Bala (Ankara) çevresi depremleri ve sığ yer yapısının incelenmesi

Abstract

31 Temmuz 2005 ve 20 Aralık 2007 tarihlerinde, Bala (Ankara)'da meydana gelen orta büyüklükteki 2 deprem, sismik aktivite bakımından güvenli olduğu düşünülen ve bu nedenle zemin özellikleri dikkate alınmadan yapılan yapılar nedeniyle, Bala ilçesinde önemli hasara yol açmıştır. Bu çalışmada, sözü edilen depremlerde, çok büyük bir enerji açığa çıkmamış olmasına rağmen, meydana gelen hasarın büyük olmasının sebebinin zemin ile ilgisi araştırılmış, bunun için Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü (mülga) tarafından Bala ilçesinin farklı yerleşim yerlerinde kurulan ivme istasyonları tarafından ölçülmüş olan kuvvetli yer hareketi kayıtları ve mikrotremor kayıtları kullanılarak, zemin büyütmeleri Nakamura yöntemi yardımıyla hesaplanmaya çalışılmış ve hasar ile zemin büyütmesi arasındaki ilişki bulunmaya çalışılmıştır.Elde edilen sonuçlarda, meydana gelen hasarın, zeminin büyütmesi ve zeminin hâkim frekans değeri açısından uyum gösterdiği, ancak farklı yöntemlerle elde edilen büyütme değerlerinin ve zemin hâkim frekanslarının farklılıklar gösterebileceği görülmüştür.

Two earthquakes with moderate magnitudes that occurred on July 31, 2005 and December 20, 2007 in Bala (Ankara) resulted in significant damage in Bala district where soil conditions are not taken into account during construction of structures because this region is considered to have low seismic activity. Amount of energy released during these earthquakes is not so high to cause such a high damage in Bala. Therefore, in this study, the relation of resulted significant damage with soil condition is investigated. For this purpose, soil amplification is determined by using strong ground motion records obtained from accelerometers installed at different sites in Bala district by Ministry of Public Works and Settlement, General Directorate of Disaster Affairs (abolished) and microtremor records. Also, correlation between the damage and soil is studied.It is observed from the results obtained in this study that resulted damage is consistent with the soil amplification and dominant frequency value of soil. But amplification values and dominant frequencies of soil determined by using different methods can vary.