Kamusal alanın dönüşümü ve Türk sembolik modernleşmesi

Abstract

ÖZET Bu çalışmada, Habermas'ın eleştirel okumalarından yola çıkılarak kamusal alanın dönüşümünün, Habermas'ın (1997) iddia ettiği gibi kamusal alanın çökmesi değil, kamusal alanın sınırlarının uzamsal ve söylemsel olarak genişlemesi anlamına geldiği varsayımı benimsenmiştir. Habermas'ın burjuva kamusal alanı idealizasyonunun iç tutarsızlıklarının yanısıra, teknolojik gelişmeler ve küreselleşme süreçleri başlıkları altında ifade edilen bir takım faktörlerin kamusal alanın yeniden kavramsallaştınlmasını gerekli kıldığı iddia edilmiştir. Bu gelişmelerden yola çıkılarak, dönüşüm geçirmiş kamusal alanın özele itilmiş kamusal talepleri içerme imkâmnd&n bahsedilmiştir. Bununla birlikte, bir taraftan, teknolojik gelişmelerin bütünlükçülüğe ve farklılaşmaya eşzamanlı imkân tanıdığı; diğer taraftan da, küreselleşme süreçlerinin Evrensel/evrensel ve Yerel/yerel arasında çok çeşitli eklemlenmeleri mümkün kıldığı iddia edilmiş ve bunun da kamusal alan adına öngörülemez sonuçlar anlamına geldiği belirtilmiştir. Böylece, kamusal alana farklılıkların taleplerini içeren demokratik bir hegemonyanın hakim olmasının toplumsal mücadelelerin sonuçlarına bağlı olduğu ifade edilmiştir. Çalışmanın Türkiye bağlamına ayrılan üçüncü bölümünde, Batı'nın kamusal alanındaki bu değişimlerin, bir taraftan Osmanlı İmparatorluğu'nun devleti kurtarma ve koruma refleksini sürdüren; diğer taraftan da, modern paradigmanın doğrusal ilerlemeci tarih anlayışı içselleştiren Cumhuriyet elitinin modernleşme projesinin bir parçası olan, Cumhuriyet kamusal alam açısından ne anlama geldiği araştırılmaya çalışılmıştır. Batıyı yakalayarak medeniyet gecikmesinin emarelerini kapatmak isteyen Cumhuriyet elitinin modernlik projesinin, sembolik/görüntüde kalan bir modernleşme anlayışı getirdiği ve günümüzde kamusal alanda kimlik çoklaşması 165

SUMMARY İn this paper, inspring from Habermas's critical readings, I adopted the supposition that transformation of public sphere is not the demise of public sphere as Habermas claims, but it means widening of public sphere's spacial and discourse borders. I claimed that together with inner problems of Habermas's idealisation of bourgeois public sphere, some factors which I expressed under the headings of technological developments and globalisation processes necessitates public sphere's reconceptualization. Starting out from this developments, I talked about transformed public sphere's possibility of embrace the public demands which pushed into private. However, I claimed that, on the one hand, technological developments make possible integration and differentiation synchroncaly; on the other hand, globalisation processes allow various articulations between Universal/universal and Local/local and depending upon these I emphasized that there is a ambiguous potential related to public sphere. And so, I expressed that domination of democratic hegemony which take into account others demands, in the public sphere depends upon results of social struggles. İn third chapter of study, I try to understand reflections of transformation of Western public spheres on Republic's public sphere which is a part of Republic elites' modernitiy project which create a symbolic modernity. As a result, I claimed that Republic elites' modernity project created a modern mentality which is very sensitive to symbols and this makes public sphere non-interactive arena in which superficial symbolic struggles take place instead of inteactive and dialogical struggles. 167