dc.description.abstract | ÖZET Prematürite beraberinde türlü gelişimsel riskleri getiren ve işlevselliğin tüm alanlarını etkileyebilecek bir durumdur (53). Son yıllarda prematürelerin yaşama oranlarındaki artış (64) beraberinde gelişimsel sonuçlara odaklanılması ve bu çocukların gelişim özellik ve sorunlarına ilginin artmasına yol açmıştır. Prematür çocuğun gelişimine prenatal, perinatal ve postnatal tıbbi durumu ve süreçleri (43, 63,78,), içinde yaşadığı ailenin sosyoekonomik özellikleri ve kendisine yönelen ebeveyn tutumlarının etki edebileceği düşünülmektedir (31,34,47,75). Yazında prematuritenin kısa, orta ve uzun dönem dönem sonuçlarına odaklanan çok sayıda çalışma dikkati çekmektedir (2,37,45,80). Ancak prematür grubun karşılaştıkları prenatal, perinatal ve postnatal etmenlerin çok farklılık ve çeşitlilik göstermesi nedeniyle oldukça heterojen bir grup olması, konuya ilişkin çalışmalarda gözlenen yöntemsel farklılıklar elde edilen bilgileri karşılaştırma ve sentezleme güçlüklerine yol açmaktadır (57). McCormick (1997) bu konudaki yazısında nörolojik olmayan gelişimsel süreçlere odaklanan az sayıda çalışma olması, doğum kilosu ve doğum haftası gibi özgül sınıflandırmaların yapılmasındaki farklılığın ulaşılan sonuçlarda uyumsuzluklara yol açabildiğini belirtmektedir (34). Patricia ve arkadaşları ise (1996) çoğu çalışmada kontrol grubunun olmadığına dikkat çekmekte ve bu durumun çalışma sonuçlarının yorumlanmasında güçlüklere yol açtığını bildirmektedir (57). Bu çalışmada nörogelişimsel süreçlerin yanı sıra davranış ve coşkusal gelişim de ele alınarak, bu süreçlere etki edebilecek prenatal, perinatal, postnatal etmenler, içinde yaşanılan ailenin özellikleri ve ebeveyn tutumları incelenmiştir. Çalışmaya Şubat 2001 -Nisan 2001 tarihleri arasında kronolojik yaşları 4 yaş 0 ay ile 5 yaş 6 ay arasında olan, gebelik haftası 37 haftadan önce doğmuş, yenidoğan döneminde Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi yenidoğan yoğun bakım ünitesinde izlenmiş 43 prematür ve kontrol grubu olarak benzer yaş ve sosyoekonomik düzeye sahip 37 zamanında doğan çocuk alınmıştır. Olgu grubu oluşturulurken yenidoğan yoğun bakım ünitesi dosya bilgilerinde konjenital anomali, intrakranial hemoraji, kistik genişlemelerle seyretmiş periventriküler lökomalazisi olan, hipoksik iskemik ensefalopati bulunduğuna ilişkin verilerin 95olduğu çocuklar çalışma dışında bırakılarak perinatal etmenler bu açılardan sabitlenmeye çalışılmıştır. Prematüre çocuklardan oluşan olgu grubu, çok düşük doğum ağırlıklı (1500g. altında doğum kilosuna sahip) ve düşük doğum ağırlıklı (1501-2500g. arası doğum kilosuna sahip) olarak iki alt grupta değerlendirilmiştir. Çok düşük doğum ağırlıklı grup 15, düşük doğum ağırlıklı grup ise 28 çocuktan oluşmaktadır. Kimi çalışmacılara göre doğum kilosu sonraki gelişim ile yakından ilişkili olarak düşülürken (48,26,47,83), kimi araştırıcılar gebelik yaşını gelişim alanları için daha belirleyici olarak bildirilmiştir (74). Bu çalışmada, yazında ağırlıklı olarak doğum ağırlığına göre sınıflandırma yapan çalışma bulunması göz önüne alınarak, örneklem grubunun istatistiğe uygun sayıda olabilmesi gibi pratik nedenlerle de doğum kilosuna göre sınıflama yapılması uygun görülmüştür. Çalışmada pre, peri ve postnatal süreçler ve özgeçmiş bilgileri, aile özelliklerine ait bilgiler sosyodemografik veri formu ile toplanmıştır. Olguların gelişimsel özellik ve sorunları ile davranış ve coşkusal özellik ve sorunları ruhsal bakı ile değerlendirilmiştir. Ruhsal bakı sırasında elde edilen veriler belirti düzeyinde ve tanı alacak düzeyde olmak üzere iki alt başlıkta ele alınmıştır. Olguların nörolojik gelişimleri ve durumları Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocuk Nörolojisi bölümünce yapılan nörolojik bakı ile değerlendirilmiştir. Çalışmada yer alan çocukların gelişim düzeylerini belirlemek amacıyla ruhsal bakının yanı sıra Ankara Gelişim Tarama Envanteri uygulanmıştır. Davranış ve coşkusal özellik ve süreçlerde ruhsal bakıya ek olarak ebeveynler tarafından doldurulan Çocuk ve Gençler için Davranış Değerlendirme ölçeği (CBCL) ile araştırılmıştır. Gelişimsel süreçlere etki edebileceği düşünülen ebeveyn tutumlarında, ülkemizde bu yaş grubu çocuklar için bulunan tek ölçek olan Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutumu ölçeği (PARİ) değerlendirilmiştir. Bunlara ek olarak, yenidoğan döneminde yapılmış kranial ultrasonografi bulguları ile gelişimsel süreçler ve davranış ilişkisi araştırılmıştır. Bu amaçla olguların kranial ultrasonografi sonuçları dosya bilgilerinden elde edilmiştir. Çalışmanın sonuçlarında prematüre çocuklarda oluşan olgu grubunun ruhsal tanı alma oranları ile psikiyatrik izlem gerektirme oranları kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde yüksektir. Çok düşük doğum ağırlıklı grupta gelişim geriliği 96tanısı anlamlı oranda yüksek saptanmıştır. Gelişim geriliği dışarıda bırakılarak yapılan istatistiksel değerlendirme sonucunda, düşük doğum ağırlıklı grubun anlamlı düzeyde ruhsal tanı almayı sürdürdüğü, çok düşük doğum ağırlıklı grubun ise bu açıdan kontrol grubuna benzerlik gösterdiği belirlenmiştir. Her iki olgu grubunun nörolojik bakı sonuçları da kontrol grubuna göre daha fazla bozukluk içermektedir. Ayrıca, Ankara Gelişim Tarama Envanteri (AGTE) sonuçlarına bakıldığında hem çok düşük, hem de düşük doğum ağırlıklı grubun genel gelişim düzeyleri kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. Çok düşük doğum ağırlıklı grubun dil-bilişsel gelişimi de kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde geri olarak belirlenmiştir. Çocuklar için Davranış Değerlendirme ölçeğinin (CBCL) sonuçlarında her iki olgu grubunda somatik sorunlar anlamlı düzeyde yüksek olarak saptanmıştır. Ebeveyn tutumlarını araştıran Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme ölçeği (PARI) sonuçlarında, prematüre çocukları olan ebeveynlerin demokratik tutum sergileyen ve eşitlik tanıyan ebeveyn tutumlarını anlamlı düzeyde yüksek gösterdikleri belirlenmiştir. Bu sonuçların birbirleriyle ilişkilerine bakıldığında ise genel gelişim düzeyinin doğum kilosu, yenidoğan dönemindeki tıbbi sorunlar ve olumsuz ebeveyn tutumlarıyla anlamlı ilişkili gösterdiği, aşırı annelik (PARİ-I boyutu) ve aşırı baskı ve disiplin (PARİ-V boyutu) uygulayan ebeveyn tutumlarının CBCL ile saptanabilen sosyal sorunları arttırdığı belirlenmiştir. Olguların sosyoekonomik düzeyi ise demokratik ebeveyn tutumu dışındaki tüm ebeveyn tutumları, CBCL ile araştırılan sosyal içe dönüklük, sosyal sorunlar ve dışa yönelim davranışları ile anlamlı düzeyde ilişkili bulunmuştur. 97 | |