20. yüzyıl Batı Avrupa resminde bireysel gerçekliğin ifadesi bağlamında gölge metaforu
dc.contributor.advisor | Sağlam, Abdullah Mümtaz | |
dc.contributor.author | Ekici Kaplan, Armağan | |
dc.date.accessioned | 2021-05-05T08:58:25Z | |
dc.date.available | 2021-05-05T08:58:25Z | |
dc.date.submitted | 2014 | |
dc.date.issued | 2018-08-06 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/574696 | |
dc.description.abstract | Sanatta gerçeklik, Eskiçağlardan bu yana Natüralist biçimde ifade edildiği kadar, soyut şekillerde de ifade edilmiştir. Gerçeklik algısı mutlak bir yargıya sahip olmadığı için, zamana, döneme, mekâna, olaylara, yönetim ve üretim şekillerine göre değişip dönüşmüştür. Sanatta gerçekliğin ifadesi ise öznel ve nesnel gerçekliğin yansıtılış şekilleri olarak sürekli bir dönüşüm içinde olmuştur. 20. yüzyıla gelindiğinde, gerçeklik algısı için referans alınan şeyler de köklü değişime uğradığından, bu değişim kitlesel olarak yönlendirilebilen gerçekliği daha etkin kılarken; sözde ise öznel olana aşkın bir özgürlük verilmiştir. Bu yüzden, kişinin kendi gölgesi (öznel gerçeklik) görmezden gelinerek yok sayılmıştır. Yok sayılan gölge kadim zamanlardan bu yana, sadece insan dünyası için bir anlam taşıyan, iyi ve kötü gibi kavramların muhatabı olarak karşımıza çıkar. Çünkü kişinin asgari imgesi olan gölgesi, optik bir mesele olmanın ötesinde, psişik, etik ve estetik bir kavram olarak ele alındığında bir teşhir alanına dönüşmektedir. Bilinçli veya daha çok bilinçsiz olan bu teşhir zemini, kişinin eşik ötesinde konaklayan bir gerçekliği imler; öznel gerçeklik. Kişinin eşik ötesinde varolan bir gölge, öteki haline dönüşmüş bir gerçekliktir. Toplumsal ya da bireysel düşünce ve değerlerin yadsıdığı her karanlık, öteki bir gölge olarak varolur. Öteki haline gelen gölgenin inkâr edilmesi, gölgenin yok olmasını sağlamadığı gibi, bu sadece gölgenin karanlığında bir tonlama olabilir. Nihayetinde, gölgenin her zaman ve koşulda kaynağını taklit eden bir şey olmadığı, bazen kendi başına 'bir şey'e dönüşüp kaynağından bağımsız, başına buyruk, denetimsiz olan gerçekliği yansıtmaya başladığı görülür. Bu da öznel ve nesnel gerçekliğin eyleşme noktası olan gölgenin, tekinsizliğin dolaylarında var olmasıdır. | |
dc.description.abstract | Since the ancient times, realism in art has been expressed not only in a naturalistic way, but also in abstract forms. As the perception of reality doesn't include an absolute judgment, it has kept changing and transforming in reaction to time, period, space, events, forms of government and production. The expression of reality in art has been in constant transformation as a form of reflection of the subjective and objective reality. With the 20th century, the reference points of the perception of reality have changed completely; and the reality directed by the masses has become more dominant as a result, whilst the objective has gained alleged transcendental freedom. That's why the shadow of an individual (subjective reality) has been ignored, and assumed to be non-existent.The ignored shadow appears to be related to the concepts of the good and the bad since the ancient times; it's considered meaningful only for the human world. As a minimum image of an individual, shadow isn't just an optical phenomenon, it's beyond it. And when it's addressed as a psychic, ethical and aesthetic concept, it turns into a space of exhibitionism. Conscious or rather unconscious, this level of exhibitionism points out a reality that resides beyond the threshold of an individual: subjective reality.A shadow beyond the threshold of a person is a reality which has turned into the other; every dark spot rejected by social or individual thoughts and values exists as an alienated shadow. The denial of this shadow doesn't cause it to vanish, it can just be a toning in the darkness of the shadow. Eventually, it can be observed that the shadow doesn't mimic its source at all times and under all conditions; it sometimes turns into a `thing` by itself, and begins to reflect the uncontrolled reality, independent of its source. Thus exists shadow, which is an intersection of objective and subjective reality, in the vicinity of the uncanny. | en_US |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Güzel Sanatlar | tr_TR |
dc.subject | Fine Arts | en_US |
dc.title | 20. yüzyıl Batı Avrupa resminde bireysel gerçekliğin ifadesi bağlamında gölge metaforu | |
dc.title.alternative | The metaphor of shadow as the expression of individual reality in the 20th century Western European painting | |
dc.type | masterThesis | |
dc.date.updated | 2018-08-06 | |
dc.contributor.department | Resim Ana Sanat Dalı | |
dc.subject.ytm | Reality | |
dc.subject.ytm | Shadow | |
dc.subject.ytm | Unconny | |
dc.subject.ytm | Pictures | |
dc.subject.ytm | Painting art | |
dc.subject.ytm | Western painting art | |
dc.subject.ytm | 20. century | |
dc.identifier.yokid | 10062348 | |
dc.publisher.institute | Güzel Sanatlar Enstitüsü | |
dc.publisher.university | DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ | |
dc.identifier.thesisid | 383580 | |
dc.description.pages | 132 | |
dc.publisher.discipline | Diğer |