dc.description.abstract | Bu çalışma, neoliberal çalışma rejiminin çalışanlar üzerinde yarattığı baskıları ve bu baskılar karşısındaki bireysel stratejileri ortaya çıkararak, sosyal bilimlerde çalışma hayatı literatürüne katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Araştırma boyunca çalışan haklarının iyileştirilmesi açısından çalışma rejiminde yaşanması muhtemel bir değişmeyi sorguladık. Neoliberal çalışma koşulları karşısında bireyin çalışma hayatında varlığını nasıl sürdürdüğü ve daha da önemlisi bu rejimde neden bir iş talep ettiği temel merak konumuzdu. Buradan yola çıkarak Türkiye'de sanayi sonrası çalışma koşullarını, özel sektöre has çalışan tipinin nasıl olduğunu ve çalışanların çalışma koşullarıyla başa çıkma metotlarını araştırmaya çalıştık. Gerçekte özel sektör çalışanlarının neoliberal ekonomik sistemin baskılarına maruz kalıp kalmadıkları, bu baskıları ortadan kaldıracak direniş stratejileri geliştirip geliştirmedikleri, ekonomik sisteme gönüllü olarak katılmaya nasıl devam ettikleri gibi sorulara yanıt aradık.Araştırmanın sorunsalını şu şekilde ifade edebiliriz: Sanayi sonrası çalışma rejimi, toplumsal hayatın örgütlenmesinde olduğu kadar bireyin rolünün toplumsal olarak kurgulanmasında da kendisini nihai yol olarak dayatmaktadır. Buradaki temel hipotezimiz sistematik bir eyleme dönüşmedikçe bireysel stratejilerin toplumsal değişmeyi sağlamayacağı yönündedir. Hipotezlerimizi şu şekilde sıralayabiliriz: a) Sürekli gelişmekte olan iletişim ve ulaşım teknolojilerinin yoğun olarak kullanıldığı neoliberal ekonomide, ekonomik sömürü giderek daha görünmez bir hal almaktadır, b) Bu görünmez ekonomik sömürü karşısında bireysel çıkar arayışındaki çalışanlar kendi direniş stratejilerini geliştirmektedirler, c) Çalışanlar kendi direniş stratejilerini geliştirseler bile sömürü sistemine gönüllü olarak katılmaktadırlar çünkü bu gönüllü katılım onların direniş stratejilerinin bir parçasıdır, d) Koşullar ne olursa olsun iş süreçlerine kendini adama, çalışanlar tarafından bir erdem olarak görülmektedir ve işe kendini adama deneyimi emek piyasasında rekabeti artırmakta ya da örgütlü direniş stratejilerinin gelişmesini engellemektedir, e) İş hayatında teknolojik yöntemlerin kullanımı ikili bir süreci beraberinde getirmektedir: Teknoloji bir yandan bireyin kendini özgürce ifade etmesini sağlaması açısından bir özgürleşme aracıyken diğer yandan bireyin gözetim teknikleri tarafından sistematik olarak kuşatılmasına sebep olur ve direniş olasılığını emer.Bu çalışmada, yeni neoliberal çalışma rejiminin merkezini oluşturduklarından dolayı özel sektörde çalışan beyaz yakalıları inceledik. Her ne kadar bu rejim, kamu dâhil, diğer toplumsal alanlara yayılmış olsa da, özel sektör hala çalışma düzenin billurlaştığı alanı oluşturmaktadır. Bu sebeple birçok sektörden ve farklı pozisyonlarda çalışan 44 beyaz yakalı çalışanla derinlemesine görüşme yaptık. Aynı zamanda çalışma nesnemiz açısından geniş bir karşılaştırma alanı yaratabilmek için yalnızca bir sektörün çalışanlarını ya da tek bir pozisyonda çalışanları ele almak yerine tek tek çalışanların deneyimlerine yönelerek görece bir genellik yaratmaya çalıştık.21 kadın ve 23 erkekten oluşan görüşmecilerimiz, beyaz yakalı özel sektör çalışanları arasından tesadüfi olarak seçildi. Görüşmeler İstanbul ve İzmir gibi Türkiye'de erken dönemde sanayileşen sınırlı sayıdaki şehirlerden ikisinde gerçekleştirildi. Aynı zamanda bu iki şehrin seçilmesi, küresel pazarla bütünleşme dereceleri ve hizmet sektörünün gelişmesi açısından da önemliydi. Ancak İstanbul'a göre İzmir'in sanayi sonrası ekonomik düzenle bütünleşmek açısından daha başlangıç aşamasında olduğu kabul edilebilir. Çalışılan şehrin coğrafi konumunun, görüşmecilerin cevaplarında büyük rol oynadığı söylenebilir çünkü görüşmecilerin ekonomik sistemle kurduğu bağın çalıştıkları şehrin, sanayi sonrası üretim ilişkilerini geliştirme kapasitesine bağlı olduğu bir gerçektir. Aynı zamanda görüşmecilerin yaşları konusunda sahadan aldığımız veriler doğrultusunda üç yaş kategorisi (22-30, 31-39, 40 ve üstü) belirledik. Bu yaş kategorileri bazı cevapları etkilemiş olsa da genel sonuçlar üzerinde belirleyici bir role sahip olmamıştır. Aynı durum cinsiyet göstergesi için de geçerlidir. Cinsiyet, görüşmecilerin bazı söylemlerini yönlendirmiş olsa da, cinsiyetin aldığımız cevaplar üzerinde doğrudan bir etkisi bulunmamaktadır.Aynı zamanda, yalnızca görüşmelerle sınırlı kalmamak ve görece daha genel sonuçlara ulaşmak istediğimizden araştırmamızda çeşitli reklam analizlerine de yer verdik. Toplumsal değişmenin gerçekleşme ihtimalini tartışmak niyetiyle farklı teorik görüşleri karşılaştırdık ve dahası bu teorik görüşler üzerinde tartışmalar gerçekleştirdik.Saha araştırmamız esnasında görüşmecilere ulaşmakla ilgili bir zorluk yaşanmadı. Ancak görüşmeler sırasında anlatı konusunda zorluklar yaşadık. Çünkü görüşmecilerin birçoğu işyerleri ve çalışma koşullarıyla ilgili olarak ketum bir tavır içindelerdi. Olayları ve durumları detaylarıyla anlatmakta güçlük çektiler ya da detayları önemsemediklerini ifade ettiler. Bizce görüşmecilerin bu tutumu, karşılaştıkları durumları içselleştirme dereceleriyle doğru orantılıydı.Araştırmamız boyunca beyaz yakalı çalışanların çalışma hayatlarına dair birçok veri elde ettik. Öncelikle beyaz yakalı çalışanların bugünkü çalışma koşullarının tanımlanmasında çalışma süreçlerinin bireyselleşmesi, performans kaygısı ve güvencesizleştirmenin merkezi bir öneme sahip olduğunu gözlemledik. Bu koşullar bir yandan hayat kalitesini düşüren ve bireyi çalışma hayatında yalnızlaştıran baskı mekanizmalarını oluştururken, diğer yandan çalışma süreçlerini yumuşattıkları için baskının içselleştirilmesine sebep olmaktadırlar.Yaptığımız anket ışığında özel sektörde çalışan beyaz yakalıların çalışma hayatı karşısında sergiledikleri tutumları temsil eden altı konu belirledik. Birincisi çalışmanın erdemini vurgulayan çalışma övgüsü tutumu, ikincisi görece özerk ve özgür bir çalışma hayatı arzusunu temsil eden sanayi ve sanayi öncesi emeğe atıf, üçüncüsü esnekliği özgürlük olarak gören ve olumlayan esneklik arayışı, dördüncüsü bireysellik vurgusu, beşincisi iş ve mesleğin birbirinden ayırt edilememesi ve son olarak çalışmayı bir ayrıcalık göstergesi olarak görme tutumu. Bizce bu tutumlar çalışma koşulları karşısındaki rıza süreçlerinin oluşumunda önemli rol oynamaktadır. Aynı zamanda tüketim pratiklerinin baskı mekanizmalarının yeniden üretilmesinde bir tuzak alanı oluşturduğunu ve bu mekanizmaların sorunsallaştırılmasına engel teşkil ettiğini gözlemledik.Araştırmamız aynı zamanda rıza süreçlerinde teknolojinin rolünün önemini de ortaya koydu çünkü teknolojik yöntemlerin bireyi sistematik olarak kuşatacak şekilde işlediğini gördük. Çalışanlar iş yerlerinde gözetim teknikleri tarafından kuşatılmış ve iktidar mekanizmalarını görünmez kılan bu teknikler çalışma hayatındaki baskıları görece hafifletmiştir. Buna karşın bu teknikler iktidarın yayıldığının ve çalışanları bu iktidarın bir parçası haline getirerek onları kapsadığının sembolüdür. Bu sebeple teknolojik yöntemler ve özellikle gözetim teknikleri, çalışanların kendi sömürülerine gönüllü olarak katılmalarını sağlar.Amacımız aynı zamanda sanayi sonrası çalışma rejiminde bireylerin çalışma koşullarıyla başa çıkma yöntemlerini incelemek olduğu için çalışma pratikleri üzerinden bir direniş tipolojisi oluşturduk: müzakereci, sebatkâr ve kurnaz. Müzakereci tip, müzakereyi bir direniş stratejisi olarak kullanmaktadır çünkü müzakere ortamı iletişimin devam etmesini sağlar. Herhangi bir sebepten ötürü iletişimin kopması müzakerecinin strateji alanını kaybetmesine sebep olacağından bunu bir tehlike olarak görür. Sebatkâr uyum stratejisi üzerinden bir direniş sergiler. Onları değiştirme gücüne sahip olana kadar kötü çalışma koşullarına katlanır ve bir adaletsizlikle karşılaştığında hemen eyleme geçmek yerine sabretmeyi tercih eder. Son olarak çalışma hayatında sıklıkla karşılaştığımız kurnaz tipi, tepkiselliğini gizleyerek direniş gösterir. Koşullar karşısında herhangi bir tepki göstermez, hatta koşullara uyumlu davranır ancak sürekli kaçamak yaparak normları deler. | |
dc.description.abstract | With this study, we aim to contribute to the working life literature in social sciences by revealing the pressure that the neoliberal work regime urges on the employees, and the individual strategies against these constraints. Throughout this research, we questioned a possible change in terms of the betterment of the employee rights in the work regime. Our basic concern was that how an individual continued his existence against neoliberal working conditions and even more importantly his demand for a job in this regime. From this point forth, we tried to research postindustrial working life conditions in Turkey, the worker-type of private sector and their diverse methods to encounter the constraints.We examined whether the private sector employees encountered the pressures of the neoliberal economic system and whether they developed any resistance strategies to eliminate the constraint applied on them, and also we tried to find an answer to the question of how they continued to be a part of this economic system voluntarily.We can put the problematic of our research this way: In the postindustrial society, the work regime imposes itself as a unique way to the organization of social life as well as the social construction of individual?s role. Our basic hypothesis is that individual strategies may not achieve a social change unless they are transformed into collective, systematic action. We can specify our hypothesis as follows: a) In the neoliberal economy where communication and transportation technologies are intensely used and which are constantly advancing, economic exploitation is becoming more invisible, b) Employees who are in search of individual benefit against this invisible economic exploitation develop their own resistance strategies, c) Even if the employees manage to create their own resistance strategies, they participate in this exploitation system voluntarily because this voluntary participation is a part of their resistance strategies, d) Whatever the circumstances are, devoting oneself to the working process is considered as a virtue among the employees and this self-commitment experience either increases the rivalry in the labor market or prevents the development of the organized resistance strategies, e) The use of technological procedure in the working life brings along a double process, that is, on the one hand technology is a means of an emancipation in terms of providing an individual with the chance of expressing himself freely, on the other hand it causes them being encircled systematically by surveillance techniques which in fact absorbs the possibility of resistance.In this research, we particularly studied the white collars as they formed the core of the neoliberal working regime. Despite the fact that this regime spread to other social domains, including the public sphere, the private sector is still the realm where working order is crystallized. Therefore, we made interviews with 44 white collars at different positions from various sectors. Also, in order to create a wide comparison field for our research object, instead of dealing with only one specific sector or the employees at the same position, we canalized to the employees? experience one by one so that we could establish a relative generality.These 44 interviewees, 21 women and 23 men, are chosen at random among white collars from private sector. The interviews were made in İstanbul and in İzmir, both of which were priorly industrialized in comparison with the other cities in Turkey. The reason why we especially chose these two cities for this fieldwork was that the significance they possessed in their integration degree to the global market and the development of service sector. Yet, when compared with Istanbul, Izmir can be qualified as a city which ranges at the start-up phase in terms of its integration to postindustrial economy. We can point out that the place of work, geographically, has importance in the interviewees? responses because the relation constructed by workers with the economic system bases on the capacity of the city with regards to its capability to create postindustrial relations of production. In addition, we divided the interviewees into three categories of age (22-30, 31-39, 40 and plus). Although the age factor bared some effect on the interviewees? responses, we can denote that they did not change the results generally. The same thing was seen for indicator of sex. Although sex influenced the interviewees? discourses, it did not have a direct effect on the responses we received.Also, as we did not want to limit ourselves with the interviews only, we used various analysis on commercials in our research so that we could reach relatively more general results. With the intention of discussing the possibility of social change, we compared different theoretical opinions and moreover we exchanged opinions on these theoretical views.During our fieldwork, we did not have any difficulties in contacting our interviewees. However, we experienced some hardship as most of the workers were in a kind of discreet manner because they did not want to talk about their work place and working conditions. They said they found it difficult to describe the events or conditions in detail or remarked they did not in actual fact pas attention to the details in the places they work. In our opinion this attitude of the interviewees was directly proportionate to interiorizing the circumstances they were in.Throughout our research, we obtained a lot of data regarding the white collars? working life. We observed that while trying to define the white collars? working conditions in today?s world, the individualization of working process, performance anxiety and the precarization were of vital importance. These conditions, on the one hand reduce the quality of life and create the mechanisms of constraint which cause an individual to be isolated in his working life, on the other hand they soften the working process and cause the internalization of the constraint.In the light of the questionnaire we carried out, we determined six subjects which represent the white collars? attitudes towards the working life: 1) Praise of work attitude, which emphasizes the virtue of working, 2) Reference to industrial and pre-industrial labor, which is relatively autonomous and represents the wish for an emancipated working life, 3) Quest for flexibility, where flexibility is considered as emancipation and which is affirmed as well, 4) Individualization emphasis, 5) Inability to discern between the terms work and profession, 6) Regarding working as an indicator of privileges.In our opinion, these attitudes play a great role in the formation of the process of consent against working conditions. We also observed that consumption practices generate a trap domain for the reproduction of the pressure mechanisms and cause the non-problematizing of the mechanism.Our research also showed the role of technology in the process of consent for we observed that technological process encircled an individual systematically. Thus, employees are surrounded by surveillance techniques in their working place, yet as these techniques make the power mechanisms invisible, they ease the pressures in the working life relatively. In actual fact, these technologies are the symbol of the spread of the power which makes the employees a part of the power as well by making them get involved in the system. As a result, technological process and especially surveillance techniques lead the employees to take part in their auto-exploitation voluntarily.As our purpose is to study the diverse methods of white collar workers when they encounter the constraints of working life, we, therefore examined the resistance of the individuals against bad working conditions. With this study, we composed a resistance typology over working practices. There are three types of employees: negotiator, tenacious and cunning. The negotiator type uses negotiation as a resistance strategy so that this environment of agreement can help the communication continue. The negotiator type believes that if the communication breaks due to any reason, this will lead him to lose his strategy domain, so he considers such a possibility as a danger. The tenacious type performs a resistance over the strategy of conformity. Until he owns the power to change things, he endures bad working conditions and when he experiences any injustice, he prefers to be patient instead of acting immediately. The cunning type, whom we meet in the working life rather often, resists the circumstances by hiding his reactance. He shows no reaction against the bad conditions and even behaves in accordance with the conditions; however he violates the norms by evading constantly.Cette recherche que nous avons menée, vise à contribuer à la littérature de vie professionnelle dans la science sociale en mettant en évidence les contraintes imposé par le régime de travail et les stratégies individuelles face aux contraintes. Au cours de la recherche nous avons questionné la possibilité d?un changement dans le régime de travail en fonction des droits de travailleur. Nous étions curieux pourquoi les individus continuent à travailler dans les conditions de travail néolibérale, et plus important pourquoi ils demandent un emploi dans ce nouveau régime. En fait, nous avons examiné les conditions de travail postindustrielles en Turquie, le travailleur-type du secteur privé à l?ère postindustrielle et ses diverses méthodes de surmonter les contraintes. Nous avons essayé de répondre plusieurs question comme les suivantes : Est-ce que vraiment les travailleurs du secteur privé subissent les contraints du système économique néolibéral ou est-ce qu?ils ont déjà des stratégies de résistance qui leur donnent la possibilité de dépasser la contraint? Comment ils peuvent réussir à continuer à participer volontairement au système économique?Par conséquent brièvement notre problématique de recherche est le suivant : le régime de travail dans la société postindustrielle s?impose en tant qu?unique voie dans l?organisation de la vie sociale ainsi que la construction sociale du rôle de l?individu. Notre hypothèse principale : les stratégies individuelles ne peuvent pas être le catalyseur d?un changement social lorsqu?elles ne transforment pas à une action collective, systématique. Nos hypothèses sont comme le suivant : a) Dans l?économie néolibérale qui est accompagné par les technologies de communication et de transport, toujours en voie de développement, le système d?exploitation économique devient de plus en plus invisible ; b) Face aux système d?exploitation économique, les individus développent leurs propre stratégie de résistance à travers une quête de bénéfice individuelle ; c) Bien que les travailleurs disposent leur propre stratégie de résistance, ils participent volontairement à ce même système d?exploitation et cette participation représente une partie de ces stratégies de résistance ; d) Le dévouement du soi au processus de travail quel que soit les circonstance, de celui-ci, est conçu comme une vertu, qui par conséquent contribue à accroitre la compétition dans le marché de la main d??uvre et efface ainsi les stratégies de résistance ; e) L?usage des procédés technologique amorce un double processus, qui d?une part fournit des moyens d?émancipation à travers l?expression libre du soi, mais d?autre part suscite un encerclement systématique de l?individu par les technique de surveillance, d?où l?absorption potentielle résistant.Nous avons interrogé les cols blancs du secteur privée parce qu?ils constituent le centre de ce nouveau régime de travail néolibérale. Même si ce régime s?étende à plusieurs domaines, même à la sphère publique, le secteur privé constitue encore le point de cristallisation. Nous avons réalisé 44 entretiens semi-directifs avec les cols blancs dans plusieurs secteurs et des positions différents afin de comprendre l?intention des acteurs et leurs choix dans leur vie professionnelle. De plus il était important de créer un large domaine de comparaison des objets de recherche, autrement dit une gamme assez large. De cette manière nous avons visé relativement de créer une généralité par rapport au choix d?un seul secteur ou position.21 Femmes et 23 Hommes, ces 44 interviewés ont choisis par hasard. Ils habitent à Istanbul et à Izmir qui sont deux villes à l?ouest de la Turquie parmi une gamme assez restreinte qui s?industrialisent par avance. Ainsi, ces deux villes sont importantes au sens de leur degré d?intégration au marché global et celui de développement du secteur tertiaire. Par rapport à Istanbul, Izmir peut être qualifié comme une ville qui se trouve au stade de commencement à l?intégration à l?économie postindustriel. Le lieu de travail au sens géographique du terme a un effet primordial dans les réponses des interviewés, parce que le rapport qu?ils construisent avec le système économique dépend de la capacité de la ville à former les rapports de production postindustriels. De plus, nous avons construit trois catégories d?âge (22-30, 31-39, au-dessus de 40) en fonction des âges des interviewés. Même si ces catégories d?âge influencent quelque fois les données, nous pouvons prétendre qu?ils ne changent pas les résultats généraux. Ceci est également valable pour l?indicateur de sexe. Bien que ce dernier oriente les discours des interviewés, l?indicateur de sexe n?a pas changé les réponses des questions que nous avons posé.De plus nous avons fait des analyses de publicité afin de ne pas se limiter avec les interviews, car notre objectif était de saisir la vie professionnelle et le rôle de l?économie postindustrielle d?une manière relativement plus générale. Enfin, nous avons fait place aux débats théoriques. Nous avons également essayé de discuter nous-même à l?aide des divers cadres théoriques, afin de questionner la possibilité d?un changement social.L?accès au terrain était relativement facile pour nous, parce que les interviewés sont d?ailleurs des travailleurs dans le secteur tertiaire. Cependant nous avons rencontré les difficultés pendant les interviews. Car la plupart des interviewés étaient discrètes, c?est-à-dire ils ne parlaient pas facilement de leur vie professionnelle. Ils ne racontaient pas les évènements d?une manière plus détaillée malgré notre effort dans cette direction. A notre avis, la raison d?une telle difficulté peut être entrainée, au moins partiellement, l?intériorisation des conditions de travail par les travailleurs. Nous avons eu l?impression qu?ils avaient une notion de récit de vie ne mérite pas à être narrée.Au cours de la recherche nous avons obtenu plusieurs données sur la vie professionnelle des cols blancs du secteur privé. Tout d?abord, nous avons observé que l?individualisation des processus de travail, le souci de performance et la précarisation constituent une importance centrale dans le courage de définir les conditions de travail contemporain des cols blancs du secteur privée. Ces conditions ont double sens : d?une part ils composent les nouveaux mécanismes de contraintes qui isolent l?individu dans sa vie professionnelle et réduisent la qualité de vie, et d?autre part ils assurent l?intériorisation des contraints parce qu?ils assouplissent les processus de travail.Nous avons précisé six thèmes sur l?attitude à l?égard du travail chez les cols blancs du secteur privé à la lumière de notre enquête. La première attitude est l?éloge au travail qui fait l?accent sur la vertu de travail. La deuxième, c?est la référence à la main d??uvre préindustriel et industriel qui représente la recherche d?une vie professionnelle relativement libre et autonome. La troisième attitude face aux conditions de travail est la quête de flexibilité qui affirme les processus flexibles du travail et représente le désir d?avantage de celle-ci comme une liberté. La quatrième attitude concerne l?accent fait sur l?individualité. La cinquième attitude à l?égard du travail, c?est l?incapacité de distinguer le métier et l?emploi. La dernière attitude est la tendance de voir le travail comme indicateur de privilège. A notre avis, ces attitudes-là jouent un rôle principale dans le processus de consentement vis-à-vis aux conditions de travail. En plus, nous avons met en évidence que les pratiques de consommation constitue un domaine de piège dans la reproduction des mécanismes de contrainte et l?absence de problématisation de ces derniers.Notre recherche montre, de plus, l?importance de rôle de technologie parce que les procédés technologiques se fonctionnent comme un encerclement systématique de l?individu. Les travailleurs sont enveloppés par les techniques de surveillance dans les lieux de travail. Ces techniques, en rendant invisible les mécanismes de pouvoir, soulage les contraintes rencontrés dans la vie professionnelle. Cependant ils ont des symboles que le pouvoir s?étendre et comprennent le travailleur lui-même en lui faisant une partie de ce pouvoir. C?est pourquoi les procédés technologiques et surtout les techniques de surveillance suscitent la participation volontaire des travailleurs à leur propre exploitation.Comme notre objectif est ainsi d?examiner les méthodes des travailleurs pour surmonter les contraintes dans le régime de travail postindustriel, nous avons fait une typologie de résistance à travers des pratiques professionnelles. Il existe trois types résistants : le négociateur, le persévérant, le finaud. Le négociateur, comme on peut facilement saisir, utilise la négociation comme une stratégie de résistance. Car l?ambiance de négociation lui donne la possibilité d?assurer la continuation de communication. Le découpage de la communication par un raison quelconque constitue un danger pour lui parce qu?un tel découpage se termine par l?exclusion de la communication, et du coup le négociateur perd sa champs de stratégies. Le persévérant est un individu qui présente une résistance à travers la stratégie de harmonie. Il tolère les mauvaises conditions jusqu?à acquérir une puissance de les changer. Il n?entre pas immédiatement en action dans le moment où il rencontre l?injustice. La patience constitue son attitude principale. Dernièrement le finaud est un type résistant qui cache ses actes réactionnaires sous un air de simplicité. Il est à noter que ce type est le plus rencontré dans la vie professionnelle. Il parait son alentour comme quelqu?un tout à fait d?accord avec les conditions de travail. Mais il comporte d?une manière furtive. | en_US |