Show simple item record

dc.contributor.authorÖzden, Meşhure
dc.date.accessioned2021-04-26T19:41:30Z
dc.date.available2021-04-26T19:41:30Z
dc.date.submitted1985
dc.date.issued2021-03-08
dc.identifier.urihttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/548538
dc.description.abstractBu araştırmada Türkiye'de gelir vergisinin modern bir ver gi olarak doğuşu ve gelişmesi üzerinde durulmuştur. Çalışmanın birinci bölümünde f ilk çağdan günümüze kadar vergide meydana gelen gelişmeler üzerinde durulmuştur. Daha son ra gelir vergisinin doğuşu ve gelişmesi açıklanmaya çalışılmıştır. Dünya ülkeleri üzerindeki uygulama üzerinde durulmaya çalışılarak az da olsa Türkiye ile diğer ülkeler arasında kıyaslama yapabilmek amacı güdülmüş tür. Bu bölümde ayrıca, azgelişmiş ülkelerde vergileme, bu konu daki sorunlar vergide adalet eşitlik gibi ilkelere uygunluk, mil li gelir dağılımındaki adaletsizlik, tarım sektörünün vergilendi rilmesinde doğacak sorunlar ve vergi reformlarının siyasi yansıma ları üzerinde durulmuştur. Kalkınmayı teşvik edici politikalar ve bu politikalar arasında vergi politikasının önemine değinilmiştir. Verginin bireylerin ekonomik davranışları üzerine etkileri yeni çıkarılan vergi kanunlarına tepkiler incelenmeye çalışılmıştır. İkinci bölümde gelir vergisinin de içerisinde yer aldığı Türk Vergi Sistemi hakkında teorik bilgiler verilmeye çalışılmış tır. Bu bölümde Osmanlı İmparatorluğunun ilk kuruluşundan Cumhu riyetin kuruluşuna kadar olan mevcut vergiler, bu vergilerden Cum huriyetten sonra da devam edenler ve nihayet Cumhuriyet döneminde çıkarılan vergiler üzerinde durulmaya çalışılmıştır. Üçüncü bölümde Türk Vergi Sistemi içerisinde gelir vergisi nin yeri üzerinde durulmuştur. Bu bölümde amacımız Türk Gelir Ver gisini önce teorik bir temele oturtmaktır. Bu teorik temel hak kında ikinci bölümde de bilgi vermeye çalışılmıştı. Bu bölümdeki bilgiler, gelir üzerinden alınan vergi çeşitleri, gelir kavramı gelirin unsurlarıdır. Bu bölümde ayrıca gelir vergisinin Türk Ver gi Sistemi içerisindeki- önemi ve yeri üzerinde durularak bu verginin vergi gelirleri ve bütçe gelirleri içerisindeki önemine değinilme- ye çalışılmıştır.-158- Dördüncü bölümde Gelir Vergisi Kanununun geçirdiği aşamalar kronolojik sıraya göre verilmiştir. Bilindiği gibi ilk gelir vergi si kanunu 1949 yıllnda hazırlanmış ve 1950 yılında Bütçe Kanunu ile birlikte yürürlüğe girmiştir. 1950 'deri 19?0'â gelinceye kadar herhangi önemli bir değişiklik olmamıştır. Ancak I960' tan sonra Geİir Vergisi Kanunu yeniden düzenlenmiş ve yürürlüğe girmiştir. Bundan sonraki dönemlerde de 1980 'e gelinceye kadar kayda değer herhangi bir değişiklik olmamıştır. 1980 ve onu takip eden yıl larda yapılan değişikliklerle reform diyebileceğimiz bir hareket başlatılmıştır. Bu bölümde ayrıca 1980 'den sonra vergi sistemimiz de yapılan değişiklikler ve vergi denetiminde getirilen yenilikler üzerinde durulmaya çalışılmıştır. Son bölüm olan beşinci bölümde gelir vergisinin sorunları ve çözüm yolları incelenmeye çalışılmıştır. Türk Vergi Sisteminin en büyük sorunlarından birisi muhakkak ki vergi kaçakçılığıdır. Kaçakçılığın nedenleri ve kaçakçılığa karşı alınacak tedbirler üze rinde durulmuştur. Yine bu bölümde gelir vergisi gelirlerin* azal tıcı birer unsur olan istisna ve muafiyetler üzerinde durularak Türk Gelir Vergisinin sosyal adalet sorunları incelenmeye çalışıl mıştır. Bütün bu bölümlerin ayrı ayrı incelenmesinden sonra Türk Gelir Vergisi hakkında şu hususları belirtebiliriz. Türk Gelir Vergisi çıkarıldığından beri birtakım hatalarıda beraberinde getirmiştir. Gelir Vergisi Kanunundan önce tarım kesi mi için söylenen şey ne ise şu anda da aynidir. Aşar' in kaldırılma sı sırasında tarım kesimi için herhangi bir vergi uygulaması bu kesimin ilerlemesine engel olur denmişti. Eğer bu kesime uygulanan vergi kalkarsa tarım kesiminin kalkınacağı söylenmişti. Oysa aşarın kaldırılma tarihi olan 1925' ten 1950 'ye kadar mali yönden herhan gi bir değişme olmamıştır. Milli Birlik Hükümetince çıkarılan 193 sayılı yeni kanunla tarım kesimi vergi kapsamına alınmıştı. Bu se ferde $80-90 'a yakın kısım vergi dışı kalmıştı. Buna rağmen çift çiler yine hoşnut değillerdi. Meclisteki baskı grupları vasıtasıy--159- la yeni kanun tasarıları hazırlandı. Bu kanun tasarılarında ileri sürülen nedenler şunlardı. Tarım kesiminin eğitim seviyesinin dü şüklüğü nedeniyle defter tutma ve beyanname vermede güçlük çeke cekleri, saten az kazanan `bu kesimin vergilerle daha zayıf bir hale geleceği, kalkınmanın yeniden başlaması gerektiği gibi ne denlerdir. Görüldüğü gibi tarım kesiminin vergilendirilmesiyle ilgili bir kanun çıkarılırken objektif kıstaslar bir tarafa bırakılarak siyasi nedenler gözönünde bulundurulmuş, baskı grupları küstürül- memeye çalışılmıştır. Ayni şeyler küçük esnafın vergilendirilmesi sırasında da ileri sürülmüştür. Oysa hem küçük esnaf, hemde tarım kesimi genel olarak daima vergi dışı kalmıştır. Defter tutmama nedeni olarak gösterilen eğitim seviyesinin düşüklüğü küçük esnaf içinde ileri sürülmüştü. Halbuki kültür se viyesi yüksek olan serbest meslek erbabı için de yoğun işlerinin olduğu bu nedenle defter tutmaya vakitleri olmadığı sebepler ile ri sürülmüştür. Bu kesimlerdeki istisna ve muaflık sınırlarının geniş tutulması sebebiyle gerçek usulde vergilendirilenler de gö türü usule kaymakta ve götürü usulde vergilendirilenlerin sayısı giderek artmaktadır. Ayrıca gelir vergisinin bünyesinden ileri gelen nedenlerle kaçakçılık yapılmaktadır- Tarımdan son derece düşük bir gelir sağ lanmasına rağmen milli gelirden büyük bir pay almaktadırlar. Tarı mın vergi dışı bırakılmasının yanında bu kesimden sağlanan gelirle rin azlığını şu nedenlere bağlayabiliriz. Tarımda, giderlerin tes piti oldukça zo-rdur. Bazı ürünler, diğer ürünler için ham madde olmaktadır. Bu gibi giderleri tespit etmek oldukça güçtür. Yine tarımda stokların ve işçi ücretlerinin vergilendirilmemeside ver gi gelirlerini azaltmaktadır. Mükellef işçi sayısını ve stokları çok göstererek vergi kaçır abilmektedir. 0 halde yapılacak iş G.V.K'nda yer alan bu gibi açık kapıla-- 160 - rai sayısını mümkün olduğu kadar azâltmaktv?. 30 yılı aşllın `bir sürede uygulanan gelir vergisinin başarılı olduğunu söyleyeme yiz. Başarısızlığın bir takım nedenlerinin olduğu muhakkaktır. Bu konuyla ilgili olarak çıkarılan kanunlar istikrarsızdır. Bu durum kanunların başarı şansını azalttığı gibi, Hükümetlere gü veni de sarsmaktadır. Bugün çıkarılan bir kanun ertesi gün bas kı gruplarının etkisiyle değiştirilebilmektedir. Rasyonel olmak tan uzak hissi nedenlerle çıkarılan kanunlar gelir artırmak bir yana ülkeye yeni yükler ve sorunlar getirmektedir. Türkiye'de enflasyon vergilerin etkinliğini azıtmaktadır. Kurumlara özgü aşırı özendirme kuralları kurumlar vergisi matra hını düşürerek kurumlar vergisi gelirlerini azıtmaktadır. Çok sayıda dolaylı vergi de enflasyon nedeniyle etkinliğini kay betmekte dolayısıyla ağırlıklı vergi gelir vergisi olmaktadır. Gelir vergisinde vergi yükü ise bir grup mükellef, yani ücret liler üzerinde yoğunlaşmıştır. Enflasyon nedeniyle gelir vergi sindeki artan oranlılık, azalmakta giderek düz oranlı hale gel in ekt edir ` Ülkemizde ücret geliri dışında gelir elde edenler çok ko lay vergi kaçırmaktadır. Kira, kar payı ve faiz gelirleri ücret lilere göre düşük oranda vergilendirilmektedir. Ücretliler ver gilerini kazandıkları anda Ödemekte, diğer gelir grupları ge lirini kazandıktan çok sonra ödemektedir, Ülkemizde vergi yükünü belirli kesimler taşımaktadır. 1985 yılında uygulanacak olan % 25' lik (1.000.000 liraya ka dar) oran yeterli değildir. Çünkü enflasyon nedeniyle bu oran yükselmektedir. % 30' luk bir enflasyon, % 25' lik oranı % 45' e çıkaracaktır. Vergi yükünün, ortalama olarak % 63 - 64' ünü ücretlilerin taşımasına rağmen, Milli Gelirden bu kesimin al dığı pay $ 31 - 32' dir. Oysa sermaye ve serbest meslek sahip lerinin vergi yükü % 35 - 36, Milli Gelirden aldıkları pay ise % 47 - 48 dir.- 161 - Yaptığımız çalışma sonucunda Ülkemizdeki mali örgütün ve vergi hizmetinin Özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz. 1. Toplumumuzun değerler sisteminde vergi ahlakı isteni len düzeyde değildir. Bunun bir an önce kazandırılması gerekmek tedir. 2. Vergi denitim organlarının sayısı çok fazladır. Bu ne denle işler arasında kopukluk olmaktadır. Vergi Kontrol Memur ları^ Vergi Daireleri, Gelir Müdürleri, Defterdarlar, Gelir Kont rolörleri, Takdir Komisyonları, Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları, Maliye Müfettişleri, Gelirler Genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı Müsteşarı, Müsteşar Yardımcıları ve Danıştay kısmen veya tamamen vergi hizmeti yapmaktadırlar. Bunlara Kaymakamları, Vali Yardım cılarını, yerel ticaret odaları üyelerini, belediye meclisi üye lerini de ilave edersek bir dizi kontrol ve denetim müessesesi ortaya çıkmaktadır. Bu kadar çok kurul ve komisyonun vergi dene timini etkin bir şekilde yapması mümkün değildir. 3. Maliye örgütü Dünya' da ve Türkiye' deki ekonomik geliş meleri yakından takip ve tahmin edecek bir planlama çalışmasından yoksundur. Bu durum ister istemez vergi örgütünü de olumsuz yön de etkilemektedir. 4. Maliye teşkilatında çalışan personelin ücretleri dü şüktür. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak az da olsa vergi perso neli özel kesimde gizlice muhasebecilik ve mali danışmanlık yap maktadır. 5. Maliye teşkilatı ve vergi örgütü araç - gereç bakımın dan donat ılmamışlardır. Normal ihtiyaçlar lüks sayılmakta ve il kel şartlarda çalışılmaktadır. 6. Kali örgütün etkinliğinin artırılması için persone lin eğitim düzecinin yükseltilmesi gerekmektedir. Bütün bunları düzeltmek için Türk Kamu Maliyesinin bir an önce ıslah edilmesi gerekmektedir. Bu gibi düzenlemeler ya pıldığı takdirde adalete yaklaşılır, ahlak dışı uygulamalar- 162 - azalır, toplumun değerler sistemi güçlenir, ekonomik ve sosyal gelişme için çok gerekli kaynaklar sağlanır ve dolayısıyla ver gi gelirleri artırılabilire Vergi sisteminin ve `bunun bir parçası olan denetimin ba şarılı olabilmesi sistemi oluşturan kuralların, yükümlülerin büyük bir çoğunluğu tarafından benimsenmesine ve bu kuralların bir toplum halinde yaşamanın gerektirdiği zorunlu unsurlar ol duğunun kabul edilmesine bağlıdır. Böylece, sistemin işlerliği sağlanacak ve denetim asıl görevlerini yeterli ve verimli bir şekilde yerine getirmiş olacaktır. Ancak tamamen de denetimi suçlamak mümkün değildir. Ver ginin etkin işleyebilmesi için önce vatandaşın verginin ne oldu ğunun bilincine varması gerekmektedir. Vatandaşların her zaman devletten bazı beklentilerinin olacağı muhakkaktır. Ancak bu beklentilerinin finansmanının nasıl karşılanacağını düşünmemek tedir. İşte bu aşamada, devletin her türlü imkânı kullanarak- :&tle iletişim araçları ile vergiyi halka tanıtması gerekir. Verginin devletin yaptığı harcamalarla tekrar vatandaşa, hız landıran etkisiyle döndüğü anlatılmalıdır. Vatandaşın devlete ödediği vergi konusunda da güveninin sağlanması şarttır. Bu gü ven sağlandığı anda denetim kendi doğal görevini yapmaya baş layacak ve daha etkin bir denetim sağlanmış olacaktır. Vergi konusundaki güven sağlandığı anda Maliye ve halkla ilişkiler de düzelmiş olacaktır. Bugüne kadar halkla ilişkilerde pek başarılı olduğu söy lenemez Bu konuya bir örnek olarak, beyanname vermenin son gü nü vergi dairelerinde meydana gelen uzun kuyrukları gösterebi liriz. İyi bir organizasyona gidilerek, önemli sayılabilecek pek çok soruna çözüm getirilebilir. Bilinçli bir halkla iliş kiler uygulamasına geçildiği anda vergiciliğin sosyal boyut la nda ihmal edilmemiş olur. Çıkarılacak vergi yasalarının vergi ihtilaflarını as gari düzeyde tutacak şekilde, toplum yapısına uygun olarak dü--163- zenlenmesi gerekmektedir. Bunun, için de toplumun ekonomik, sos yal ve psikolojik yapısının, görüş ve eğilimlerinin çok iyi bi linmesi şarttır. Ülkemizde çıkarılan kanunların sık sık değiştirilmesi yerine, uzun bir inceleme döneminden geçirilerek aksayan yön ler ortaya çıkarılmalı ve ülkemiz şartlarına daha uygun, basid ve anlaşılabilir bir vergi sistemi getirilmelidir. Ülkemizde vergi sisteminin önemli sorunlarından birisi de vergi uyuşmazlıklarının çok uzun bir sürede sonuçlanmasıdır. Vergi yasalarının uygulamasında idare ile yükümlü arasındaki an layış farklılıkları vergi uyuşmazlıklarına neden olmaktadır. Bu farklılıklar uzlaşma ile çözüml enemezse olay yargı organlarına intikal ettirilmektedir. Vergi uyuşmazlıklarının 4-12 yıl gibi uzun sürelerde sonuçlanması nedeniyle, yükümlüler haksız olduk larını bildikleri konularda dahi konuyu yargı organlarına inti kal ettirmektedirler. Bu durumdan mükellef kârlı çıkmaktadır. Fa kat 20 Ocak 1982* de 2576 sayılı kanunla kurulan Vergi Mahkemeleri bu konuda atılmış olumlu bir adım olarak nitelendirilebilir. Yine olumlu adımlardan biriside 1984 yılında Vergi Siste mimize giren ücretlilere vergi iadesidir. Bilindiği gibi gelir vergisi genelde beyan esasına dayanmaktadır. Bu beyanların gerçe ğe uygun olması ise yükümlüler arasındaki otokontrol sisteminin tam olarak işleyeceği varsayımına dayanmaktadır. Ücretlilere vergi iadesi bu esastan hareketle ücretliler ile perakendeciler arasın da menfaat zıtlığı yaratarak ücretlilerin harcamalarını bir belge ye dayandırmak suretiyle, ticari ve mesleki faaliyetlerde bulunan ların mal ve hizmet arzının belgelendirilmesi, böylece bu kesimle rin vergi matrahında önemli ölçüde artışların sağlanmasıdır.
dc.languageTurkish
dc.language.isotr
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/embargoedAccess
dc.rightsAttribution 4.0 United Statestr_TR
dc.rights.urihttps://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
dc.subjectEkonomitr_TR
dc.subjectEconomicsen_US
dc.titleTürkiye`de gelir vergisinin geçirdiği aşamalar: 1950 - 1982
dc.typedoctoralThesis
dc.date.updated2021-03-08
dc.contributor.departmentDiğer
dc.subject.ytmIncome tax
dc.subject.ytmTax system
dc.subject.ytmTurkey
dc.identifier.yokid2003
dc.publisher.instituteSosyal Bilimler Enstitüsü
dc.publisher.universityATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
dc.identifier.thesisid2003
dc.description.pages226
dc.publisher.disciplineDiğer


Files in this item

FilesSizeFormatView

There are no files associated with this item.

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Except where otherwise noted, this item's license is described as info:eu-repo/semantics/embargoedAccess