Show simple item record

dc.contributor.advisorKırca, Çiğdem
dc.contributor.authorTopuz, Seçkin
dc.date.accessioned2021-04-26T09:13:49Z
dc.date.available2021-04-26T09:13:49Z
dc.date.submitted2008
dc.date.issued2018-08-06
dc.identifier.urihttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/520552
dc.description.abstractİki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde her iki taraf da hem alacaklı hem de borçludur. Dolayısıyla, iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerin kurulmasıyla birlikte, taraflar sözleşmede kararlaştırılan edim ve karşı edimi yerine getirmekle yükümlü olurlar. Sözleşmenin kurulduğu sırada çoğu zaman tarafların borçlandıkları edimi nasıl yerine getireceklerine, hangi masraflarının olacaklarına ve edimin yerine getirilmesi konusunda ne tür çabalarının olduğu konusuna ilişkin düşünce ve beklentileri vardır. Ancak, sözleşmenin kurulmasından sonra tarafların bu düşünceleri belli nedenlerle tam olarak gerçekleşmez. Bu duruma, çoğunlukla borçlunun sözleşmenin kurulduğu sırada borcun ifası için gerekli olan masraflar hakkında yanlış bilgileri neden olur. Bazı durumlarda ise, sözleşmenin kurulduktan sonra gerçekleşen olaylar, ifa için gerekli olan masrafların artmasına veya edimler arasındaki denge ilişkisinin bozulmasına neden olur. Bu son durum, yani edimler arasındaki denge ilişkisinin bozulması ve sonraki ifa güçlüğü, mevcut çalışmanın konusudur.Bu çalışmanın amacı, sözleşmenin kurulduğu andaki şartların sonradan değişmesinin sözleşmeye ne tür etkilerinin olduğunun belirlenmesidir. Bunun için öncelikle şartların değişmesi durumunda sözleşmeye müdahale edilmesinin dogmatik temelinin belirlenmesi gerekir. Bu amaçla, çalışmanın birinci bölümünde Alman ve Türk-İsviçre hukukunda edimler arasındaki denge ilişkisinin bozulması ve sonraki ifa güçlüğü durumlarında sözleşmeye müdahalenin dogmatik temeli incelenmektedir. Bu anlamda olmak üzere, Alman ve Türk-İsviçre hukuk sisteminde edimler arasındaki denge ilişkisinin bozulması ve sonraki ifa güçlüğü durumlarında sözleşmeye müdahale edilmesine ilişkin görüşler ortaya konulmaktadır.Çalışmanın ikinci ve son bölümünde ise, öncelikle edimler arasındaki denge ilişkisinin bozulması ve sonraki ifa güçlüğü durumlarında Alman ve Türk-İsviçre hukukunda doktrinde ve mahkeme kararlarına göre sözleşmeye müdahale edilmesinin şartları incelenmektedir. Çalışmanın bu bölümünde ayrıca, edimler arasındaki denge ilişkisinin bozulması ve sonraki ifa güçlüğünün hukuki sonuçları olarak sözleşmenin sona erdirilmesini veya sözleşmenin uyarlanması açıklanmaktadır.
dc.description.abstractDurch den Abschluss eines synallagmatischen Schuldvertrages verpflichtensich die Parteien gegenseitig zur Erbringung einer Leistung: Jede Partei verpflichtetsich als Schuldner gegenüber den anderen Partei als Gläubiger, eine bestimmteLeistung zu erbringen. Beim Vertragsschluss hat in der Regel jede Partei gewisseVorstellungen, wie sie die von ihr geschuldete Leistung erbringen wird und welcherAufwand, welche Erfüllungsanstrengungen dazu nötig sind. Diese Vorstellungen derParteien können sich aus verschiedenen Gründen als nicht richtig erweisen. Oft hatsich der Schuldner zu wenig Gedanken oder falsche Vorstellungen über die nötigenErfüllungsanstrengungen gemacht oder sich bei deren Bestimmung verrechnet oderverschätzt. Zuweilen waren dem Schuldner gewisse bereits bei Vertragsschlussvorliegende Umstände nicht bekannt. Und manchmal kommt es vor, dass nach demVertragsschluss Ereignisse oder Umstände eintreten, welche den Erfüllungsaufwanderhöhen oder das ursprüngliche Äquivalenzverhältnis zwischen Leistungen stören.Dieser letzte Fall bildet den Gegenstand der vorliegenden Arbeit.Ziel der vorliegenden Arbeit war es, den Vorgang zur Bestimmung derRechtsfolgen im allgemeinen und die konkrete Festlegung der einzutretendenRechtsfolge im Falle einer Berücksichtigung des Einflusses veränderter Umstände aufbereits geschlossene Schuldverträge zu untersuchen. Dazu gehört in erster Linie dieFrage der richtigen Fassung des Tatbestands des Rechtsbehelfs, was das erste Teil derArbeit ist.Im ersten Teil wurde zuerst von der Leistungserschwerung undÄquivalenzstörung gesprochen. Sodann wurde im deutschen, schweizerischen,türkischen Recht Lösungsansätze der Lehre und Rechtsprechung dargestellt.Im zweiten Teil untersuchen ist vorerst, wann und wie weit und bei welchenveränderten Umständen die Leistungserschwerung und Äquivalenzstörung nach dergeltenden Rechtslehre und Rechtsprechung berücksichtigt werden können. Danachbeantwortet es die Frage, wieweit veränderte Verhältnisse einen Eingriff in einenVertrag rechtfertigen. Ausserdem wurde im zweiten Teil Vertragsauflösung oder dieVertragsanpassung als Rechtfolgen der Leistungserschwerung und Äquivalenzstörungdargestellten_US
dc.languageTurkish
dc.language.isotr
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.rightsAttribution 4.0 United Statestr_TR
dc.rights.urihttps://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
dc.subjectHukuktr_TR
dc.subjectLawen_US
dc.titleEdimler arasındaki denge ilişkisinin bozulması ve sonraki ifa güçlüğü
dc.title.alternativeDie äquivalenzstörung und nachträgliche leistungserschwerung
dc.typedoctoralThesis
dc.date.updated2018-08-06
dc.contributor.departmentÖzel Hukuk (Medeni Hukuk) Ana Bilim Dalı
dc.identifier.yokid325154
dc.publisher.instituteSosyal Bilimler Enstitüsü
dc.publisher.universityANKARA ÜNİVERSİTESİ
dc.identifier.thesisid228089
dc.description.pages388
dc.publisher.disciplineMedeni Hukuk Bilim Dalı


Files in this item

Thumbnail

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

info:eu-repo/semantics/openAccess
Except where otherwise noted, this item's license is described as info:eu-repo/semantics/openAccess