Sakız çiğnemenin sezaryen sonrası bağırsak hareketlerinin başlamasına etkisi

Abstract

Araştırma, sakız çiğnemenin sezaryen sonrası bağırsak hareketlerinin başlamasına etkisini belirlemek amacıyla deneysel olarak yapılmıştır. Araştırmanın evrenini, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Servisi'nde 2016-2017 tarihleri arasındaki tüm sezaryen olan kadınlar oluşturmuş olup örneklemi aynı serviste 28.11.2016-14.06.2017 tarihleri arasında sezaryen sonrası kabul edilen, örneklem kriterlerine uyan ve araştırmanın amacı açıklandıktan sonra çalışmaya katılmaya yazılı olarak olur veren 50 müdahale ve 50 kontrol olmak üzere 100 kadın oluşturmuştur. Deney grubundaki kadınlara sezaryen sonrası servise kabulünü takiben rutin uygulamalara ek olarak; 2. saatte başlamak üzere bir saat ara ile 15'er dakika en fazla 5 şekersiz sakız çiğnettirilmiştir. Kadınların bağırsak hareket sesleri duyulduğunda sakız çiğneme uygulamasına son verilmiştir. Tüm annelerin bağırsak sesleri 2. saatte başlamak üzere her saat başı manuel olarak steteskop yardımıyla ortalama 1-2 dk. dinlenmiştir. Bağırsak hareket sesi ve gaz çıkarma tespiti yapıldığında kaydedilmiştir. Kontrol grubundaki hastalara da aynı rutin bakım uygulanmış olup, sakız verilmemiştir. Veriler tanıtıcı özellikler formu ve uygulama takip formu aracılığı ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanıtıcı istatistiksel yöntemleri olarak sayı, yüzde, ortalama, medyan, minimum maksimum değerler kullanılmış olup verilerin karşılaştırılmasında Man Whitney-U testi, iki yüzde arasındaki önemlilik testi ve Kruskall Whallis testi kullanılmıştır. Elde edilen bulgular %95 güven aralığında, %5 anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir. Sakız çiğneyen annelerin bağırsak hareketi duyulma süresinin kontrol grubuna göre 1.3 saat daha erken olduğu (p=0,038<0,05), gaz çıkarma sürelerinde de kontrol grubuna göre 2.3 saat fark olduğu (p=0,039<0,05) belirlenmiştir. Müdahale ve kontrol grubu annelerin ilk bağırsak hareketlerinin duyulması ve gaz çıkarma süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05).Bu çalışmanın farklı hasta grupları üzerinde yapılacak çalışmalara yol göstereceği düşünülmektedir.

The research was conducted experimentally to determine the effect of gum chewing on the onset of intestinal movements after cesarean section. The universe of the research was formed by mothers between the dates of 2016-2017 in Sivas Cumhuriyet University Hospital in Gynecology and Obstetrics Service and the sample was accepted to the study in the same service betwen 28.11.2016 and 14.06.2017 in accordance with the sampling criterion accepted after cesarean a total of 100 women were formed, 50 of which were in the experiment and 50 were in control. İn addition to routine follow-up of womens in the experimental group after caserean delivery; to begin the second hour with fifteen minutes intervals sugarless chewing gum. The chewing gum application was discontinued when the intestinal motility sounds were auscultated. The intestinal voices of all the mothers were auscultatedfor an average of two minutes at the beginning of each hour to start at the second hour. Times of bowel movement sounds and gas extractionswere noted. The same routine care was applied to the patients in the control group and no gum was given. The data were collected through the introduction form and application follow-up form. For the evaluation of the data; number, percentage, mean, median, materiality test and minimum/maximum values were used as descriptive statistical methods, and for comparison of data; Man Whitney-U, significance test between two percent and KruskallWhallis tests were used. The findings were evaluated at the 95% confidence interval and at the 5% significance level. Mothers, who chewed gum in the test group had an intestinal motility onset 1.3 hours earlier than the control group (p=0,038<0,05), and gas extraction occurred 2.3 hours earlier than the control group (p=0,039<0,05). The difference in the initial intestinal motility sound times and the first gas extraction times between the mothers in the test and control groups was found to be statistically significant (p<0.05). We think that this study will lead other studies on different groups of patients