Fasiyal travmalı hastalarda orta-yüz kırıklarının analizi

Abstract

ÖZET Araştırmamız 1978-2000 yılları arasında 22 yıllık bir sürede toplam 205 orta-yüz kırığı olan hastada olguların; yaş, cinsiyet, etyoloji, klinik bulgu ve komplikasyonlar, kırıkların sınıflandırılması ve uygulanan tedavilerin retrospektif değerlendirilmesini amaçlamıştır. Kırıkların büyük çoğunluğunun erkeklerde (% 80) ve daha çok 20-29 yaş (% 32.68) ve 30-39 yaş (% 28.78) gruplarında sıklıkla trafik kazalarına (% 49.27) bağlı olarak görüldüğü saptanmıştır. 22 farklı önemli bulgu ve sekelin görüldüğü araştırmamızda en önemli sekelin tam görme kayıplarının da eşlik ettiği gözle ilgili bulgu ve sekeller olduğu (% 9.44) görülmüştür. Orta-yüz kırıklarıyla ilgili izole kırıkların oram % 66.82, kombine kırıkların oram ise % 33.17 olarak bulunmuştur. Kırıkların önemli bir yüzdesini (% 55.11) zigoma ve zigomanın maksilla ile birlikte kırıldığı olgular oluşturmuştur. Le Fort kırıkları içinde en sık görülen kırık tipinin, Le Fort I ve Le Fort Fin non-Le Fort tipi kırıklarla kombinasyonu olduğu görülmüştür. Olgulara uygulanan en yaygın tedavi şeklini mini plak osteosentezinin eşlik ettiği diğer tedavi şekilleri oluşturmuştur (% 40). Nazo-orbito-etmoido (NOE) - maksiller kırıklar ile fasiyal yumuşak doku hasarlarının ve tam görme kayıplarının eşlik ettiği durumların tamamına yakınının trafik kazaları ve ateşli silah yaralanmalarıyla ortaya çıktığı görülmüştür. Anahtar sözcükler: Orta-yüz, kırıklar, retrospektif analiz, bulgular, sekeller, intra-ossöz fiksasyon, tedavi.

SUMMARY In our study, we aimed to classify the fractures and assess retrospectively the therapy applied in a total of 205 patients with mid-facial fractures in a period of 22 years between 1978-2000 in terms of age, sex, etiology, clinical findings and complications of the cases. The majority of fractures were determined to be in males (80 %) and in age groups 20- 29 (32.68 %) and 30-39 (28.78 %) mostly depending on road traffic accidents (49.27 %). In our study in which 22 different significant findings and sequelea were determined, the most important sequelea were found to those associated with eyes involving blindness (9.44 %) The rates of isolated and combined fractures associated mid-facial fractures were found to be 66.82 % and 33.17 %, respectively. The significant percentage of the fractures (55.11 %) were the cases in which zygoma and zygoma+maxilla were fractured. The most common patterns of fractures in Le Fort fractures were Le Fort I and Le Fort I combined with non-Le Fort type fractures.The most common therapy applied to the patients were miniplate osteosynthesis accompanied by other treatment methods (40 %). Nearly all of the cases associated with naso-orbito-ethmoido (NOE)-maxillary fractures, facial soft tissue injuries and blindness were determined to result from road traffic accidents and gun-shot injury. Key words: Mid-facial fractures, retrospective analysis, findings, sequelea, intra-osseous fixation, therapy. II