İntestinal iskemi/ reperfüzyon sonrası gelişen paralitik ileusda no-reflow fenomeninin rolü

Abstract

18 ÖZET intestinal iskemi klinikte boğulmuş fıtık, invajinasyon, intestinal volvulus, adeziv intestinal obstrüksiyon gibi durumlarda karşılaştığımız bir tablodur, intestinal iskemi, iskemik süreye bağlı olarak reversibl veya irreversibl bağırsak hasarına yol açmaktadır. Reversibl bağırsak hasarlı hastalarda `postoperatif paralitik ileus` süresi uzamaktadır. Reversibl intestinal iskemi sonrası uzamış paralitik ileustan iskemi süresince gelişen `iskemik hasara` ek olarak, bağırsak kan akımının operatif tedavi ile yeniden sağlanması sırasında oluşan `reperfuzyon hasarı` sorumlu tutulmaktadır. Reperfuzyon sırasında ortaya çıkan serbest oksijen radikalleri lökositleri aktive ederek, lökositlerin damar endoteline yapışmalarına neden olmakta ve kapiller yatakta tıkaçlar oluşarak mikrosirkülasyon bozulmaktadır. İskemi reperfuzyon sonrası kapillerin bir kısmında perfüzyonun geri dönmemesi `no-reflow fenomeni` olarak adlandırılmaktadır. Bu çalışmada, intestinal iskemi/reperfüzyonun intestinal motiliteye ve intestinal mikrosirkülasyona etkisini araştırmak amacı ile, deneklerin yansında MATZ saptanmış ve 10 dakikalık SMA iskemisinin motiliteyi istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde 2 kat uzattığı saptanmıştır. Reperfuzyon öncesi antioksidan bir madde olan allopurinolun deneklere verilmesi ile MATZ' nın normal değerlere döndüğü gösterilmiştir. Deneklerin diğer yansında iskemi ve reperfuzyon sonrası, çini mürekkebi perfüzyonu ile intestinal müsküler mikrosirkülasyon değerlendirilmiştir. On dakikalık SMA iskemisinin perfüze olan mikrodamar sayısında istatistiksel olarak anlamlı bir azalmaya sebep olduğu gösterilmiştir. Reperfuzyon öncesi allopurinol verilmesi, perfüze olan mikrodamar sayısını arttırmıştır. Sonuç olarak, 10 dakikalık SMA iskemisi sonrası reperfuzyon intestinal motiliteyi azaltmaktadır. Bu motilİte azalmasında no-reflow fenomeni önemli rol oynamaktadır. Reperfuzyon öncesi allopurinol verilmesi intestinal no-reflow fenomeninin gelişimini engelleyerek motilite azalmasını önlemektedir.