahiplerini içine alan feodal tipli bir toprak dağılımı göze çarpar. Ayrıca topraksız köylülerin de sayısı tarımsal nüfusun büyük kısmım oluşturur (72). Dolayısıyla az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler sanayide ne denli büyük hamleler yaparlarsa yapsınlar; düşün mek zorunda oldukları bir tarxm kesimi mutlak _ vardır. 1 '. 1 Konuyu ele alırken, Türkiye içinde hâla güncelliğini koru yan' tarım kesimindeki f iyat-üretici ikileminden yola çıkarak birta kım sayısal değerlerle görsel sonuçlar' edinmek gayretini gösterdik. I Olayların yorum ve akışında birbirini tamamlama ozü yattı ğından birinci bölümü kuramsal yaklaşımlara ayırdık. Bu bölüm tarım olgusuna tarihi yaklaşımla başladı. Tarih ise her aşamada ekonomi, tarım ve bireyi birbirinden vazgeçilmez olduğunu gösterdi» uğraşı konumuz fiyatlar olduğundan genel anlamda fiyatlar sistemi içinde ta rımsal fiyat konusu irdelendi» Sonuç t Tarımsal fiyatların diğer mal ve hizmetler fiyatla rına kıyasla daha fazla dalgalanmaları ve arz talep elastikiyetleri nin daha katı olması şeklinde belirlendi. Serbest rekabet koşullarında oluşan fiyatlara devletin ne (72) ÜLGEN, Yüksel; 20. Yüz/alda Dünya Sconoraisi, İstanbul-1984, S.309 i156 şekilde müdahele edeceği konusu ile kuramsal çarçeve s unlandırıldı. Bu çerçeve içinde Türkiye'de tarım kesimi incelendiğinde şu sonuç ları belirleyebiliriz. Türkiye'nin genel fiyat politikası; üruticiyi destekleme, piyasayı düzenleme, üreticilere adil fiyat sağlama ve tüketicileri himaye ötme rçJai. amaçlarla uygulanmıştır. Tüm `bu politikaların uy gulanması, başlangıçta planlanan hedefler paralelinde olmayıp, eko nominin içinde bulunduğu koşullardan etkilenmiştir. Osmanlı döneminde tarımsal fiyat politikası, devlete bağ lı organlar tarafından ordunun ve tüketicinin korunması şeklinde ge~ I lişmiştir* Osmanlı İmparatorluğu, Cumhuriyet ' e vasıfsız ve yetersiz emek gücüyle harap bir ekonomik yapı, 1929 Dünya Bunalımı, ardından İkinci Dünya Savaşı ile yıprandıysa da tarımsal kesimde gözle görü lür iyileşmeler görülmüştür. 1950 Kore Savaşı arkasından selen enflas yonlu yıllar, i960 durgunluğu nedeniyle uygulanan fiyat politikala rının etkin olmadığı görülür. I96I Anayasası* ndan sonra başlayan planlı dönem, sanayi kesiminin geliştirilmesini öngörmekle beraberi yatırımların, tarım üretimine bağlı olarak finansman kaynaklarının bu kesimde sağlanması yolunu seçmiştir. Birinci Planda, hedeflenen gelişme hızı planlanan amaçla rın altındadır ve bunun baş nedeni de tarımsal üretimde oluşan dal galanmalardır. İlk plan döneminde, tarım ürünlerinin maliyetine gi ren faktörler sübvanse edilerek bu ürünlerin fiyatlarını üretici açısından korunması öngörülerek verimlilrjcteki artişa paralel fiyat f politikasif verimliliği artırıp, düşük fiyatlı girdi sağlayıcı yön de gelişmiştir. İkinci Plan döneminde fiyat politikalarının saptanmasında157 birtakım ilkelere uyma zorunluluğu getirilmiş, fiyat istikrarının, korunması amaçlanmıştır. Nevarki dönem içinde tarımsal girdilerin ithali ve devalüasyon-enflâsyon kısır döngüsü fiyatları yine üre tici aleyhine geliştirmiştir» Üçüncü Plan döneminde, yüksek konjonktürü iısleyen düşük ! fiyatlar ve üreticinin gelir düzeyini koruma kaygısı ile yapılan yüksek fiyatlı destekleme, stok birikimi ve finansman «orunları do ğurmuş fiyat yükselişlerine neden olarak rekabeti olumsuz yönde et kilemiştir. Dördüncü Plan clönemindet özellikle 1973 sonrası petrol fiyatları ve dış ticaret hadlerindeki artışlar tarım kesimine de etkilemiş, bu kesimin finansmanının maliyetini artırmıştır. Ekono mide birçok kez ikili bir fiyat yapısı ortaya çıkmış, her plan di liminde öngörülen tarımsal fiyat istikrarını koruyucu önlemler b£r türlü gerçekleştirilmemiş-Gİr. 1985 'da başlayan Beşinci Plan fiyat mekanizmasının üreti ci ve talep yapısını belirleme, kaynak ve gelir dağılımını düzenle me fonlcs iyonlarından etkin bir şekilde yararlanmak, fiyat politika sında gelir dağılımını gözetmek anlayışı içinde yapılmıştır. Nevar ki İspanya ve Portekiz'in AET'ye katılmaları Türkiye'nin daha önce bu topluluk içinde sağladığı avantajları baltaladığından tarımsal ayrıcalıkların yıpranmasına neden olacağından, daha köklü ve etkin yeni bir fiyat politikasının gündeme getirilmesi kaçınılmaz olmuş tur. Son dönemde önemli bir tarım girdisi olan gübrenin satış, dağıtım, ithalat ve ihracaat mm serbest bırakılması sonunda serbest rekabet ortamında, C0Z»D.K»'nun fiyatların yüksek kalması da, uygu lanan fiyat politikasında bir terslik olduğu görünümünü vermektedir <»158 Ucuz tarımsal girdi sağlayamayan dolayısıyla verimini ar- tıramayan çiftçinin, fiyatlar karşısındaki konumu nedir?- Çiftçi ilkel ve geleneksel tutumunu sürdürmeye devam etmiş- rnidir? İlerleyen teknolojiyi üretimde kullanabilme olanağını bulabil miş midir? Çiftçi ve ailesinin tüketiminde bir artış oluşmuş mudur? Tüm bunlar Türkiye bazında incelenmeli üretici kesimin fiyatlar kar- şisındaki konumu buna göre değerlendirilmelidir* Diğer taraftan araş tırma dönemimiz olan 1975-84 arası j Türkiye açısından ekonomik ve politik konjonktürün çok yoğun olduğu bir dönemdir. Üreticinin edin diği fiyatlarla tüketicinin ödediği fiyatlar arasında da çok fark vardır. Bir petrol bunal ami onu takip eden bir Kıbrıs v. orunu vardır. Kıbrıs sorununun politik kıvılcımları ise Avrupa Ekonomik Topluluğu' nun Türkiye'ye yönelik tutumunu etkilemektedir. Dolayısıyla tarıma dayalı sanayi kolu olan teksil sanayinin ihracat potansiyeli bu ku ruluş tarafından engellenmekte, öte yanda yaklaşık 3 milyar dolarlık bir dış ticaret açığı, genel ekonomik dengeyi zayıflatmaktadır. Tüm bunlara bağlı olarak, araştırma konusu,10 yıllık dönem içinde üreti ci kesiminin ekonomik gücü zayıflamış, gelir dağılıma üretici aley hine gelişmiştir. Kabul edilen delerlerle 12 Ocak Kararlarıyla taban fiyat ların düşük tutulması, bu arada hızlı enflasyon artışı 1930' den son ra çiftçinin satınalabilme gücünü iyice yıpratmış, ürettiği her bi rim için daha çok harcar hale gelmiştir. Belki kırsal kesimde ge çimlik üretim ve buna bağlı tüketim olması, sağlanan prim ve benze- zeri sübvansiyonlar çiftçiyi fiyatlar karşısında biraz daha direnç li kılıyorsada, uygulamaya konulacak daha etkin bir tarımsal fiyat politikası kaliteli ürün, adaletli gelir dağılımı ve istikrarlı bir fiyat sağlayarak bu kesim geçinenlerini dolayısıyla Türkiye'nin ka derini daha olumlu yarınlara hazırlayabilir. | |