dc.description.abstract | Bölgesel Politika günümüzde Avrupa Birligi'nin baslıca politikalarından biri olarakkarsımıza çıkmaktadır. Birlik bütçesinin üçte birine yakın bir tutar bu politikanınislevselligi için kullanılmaktadır. Bu derece önem teskil eden bir politikanın olusumu,tarihsel gelisimi ve zamanla degisen sartlara göre gelecekte alacagı yeni biçimlerçalısmamızın ana temasını olusturacaktır. Bu çalısmamızda bir yandan bölgeselpolitika ile ilgili olarak mevcut durumun analizini yaparken, diger yandan da gelecegeyönelik olarak belirlenen programları, yeni objektifleri, inisiyatifleri birligin önündeduran 2007-2013 dönemine ait periyot kapsamında irdeleyecegiz.Bölgesel politikadan ilk olarak 1957 tarihinde Roma Antlasmasında bahsedildiginigörüyoruz. Bu antlasma içerisinde az gelismis, gelismekte olan ve endüstriyelgelisimde geri kalmıs bölgelerin desteklenmesine yönelik bir amaca yönelik birpolitika olusturma çabasını görüyoruz. Ancak Avrupa bölgelerinin sınıflandıracakkriterlerin belirlenebilmesi için 1988 yılını beklemek gerekecektir.Kriterleri sosyolojik-cografi ve istatistiksel kriterler olarak iki grupta inceleyebiliriz. lkolarak istatistiki kriterler olarak Eurostat tarafından yaratılan NUTS adlı yapıyıgörüyoruz. Buna göre Avrupa bölgeleri 3 sınıfa ayrılmakta ve bu üç sınıfta kategorizeedilecek bölgeler nüfuslarına göre ayrıstırılmaktadır. Söyle ki en alt esik 150 bin ileen üst esik olarak 800 bin nüfuslu alanlar NUTS 3 denilen bölgeleri olustururken; 800bin 3 milyon arasında nüfusa sahip bölgeler NUTS 2 yi ve son olarak 3 milyon ile 7milyon arasında ki bölgelerde BUTS 1 denilen seviyeleri olusturmaktadır. Eurostat.ın2003 verilerine göre Avrupa Birligi içerisinde buluna üye ülkelerin olusturdugu yapıda89 NUTS 1, 254 NUTS 2 ve 1214 NUTS 3 seviyesinde ünite bulunmaktadır. Digertaraftan cografi ve sosyolojik kriterlere göre de bölgeleri sınıflandırabiliyoruz.Bölgeninmerkezi, sınır, daglık vs. gibi cografi olarak bulundugu yere göre sınıflandırmayapılabildigi gibi bölgenin gelisme seviyesine zenginlik-yoksulluguna ve gelismedeger kalmıslıgı gibi kriterlere göre de sınıflandırma yapabiliyoruz.Bölgesel politikanın finansal açıdan ilk adımı olarak 1975 yılında orijinal adıylaFEDER olan Avrpa Bölgesel Gelisme Fonunun kurulmasını görüyoruz. lk basta 1,4milyar avro bütçeye sahip bu bütçe ile belirlenen temel amaç üye devletleraracılıgıyla yardıma muhtaç bölgeleri finanse etmekti. Üye ülkeler FEDER.i bir neviek bir finansman kaynagı olarak görüyorlardı. Ancak zaman içinde birligingenislemeye baslaması ile bölgesel dengesizliklerin ciddi bir yapıya büründügünügörüyoruz. Özellikle Yunanistan, spanya ve Portekiz.in genisleme sürecinde birligegirmeleri ile birlikte bölgesel dengesizlikler ciddi bir sorun teskil etmeyebaslamıstı.iste bu asamada bölgesel politikanın uygulama sürecinde üye devletlerindominant yapıda ki etkinliginin yerini büyük bir otonomiye sahip olacak komisyonunaldıgını görüyoruz. Yavas yavas merkezi yapıdan yerel bir yapıda bölgeselsorunların ve çözümlerinin ele alınmaya baslamasını izliyoruz. Avrupa Birligiölçeginde ki bu büyük yapıda FEDER.in tek basına etkin bir fon olarak kalmayıpbunun yanında FSE (Avrupa Sosyal Fonu), FEOGA gibi diger fonlarında devreyegirdigini görüyoruz.1986 tarihli Acte Unique (Tek Antlasma) ile ve sonrasında 1988 yılında ki Fonlarınreformu ile bölgesel politika gerçek bir ekonomik ve sosyal uyum politikası halinegeliyor. Buna göre farklı bölgeler arasında ki farklılıkların aza indirilmesi ve gerikalmıs bölgelerin desteklenmesi ile sosyal ve ekonomik uyumun yakalanmayaçalısıldıgından bahsedebiliriz.Uyum unsurunun tüm toplulugun bir isi olarakgörülmesi bölgesel politikaya yönelik programların uygulamalarında belirli bir kolaylıksaglamıstır.1989-1993 yıllarını kapsayan periyot da birlik bütçesinde ayrılan payın 68 milyaravroya yükseldigini ve baslıca 5 objektif belirlendigini görüyoruz. Objektif 1gelismekte geri kalmıs bölgelerin gelismesine ve yapısal ayarlamaların yapılmasınayönelik bir çalısma olarak önümüze çıkıyor. Objektif 2 ise sınır bölgelerinin veendüstriyel olarak geri kalmıs bölgelerin kalkınmasında rol oynarken; objektif 3 ve 4ün uzun süreli issizlige baglı ve gençlerin mesleki gelisimleri ile ilgili sorunlarınçözümüne yöneldiklerini görüyoruz.. Son olarak objektif 5a ve 5b ler ise tarımsalyapıların ve geri kalmıs kırsal alanların modernlestirilmesine yönelik objektifler olarakkarsımıza çıkıyor..1993 yılında yürürlüge giren Maastricht Antlasması ile bölgesel politika, ortak pazarınve ekonomik-parasal birlige paralel olarak birligin en önemli amaçlarından birisihaline geliyordu. Aynı antlasma içerisinde 263 no.lu madde ile ?Bölgeler Komitesi?ismi ile yeni bir kurumun kurulusunu görüyoruz. En basta belirlene 5 alanda tavsiyekurumu olarak göze çarpan bu kurumun ileride karar alma asamasında önemli birorgan haline geldigini görüyoruz. Yerindelik ilkesi geregince karaların vatandaslaraen yakın olacak seviyede alınıp uygulanmasına çalısıldıgını yine bu dönemdegörüyoruz.1993 yılında toplanan Edimbourg Avrupa Konseyinde; bölgesel politikaya 177 milyaravronun aktarıldıgını ve yeni bir enstrüman olarak IFOP ismiyle balıkçılıga yönelik biryeni enstrumanın devreye sokuldugunu görüyoruz.Bu tarihlerde birlige Avusturya, Finlandiya ve sveç'in de katılımlarıyla yeni bir altıncıobjektifin yaratıldıgına sahitlik ediyoruz. Buna göre asırı derecede az nüfusyogunluguna sahip bölgelerin yapısal ayarlanmaları ve gelisimlerini saglama isi buyeni 6.ıncı objektife bırakılıyordu.1999 yılına geldigimizde Berlin zirvesinde önemli degisikliklerin yapıldıgına sahitoluyoruz. Bunlardan en önemlisi olarak yukarıda sayılarını altı olarak telaffuz ettigimizobjektiflerin sayısının yeni olusumla birlikte üçe indigini görüyoruz. 2004 yılında 10yeni üye devletin Birlige katılımı sürecinde 2000-2006 periyodunda fonlarınbütçelerini toplamının 213 milyar avroya ulastıgını görürüz. Yine bu dönemde üyeliköncesi birlige uyumu saglamaya yönelik yapısal enstruman olarak ISPA.yı; kırsal vetarımsal gelisme için katılımın özel programı olarak SAPARD isimli yapılarıgörüyoruz.Günümüzde yapısal fonlardan yüzde 64 ile en büyük payı alan unsur olarak sayılarıüçe indirilen objektifler arasında bulunan Objektif 1.in aldıgını görüyoruz. Bunu yüzde11.er payla Objektif 2 ve objektif 3 izlerken, uyum fonunun yüzde 8 lik bir paya sahipoldugunu görüyoruz.Objektiflerin dısında bir baska unsur olarak Topluluk nisiyatif Programlarınıgörüyoruz. Baslangıçta sayıları 13 olan bu programlar 2000-2006 dönemindeyerlerini 4 temel inisiyatif programına bırakmıs durumdadırlar. Bu programların temelamacı tüm Avrupa'da spesifik problemlere ortak çözümler bulmaya çalısmak olarakbelirlenmistir. Ancak bu derece önemli bir sorumluluga sahip bu programların yapısalfonlardan aldıgı payın sadece yüzde 5.35 oldugunu görüyoruz. Bu dört programısayacak olursak sınırlar,milletler ve bölgeler arası bütünlesmeyi hedef alanINTERREG; kriz içinde bulunan yerlesim yerleri ve sehirlerin rehabilitasyonunda yenistratejiler belirlemeye çalısan URBAN; kırsal alanların sosyo-ekonomik operatörlerinibir araya getirmeye çalısan LEADER+; ve son olarak is pazarına giriste esitsizliklereve ayrımcılıklara nedene olan faktörleri ortadan kaldırmaya çalısan EQUAL isimliinisiyatif programlarını görüyoruz. Tüm bu programlar FEDER, FSE ve FEOGA-O gibiyapısal fonlarla finanse edilmektedir.Hangi yapısal fonun hangi objektif ve inisiyatifi finanse ettigini görmek istersek;FEDER objektif 1, objektif 2, Interreg ve Urban.ı finanse ederken; FSE her üçobjektifle birlikte Equal.i finanse etmektedir. FEOGA-O nun objektif 1 ve Leaderprogramını finanse etmesinin yanında; IFOP.un sadece objektif 1 için bir finansmanyarattıgını tespit ediyoruz.Peki bu fonların aksiyon prensipleri nelerdir sorusuna cevap olarak dört temelprensipten bahsedebiliriz. Bunları özeklenme, katkılama, partnerlik ve programlamaolarak sıralayabiliriz. Özeklenme prensibine göre yardımların zor durumda bulunanalanlara öncelikli olarak gönderilmesinin hedef alındıgını görüyoruz. Katkılamaprensibinde ise Birlik yardımlarının ulusal bütçe finansmanı için kullanılamayacagısartını görüyoruz. Buna göre üye devletler her objektif için kamu harcamalarınıkendileri saglamak zorundadırlar. Partnerlik prensibince ise yerindelik ilkesine vurguyapıldıgını, buna göre Avrupa Komisyonu'nun, üye devletin ve yerel-bölgeselotoritelerin bir araya getirilme gayretinde olundugunu görüyoruz. Son olarakprogramlama prensibine göre de organizasyon, karar alma ve finansman süreçlerininbirkaç yıllık belirli bir periyodu kapsayan programların temelinde hayatageçirilmesinin öngörüldügünü saptıyoruz.Yapısal fonların 2000-2006 bütçesinin ayrıntılarına baktıgımızda; 15 üye devlet içinayrılan bütçenin 213 milyar avro iken, daha sonra üye olan 10 devlet ile bütçeye 21,6milyar avroluk ekleme yapıldıgını ve bugün 25 üye devletten olusan Birligin yapısalfonlarının bütçesinin toplamda 235 milyar avroya ulastıgını görüyoruz.Birligin bölgesel ve uyum politikalarında bu denli önemli bir role sahip yapısal fonlarınkurumsal örgütlenmesine bakacak olursak, en tepede Avrupa Konseyini bu fonlarınbütçelerinin belirlenmesinde ve bu belirlenen bütçelerin kullanım kurallarınıntespitinde karar alıcı kurum olarak olarak görüyoruz. Yardımlardan yararlanacakalanların tespiti Avrupa Komisyonu tarafından üye devletlerle yapılan anlasmalarneticesinde belirleniyor. Bu belirlenmenin ardından ilgili devlet veya bölge oradabulunan sosyo-ekonomik unsurların ve sivil toplum kuruluslarının da dahil oldugu birsüreçte planlar hazırlayıp, bu planları komisyona sunuyorlar. Komisyon ile plansahibi devlet arasında yapılan müzakereler sonucunda eger komisyon planlarınbirçok açıdan degerlendirmesinde yararlı olacagına ikna olursa planların hayatageçirilmesi için bir avans veriyor. Artık temel plan çerçevesinde ele alınanprogramların detayları ulusal ve yerel otoriteler arasında kararlastırılırken, komisyonasadece bilgilendirme yapılıyor. Artık operasyonel safhada sorumluluk programınamaca uygun bir seklide yürütülmesinde sorumlu olan yerel otoritede oluyor. Elbettebu otorite ekonomik,sosyal ve çevresel aktörler ile destekleniyor ve mutlaka içinKomisyon tarafından kendisine aktarılan paranın hedeflenen programın hayatageçirilmesi için harcandıgını ispat etmek yükümlülügünde bulunuyor. Komisyonyerinde denetim sistemleri ile kontrolü saglayarak programın tamamlanması içingerekli olan kaynagın geri kalanını da tahsis etmektedir.Avrupa Birligi'nin olusumunda ve devamında ki genisleme süreçlerinde yapısı veiseyisi sürekli olarak deforme olan bir bölgesel politikanın yeni reform süreçleri ilezamana ve gelismelere ayak uydurmaya çalısarak birligin bütünlesmesinde ki enönemli yapı taslarından birisi olarak rolünü sürdürdügünü görmekteyiz.Su ana kadar tarihsel gelisiminden bugünkü varolan yapıya kadar olan süreciinceledik. Peki sürekli bir degisim ve gelisim gösteren canlı bir organizma olan Birliginihtiyaçları dogrultusunda, önümüzde ki dönem olan 2007-2013 sürecinde BölgeselPolitika'da ne gibi gelismeler ve degisimler olacagı sorusunun cevabını arayacagız.Yukarıda sürekli dile getirdigimiz gibi Bölgesel politika unsurları zamanla vegenislemelerle birlikte sürekli yenilenmesi ve gözden geçirilmesi gereken unsurlarolarak göze çarpıyor. Özellikle 2004 yılında ki 10 yeni devletin katılımıyla bunugerekliligi apaçık bir sekilde ortaya çıkmıs oldu. Zira yeni üye devletler ile diger 15üye devletlerin arasında ki gelisme farklılıkları büyük boyutlardaydı. Peki bugünekadar bölgesel gelisme farklılıklarını azaltmaya yönelik bir amaç için ugrasanbölgesel politikanın finansmanında genisleme süreci ile bir zafiyet olusmasıkarsısında ne yapılabilirdi. Özellikle önümüzde ki dönemde Romanya veBulgaristan'ında Birlige üye olacaklarını da öngörürsek bu gelisim farklılıkları çokdaha büyüyecek ve bunların finansmanı birlik açısında daha da zorlasacak. ste buyeni dönemde bölgesel politika ile uyum politikasının beraber ve iç içe yürüyeceginigörüyoruz. Uyum politikasına göre iki temel yaklasım bulunuyor: finansaldayanısmayı içeren yeniden dagıtım ve gelismenin desteklenmesi yaklasımları. Bunagöre yapısal fonlar ile uyum fonları bir arada toplayarak bunlara yapısal aksiyonlaradının verildigini görüyoruz. Uyum politikası ile yapısal faktörleri güçlendirerek azgelismis bölgelerin rekabet gücünü artırmak ve büyümelerini desteklemek hedefindeolundugunu görüyoruz. Bu yapısal faktörler arasında büyüm oranı, is, çevre, sürekligelisme, yeni iletisim ve bilgi teknolojilerinin kullanılması ve ulasımı görüyoruz.Üretim yapılarının farklılastırılması ve modernlestirilmesi, gerekli altyapımateryallerinin ve insan kaynagının olusturulup yetistirilmesi ve en önemlisi bilgi veyenilik üzerine kurulu ekonomik aktivitelerin gelismesinin cesaretlendirilmesi yönündehedeflerin belirlendigini görüyoruz. Buda sunu gösteriyor ki; kalkınmada geri kalmısbölgelere sadece parasal olarak finansman yapılmasının ötesinde insan kaynagı,altyapı, üretim yapıları faktörlerinin iyilestirilerek bilgi ve teknoloji yatırımlarıyapılmasının daplanlandıgını görüyoruz.Lizbon Stratejisinde belirtildigi üzere, Avrupa Birligi'nin 2010 yılında en rekabetçi bilgiekonomisine sahip unsur olma hedefi uyarınca bilgi ve is stratejinin merkezinde yeralan en önemli iki unsur olarak karsımıza çıkıyor. Özellikle teknoloji, iletisim veyenilik üzerinde ısrarla duruluyor. ste bu çerçevede rekabet, bilgi ve is gibi üç temelözellik üzerine kurlu yeni bir bölgesel politika ile karsılasıyoruz. Yine bu belirlenenobjektiflerin finansmanında yapısal fonların ve uyum fonunun kullanıldıgınıgörüyoruz. Yine bir baska strateji olan Göteborg Stratejisinde tüm bunlara çevreninkorunması ve gelismenin uzun süreli bir modelinin gerçeklestirilmesi hedeflerinineklendigini görüyoruz. Son olarak 2005 yılında Komisyon tarafından önerilenyenilenmis Lizbon stratejisinde gelisme ile is arasında yeni bir partnerlik kuruldugunugörüyoruz. Kalıcı bir gelismeyi daha iyi kalitede daha fazla sayıda is olanagıyaratarak cesaretlendirmenin benimsendigini görüyoruz.Bu süreçte belirli dönemlerde Uyum üzerine raporlar hazırlandıgını görüyoruz. lki1996 yılında çıkan rapor uyum politikasının gerçeklesmesi için gerekli ilerlemeetaplarını gösterirken aynı zamanda Ajanda 2000 gibi uyum politikasında yapılacakreformların hatlarını çiziyordu. kincisi 2001 yılında hazırlanan uyum raporu gelecekte27 üyeye ulasma perspektifine sahip Birligin bölge ve devletlerinin durumunuinceliyordu. Genisleme ile bölgeler arası ekonomik ve sosyal farklılıkların daha dabüyüyecegi tespitinde bulunuluyor ve bunların iyilestirilmesi için objektiflerin veinisiyatiflerin sayılarının ve içeriklerinin yeniden yapılandırılmasından katılım öncesiaday ülkeleri destekleme fonlarına kadar bir dizi degisikliklere iliskin çesitli tespitlerveriliyordu. Sonuncusu 2004 yılında hazırlanan üçüncü uyum raporunda ise bölgeselve uyum politikaların ile ilgili önemli degisikliklere gidiliyor; mesela URBANprogramına baglı projeler iptal, kırsal gelisme bölgesel politikanın alanından çıkarılıptarım politikasına yönlendiriliyor, ayrıca yapısal fonların her biri için yeni yönetmeliklerolusturuluyordu. Bölgesel politikanın topluluk bütçesinde aldıgı ay 2006 itibari ileyüzde 32 iken bunun 2013 yılında yüzde 35,7 olması planlanıyordu.2000-2006 periyodunda topamda 9 objektif ve 6 enstrumandan olusan bölgeselpolitika 2007-2013 periyodunda yoluna 3 objektif ve 3 enstruman ile devamediyordu.Enstruman olarak sadece FEDER, FSE ve Uyum Fonu kalırken,objektiflerin yerine Yönesme, s ve Bölgesel Rekabetçilik, Avrupa ÜlkeselBütünlesmesi objektiflerinin getirildigini görüyoruz. Bunlar arasında 264 milyaravroluk bir paya sahip olması planlanan Yönesme objektifinin aynı yerini aldıgıobjektif 1 gibi en büyük paya sahip oldugunu görüyoruz. Bütçenin bu üç objektifarasında dagılımında Yönesme yüzde 78 gibi büyük bir pay sahip iken, s veBölgesel rekabetçilik yüzde 18 ve ülkesel bütünlesme objektifide yüzde 4 lük bir payasahip gözüküyor. Tabii bu yeni periyot da bütçenin 213 miyar avro'dan 336 milyaravro'ya çıkarıldıgını belirtmemiz gerekiyor.Uyum politikasının yeniden yapılandırılması sürecinde, finansal alanda üç yeniinisiyatif olusturulmustur: JASPERS, JEREMIE ve JESSICA. Bu inisiyatiflerKomisyon tarafından, üye ülke ve bölgelere fonların saglıklı ve etkili yönetiminde,finansal araçların daha iyi kullanımında ve projelerin kalitelerini iyilestirmekonularında yardım amaçlı olusturulmustur. nisiyatiflerin temel özellikleri arasında,herbir inisiyatifin bir yeni programa özgü olması, Komisyon, Avrupa Yatırım Bankasıve diger uluslar arası finansal kurumların kooperasyonunu gerektirmesi ve böyleceulusal ve bölgesel kurumlar bazında kapasitelerin arttırılmasından söz edilebilir.JASPERS, uyum fonu ve FEDER tarafından finanse edilen büyük projelerinhazırlanması için teknik asistans hizmeti verilmesi amacıyla olusturulmus veKomisyon, Avrupa Yatırım Bankası ve Avrupa Yeniden Yapılanma ve GelisimBankası isbirligi ile yürütülmektedir. Esas amacını üye ülkelere, ulasım, çevrealtyapısı ve enerji alanlarında kaliteli projeler hazırlamaları için yardım teskiletmektedir. Teknik, ekonomik yada finansal asistans hizmeti vermektedir. Buinisiyatifin koordinatörlügünü her ülkedeki yapısal ve uyum fonlarından sorumluotoriteler yürütmektedirler. Bu otoriteler, ilk etapta, Luxembourg'daki JASPERSmerkezine direkt olarak talepte bulunurlar. Gelen taleplerin ve projelerin ısıgında,JASPERS'in öncelikleri ve amaçları bir eylem planı dahilinde ulusal otoriteler veAvrupa Komisyonu isbirligi ile belirlenir ve projeler bu eylem planına göre yürürlügegirer. Bu inisiyatifin 2006 yılı içerisinde yürürlüge girmesi öngörülmüstür. Söz konusuinisiyatifin kaynaklarını ise Avrupa Komisyonunun finansal ve Avrupa YatırımBankası'nın ise personel katkıları olusturmaktadır.Avrupa Komisyonu ve Avrupa Yatırım Bankası'nın bir önerisi ile kurulmus olan ikinciinisiyatif JEREMIE küçük ve orta ölçekli sirketlerin finansman olanaklarını iyilestirmekmikrokredilerin gelecek programlama dönemi için gelistirmek ve böylece yenisirketlerin kurulusunu ve yeni projeleri desteklemek amacıyla yaratılmıstır. Buinisiyatifin isleyisinde baslıca 2 etap vardır: Birinci etabı, 2006-2007 döneminikapsayan hazırlık safhası teskil eder. Bu etapta, Komisyon ve Avrupa Yatırım Fonu,ulusal ve bölgesel otoriteler isbirligi ile birlikte finansal alanda karsılasılabilecekengelleri degerlendirir ve bu degerlendirme sonucunda bir eylem planı önerirler.2007-2013 döneminde küçük ve orta ölçekli firmalara destek, bu inisiyatifin ikincietabını teskil eder. Üye ülkelerin otoriteleri ve Komisyon birinci etapta önerilmiseylem planına göre hareket etmeyi öngörmektedir: Spesifik amaçlar ve finansmanıiyilestirecek eylemler için gerekli sübvansiyonlar belirlenecektir. Bu noktada tekrar ikietap daha vardır: Bu etapların ilkinde otoriteler ?diger fonlar için fon? göreviniüstlenecek plasman fonunu seçerler; ikici etap ise finansman mekanizmalarını vekullanılacak kaynakları belirleyen finansman anlasmasının hazırlanısını teskil eder.Böylece operasyonel programın kaynaklarına ait kosullar ve biçimler belirlenmisolacaktır. Bu anlasmanın imzalanmasından sonra ise finansal araçların nihai seçimiyapılacaktır. Plasman fonu tüm finansal araçlara açık bir çagrı yapacak ve buaraçlara, bu inisiyatife katılım sansı verecektir. Seçilmis olan plasman fonu, buaraçları degerlendirecek, seçecek ve yasal ve periyodik olarak akkredite edecektir.Akkreditasyon degerlendirmeleri sonucunda akkredite edilmis olan finansal araçlarakatılım teklifinde bulunulacaktır. Seçilmis olan bu finansal araçlar ise çok küçük veküçük ve orta ölçekli firmalara, finansman anlasmasına baglı kalarak teknolojitransferi, yeni firma kurulumlarında destek olacak; ayrıca, bu firmaların yatırımlarınıtakip ederek plasman fonunun plasman anlasmasına uygun olarak kullanılıpkullanılmadıgını takip edeceklerdir.Üçüncü ve son yeni inisitiyatif olan JESSICA ise stratejik bir initisiyatif olup, AvrupaKomisyonu, Avrupa Yatırım Bankası, Avrupa Konseyi Gelisim Bankası ve digerbirtakım uluslar arası finansal kurumlar isbirligi ile olusturulmustur. Bu inisiyatifin enönemli amacını üye ülkelere ve onların otoritelerine kentsel gelisim ve yenilenme ileilgili projelerin finansmanları için sübvansiyonları, borçları ve diger olası finansalürünleri kombine ederek çözümler bulmak teskil eder. Bu inisiyatifin isleyisi JEREMIEinisiyatifinin isleyisi ile paralellik gösterir. JESSICA inisiyatifinin isleyis süreci birprogramlama etabı ile baslar. Öncelikle, kentsel gelisim projeleri degerlendirilir.Sonrasında ise otoriteler 2 farklı yol izleyebilmektedirler: Birinci yol, operasyonelprogramların kentsel gelisim fonlarına direkt katılımı üzerine kurulmustur. Adayprojelerin incelenip degerlendirilmesinden sonra katkı kosullarının, beklenensonuçların, yatırım plan ve stratejilerinin belirlendigi bir finansman anlasmasıimzalanır. Bu anlasmanın imzalanmasından sonra operasyonel programlamalardansorumlu otoriteler kentsel gelisim fonuna kaynak aktarırlar ve seçilmis projeler bukaynaklar tarafından finanse edilir. Otoritelerin izleyebilecegi diger ikinci yol isekatılım fonunun finansal aracılıgı üzerine kurulmustur. Diger yolda oldugu gibi, birfinansman anlasması imzalanır. Ancak bu sefer, bu anlasmayı katılım fonu veseçilmis olan fonlar imzalar. Sonrasında ise, projelerin seçimini, finansmanın vegerçeklesmesini takip ederek düzenli olarak raporlar hazırlar.Her ne kadar Avrupa Birligi'nin genislemesi beraberinde birtakım sorunlar getirse de,aslında üye ülkeler ve hatta aday ülkeler için Avrupa Birligi sosyal ve ekonomikplanda bir garanti teskil etmektedir. Bu noktadan bakıldıgında, Bölgesel ve UyumPolitikaları yeni üye ülkelere ve az gelismis bölgelere yardım edebilecek tekpolitikalar olarak Avrupa Birligi'nin en önemli politikaları olarak gözümüzeçarpmaktadır. Üç uyum raporunda durumu ve güncel egilimleri degerlendirenKomisyon, gelecek programlama dönemi için reform olarak nitelendirilen yeni biruyum politikası olusturmustur. Örnegin, 2000-2006 döneminde 4 çesit olan yapısalfonların sayısı, 2007-2013 döneminde azaltılmıstır. Avrupa Birligi'nin öncelikli alanlarıyeniden tanımlanmıs; amaçlar ve bu amaçların gerçeklestirilmesinde kullanılacakolan finansal araçlar yeniden belirlenmistir. Ayrıca yeni 3 tane inisiyatifolusturulmustur. Yapılan tüm bu yeniliklerle uyum politikasında yapısal bir degisimegidilmis ve artık günümüzde Uyum Politikası reformundan söz edilebilmektedir. | |