dc.description.abstract | 254 ÖZET Bir ülkenin dış ekonomik ilişkilerinin izlenmesinde yaralanılan en önemli göstergelerden biri olan ödemeler bilançosu cari hesap, sermaye hesabı ve resmi rezervler hesabından oluşmaktadır. Ödemeler bilançosu çift taraflı kayıt sistemine göre tutulur ve muhasebe anlamında her zaman dengededir. Ancak bu sürekli denge, ödemeler bilançosunun ekonomik anlamda da dengede olduğunu göstermemektedir. Çünkü ödemeler dengesinin ekonomik anlamda her an dengede olabilmesi olanaklı değildir. Bilançonun yapısından kaynaklanan temel ya da geçici nitelikte dengesizlik olabilir. Yapısal, parasal ya da konjonktürel etkenlerden kaynaklanan ödemeler bilançosu dengesizliklerini gidermeye yönelik çeşitli yaklaşımlar ortaya atılıp geliştirilmiştir. Bu yaklaşımlar otomatik dış denkleşme mekanizmaları, dış denkleştirme politikaları, denkleştirme mekanizmalarını eleştiren yaklaşımlar ve parasal yaklaşım olmak üzere dört başlıkta sınıflandırılmıştır. Otomatik dış denkleşme mekanizmaları herhangi bir dış dengesizlik durumunda hükümet müdahalesine gerek kalmadan kendiliğinden işleyen mekanizmadır. Otomatik dış denkleşme mekanizması otomatik fiyat denkleşme ya da otomatik gelir denkleşme mekanizmaları yoluyla çalışır. Dış denkleştirme politikaları otomatik denkleşme mekanizmalarından farklı olarak bir dış dengesizlik durumunda hükümet müdahalesini gerektirmektedir. Bunlar harcama kaydına, harcama değiştirici ve döviz gelirlerini artırmaya yönelik politikalardır. Dış denkleştirme politikalarına eleştiri olarak devalüasyon seklindeki döviz kuru ayarlamaları yoluyla ödemeler dengesinin sağlanmasına ilişkin politikalar geliştirilmiştir. Devalüasyonun etkilerini incelemek amacıyla geliştirilen ilk yaklaşım esneklik yaklaşımıdır. Daha sonra bu yaklaşıma eleştiri olarak gelir emme yaklaşımı ortaya atılmıştır. Bu yaklaşımlara alternatif olarak iç ve dış dengeyi birlikte sağlamayı255 amaçlayan ekonomi politikası yaklaşımı geliştirilmiştir. Esneklik ve emme yaklaşımlar devalüasyonun parasal etkilerini dikkate almamaları nedeniyle eleştirilmiştir. Bir ülkenin dış dengesinin para arzındaki ayarlamaların sonucu olduğu düşüncesine dayanan parasal yaklaşım ortaya atılmıştır. Ödemeler dengesine parasal yaklaşıma göre ödemeler dengesi aslında parasal bir olgudur. Parasal yaklaşım uzun dönem analizlerini kapsamaktadır. Yaklaşımın öteki yaklaşımlardan önemli bir arkı, yalnızca mal ve hizmet akımlarım değil, sermaye akımlarım da analize dahil etmiş olmasıdır. Parasal yaklaşım, ödemeler bilançosundaki dengesizliğin geçici nitelikte olup, müdahale edilmezse kendi kendini otomatik olarak düzelteceğini savunmaktadır. Bu anlamda parasal yaklaşımı otomatik denkleşme mekanizmaları arasında değerlendirmek olanaklıdır. Ancak, ödemeler dengesinin parasal bir olgu olduğu kabul edilirken, ödemeler dengesinin açıklanmasında üretim yapısının, ticaret ve tarife rejiminin, vergilerin ve öteki politika araçlarının önemi yadsınmamaktadır. Bu nedenle parasal yaklaşım hükümetlerce denkleştirme politikası olarak da kullanılmıştır. Ödemeler dengesinde sorun yaşayan ülkeler IMFden yardım istemektedir. Bu amaçla yapılan IMF analizlerinde ve bu ülkeler için hazırlanan politika önerilerinde parasal yaklaşım sıklıkla kullanılmıştır. Türkiye'nin ödemeler dengesinde yaşanan sorunların çözümü için IMFnin önerdiği bu politikalara başvurulmuştur. 19301u yıllarda uygulanan devletçi ekonomi politikasının ödemeler bilançosuna etkileri yurtiçinde üretilen malların ithalatının sınırlandırılması ve karşılıklı ticaret anlaşmaları çerçevesinde dış ticarete izin verilmesi olarak yansımaktadır. 19501i yıllardan sonra, liberalleşme çabalarıyla birlikte, ithal mallarına olan talep hızla artmış ve bunun sonucu ödemeler dengesi bozulmuştur. Planlı ekonominin uygulandığı 1960- 1980 döneminde izlenen ithal ikameci sanayileşme politikasına karşın, ithalat artmıştır. 1980 ekonomik dönüşümüyle ithal ikameci sanayileşmeden, ihracata dayalı sanayileşmeye geçilmiştir. Bu durum, ilk aşamada, ihracatı hızla artırmıştır. 19801i256 yıllarda ödemeler dengesinin finansmanında daha çok uzun vadeli ve kamu ağırlıklı fonlar yeralmıştır. 19901ı yıllarda ise, uzun vadeli sermayenin yerini kısa vadeli sermaye hareketleri almıştır. Türkiye'de, gerçek anlamda para politikaları uygulanmaya başlaması 19801i yılların sonlarında olmuştur. Mali liberalleşmenin başladığı 198S yılma kadar uygulanan para politikaları ya geleneksel bazı yöntemlerle uygulanmış ya da parasal gelişmeler yalnızca uygulanan öteki politikaların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye'de uygulanan para politikaları ile ödemeler dengesi arasındaki ilişkileri parasal yaklaşım çerçevesinde analiz eden çalışmada ekonometrik yöntem olarak, klasik en küçük kareler yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntemle 1990:1-2000:4 dönemi için model tahmin edilmeden önce, modeldeki zaman serilerinin durağanlık analizleri yapılmıştır. Yapılan CUSUM, CUSUM kare ve CHOW testleri 1990:2-1993:4 döneminde BP serisinin tahmin değerlerinin hesap değerlerinden küçük ve uygulanan modelin katsayılarının istatistiksel olarak anlamsız olduğunu göstermiştir. Bu nedenle bu dönemle ilgilenilmemiştir. 1994:1-2000:4 dönemi için model tahminlenmiştir. İncelenen dönemde Türkiye'de ödemeler dengesi ile parasal değişkenler arasında sıkı bir ilişi olduğu ve para politikasının ödemeler dengesini önemli ölçüde etkileyebileceği sonucuna ulaşılmıştır. | |
dc.description.abstract | 257 SUMMARY Balance of payments, which consists of current account, capital account and official reserves, is one of the most important indicators in order to observe a country's forcing economic relationship. The balance of payments is carried out by dual registration system and in terms of accountancy always stay in balance. However, this assumed constant balance does not suggest that it is also in economic terms, as it is very unlikely to keep balance of payments always in equilibrium. There could be either temporary on fundamental disequilibrium due to the structure of accountancy. A number of approaches have been developed in order to overcome the balance of payments disequilibrium, which could be arisen became of structural, monetary on conjectural factors. These approaches could be classified as follows; automatic external accomodating mechanisms, balance of payments adjustment policies, approaches argumenting adjustment mechanisms and monetary approach. Automatic accomodating mechanism, which refers to the mechanism that oparates automatically without the requirements of government intervention in the case of an external disequilibrium. This mechanism works through either automatic price adjustment or automatic income adjustment mechanisms. Balance öf payments adjustment policies, contrary to automatic external accomodating mechanism, requires government intervention in the case of an external disequilibrium. These are expenditure switching, expenditure reducing and foreign exchange rezerves increasing policies. New approaches, as an alternative to balance of payments adjustment policies, have been introduced in order to provide balance of payments equilibrium. These policies are particularly focused on interventionist devaluation methods. First approach, that tried to analyse the effect of devaluation on balance of payments is called elesticity approach. Then, it is followed by income absorption approach. Elasticity and income absorption approaches were critised as they do not take258 monetary effect into account when devaluation occured. Therefore, alternatively, new economic policies were introduced, which aims to consider both internal and external equilibrium at the same time. Finally, the monetary approach, which is based on the idea that external balance depends upon the adjustments on money supply, has been developed. According to monetary approach, balance of payments is in feet a monetary phenomenon and involves long term analysis. The distinguishing feature of the monetary approach is that not only the flows of goods and services but olso capital flows are included in the accounts. Monetary approach argues that disequilibrium in the balance of payments is transitory and self correcting if not intervened. Therefore, it is possible to consider monetary approach in the line with automatic adjustment mechanism policies.However, while balance of payments is accepted as a monetary phenomenon, the importance of production structure, trade and tariff regime and taxation issues are also considered. For that reason, monetary approach was used as an automatic adjustment policy by government. Countries, those having balance of payments difficulties, seek help from the IMF. For this purpose, when IMF propesed economic policies, the monetary approach have been applied more often. Similarly for the solution of Turkey's balance of paymets problems, the IMF proposed, monetary approach has been applied. The effects of applied iward oriented development strategies in 1930's reflected a contraction on importable products and limited external trade among trading partners. After 1950's together with liberilisation attempts, demand for imports were increased considerably, which lead to severe balance of payments deteriorations. Even though import substitution policies were implemented between 1960-1980 plannes period, the balance of payments deterioration continued to worsen due to a significant increase in imports.259 With the 1980 stabilisation programme, Turkey transformed its import substitution industrilisation policy to a more liberalised export-led growth policies. Initially, this policies led to a sharp increase in exports. In 1980's, in order to finance balance of payment deficits, long term public founds were used. In 1990's, however, short term capital flows took place of long terms ones. In Turkey, applied solid monetary policies took place in late 1980's. Monetary policies until 1988 when financial liberalisation began, applied with traditional methods. Monetarist developments were only results of other applied economy policies. In this study, that analysed the relationship between the applied monetary policies and balance of payments in Turkey in the case of monetary approach, the least square methods have been used as an econometric analysis. Before estimating a model for the 1990:1-2000:2 period with this method, stationary analysis of time series of the model have been carried out. Results of CUSUM, CUSUM square and CHOW tests indicated that estimated values of balance of payments series are smaller than accounting values and applied model's coefficients are statistically insignificant. Therefore, this period was ignored in the model. The estimation was carried out for the periods of 1994:1- 2000:4. The model results suggest there is a strong relationship between balance of payments and monetary parameters for the Turkish economy. The model also suggest that balance of payments is considerably affected by applied monetary policies. | en_US |