dc.description.abstract | ÖZET Tarihte benzer nedenler benzer sonuçlan doğurabilir. Coğrafya, insan, zaman gibi farklılıklar göz önünde tutularak yukarıdaki düşünceden hareket edildiğinde, toplumların ve devletlerin geçmişte yaşanan yanlışları, zorluklan azaltma olasılığı vardır. Coğrafya ve toplumsal benzerliklerin olduğu örneklerde ise zaman farklılığı olsa da benzer nedenlerin benzer sonuçlar doğurma olasılığı artar. Türkiye coğrafyasında 20. yüzyıl başında siyasî, hukukî varlığı ortadan kalkan Osmanlı Devleti'nin son döneminde yaşadığı önemli sorunlardan birisi Makedonya Sorudur. Bu sorun, Osmanlı idaresi tarafından vilâyat-i selâse adı kullanılan, Selanik, Manastır ve Kosova vilâyetleri ile bağlı yerlerden oluşan coğrafya parçası üzerindeki hâkimiyet mücadelesidir. Bu mücâdele, soruna dâhil olanların amaçlan ve uyguladıkları yöntemlerin Osmanlı Devleti'nin bölgedeki hâkimiyetini sona erdirmesiyle tamamlanmıştır. Makedonya bölgesi tarih boyunca toplumsal, siyasî ve ekonomik olarak insanların, devletlerin ilgi odağı olmuştur. Doğu-batı ve güney-kuzey arasında bir geçiş alanı üzerinde bulunmasından dolayı farklı ırkların ve farklı dinlerin yerleşim bölgesi görevini üstlenmiştir. Üstelik bölgenin sınırlan tarih boyunca sabit kalmamıştır. Roma İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde sınırları farklı olan bölgenin yöneticileri değiştikçe yönetim tarzı da değişmiştir. Son olarak bugünkü Makedonya'ya baktığımızda, eskiye göre çok daha küçük bir alanla sınırlı kalmış olan Makedonya Cumhuriyeti 'nin hüküm sürdüğünü görmekteyiz. Bölgenin Balkan Savaşlarıyla Osmanlı Devleti idaresi dışında kalması tek başına ele alınacak bir konu değildir. Osmanlı İmparatorluğunun siyasî, askerî ve ekonomik konularda sorunlar yaşamaya başlaması, beraberinde sınırlan içerisinde hâkimiyet kaybını getirmiştir. Son olarak, 20. yüzyıl başında varlığının tamamen ortadan kalkmasında Avrupa devletleri tarafından yönlendirilen Doğu Sorunu da unutulmamalıdır. Doğu Sorununda Avrupa devletlerinin amacı, bir zamanlar Osmanlı Devletinin hüküm sürdüğü coğrafyanın stratejik, ekonomik, toplumsal gücünü önce kontrol, sonra elde etmekti. Bu nedenle, 20. yüzyıl başında Osmanlı Devleti'nin uğraşmak zorunda kaldığı Makedonya Sorunu, Doğu Sorunu içerisinde ele alınmalıdır. Bölge, stratejik öneminden dolayı Avrupa ve Osmanlı tarihinde adından sık sık söz edilmiş ve gündemde kalmıştır. 19. yüzyıldan itibaren emperyalist devletler ile zayıflamış olan Osmanlı Devleti arasında güç mücadelesinde üzerinde en çok politika üretilen alan Makedonya bölgesi idi. Avrupa devletlerinin amacı sömürge sistemlerinin devamlılığı için güvenli bölgeler oluşturmak ve bu bölgeleri kontrolleri altında tutmaktı. Ancak birden fazlaXI çıkar grubundan oluşan Avrupa devletlerinin karşılıklı `güç politikaları` bölgenin karşı karşıya kaldığı zorluklan arttırmıştır. Avrupa devletleri Makedonya bölgesinde kendileri ile işbirliği yapacak olardan belirlerken, bölgenin etnik köken veya mezhep farklılıklanm kullandıklan için 20. yüzyıl başında bu bölgede yaşanan sorunlar iyice büyümüştür. Balkanlarda yaşayan halklann önemli bir kısmı, yüz yıllar boyu Osmanlı Devleti'nin egemenliğinde huzur içinde yaşadıklanm kabul etmekle beraber, gerek Osmanlı Devleti'nin zayıflaması gerekse ulusçuluk akımının güçlenmesiyle kendilerine ait devletlerini kurmak için çalışmaya başladılar. Osmanlı Devleti'nin iç ve dış politikadaki zayıflığı ve Avrupa devletlerine giderek artan bağımlılığı, bunun için uygun zemini hazırlamıştı. Bu süreçte Avrupa devletleri Balkan halklannı destekliyorlardı. Sonuçta 19. yüzyıldan itibaren, ileride Makedonya konusunda da taraf olan Yunanistan, Sırbistan ve Bulgaristan Osmanlı Devleti'nden aynlarak kendi devletlerini kurdular. Bununla birlikte desteğini aldıklan Avrupa devletlerinin kurulan devletler üzerindeki kontrolleri devam etmiştir1. 19. yüzyıl sonunda gündeme gelen Makedonya Sorununda da Avrupa devletleri ile Balkan devletleri arasındaki ilişki devam etti. Avrupa devletleri ve Balkan devletleri gibi Osmanlı Devleti de Balkanlan elinde tutmak konusunda mücâdeleden vazgeçmemişti. Ancak Osmanlı Devleti 20. yüzyıla gelindiğinde, 14. yüzyıldan itibaren kontrolünü eline geçirmeye başladığı Balkanlar bölgesinde elinde kalan son toprak parçası olan Makedonya'dan da vazgeçmek zorunda kaldı. Taraflann kendi ellerinde tutmak istedikleri Makedonya bölgesi, bu mücâdelelerin sonucu olarak 19. yüzyıldan itibaren asayişin giderek bozulduğu bir alan oldu. Yönetici güç olan Osmanlı Devleti, bu durumu düzeltmek için farklı yöntemlere başvurdu. Kimi zaman bölge halkından destek aradı, kimi zaman Avrupa devletlerine başvurdu. Fakat 1 9. yüzyıl sonundan itibaren Osmanlı Devleti'nin Makedonya bölgesinde siyasî otoriteyi kurabilmesi zorlaşmıştı. Çünkü Doğu Sorunu çerçevesinde Avrupa devletleri paylaşıma başlamıştı. Osmanlı Devleti ise, buna karşı durabilecek siyasî ve ekonomik gücü olmadığı gibi, bölgede toplumsal birliği de sağlayamıyordu. Gücünü kaybettikçe Avrupa devletlerine artan bağımlılığı, Makedonya bölgesinde de karar verme yetisini elinden alıyordu. 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında Makedonya tarihinin belirleyici güç öğelerinden bir tanesi örgütlerdi. Önceleri çete şeklinde başlayan örgütler, 20. yüzyıl başında Osmanlı Devletindeki siyasî değişime paralel olarak kulüp veya dernek halini aldı. Birbirinden farklı ve çok sayıda olan bu yapılanmalann ortak amacı Makedonya bölgesinde Osmanlı Devletinin kontrolünün sona erdirilmesi idi. Ancak her biri bölgeyi kendisi için 1 Konu ile ilgili olarak 1900, 1913, 1920 ve 1941 tarihlerinde bölgenin durumunu gösteren harita bölüm sonundadır. H.l. Bkz. Stefanos Yerasimos, Milliyetler ve Sınırlar Balkanlar, Kafkasya ve Orta-Doğu, İstanbul 1995, s. 94.Xll istediğinden, çatışmaların ve örgütlenmelerin çerçevesi genişledi. Böylece asayiş daha da bozuldu. Güç halkalarından hiç birisi diğerine üstün gelemediği ve çok sayıda talibi olduğu için mücâdelenin geniş çaplı bir savaşa dönüşmesi ve sonuçlanması uzun zaman aldı. Bugün de dünya güç dengesinde önemli payı olan devletler tarafından Makedonya bölgesi üzerinde hesaplar yapıldığı düşünülürse, bölgenin öneminin devam ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. 19. yüzyılda `Doğu Sorunu` diğer bir deyişle `Osmanlı Devletinin iktidar boşluğundan kaynaklanan alanı doldurma ve Osmanlı Devletini paylaşma sorunu` olarak adlandırılan bu konunun Makedonya bölgesi boyutu 1912-1913 Balkan savaşları ile sonlandınldı. Şimdi yaşanan ise `küreselleşme` adı verilen yeni paylaşım savaşının sadece bir parçasıdır. Osmanlı Devleti'nin zayıfladığı dönemde, ayrılıp kendi devletlerini kurmayı tercih edenlerin kullandıkları yöntem hemen hemen aynı idi: bulundukları bölgede mevcut siyasî, ekonomik, askerî sorunları arttıracak ayaklanmalar çıkarmak; Osmanlı Devleti üzerinde baskı uygulayabilen Avrupa devletlerinin dikkatlerini bölgeye çekerek desteklerini sağlamak; bu desteğe dayanarak Osmanlı Devleti'nden reform talebinde bulunmak; reformlar aracılığı ile ekonomik ve siyasî güçlerini arttırarak ayrı devletlerini kurmak için harekete geçmek. Benzer süreç 19. yüzyıl sonundan itibaren, bu sefer de Balkanlarda Osmanlı Devleti'nin elinde kalan son toprak parçası olan Makedonya bölgesinde başladı. Dağlık bir coğrafi yapıya sahip olan Balkanlar bölgesinde tarih boyunca yönetici iktidar karşısında yer alanların başvurduğu en belirgin yöntem, silâhlı düzensiz gruplar oluşturarak bölgede varlığını sürdürmek olmuştur. Bu durum 1 9. yüzyılda da devam etti. 19. yüzyılda Makedonya bölgesi için mücâdele veren başlıca örgütler şunlardı: Makedonya İç Devrim Örgütü (MİDÖ), Yüksek Makedonya Komitesi veya Dış Örgüt (YMK), St. Sava ve Etniki Eterya. Bu örgütlerden son ikisi Sırbistan ve Yunanistan bağımsızlık savaşlarında da çalışmışlardı. 19. yüzyıl sonunda özellikle Berlin Antlaşması sonrasında Bulgaristan'ın Makedonya bölgesi üzerinde hak iddia etmeye başlamasıyla Makedonya bölgesinde kendilerinin de toprak hakları olduğunu iddia eden Yunanistan ve Sırbistan, kendi ulusal örgütlerini bu sefer de Makedonya Sorununda devreye soktular. Diğer Balkan halkları ve devletleri ise Makedonya bölgesinde adı geçen devletler kadar söz sahibi olamamışlardır. Bunun nedenleri arasında coğrafi sınır uzaklıkları, tarihsel dayanaklarının daha zayıf olması, bu soruna müdâhil olabilecek kadar `güçlü` olmamaları veya destek bulamamaları sayılabilir. Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan dışında Romanya da Ulahlar aracılığıyla bölgede kendi hakimiyetini kurmaya çalışmışsa da diğerleri kadar etkili olamadı. 19. yüzyıl sonunda yapılanmalarını sağlamlaştıran örgütler, 20. yüzyıl başında büyük çaplı eylemlerine başladılar. Halkın önemli bir bölümünün desteğini almaktan başka,xm Avrupa devletlerinin de açık veya gizli onayını sağladıktan sonra en önemli eylemlerini 1903 yılında gerçekleştirdiler. MÎDÖ tarafından desteklenen eylem, Avrupa siyaset ve ekonomi çevreleri yanı sıra kamuoyundan da destek buldu. Kutsal İlinden gününde gerçekleştirilen ayaklanma, Makedonya'nın Manastır bölgesinde başlatıldı. Ayaklanma sırasında Kruşova'da, varlığını on gün sürdürebilen bir cumhuriyet ilân edildi. Kruşova Cumhuriyeti, ileride kurulacak olan Makedonya Cumhuriyeti'ne temel olarak kabul edildiği için, bu deneyim Makedonya tarihi açısından oldukça önemlidir. Manastır dışına tasımlamayan ayaklanma kısa sürede Osmanlı birlikleri tarafından bastırılmış ancak ok yaydan çıktığı için gelişmenin önüne geçilememişti. Çünkü ayaklanmacıların bir bölümünün arzuladığı Avrupa müdâhalesi sağlandı. İlinden ayaklanması döneminde MÎDÖ içinde Makedonya'nın geleceği ve izlenecek yöntem konusunda yaşanan anlaşmazlık Osmanlı Devleti'nin olayları bastırmak konusunda işini kolaylaştırdıysa da, Babıâli sonunda Avrupa müdâhalesini kabul etmek zorunda kaldı. Çünkü ayaklanmayı başlatanların asıl amacı artık bölgede asayişin sağlanmasından ziyâde, bölgenin Osmanlı Devleti'nin egemenliğinden çıkması idi. Hüseyin Hilmi Paşa'nın bölgeye Genel Müfettişlik görevi ile atanmasının ardından yaşanan bazı iyileştirmelere rağmen Makedonya Sorununda Avrupa müdâhalesi devam etmişti. Avusturya-Macaristan ve Rusya'nın hazırlayıp diğer Avrupa devletlerinin de onayı alınarak Babıâli'ye bir çözüm sunulmuştu. Viyana Islahat Programı olarak anılan tasan, pâdişâhın onayı ile devreye girmişti. Avrupa devletlerinden destek bekleyenlerin bu tasarıya rağmen ayaklanmaya devam etmeleri, tarafların bölgedeki asayişi sağlamak konusundaki samimiyetsizliklerini ortaya koymaktadır. Çünkü Osmanlı egemenliğinde asayişin sağlanması, asıl amaçlarına hizmet etmeyecekti. Bu nedenle bölgede genel bir ayaklanma çıkarılmak istendi. İlinden ayaklanması sonrası yine Avrupa müdâhalesi sağlandı. Bu sefer hazırlanan program Mürzsteg adıyla anılmaktadır. Mürzsteg Antlaşması Osmanlı Devleti'nin Makedonya'da geçici olarak asayişi sağlamasına yardımcı olduysa da, aslında devletin bölgedeki hâkimiyetine gölge düşürmekteydi. Makedonya Sorununa çözüm üretmeyi amaçladığını söyleyen Avusturya- Macaristan ve Rusya'nın, hazırladıkları Mürzsteg Antlaşması ile Osmanlı Devleti'nden istedikleri belli başlı konular vardı: siyasî, hukukî, askerî, malî alanlarda Osmanlı Devleti'nde reform yapılması. Bu konularda Osmanlı Devleti'nin Hıristiyan unsurlarına da hak görev vermesini isterlerken, aynı zamanda Avrupa devletlerinin, Osmanlı Devleti'nin yönetimine karışmasını sağlamak amacına idiler. Bu durum, ekonomik ve siyasî konularda Avrupa devletlerine bağımlılığı artan Osmanlı Devleti'nin içişlerine müdâhale için uygun bir yöntemdi.XIV Makedonya sorununda Mürzsteg dönemi olarak adlandırılan bu süreç, 1904'ten 1908 tarihine kadar devam etti. Ancak dört yıl geçerli kalabilen Mürzsteg Antlaşmasından sonra Reval dönemi başlamıştır. Bundan böyle Makedonya Sorununda etkin olan Avrupa ülkelerinin konumunda değişiklik olmuştur. Avusturya-Macaristan daha etkisiz kalırken İngiltere'nin etkinliği artmıştır. Rus Çan ile İngiliz Kralı'nın girişimiyle hazırlanan Reval görüşmesinin Osmanlı Devleti'ndeki ikinci etkisi II. Meşrutiyet döneminin başlaması şeklinde oldu. İmparatorluğun Tanzimat döneminden beri süregelen iç dinamiklerinin etkisi ile ilân edilen II. Meşrutiyet, Reval görüşmelerinde İngiltere ve Rusya'nın anlaşarak Osmanlı Devleti'ni parçalayacakları düşüncesi ile arka arkaya denk geldi. Elbette II. Meşrutiyeti sadece Reval görüşmelerine bağlamak eksik olacaktır. 19. yüzyıldan beri Makedonya'yı cazip kılan etkenler arasında ekonomik çıkarlar önde gelmektedir. Bölgenin stratejik öneminin yanı sıra, ekonomik çıkarlarını koruyabilecek potansiyele sahip olması, bölgeyi kontrol etmek isteyen Avrupa devletlerinin işe daha fazla karışmasına neden oluyordu. Balkan devletleri ise, devletlerinin sınırlarını genişletmek ve bölgede diğer devletler karşısında güçlü olabilmek için Makedonya bölgesinde mücâdele veriyorlardı. Bölgenin, her ne kadar tartışmalı olsa da,, hâkimi sıfatını taşıyan Osmanlı Devleti de çıkarlarını koruyabilmek için bölgeye öncelik vermekteydi. Bu mücâdelede devre dışı kalmamak için, zayıflığının da bir göstergesi olarak Avrupa devletlerinin baskısıyla, reformları kabul ediyordu. Osmanlı Devletinin 19. yüzyıldan itibaren dışa bağımlılığın en belirgin simgelerinden birisi reformlar oldu. Siyasî, kültürel, toplumsal, ekonomik yapısının Avrupa devletlerine benzetilmeye başlandığı; bunun için özellikle eğitim ve din yapısının kullanıldığı bu dönemde, Osmanlı Devleti giderek kendi özünden ayrılmış ve Batı benzeri bir devlet olmaya çalışırken çizgiyi aşarak kendi iç dinamiklerinden uzaklaşmıştı. Kendisinin üretemediği yenilikleri üreten Avrupa devletleri karşısında ayakta kalmaya çalışıyordu. Elbette değişen zamanla gelen değişime ayak uydurmak zorundaydı. Ancak bu değişime ayak uydururken kendi gücünü yadsıyıp, kendi üretmediği mekanizmayı yapısına uyarlamaya çalıştığı ölçüde görünürde sağlanan varlık aslında giderek çöktü. 1908 yılı Makedonya tarihi açısından oldukça önemlidir. Makedonya üzerine politikalar üreten Balkan devletleri ve Makedonya'da Osmanlı egemenliği altında yaşayan Ortodoks ve Slav halklar amaçlarına bir adım daha yaklaştılar. 1 908 yılıyla beraber Osmanlı Devleti halka sunduğu `özgürlük` konusunda eskiye oranla bir adım daha attı. Osmanlı Mebusan Meclisinin açılması buna bir örnektir. Her ne kadar Meclisin açılışından kısa bir süre sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti hâkimiyeti, kontrolü ele almış olsa da, bu dönemde Meşrutiyet Kulüpleri çatısı altında Makedonya üzerinde hak iddia eden Balkan halklarıXV örgütlenmelerini yasal zemine taşıma fırsatı buldular. Kurulmuş olan Meşrutiyet Kulüpleri Balkan devletlerinin Makedonya politikalarını destekleyen örgütler olarak çalıştılar. Böylece, özgürlük, kardeşlik, ilerleme amacıyla başlayan bir hareket sayesinde, ayrılıkçı örgütler biraz daha güçlenebilecek ortamı buldular. Bu örgütlerin etkinlik sahası ise Makedonya bölgesi idi. 1908 sonrası II. Meşrutiyet yönetiminin genel sorunlara ve özelde Makedonya konusunda sağladığı rahatlama geçici olmuştur. 1912 yılında patlak veren I. Balkan Savaşı, Osmanlı Devleti ile Balkan devletleri arasında Makedonya Sorununa bir son verdi. I. Balkan Savaşı sonunda Osmanlı Devleti, yaklaşık beş yüz yıldır egemenliği altında olan Makedonya bölgesini kaybetti. Balkanlarda önemli oranda toprak kaybına uğrayan Osmanlı Devleti, I. Balkan Savaşı sonrasında Balkan devletleri arasında çıkan anlaşmazlık sayesinde bir kısım toprağım geri alabilse de, Makedonya bölgesinde artık söz sahibi değildi. Geri almanlar arasında Edirne önemli bir örnektir. Ancak Makedonya'nın geri alınması artık mümkün değildi. Makedonya Sorununda 1903-1913 yıllan arasında yaşanan olaylar, Osmanlı Devletinin bu topraklarını kaybetmesiyle sonuçlandı. Bu nedenle çalışmanın zaman sınırlaması 191 3 'e dayanmaktadır. 1903 tarihi ise, bölgede yaşanan İlinden ayaklanmasından dolayı başlangıç olarak seçildi. Çünkü reformlar bu dönemden sonra etkinliğini arttırdı. 1903 'ten 1913'e kadar olan sürede Makedonya olaylarında en önemli özelliklerden birisi reformlardı. Reform yöntemi Avrupa devletlerinin baskısı altında olduğu için, Osmanlı Devletine yararlı olduğu alanlar olmasına rağmen zararlı da olmuştu. Bu çalışmada olayları 1903-1913 zaman diliminde ele alıp, reformların ve amaçlarının çıkış noktası olarak ele alınmasının nedeni, Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu çıkmazı belirtmektir. Bu reformların da etkisiyle, Devlet bir yandan 1908 tarihli II. Meşrutiyete doğru giderken, aynı zamanda 1913 Balkan Savaşları sonrası Makedonya bölgesini kaybedeceği sona yaklaşmaktaydı. Bu süreçte devletlerin konu ile ilgili politikalarını ortaya koyan çalışmalar mevcuttur. Bu çalışmalarda bölgede yaşayan insanların kendileri için seçtikleri yollar da ortaya konulmaktadır. Bu tezde ortaya konulmaya çalışılan, Osmanlı Devletinin yaşadığı sorunlar karşısında Makedonya bölgesinde yaşayan farklı etnik köken ve mezhebe veya kiliseye ait insanların gelişmelerden nasıl etkilendiği ve seçtikleri yöntemlerin nedenleri ve diğer etkenlerin bu konudaki paylandır. Çünkü gelişmelerin sorumluluğu herhangi bir kesime değil, taraflann hepsine aittir. | |
dc.description.abstract | XVI SUMMARY This thesis called Macedonian Problem (1903-1913) has five chapters. In this work the problems lived at the beginning of the 20th century in Macedonia are considered in political, military, economic and social aspects. The purpose is to show that the Macedonian problem must be considered in the Eastern Question. That's why the problem also has to be considered in internal and external developments during the decline of the Ottoman Empire. Macedonian region became interesting point for many years in history because of social, political and economic reasons. Since this region undertook the role of being crossing or passing corridor, many different races and religious sects lived here. The borders of the region could not become fixed. For example during the reign of the Roman and the Ottoman Empires the borders were different. As the ruler of the region changed, the ruling system also changed in Macedonia. At the end, in the 20th and 21st centuries, the borders are more narrowed according to that of the 19th and earlier centuries, and the ruling system is a republic in Macedonia. The region was important for the European and the Ottoman history because of its strategic position. After the 19th century, the imperialistic European states and the Ottoman Empire gave Macedonia priority. The European states aimed at constituting security zones for continuation of their systems and at controlling these regions. However there were more than one European interest states planning political and economic plans over Macedonia. And this resulted more problems in this region and for the Ottoman Empire. The Balkan people accepted that they lived in peace for many centuries under the rule of the Ottoman Empire. But by the 19th century as the national movements get strong in Europe, they also wanted to create their own states. The weakness of the Ottoman Empire in internal and foreign affairs and the increasing of the Ottoman Empire's dependance to the European States lay the groundwork for the aims of the Balkan people. During this period the European States supported the Balkan people. Greece, Serbia and Bulgaria used this way in their independence. After the independence of these Balkan states, the control of the supporter states continued. The Ottoman Empire did not give up the aim of controlling the center of the Balkans, as the European and Balkan states did. But after the end of the 19th century the Ottoman Empire had to give up the rights over Macedonia, the region where the Ottoman Empire ruled since 14th century. Due to the abundance of the struggle over the region, Macedonia became the center of the disorganized public order in the Ottoman Empire. The Ottoman Empire as the ruling power of the region tried many policies for the public order inXV11 Macedonia; sometimes tried to take the support of the different people of this region, sometimes of the different European states. The characteristic feature of the history of Macedonia of the 19th and the beginning of the 20th centuries was the organizations. At the beginning they were band of rebels or çete. After that at the beginning of the 20th century the organizations changed styles and associations or societies started to work. This change was due to the changes in the political life in the Ottoman Empire. There were many different societies. In spite of that there were many different groups, they had one common point of view: the end of the Ottoman Empire in the Balkans. But each of them tried to take the control of Macedonia for themselves. That's why the public order in the region became worse and worse. None of the powers in Macedonia could not be successful and there were many different powers among European and Balkan states and also in Macedonia. That's why to reach a conclusion or a solution even by the way of a war was not easy. As it was in the last century, in this century Macedonian region is stil very important on efor the great powers. That's why it can be said that the region is stil important for the strategic, political, social and economic reasons. One part of the Eastern Question (that was the problem of division and sharing of the power of the Ottoman empire which began after the 17th century and reached its top in the 19th century) was the Macedonian Question and at the beginning of the 20th century this question could be reached a solution only by the Balkan Wars in 1912 and 1913. In this century some problems also continues in the same region. This is not only a part of the Eastern Question but also of globalization. In the mountainous Balkan region, the people who were against the government usually used the system of brigandage in order to live. The most important band of rebels in Macedonian region in the 19th century were the Internal Macedonian Revolutionary Organization, the Supreme Committee, St. Sava and Ethnike Eteria. The last two of them carries out their national plans also during the Greek and Serbian independence war agaist the Ottoman Empire. After Bulgaria insisted the right over Macedonia, Greece and Serbia thought that their national identities and land ownership over this region were under dangerous position. That's why they decided to use these organizations in Macedonian region against Bulgaria and each other, also against these the Ottoman Empire. With the exeption of these three, the Balkan states could not be effective in Macedonian struggle because of their geographical distances, the weaknes of historical bases. Except Bulgaria, Greece and Serbia, among the Balkan states only Romania could be effective because of the Wallach people in the region, but it was not so important.xvm The organizations began the great and important actions at the beginning of the 20th century after they reinforced their constructions at the end of the 19th century. Apart from the important part of the support of the people in the region, these organizations also were supported by the big European powers openly or secretly. The most important operation was realized in 1903. The operation of the Internal Macedonian Revolutionary Organization was supported both by the European economic and political powers and also by the European public. It was on the Holly illinden Day and in the Manastır (Bitola) region of Macedonia. By this uprising the short-living Kruşova republic was declared. This republic experience is very important for the history of Macedonia because it was accepted as the bas efor the future Macedonian Republic. The uprising could not be spread out Manastır and be beat by the Ottoman forces in a very short time. However what's done is done; there is no turning back. The die is cast. The aim of bandit groups could be supplied: the European support and intervention. In spite of the different ideas among the bandits about the future of Macedonia and the method of operations. The Ottoman government thought that the Ottoman forces had to bow to the will or authority of the European powers about Macedonia. Just after Hüseyin Hilmi Paşa was appointed as the General Inspector, a solution way was preented to Babıâli by Austria-Hungaria and Russia that was also get other European powers' approval. The name of the program was Miirzsteg which helped the Ottoman forces to supply public order in the region but in fact Miirzsteg program caused the Ottoman state authority to decline in quality in the region. The Miirzsteg period lasted from 1904-1908. After that the Reval meeting was prepared by the Russian tsar and English king. The proclamation of the II. Constitutional Period in the Ottoman Empire was effected by Reval meeting. This meeting was not an only reason of the proclamation of the Constitutional period but also the internal dynamics of the Ottoman Empire after the Tanzimat period. It was thought that in this meeting Russia and England planned the division of the Ottoman Empire; this idea was sped up the proclamation of the II. Constitutional Period in the Ottoman Empire. The attractive point of Macedonia for the European powers lie in economic interest. Apart from the strategic importance of Macedonia, the control of a region where the economic interests were high was important and unleavable for the European powers. The reforms became the most characteristic feature for the Ottoman Empire's being dependent on the European powers by the 19th century. These reforms were about political, cultural, social and economic structure. On these the Ottoman Empire was tried to be similar to the European powers. For this, especially education and religious structures were tried to be reorganized. By this way, the Ottoman Empire lost its own characteristics step byXIX step and was re-structured as a Western state. And it lost its internal dynamics. The Ottoman State tried to live against the Western States producing new things that could not be done be the Ottoman Empire. In this process, when the Western States produced and the Ottoman Empire did not, the Ottoman State lost power step by step. The year 1908 was very important in the history of Macedonian region as in the Ottoman Empire. The Balkan states following certain political lines and the Orthodox Slavs living under the Ottoman Empire in Macedonia reached an important level in their aims against the Ottoman Empire. However in 1908 the Ottoman State made an important progress in ensuring freedom in the State. The opening of the Assembly is a good example for this. However a short time later, the Committee of Union and Progress took control in the Assembly, in the same period the Constitutional Clubs were opened instead of the bandit groups of the 19th century. The aim of these clubs were not so much different than that of the organizations which prepared uprisings at the beginning of the 20th century. The only different feature of the clubs from the organizations was the way or the system to reach their aims. These clubs were generally used for the policies of the Balkan states over Macedonia. The peace and quiet period that the Constitution supplied lasted in a very short time. The Balkan Wars started in 1912 between the Ottoman Empire and the Balkan states prepared an end to the Macedonian Question. By this war the Ottoman Empire lost Macedonia. When the disagreement between the Balkan states about the partition of Macedonia resulted in the re-taking only some part in Macedonia by the Ottoman forces. An independent Macedonian Republic was declared at the end of the 20th century after many different stages were lived during the century in the region. But the problems did not end. In this century the ethnic and religious problems stil exist and in spite of these problems, the Macedonian State tries not to be a dangerous place where a fight or trouble could start at any moment. The Turkish Republic can help to supply a peaceful and quiet region in the cultural inheritance of the Ottoman Empire. This is also necessary for the Turkish Republic in order to be powerful among the other states in the region. | en_US |