Preeklamptik anne ve bebeklerinde asimetrik dimetil arjinin düzeyi ve oksidan/antioksidan sistemin rolü

Abstract

Preeklamptik anne bebeklerinin tanınması, doğum sonrası ihtiyaçlarının belirlenmesi, karşılaştıkları sorunların bilinmesi, uygun yenidoğan yoğun bakım koşullarının hazırlanması ve tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesi perinatal morbidite ve mortalite riskinin azaltılması bakımından önemlidir. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya Nisan 2013 ile Ekim 2014 tarihleri arasında, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Kadın Doğum Servisinde takip edilen 62 gebe ve bebeği alındı. Preeklampsisi olan 31 gebe ve bebeği Grup I, Hasta grubunu; preeklamptik olmayan 31 gebe ve bebeği ise Grup II, Kontrol grubunu oluşturdu. Preeklampsi; 20. gebelik haftasından sonra dört saat ara ile en az iki defa bakılan kan basıncının 140-159/90-109 mmHg veya birkaç dakika arayla >160/110 mmHg olması, proteinürinin spot idrarda ≥+1 veya 24 saatte >300 mg olması olarak tanımlandı. Çalışmada değerlendirilmek üzere annelerden doğumdan önce, korddan doğum sırasında, bebeklerden doğumdan sonraki ilk 24 saat içinde kan örnekleri ve her gebeden plasenta örneği alındı. Bu çalışmada preeklampsi tanısı olan ve olmayan annelerin yaşı, kilosu, ilk gebelik durumu, gebelik süreleri, sistolik ve diastolik kan basıncı değerleri, bebeklerin ise doğum ağırlıkları, cinsiyetleri, tedavisi süresince gelişen problemler ve komplikasyonları, klinik ve laboratuar özellikleri, prognozları, serum asimetrik dimetil arjinin (ADMA), arjinin, nitrik oksit (NO) ve total antioksidan kapasite (TAK) düzeyleri incelendi.Bulgular: İki grup karşılaştırıldığında prognozu etkileyebilecek antenatal faktörler (anne yaşı, düzenli gebelik takipleri, antenatal steroid uygulanma oranları, plasenta patolojileri ve oligohidramnioz) açısından anlamlı fark yoktu. Preeklamptik anne grubunda ADMA düzeyinin anlamlı olarak yüksek (p<0.001), arjinin değerinin anlamlı olarak düşük olduğu (p=0.001), nitrik oksit düzeyi ve total antioksidan kapasite arasında ise fark olmadığı saptandı. Kord kanı değerlendirildiğinde preeklamptik grupta ADMA düzeyinin anlamlı olarak yüksek (p=0.001), nitrik oksit değerinin anlamlı olarak düşük olduğu (p=0.017), arjinin düzeyleri ve total antioksidan kapasite arasında fark olmadığı saptandı. Plasenta örneğinde çalışılan değerler karşılaştırıldığında preeklamptik grup plasentasında ADMA ve arjinin değerlerinin anlamlı olarak yüksek olduğu (p<0.001), total antioksidan kapasite düzeyinin düşük olduğu görüldü (p=0.004). Nitrik oksit değerinin iki grup arasında farklı olmadığı saptandı. Bebeklerle ilgili veriler değerlendirildiğinde ortalama gebelik haftaları ve cinsiyetleri benzerdi. Bebek kanları karşılaştırıldığında anne, kord kanı ve plasenta örneklerinin aksine kontrol grubunda ADMA değerinin anlamlı yüksek olduğu (p=0.009), preeklamptik grupta arjininin anlamlı olarak yüksek olduğu (p=0.041), iki grup arasında nitrik oksit ve total antioksidan kapasite açısından fark olmadığı saptandı. Preeklamptik anne bebeklerinde SGA oranı ve solunum sıkıntısı nedeniyle hastaneye yatış anlamlı oranda fazla saptandı (p=0.001 ve p=0.008). Preeklamptik grupta annenin sistolik ve diastolik kan basıncı değerleri, anne ve bebek serumundaki ADMA, NO, arjinin, TAK değerleri ile bebekte SGA ve solunum sıkıntısı gelişme riski arasında anlamlı bir korelasyon saptanmadı. Sonuç: Bu çalışmada preeklamptik anne grubunda serum ADMA düzeyinin literatür ile uyumlu olarak arttığı saptandı. Çalışma literatürdeki preeklamptik hastalarda nitrik oksit sentezinin azaldığı tezini desteklememektedir. Yüksek risk altındaki kadınların erken dönemde belirlenmesinde asimetrik dimetil arjinin yeni bir risk belirleyicisi olarak kullanılabilir.

Aim: Preeclampsia is the major cause of perinatal morbidity and mortality. Identification of preeclamptic mothers and babies is important to specify the postnatal needs, to know encountered problems, to provide proper neonatal intensive care conditions and to develop therapeutic approaches for reducing risks of perinatal morbidity and mortality.Material and Methods: 62 pregnant women and their babies who were followed up in Zonguldak Bülent Ecevit University obstetrics service are involved in the study between April 2013 and October 2014. 31 Preeclamptic pregnant and babies (Group I), formed Patient group; 31 pregnant and babies without preeclampsia (Group II), formed Control Group. Preeclampsia is defined as having blood pressure 140-159/90-109 mmHg which was measured at least two times at intervals of 4 hours or >160/110 mmHg at intervals of couple of minutes at after 20 gestational weeks , having proteinurine in spot urine≥+1 or >300 mg in 24 hours. Blood samples were obtained from mothers before birth, from the cord during birth, from babies in first 24 hours after birth and placenta samples were obtained from each pregnant to evaluate in the study. Age, weight, initial pregnancy state, pregnancy period, systolic and diastolic blood pressure levels of mothers with and without pre-eclampsia diagnosis, while birth weights, genders, problems and complications during treatment process, clinic and laboratory properties, prognosis, serum asymmetric dimethyl arginine levels (ADMA), arginine, nitric oxide (NO) and total antioxidant capacity (TAC) levels of babies were examined in this study.Results: There was no significant difference between two groups about antenatal factors (age of mother, regular pregnancy follow up, antenatal steroid application, placenta pathologies and oligohydramnios) that effect on prognosis. Mean systolic and diastolic blood pressure of preeclamptic mothers was determined as higher than control group (p<0.001). In the comparison of blood values, ADMA level of preeclamptic group was significantly higher (p<0.001) while arginine value was significantly lower (p=0.001) than control group, there was no significant difference in nitric oxide level and total antioxidant capacity between two groups. In the evaluation of cord ADMA level of preeclamptic group was significantly higher (p=0.001) while nitric oxide value was significantly lower (p=0.017) than control group and there was no significant difference in arginine and total antioxidant capacity. Values which are studied in placenta samples showed that ADMA and arginine values were significantly high (p<0.001), total antioxidant capacity level was low (p=0.004) in placenta of preeclamptic group. There was no difference in nitric oxide value of two groups. In the consideration of data of babies, mean pregnancy weeks and genders were similar. Against the values of samples from mother, cord and placenta, when baby blood was compared, ADMA value of control group was significantly high (p=0.009) while arginine value of pre-eclamptic group was significantly high (p=0.041) and there was no difference between two groups about their nitric oxide and total anti-oxidant capacity. There was significantly high rate of hospitalization (p=0.001 ve p=0.008) in babies of preeclamptic mothers because of SGA (small for gestational age) rate and respiratory distress. It was not determined a significant correlation between systolic and diastolic blood pressure values, mother and baby serum ADMA, NO, arginine and TAC levels of mother and SGA rate and respiratory distress development risk in baby in preeclamptic group. Conclusion: In this study, it is determined that serum ADMA level of preeclamptic mother group increases in accordance with literature values. This study does not support the decrease of nitric oxide synthesis thesis in preeclamptic patients as mentioned in literature. To determine the women with the high risk in the early period, the asymmetric dimethyl arginine may be used as the new risk decisive.