dc.contributor.advisor | Çevik, Nevzat | |
dc.contributor.author | Gültekin, Leyla | |
dc.date.accessioned | 2021-04-12T10:52:49Z | |
dc.date.available | 2021-04-12T10:52:49Z | |
dc.date.submitted | 1998 | |
dc.date.issued | 2020-12-25 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/516246 | |
dc.description.abstract | III ÖZET Patara Ante Tapınağı hakkında ilk detaylı bilgileri 1849 yılında Texier verir. Ondan daha önce Patara'yı ziyaret eden Gell, Fellows, E. Petersen ve Luschan yoğun bitki örtüsünden ve sineklerden yanma yaklaşamadıkları Tapınak'tan sadece uzaktan bahsederler.Texier'den sonra hep kısa süreli ve yetersiz araştırmalar yapılan Tapmak'ta bir yüzyıl sonra, 1969 yılında Serdaroğlu doçentlik tezi kapsamında ele almış ve incelemiştir. Bununla birlikte, her iki araştırmacının da bilgilerinin bazıları yanıltıcıdır. Tapmak konumu ve mimarisi ile kente ki önemini yansıtırken, çatışma kadar korunmuşluğuyla Anadolu küçük Roma Tapınaklan'nın en iyi biçimde örnekler ve anlatır. Kentin merkezinde limana doğru bakan yapı, Liman Agorasına dönük en haraketli bulvara egemen bir konumda yerleştirilmiştir. Roma Tapmak mimarisinin tüm özelliklerini taşıyan yapı, geç dönemde farklı işlevler yüklenerek kullanılmaya devam edilmiştir. Bizans döneminde güney doğu köşe kulesi olarak, son yapılan kazı çalışmaları ile elde edilen bilgiye göre de son dönemde mezarlık olarak da kullanılmıştır Kapı oranlarıyla Patara' daki diğer aynı dönem benzer yapılarından ayrılan Tapmak, bununla birlikte gösterdiği, ahşap çatı örtüsüne ilişkin, bloklara oyulmuş hatıl yuvalarıyla kimliğine ilişkin sorunun çözümüne katkıda bulunur. Bu dönem Tapmak Mezarlar' da kullanılan tonoz veya taş levhalarla çatıyı örtme teknikleri Ante Tapmak' da uygulanmamıştır. 1 / 2.7'lik kapı - cella oram ve kendi içindeki 1 / 2.1'lik kapı oran ile Tapmak Mezar'lar dan daha büyük kapıya sahiptir. Yapının, büyük bir bölümü arşitrava kadar korunmuştur. Fakat bunun yanısıra en çok zararı yıkılan Bizans duvarı ve molozları vermiştir. Getirdikleri ek yük ile doğu ante, yapıdan ayrılmaya başlamıştır. Ancak, yapının en zayıf bölgesi beş parçaya ayrılan kapı lentosu ile kırılan yan kasadır. 1996 ve 1997 yılı kazı çalışmaları ile yapının düzenine ve podyumuna yönelik araştırmalar yapılmıştır. Kazılar sezonun bitimine bağlı olarak, istenilen düzeyde elde edilen veriler, daha önce plan oranlarıyla ulaşılan sonucu destekler nitelikte olmuştur. Tapmak prostylos planlı ve korinth başlıklıdır. Bu plana erken örnekler Didyma, Magnesia, Priene, Bergamada Prostylos Tapmak'lan gösterilebilinir. Roma döneminde küçük tapınakların yaygınlaşmasıyla Patara örneğinin yanında Termesos, Antiochia, Adada, Selge, Sagalasos gibi Roma dönemi şehirlerindede uygulanmıştır. Ante Tapınak'da, Roma dönemi tapmak mimarisinin karakteristik özelliği sayılan yüksek podyum ve salt cepheden işleyen tapınım trafiği uygun yapılaşma uygulanmıştır. Son yapılan kazı çalışmalarıyla edinilen veriler doğrultusunda, en az 3.20 m. olarak beklenen podyumIV yüksekliği, birlikte taşıyıcı tonoz kullanımı sorusunu da beraberinde getirir. Bu tür örnekler özellikle Pisidia'da bilinmektedir. Hatta Aizonai Magna Mater Tapmağı olarak işlev görmüştür. Ante Tapmak' da Roma dönemi taş işçiliği ve tekniğinin bir çok çeşidine ilişkin izler biraradadır. Anlaşılan bloklar, podyumda görüldüğü gibi boseler yardımıyla ve kurt ağzıyla deliklerine tutturulan ve bir tür makara vinçler yardımıyla ile yerlerine yerleştiriliyordu. Bunun yanında bazı üst bloklarda görülen oyuklar yine vinç ile kaldırmada kullanılan deliklere aittir. Bunun yanısıra büyük bloklarda örneğin, kapı kasalarında makasla kaldırma, eşik taşında kenet ile bağlama, duvarlarda anathyrose, kurşunla bağlama, iç duvarlar da harç ile birleştirme, bunlara takviye olarak özellikle büyük bloklarda geçmeli sistemin uygulandığına ilişkin izler vardır. Yapıda yer alan kapı bezemeleri ve yapıya zamanla adım veren başlıklar kendi dönemlerinin izlerini aktarırken, yapının geçirdiği restorasyon ve onarımları da belgeler. Kapının kasasında ve geisonunda yer alan inci boncuk dizisi, yumurta dizisi, palmet dizisi ve balık pulu motifli yaprak dizisi tektonik yapılan ve sert, keskin açılan ile Geç Antoni'ler dönemi özelliklerini yansıtırken, doğu volüt ve bu kesimin iç yüzü farklı işçilik ve düzende özensizce yapılmıştır. Bezemelerde yozlaşma ve bozulan oranlar, matkabın gelişigüzel kullanılması Caracalla dönemi özelliklerini yansıtır. Beş parçaya bölünmüş Anıtsal lentosuyla zamana direnmeyi halen sürdüren Tapmak daha ne kadar doğaya ve Bizans duvarlarına karşı direnmeyi sürdürür bilinemez. Bu çalışmanın asal çalışmalarından biri restorasyon ve prezervasyon çalışmalarının proje ve restitusyon bazında ön taban verilerini oluşturmaktır. Bu amaçla önce yapının ayrıntılı rölevesi çıkarırmış ve koruma önerileri geliştirilmiştir. Bunların yaşama geçirilişiyle çalışmada `verimlilik` hedef alınmaktadır : Salt teorik bilim değil, yaşamda uygulanan pratiğiyle de öne çıkarıp, çalışmanın bir tez olarak tamamlanışından sonra da, gelişmeyi sürdürerek benzeri tahribata uğramış yapılara ışık tutacaktır. | |
dc.description.abstract | ZUSAMMENFASSUNG Die ersten Untersuchungen des sog. Antentempels in Patara gehen bis ins 19. Jh. zuriick. Ch. Texier war einer der vielen Reisenden, der uns in seinem Werk den patarâischen Tempel eingehend beschrieben hat. Schon vor ihm erwahnen einige Reisende wie Gell, Ch. Fellows, E. Petersen und F. von Luschan, die Patara besucht hatten, den Tempel so oberflâchlich, dafi sie wegen des wuchtigen Gewachses und Moskitos dem Bau nicht herankommen konnten. Auch nach Texier hat man sich kurzweilig und ungenügend mit dem Tempel beschâftigt. Die ersten wissenschaftlichen Untersuchungen unteraahm im Jahre 1969 Ü. Serdaroölu, deren Ergebnisse er im Rahmen seiner Habilitationsschrift veröffentlichte. Dennoch wurden einige Punkte von den beiden Forscher irreführend vorgestellt. Der Tempel muB wegen seiner Lage und Architektur einst einer der wichtigsten Tempel der Stadt gewesen sein und mit seinem guten Erhaltungszustand bis zur Bedachung lâBt er die kleinen Tempel Kleinasiens besser verstehen. Er befindet sich im Zentrum der Stadt und mit seiner Fassade zum Hafen hin orientiert, so daB er die menschenvollen HauptstraBe an der Hafenagora herrschte. Der Tempel, der die gesamte Eigenheiten der typisch römischen Tempelarchitektur besitzt, war in spâteren Zeiten umfonktioniert noch im Gebrauch. Wie die neuen Untersuchungen zeigen, diente die südöstliche Ecke in der byzantinischen Zeit als Wachturm, wo man anschlieBend in einfachen Kisten Toten bestattete. Der Tempel unterscheidet sich mit den Proportionen seiner Eingang von den anderen Bauten in Patara. AuBerdem lehren die Balkenlöcher im oberen Bereich der inneren Wande über die bisher unbekannte Deckenkonstruktion am Tempel bzw. in der Stadt. Start eines Gewolbes oder flachen Steinbalken, die man an gleichzeitgen Tempelgrâber findet, besaB der Tempel eine hölzerne Flachdecke. Die Verhâltnisse zwischen der Tür und der cella (1:2.7), und an der Tür selbst (1 :2.1) erweisen sich gröBer als die bei den Tempelgrâbern. Der Bau ist im groBen Teil bis zur Architravhöhe erhalten. Wie die verfallene Mauer und die Füllung darauf hinweisen, erlebte der Bau die entscheidenden Zerstörungen in der byzantinischer Zeit. Mit dem Anbau des byzantinischen Turmes war die nördliche Antenmauer stark belastet und löste sich allmâhlich von dem Hauptgebâude ab. Dies verursachte eine Zerstörung, indem die eine Türleibung und der Sturz zerbrochen wurden. In Jahren 1996 und 1997 wurden grabungsmâBige Untersuchungen am Podium durchgefuhrt, urn u. a. die Architektur betreffende Fragen am Bau erleuchtern zu können. Die Fassade des Tempels hatte eine prostylen Sâulenstellung korinthischer Ordnung, jedoch ohne Ringhalle, die in Kleinasien seit archaischer Zeit (Didyma-Apollontempel) bekannt ist. AuBer dem korinthischen Tempel in Patara findet diese Art mit den kleinen Tempel römischerZeit in Kleinasien so eine weite Verbreitung, dafi man sie in vielen wichtigen Stadten südlichen Kleinasiens wie Termessos, Antiocheia, Adada, Selge sowie in Sagalassos treffen kann. Der Tempel stand auf einem hohen Podium, das den meisten Tempel römischer Zeit eigen ist. Die letzten Untersuchungen zeigten, daB das Podium eine Höhe von etwa 3.20 m besaB. Ob es einen tonnenuberwolbten Hohlraum hatte, wie man es am Magna Mater Tempel in Aizonai, besonders jedoch an pisidischen Tempel betrachtet, bedarf weiteren Untersuchungen am Podium. Am Tempel kann man hinsichtlich der Steinbearbeitung und -Technik römischer Zeit einen Vielfalt beobachten. AuBer Wolfslocher dienten wohl auch Zangen und Hebebossen, die spâter abgearbeitet wurden, zum Heben und dem Versatz der Blöcke, wobei man einen Flaschenzug gebraucht haben dürfte. Zu einem guten AnschluB wurden die Lager- und StoBflâchen der Fassadenblöcke mit Anathyrose versehen, wahrend die Innenwande aus Blöcken ohne geraden Kanten in Mörtelverband bestehen. An einigen Stellen findet man auch eine Verzahnung der Blöcke. Wie die Tiirschwelle darauf hinzuweisen mag, waren die quaderahnlichen Blöcke miteinander verklammert und mit Blei vergossen. Der Türschmuck und die korinthischen Kapitelle, nach denen der Tempel heute genannt wird, tragen fur die Datierung des ursprunglichen Tempel und bei der Feststellung von Reparaturphasen, die der Tempel erlebte, viel bei. Der Türrahmen und das -Geison sind mit Perlen- und Eierstab, Palmetten sowie mit Schuppenmuster reichlich verziert, die mit ihren tektonischen und kontrastvollen Aussehen stilistisch auf die spâten antoninischen Zeit hinweisen. Der östliche Volutenkonsol weist eine unsorgfaltige Bearbeitung auf. Die Art der Schmuckbearbeitung und der Bohrtechnik zeichnen die charakteristische Eigenheiten der Caracalla Zeit aus. Der erheblich gut erhaltene Tempel bedarf jedoch dringend einer Restauration, besonders am Türberiech und der Fassade, die neben natürlichen Einfiüssen infolge der byzantinischen Anbauten zustande gekommen sind. In der vorliegenden Untersuchung wird aus diesem Grand auf die dringend nötige SchutzmaBnahmen hingewiesen und ein die Restauration betreffendes Verzeichnis erfaBt. Die Untersuchung erreicht erst ihr Ziel, als diese in die Praxis umgesetzt werden, was den Bauten, die sich in demselben öder ahnlichen Zustand befinden, wegweisend wirken mag. | en_US |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/embargoedAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Arkeoloji | tr_TR |
dc.subject | Archeology | en_US |
dc.title | Patara Ante-Korinth tapınağı | |
dc.title.alternative | Patara Ante-Korinthishe tempel | |
dc.type | masterThesis | |
dc.date.updated | 2020-12-25 | |
dc.contributor.department | Klasik Arkeoloji Ana Bilim Dalı | |
dc.subject.ytm | Temples | |
dc.subject.ytm | Patara | |
dc.identifier.yokid | 62319 | |
dc.publisher.institute | Sosyal Bilimler Enstitüsü | |
dc.publisher.university | AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ | |
dc.identifier.thesisid | 62319 | |
dc.description.pages | 108 | |
dc.publisher.discipline | Diğer | |