Show simple item record

dc.contributor.advisorYörükoğlu, Kutsal
dc.contributor.authorYener (Topal), Arzu Neşe
dc.date.accessioned2021-05-05T09:15:08Z
dc.date.available2021-05-05T09:15:08Z
dc.date.submitted2001
dc.date.issued2018-08-06
dc.identifier.urihttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/581087
dc.description.abstractÖZET Radikal Prostatektomi Materyallerinin Histopatolojik incelenmesi Ve Konvansiyonel Prognostik Faktörlerin Araştırılması Giriş ve Amaç: Radikal prostatektomi (RP)' den sonra prostat karsinomu (PK) progresyonunu etkilediği öngörülen birçok faktör öne sürülmüştür. Gleason ve DSÖ dereceleri, klinik ve patolojik evre, ekstrakapsüler yayılım (ECE) varlığı, lokalizasyonu ve yaygınlığı, cerrahi sınır (CS) pozitifliği, lokalizasyonu ve yaygınlığı, kapsüler insizyon (Ki) varlığı ve lokalizasyonu, tümör hacmi, lenf nodu metastazı (LNM) varlığı, lenfovasküler invazyon (LVİ) varlığı ile HPIN varhğı ve lokalizasyonu üzerinde en çok çalışılan faktörlerdir. Bu çalışmada, RP materyallerinin histopatolojik incelenmesi sonucu elde edilen patolojik bulguların birbirleriyle karşılaştırılarak aralarında ilişki olup olmadığının saptanması ve klinik ve patolojik bulgular birlikte değerlendirilerek PK progresyonunu öngörmede etkili olabilecek patolojik özelliklerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya 1991-2001 yıllan arasında PK nedeniyle RP yapılmış 83 olgu alınmıştır. Materyallerin herbiri tümüyle işleme alınarak, H-E boyalı preparatlan incelenmiştir. Olgular Gleason ve DSÖ dereceleri, klinik ve patolojik evre, ekstrakapsüler yayılım (ECE) varlığı, lokalizasyonu ve yaygınlığı, cerrahi sınır (CS) pozitifliği, lokalizasyonu ve yaygınlığı, kapsüler insizyon (Kİ) varlığı ve lokalizasyonu, tümör hacmi, lenf nodu metastazı (LNM) varlığı, lenfovasküler invazyon (LVİ) varhğı ile HPIN varhğı ve lokalizasyonu açısından incelenmiştir. Histopatolojik bulgulardan parametrik değerler (tümör hacmi, prostat hacmi, tümör yüzdesi) arasında tek yönlü analitik değerlendirmede Oneway ANOVA, Kruskal-Wallis varyans analizi yöntemleri kullanılmıştır. Parametrik olmayan değerler (GS, primer patern, DSÖ derecesi, patolojik evre, CS pozitifliği, CS pozitifliğinin lokalizasyonu ve yaygınlığı, ECE pozitifliği, ECE pozitifliğinin lokalizasyonu ve yaygınlığı, Kİ varlığı ve lokalizasyonu, HPIN varlığı ve lokalizasyonu, LNM varhğı, LVİ varlığı, tümörün CS'a yakınlığı) arasında tek yönlü analizde Ki-kare testi kullanılmıştır. Tek yönlü analiz ile anlamlı bulunan parametrelerin çok yönlü analizi için lojistik regresyon testi kullanılmıştır. Ayrıca olguların ameliyat sonrası izlemleri elde edilerek lokal rekürrens ya da uzak metastaz gösteren olgular ile ex olan olgular belirlenmiştir. Olgular 2-116 ay (SD=38,5±29,8) izlenmiştir. 58Bulgular: GS ile ECE, CS pozitifliği, patolojik evre ve LVİ arasında anlamlı ilişki bulunmuştur (sırasıyla p=0,041; p=0,05; p=0,003; p<0,001) Ancak GS ile Kİ arasında anlamlı ilişki bulunmamıştır. pT3 olgularda ECE anlamlı olarak yaygın bulunmuştur (p<0,001). Tümör hacmi ile ECE varlığı, ECE'nin birden fazla lokalizasyonda görülmesi, GS, patolojik evre, CS pozitifliği ve tümör yüzdesi, CS pozitifliğinin yaygınlığı, CS pozitifliği lokalizasyonu arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur (sırasıyla p<0,001;p=0,001; p=0,001; p=0,017; p<0,001; p<0,001; p<0,001; p=0,017; p=0,004). Tek değişkenli analizde; olguların yıllara göre dağılımı incelendiğinde, GS ve tümör hacmi dağılımının yıllara göre istatistiksel olarak anlamlı değişiklik göstermediği saptanmıştır. Progresyon gösteren olgular ile ex olan olgular birlikte değerlendirildiğinde; LVİ, tümör hacmi, patolojik evrenin önemi, tek yönlü analizde istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (sırasıyla p=0,011, p=0,014; p=0,045). Progresyon ile GS arasında anlamlı ilişki bulunmamıştır. Progresyon gösteren olgular ile ex olan olgular birlikte değerlendirildiğinde, bunlar ile tümör lokalizasyonu, tümörün kapsüle yakınlığı, ECE lokalizasyonu, ECE sayısı, CS pozitifliği, CS pozitifliğinin lokalizasyonu, Kİ lokalizasyonu, HPIN lokalizasyonu, arasında anlamlı ilişki bulunmamıştır. Ex olan olgularda ECE'nin birden fazla lokalizasyonda olması istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p=0,05). Tek değişkenli analiz ile anlamlı bulunan parametreler, çok değişkenli analize sokulduğunda sadece tümör hacminin progresyonu göstermede bağımsız prognostik faktör olduğu saptanmıştır (p=0,022). Tartışma ve Sonuç: LVİ, tümör hacmi, patolojik evre ayrı ayrı ele alındığında progresyonu öngörmede önemlidir. Ancak GS yüksek ve ileri evre olgularda bu değerlerden sadece tümör hacmi bağımsız prognostik faktördür. Tümör hacmi arttıkça, ECE ve CS yaygınlığı, prostat bezinin tümör hacmine oranı (tümör yüzdesi), Gleason skoru artmakta, olgular daha ileri patolojik evrelerde bulunmaktadır. GS arttıkça ECE ve CS pozitifliği, LVİ görülme sıklığı artmakta, olgular ileri patolojik evrede bulunmaktadır. Sonuç olarak, RP öncesinde tümör hacmi yüksek olabilecek ve klinik evresi ileri olan olgular belirlenmelidir. Bu olgularda diseksiyon gerekirse korpora kavernozaya kadar genişletilmelidir. Yaygın invaziv karsinom içeren RP materyallerinde, HPIN' m multifokal olması, prekanseröz bir lezyon olduğu görüşünü desteklemektedir. HPIN saptanan 59olgularda bu preparatlardan seri kesitler yapılarak HP İN' a yakın alanlar, invaziv karsinom odaklan açısından araştırılmalıdır. ECE'nin prognostik öneminin saptanabilmesi için fokal ya da yaygın tanımlamasının behrlenmesi gereklidir. Radikal prostatektomi sonrası izlem süresinin artması ve daha geniş serilerin incelenmesi ile patolojik bulguların özellikle GS ve ECE'nin prognostik önemi daha iyi belirlenebilir. Anahtar Sözcükler: Radikal prostatektomi, prostat kanseri, prognostik faktörler 60
dc.description.abstractSUMMARY: Histopathological Examination of Radical Prostatectomy Specimens and Evaluation of Conventional Prognostic Factors Introduction and Purpose: There are many prognostic factors, suggested to predict the progression of patients with prostatic cancer (PC) after radical prostatectomy (RP). Gleason score (GS) and WHO grade, clinical and pathological stage, location and extent of extracapsular extension (ECE), location and extent of surgical margin (SM) positivity, presence and location of capsular incision (CI), tumor volume, lymph node metastasis (LNM), lymphovascular invasion (LVI), having high grade prostatic intraepithelial neoplasia (HPIN) and its location are best studied ones. The current study aims to define the prognostic factors which predict the progression of PC after RP surgery. It is also aimed to define a possible correlation among each of these pathological findings. Material and Method: Data on 83 patients who underwent RP between 1991-2001 were analyzed. Each prostatectomy specimen was totally embedded and entirely processed. H-E slices were reviewed to determine GS and WHO grade, pathological stage, ECE, location and extent of ECE, location and extent of SM positivity, presence and location of CI, tumor volume, LNM, LVI, having HPIN and its location. Among histopathological findings; parametric values such as tumor volume, prostate volume, percent of tumor in prostate gland are evaluated statistically by using Oneway ANOVA and Kruskal-Wallis variance analysis test. Non parametric values such as GS, primary Gleason pattern, WHO grade, pathological stage; presence, location and extent of SM positivity; location and extent of ECE; presence of CI and location of it; LNM; LVİ; having HPIN and its location are evaluated by using Chi-square test. Logistic regression test is used for multivariate analysis. Followup of the patients ranged from 2 to 116 months with median followup of 38,5 months. Patients who died of PC, patients with local recurrence and patients with distant metastasis are defined. Results: Having high GS is found significantly associated with the presence of ECE, presence of SM positivity, advanced pathological stage and presence of LVI by using univariate analysis ( p=0,041; p=0,05; p=0,003; p<0,001 respectively) while having high GS and presence of CI are not associated with each other. Patients with pT3 have significantly more established ECE (p<0,001). Having high tumor volume is significantly 61associated with presence of ECE, also with having ECE at more than one location, having high GS, having advanced pathological stage, presence of SM positivity and percentage of the tumor in prostate gland, having established SM positivity ( p<0,001; p=O,001; p=0,001; p=0,017; p<0,001; p<0,001; p<0,001 respectively). As we studied GS and tumor volume of the patients, we found no statistically significant difference between years (Chi-square test). As the patients who progress clinically and patients who died of PC were evaluated together as being in the same group, we found out that the presence of LVI, having high tumor volume and being at advanced pathological stage were significantly correlated with clinical progression and survival (p=0,011, p=0,014; p=0,045 respectively) while having high GS was not found out to be significantly correlated with clinical progression and survival. All other pathological findings did not provide significant information to predict the clinical progression and survival except for that the presence of ECE at more than one location was significantly correlated with clinical progression and survival (p=0,005). By using multivariate analysis, only tumor volume was defined as independent prognostic factor to predict the clinical progression and survival. Conclusion: Presence of LVI, presence of high tumor volume, being at advanced pathological stage are dependent prognostic factors to predict the clinical progression and survival. Having high tumor volume is a unique independent prognostic factor to predict the clinical progression and survival of PC. While the tumor volume increases, presence of ECE and SM positivity at more than one location, percentage of the tumor at prostat gland increases. These cases are at advanced pathological stage and higher GSs. While the value of GS increases, presence of ECE and SM positivity, presence of LVI increases and these cases are at advanced pathological stage. As a result, patients who are candidates of RP should very well be evaluated preoperatively and among these, the ones who are suspected to have high tumor volume and who are at advanced clinical stage should be identified. Wide surgical dissection of corpora cavernosa should be considered. In RP specimens with multifocal invasive carcinoma, HPIN is also found to be multifocal than in specimens in which, the carcinoma is limited. This finding supports HPIN to be the precursor lesion of the PC. Multiple serial sections should be prepared to show a possible invasive carcinoma focus around HPIN areas. 62Sharply definition of extracapsular extension as focal or as established should be made. Long term followup of the patients and wide series should be studied on for determining the prognostic factors (especially GS and ECE) that predict the progression of PC. Key Words: radical prostatectomy, prostate cancer, prognostic factors 63en_US
dc.languageTurkish
dc.language.isotr
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/embargoedAccess
dc.rightsAttribution 4.0 United Statestr_TR
dc.rights.urihttps://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
dc.subjectPatolojitr_TR
dc.subjectPathologyen_US
dc.titleRadikal prostatektomi materyallerinin histopatolojik incelenmesi ve konvansiyonel prognostik faktörlerin araştırılması (83 olgu)
dc.title.alternativeHistopathological examination of radical prostatectomy specimens and evaluation of conventional prognostic factors
dc.typedoctoralThesis
dc.date.updated2018-08-06
dc.contributor.departmentPatoloji Ana Bilim Dalı
dc.identifier.yokid107921
dc.publisher.instituteTıp Fakültesi
dc.publisher.universityDOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ
dc.type.submedicineThesis
dc.identifier.thesisid103472
dc.description.pages71
dc.publisher.disciplineDiğer


Files in this item

Thumbnail

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Except where otherwise noted, this item's license is described as info:eu-repo/semantics/embargoedAccess