dc.contributor.advisor | Çevik, Nevzat | |
dc.contributor.author | Yilmaz, Pamir | |
dc.date.accessioned | 2021-04-12T10:52:19Z | |
dc.date.available | 2021-04-12T10:52:19Z | |
dc.date.submitted | 2004 | |
dc.date.issued | 2020-06-16 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/516117 | |
dc.description.abstract | ÖZET Yaklaşık on beş milyar yıl yaşındaki evrenin karanlık geçmişi içinde beş milyar yıl kadar önce oluşan yerkürenin geleceği ne yazık ki bu yerküre üzerinde üç milyon yıl önce yaşam olanağı elde eden insanoğlunun biyolojik ve kültürel evrimlerle ulaştığı bugünkü düzeyi ile tehdit altına girmiştir. İnsanoğlu, varlığının nedeni olan dünyanın yaşamsal önemini kavrayabildiği takdirde dünyayla beraber kendi geleceğini de tehdit eden gelişmeleri önlemek için gerekli çabayı gösterecektir. Ancak insanoğlunun bu önemi kavrayabilecek düşünce düzeyine ulaşabilmesi geçirdiği kültürel evrime koşut olarak edinebileceği evrensel bakış açısıyla mümkün olacaktır. İşte bu noktada insanoğlu, kendisini bu noktaya ulaştırmış olan kültürel evrimin günümüze ulaşmış izlerini takip ederek geçmişle bağını kuracak, bu izler sayesinde edindiği tarihsel bilinciyle geçirilen evrimin önemini kavrayarak geleceğine sahip çıkacaktır. Dolayısıyla geleceğin güvence altına alınabilmesi, insanoğlunun belleğini oluşturan kültürel mirasına sahip çıkmasından, onu korumasından geçmektedir. İnsanoğlunun daha önceleri dinsel, etnik, vb. nedenlerle geçmişin değerlerine sahiplenmesi şeklinde gelişen koruma anlayışı; Avrupa'da yaşanan rönesans ve aydınlanmayla birlikte klasik döneme duyulan ilgi sonucu,(-ki beraberinde antik eserlerin yağmalanmasını da getirmiştir) `tarihsel` bir boyut kazanmış 18.yüzyılda başlayan sanayileşme ve onu takibeden başdöndürücü bilimsel ve teknolojik gelişmelerin doğada yolaçtığı zararlı etkilerle birlikte yaygınlaşan seller, kavurucu sıcaklar, vb. doğal afetler aracılığıyla tehlike sinyalleri veren `dünyanın geleceği`, koruma anlayışına yeni bir boyut getirmiştir. Artık doğal ve kültürel mirasa sahiplenmenin ve korumanın temeline `gelecek kaygısı` yerleşmiştir. Avrupa ülkeleri, rönesans ve aydınlanmanın yolaçtığı tarihsel bilinç sayesinde, `miras`a sahiplenmeyi gerçekleştirerek ve de bilimsel alt yapı üzerinde yasal, örgütsel, finansal, vb. unsurları içeren bir koruma sistemini oluşturarak bu alanda öncülüğü ele geçirmişlerdir. Sanayileşmenin ve teknolojik gelişmelerin yolaçtığı etkileri de yoğun olarak yaşayan bu ülkeler koruma sistemlerini bu yeni gelişmelere göre uyarlama konusunda da sürdükleri çabalarla yine bu alanda önemli bir rol oynamaktadırlar. Dolayısıyla Türkiye de, koruma yasalarının uygulanması konusunda karşılaştığı sorunlara çözüm bulabilmek İçin yönünü, Osmanlı'nın son dönemlerinde yaptığı gibi Batı'ya çevirmiştir. Ancak Avrupa'da sistemin temelini oluşturan aydınlanmanın, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuyla gösterilen çabalara rağmen, gerçekleştirilememesi yüzünden bilimsel, sosyal, kültürel altyapıdan yoksun yasalar kağıt üzerinde kalmaya devam edecektir.Bu konuda Cumhuriyet tarihi içinde atılan olumlu adımlar da ülkenin için bulunduğu ekonomik,toplumsal ve siyasi ortamla birlikte dünyadaki konjonkturel gelişmenin yolaçtığı olumsuz etkilenmeler sonucu geri alınmaya başlamıştır. Tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen koruma kuramı çerçevesinde gelişen sistemleri incelemek, özellikle son yıllarda ABD ve Kanada'da başarıyla uygulanan Kültürel Kaynak Yönetimleri veya Arkeolojik Miras Yönetimi gibi yeni koruma anlayışlarını da içeren örnekler çerçevesinde olabilecek çözümleri sunabilmek, gelecek kuşaklara iyi bir miras bırakabilmenin kaygısını taşıyan bir aydın olabilmenin sorumluluğudur. ııı | |
dc.description.abstract | SUMMARY PROTECTION LAWS IN TURKEY, PROBLEMS IN PRACTICE, COMPARISONS WITH THE EUROPEAN EXAMPLES AND PROPOSALS FOR A SOLUTION The future of the earth, which came into existence some 5 billion years ago in the fifteen billion-year-old darkness of the universe, has been threatened by the level of civilization brought about by the biological and cultural evolution of the three million-year- old humankind. The humankind will struggle against the processes which threaten the future of the earth as they become aware of the significance of the life on the earth, their raison d'etre. This level awareness will only be achieved through a universal view that can be acquired by the current level of cultural evolution. At this point, tracing back the surviving remains of the past lives, the humankind will establish a connection with their past and by the historical awareness acquired through these remains they will control their future. Securing the future can only be achieved by means of preserving and protecting the cultural heritage, the memory of the human life. The idea of protection, which previously evolved as an interest on the values of the past on the grounds of religious, ethnic and similar motives, acquired a `historical` dimension by the growing interest (- which also led into the plundering of antiquities) in the Classical Period during the Renaissance and the Age of Illumination. The industrialization, which began in the 18 C and the alarming `future of the earth` endangered by the floods, global warming and similar natural catastrophes which arise as a consequence of the dazzling scientific and technological developments in the following years gave a new dimension to the idea of protection. The `anxiety for future` became the primary motive for the preservation and protection of cultural heritage. By the awareness acquired through the Renaissance and the Age of Illumination, the European countries took the lead for preserving the `heritage`, besides establishing a system of protection on the scientific, legal, organizational, financial and similar framework. These countries, which considerably suffer from the negative impact of the industrial and technological developments, play significant roles to adjust their systems for protection according to these new developments. IVThus, like the last Ottomans, the Republic of Turkey has turned her face towards west to find solutions for the problems which arose in the practice of the laws for protection. However, since the Illumination, which underlies the system in Europe, could not be achieved thoroughly, despite the efforts given by the foundation of the Republic of Turkey, the dogmatic laws and regulations, which lack scientific, social and cultural background, will be no more than scripts on paper. The constructive steps taken throughout the history of the Republic have now been reversed as a result of the current economic, social and political circumstances of the country besides the negative impact of the global conjuncture. Despite all these hindrances, it is a task for the intelligentsia, who are anxious to leave protected heritage for the future generations, to study the systems developed upon the theory of protection and to put forward the solutions within the framework including the new concepts of protection, such as the successfully implemented concepts of Cultural Resource Management and Archaeological Heritage Management in U.S. A and Canada. | en_US |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/embargoedAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Arkeoloji | tr_TR |
dc.subject | Archeology | en_US |
dc.title | Türkiye`deki koruma yasaları, uygulamaları, sorunları ve bunların Avrupa`daki örnekler ile karşılaştırılması; çözüme yönelik öneriler | |
dc.title.alternative | Protectional laws in Turkey, problems in practice, comprasions with the European examples and proposals for a solution | |
dc.type | doctoralThesis | |
dc.date.updated | 2020-06-16 | |
dc.contributor.department | Arkeoloji Ana Bilim Dalı | |
dc.identifier.yokid | 147389 | |
dc.publisher.institute | Sosyal Bilimler Enstitüsü | |
dc.publisher.university | AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ | |
dc.identifier.thesisid | 144175 | |
dc.description.pages | 154 | |
dc.publisher.discipline | Diğer | |