dc.description.abstract | Ağırlıklı olarak Selçuklu ve Osmanlı yönetimleri altında şekillenen Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki manastırların, Ermeni sanatı açısından önemli bir yere sahip oldukları anlaşılmaktadır. IX. yy.'dan başlayarak XX. yy. başlarına kadar kesintisiz olarak bu tür yapıların merkezden kırsala kadar yaygın bir şekilde inşa edilmiş olmaları, özellikle Türk yöneticilerinin Hıristiyan unsurlardan biri olan Ermenilere karşı, kaynağım İslam'dan alan hoşgörü ile davrandıklarının bir kanıtıdır. Bu hoşgörü ortamının, Birinci Dünya Savaşı'nda yaşanan ve dönemin etkin güçlerinin yönlendirmesi ile gelişen kargaşa ortamıyla kesintiye uğradığı bilinmektedir. Bu durum, Hıristiyan nüfusun bölgeden tamamen ayrılmasına sebep olmuş ve dolayısıyla tarihi seyir içerisinde inşa edilen dini yapılar cemaatsiz kalarak işlevsiz hale gelmiştir. Yaklaşık yüzyıldır kendi kaderi ile baş başa kalan merkez ve kırsaldaki Hıristiyanlara ait mimari eserler, geçen zaman içerisinde doğal afetler ve hazine arayıcılarının tahriplerine rağmen günümüze ulaşmayı başarmışlardır. Ülkemizde gelişen kültürel bilince paralel olarak 1979 yılı itibariyle bölgedeki Hıristiyan dini yapılarının T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca korunması gerekli eserler grubuna alınmış olması, bu konuda Türk Devleti'nin ayrıcalıklı davranmadığının bir göstergesidir.359 Bölgedeki jamatunların plan tipolojisi, taşıyıcı sistem ve üst örtülerine göre yapılmıştır. Tipolojik olarak; merkezi, bazilikal ve galerili olmak üzere üç ana plan tipinde inşa edildikleri ortaya çıkartılmıştır. Bölgede plan tipini belirleyebildiğimiz 35 jamatundan; 2 tanesi galerili, 8 tanesi bazilikal, 25 tanesi ise merkezi planlı jamatunlar grubuna girmektedir. Bir bütün olarak bakıldığında, Ermeni jamatun mimarisinin ana plan tipinin merkezi planlı jamatunlardan oluştuğu görülmüştür. Araştırmalarımız sonucunda; bu plan tipinin Asya merkezi mekan geleneğinden kaynaklandığı ve bölgesel etkileşim sonucu jamatun mimarisinde XII. yy. sonlarından itibaren uygulandığı görülmüştür. Bölgede üç nefli bazilikal planlı jamatun örneği bulunmamaktadır. Mnatsakanyan'ın Ermenistan'daki jamatunlar için yaptığı tipolojide bulunmayan iki nefli dört jamatun, bölge için yapılan tipolojiye dahil edilmiştir Van'ın Çatak İlçesi'ndeki Albıçak Manastın (Cunik) jamatunu, ilk kez tarafımızca yerinde tespit edilerek kapsamlı bir şekilde değerlendirmeye alınmıştır. XIII. yy. ve sonrasında inşa edilen bazı jamatunlardaki girişlerin, Selçuklu kültüründen esinlenerek taçkapı formunda düzenlendiği izlenmektedir. Politik bağımsızlıkları ve ekonomik güçleri sınırlı olan Ermeni toplumunun bölgede oluşturduğu Hıristiyan sanatı; çevrelerinde gelişen ve yönetimleri altında bulundukları devletlerin oluşturdukları kültürün özel bir yorumu olarak tanımlanabilir. İzole olmuş haliyle Ermeni sanatı bir çok yabancı kaynaktan etkilenmiştir. Aynı dinden olmasına rağmen mezhep farklılığı nedeniyle, Bizans etkisi çok dar alanlarda ve kısa süreli (VII. ve X. yy.), Emevi, Abbasi ve Sasani sanatının etkileri ise özellikle Van Gölü çevresinde daha uzun süreli olmuştur (IX.-X. yy.). Bu etkilenme süreci X. yy. sonrası Selçuklu, Gürcü ve Osmanlı zamanında da devam etmiştir. Bu dönemde, jamatun yapılarının plan tipleri bölgesel etkileşim sonucu şekillenmiştir. Ermeniler, Selçuklu sanatından taçkapı, mukamas, tromp, palmet, rumi gibi birçok mimari eleman almışlar ve bunları taş malzeme ile işlerken kendi inanç ve kültürel yorumlarını katmışlardır. Jamatunlarda karşımıza çıkan fresko süsleme, XII. yy. sonu XIII. yy. başındaki Gürcü etkisinden kaynaklanmaktadır. XVI. yy. ve sonrasında inşa edilmiş jamatunlarda görülen Osmanlı tarzı mukarnaslar, kubbelere geçiş unsuru olarak istisnasız pandantif ve bazı kısımlarda tuğla kullanımı, plan tiplerinde olmasa da mimari ayrıntılarda Osmanlı etkisini ortaya koymaktadır. Hiç kuskusuz bir ülkenin mimari yapılaşması, doğrudan siyasi erkin onay verdiği kriterler çerçevesinde şekillenen ve büyük maliyetleri olan sosyo-kültürel gerekliliğin bir sonucu olarak oluşmaktadır. Devletlerin ekonomik güçlerine bağlı olarak gelişim gösteren mimari oluşumların başında dini yapıların varlığı gözden360 kaçmamaktadır. Ağırlıklı olarak Selçuklu ve Osmanlı yönetimleri altında şekillenen Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki manastırların, Ermeni sanatı açısından önemli bir yere sahip oldukları anlaşılmaktadır. IX. yy.'dan başlayarak XX. yy. başlarına kadar kesintisiz olarak bu tür yapıların merkezden kırsala kadar yaygın bir şekilde inşa edilmiş olmaları, özellikle Türk yöneticilerinin Hıristiyan unsurlardan biri olan Ermenilere karşı, kaynağım İslam'dan alan hoşgörü ile davrandıklarının bir kanıtıdır. Bu hoşgörü ortamının, Birinci Dünya Savaşı'nda yaşanan ve dönemin etkin güçlerinin yönlendirmesi ile gelişen kargaşa ortamıyla kesintiye uğradığı bilinmektedir. Bu durum, Hıristiyan nüfusun bölgeden tamamen ayrılmasına sebep olmuş ve dolayısıyla tarihi seyir içerisinde inşa edilen dini yapılar cemaatsiz kalarak işlevsiz hale gelmiştir. Yaklaşık yüzyıldır kendi kaderi ile baş başa kalan merkez ve kırsaldaki Hıristiyanlara ait mimari eserler, geçen zaman içerisinde doğal afetler ve hazine arayıcılarının tahriplerine rağmen günümüze ulaşmayı başarmışlardır. Ülkemizde gelişen kültürel bilince paralel olarak 1979 yılı itibariyle bölgedeki Hıristiyan dini yapılarının T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca korunması gerekli eserler grubuna alınmış olması, bu konuda Türk Devleti'nin ayrıcalıklı davranmadığının bir göstergesidir. | |
dc.description.abstract | Religious buildings occupy the most prominent place among the architectural monuments built in Eastern Anatolia around the Middle Age. Among these monuments, a n ew t ype o f b uilding k nown a s jamatun, m ajority of w hich w ere much more monumental than churches, has a special place in church architecture emerged towards the end of the 12th century and added to church structure in Armenian monasteries. Jamatun, also termed as gavit and/or darpas, means church house. These buildings are specifically Armenian in architectural style, which is not known in other Christian architectures. Not seen in smaller churches in Armenian settlements, jamatuns generally integrated into the western front of monastery churches as large saloons after the completion of the churches. They usually have larger space than the church into which they were i ntegrated. As functionally observed, jamatuns serve half civilian, half religious purposes: They function as passages to the churches, they contain the graves of wealthy noble administrators as well as the men of religious eminence, partly used for educational purposes they housed meetings in which social and religious issues were discussed and decision were taken, in the time of large congregationyaTnaftms also became places for prayers and rituals. This study, titled as `Jamatun Monuments in Christian Architectures in Eastern Anatolian Region `, is concerned with jamatuns, their history, architectural importance, present situations and regional distributions. The main objectives of the study is to put jamatuns in its deserved place in scientific literature, to find out their origins and the area of diffusions in which they influenced over and they were influenced by through cultural interactions. With t his p urpose i n m ind, a t hrough s tudy h as b een c onducted i n E astern Anatolia during which 39 jamatuns were counted. Of them one is found in Elazığ, three in Erzincan, eight in Bitlis, eight in Kars and Eighteen in Van. Jamatuns are found to be concentrated in Lake Van region. Of the monuments studied, eight buildings could not survive to the present for several reasons. Between 1979 and 2002, sixteen jamatuns were registered by the specialists working for the Ministry of Culture and Tourism. Leaving aside some foreign publications concerning the limited scope of the subject, this study will be the first attempt in the relevant literature taking jamatuns into account with all their integrity in detail. For the purpose of the study, detailed field surveys of jamatuns and their plan drawings were carefully conducted. Supported with visual documentations, detailed explanations of jamatuns are presented in their latest situations. The plan typology of jamatuns in the regions was classified according to their carrying systems over covers. Typologically, jamatuns in the regions are found to be built according to three main plans known as central, basilical and gallerical. Of the 35 jamatuns in the region two are classified as gallerical, eight as basilical and twenty five as central concerning their plan types. Looking at as a whole, it seems361 ABSTRACT Religious buildings occupy the most prominent place among the architectural monuments built in Eastern Anatolia around the Middle Age. Among these monuments, a n ew t ype o f b uilding k nown a s jamatun, m ajority of w hich w ere much more monumental than churches, has a special place in church architecture emerged towards the end of the 12th century and added to church structure in Armenian monasteries. Jamatun, also termed as gavit and/or darpas, means church house. These buildings are specifically Armenian in architectural style, which is not known in other Christian architectures. Not seen in smaller churches in Armenian settlements, jamatuns generally integrated into the western front of monastery churches as large saloons after the completion of the churches. They usually have larger space than the church into which they were i ntegrated. As functionally observed, jamatuns serve half civilian, half religious purposes: They function as passages to the churches, they contain the graves of wealthy noble administrators as well as the men of religious eminence, partly used for educational purposes they housed meetings in which social and religious issues were discussed and decision were taken, in the time of large congregationyaTnaftms also became places for prayers and rituals. This study, titled as `Jamatun Monuments in Christian Architectures in Eastern Anatolian Region `, is concerned with jamatuns, their history, architectural importance, present situations and regional distributions. The main objectives of the study is to put jamatuns in its deserved place in scientific literature, to find out their origins and the area of diffusions in which they influenced over and they were influenced by through cultural interactions. With t his p urpose i n m ind, a t hrough s tudy h as b een c onducted i n E astern Anatolia during which 39 jamatuns were counted. Of them one is found in Elazığ, three in Erzincan, eight in Bitlis, eight in Kars and Eighteen in Van. Jamatuns are found to be concentrated in Lake Van region. Of the monuments studied, eight buildings could not survive to the present for several reasons. Between 1979 and 2002, sixteen jamatuns were registered by the specialists working for the Ministry of Culture and Tourism. Leaving aside some foreign publications concerning the limited scope of the subject, this study will be the first attempt in the relevant literature taking jamatuns into account with all their integrity in detail. For the purpose of the study, detailed field surveys of jamatuns and their plan drawings were carefully conducted. Supported with visual documentations, detailed explanations of jamatuns are presented in their latest situations. The plan typology of jamatuns in the regions was classified according to their carrying systems over covers. Typologically, jamatuns in the regions are found to be built according to three main plans known as central, basilical and gallerical. Of the 35 jamatuns in the region two are classified as gallerical, eight as basilical and twenty five as central concerning their plan types. Looking at as a whole, it seems363 disaster and the looting of treasure hunters. Parallel to the development of cultural consciousness in the country, the architectural heritage of Christian origin has been taken into conservation by the Ministry of Culture and Tourism since 1979, indicative of the care of the Turkish State with no discrimination concerning its cultural heritage. | en_US |