dc.contributor.advisor | Aydınonat, Nuri Emrah | |
dc.contributor.author | Övenç, Gökhan | |
dc.date.accessioned | 2020-12-30T08:31:00Z | |
dc.date.available | 2020-12-30T08:31:00Z | |
dc.date.submitted | 2013 | |
dc.date.issued | 2018-08-06 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/499858 | |
dc.description.abstract | Bu çalışmada iktisat bilimine çoğulcu yaklaşmanın iktisadın açıklama gücünepozitif katkı yapacağı ve çoğulculuk (pluralism) esasına göre hazırlanan ekonomi ders programlarının daha başarılı iktisatçıların yetişmesine olanak sağlayabileceği savunulacaktır.Çalışmanın son kısmında ise Türkiye'deki çoğulculuğun durumu hakkında fikir edinmek için iktisat yüksek lisans ve doktora öğrencileriyle yapılan anket ve mülakat çalışmasının sonuçları değerlendirilecektir.Çalışma dört ana bölümden oluşmaktadır. (1) İktisatta Çokluk ve Çoğulculuk, (2) İktisadın Açıklama Gücü ve Çoğulculuk, (3) İktisatçı Yetiştirme Süreci ve Çoğulculuk ve (4) Çoğulculuğun Türkiye İktisat Düşüncesindeki Yeri.Tezin ilk bölümünde, iktisadi düşünceler tarihinden günümüze iktisattaki çokluk ortaya konulacaktır. Merkantalistlerden, Fizyokratlara, Klasiklerden Marksistlere iktisadi düşünceler tarihinde benzer iktisadi olgular çok farklı şekillerde açıklanmıştır (Güngör, 2007). Geçmişteki bu farklılıklar günümüzde Ortodoksi ve Heterodoksi ayrımı şeklinde devam etmektedir. Ortodoks ve Heterodoks ayrımı ekoller arasındaki yöntemsel farklılıkları ve hangi ekolün iktisat eğitiminde baskın olduğunu ifade etmek için halen kullanışlı olsa da, modern iktisadın barındırdığı çeşitliliği, çokluğu, ekoller arasındaki karşılıklı beslenmeyi ifade etmesi açısından yetersizdir (Dow, 2006).Kriz veya diğer zamanlarda, iktisat bilimine getirilen eleştiriler iktisat içerisindeki farklılıkları göz ardı etmekte, iktisatçıları da tek tarz yöntem kullanan bir grupmuş şeklinde görmektedir. Halbuki iktisatta çokluk yani benzer olgularla ilgili çok sayıda alternatif açıklama vardır. İktisatta çokluk olmasına rağmen çokluğu meydana getiren alternatif yöntem, teori ve modeller aynı ortamda ve eşit şartlarda var olma imkânı bulamamaktadır. Bu durum, iktisatta çoğulculuk (pluralism in economics) tartışmalarını gündeme getirmektedir. xivDaha sonra, iktisattaki çokluktan (plurality in economics) hareketleçoğulculuk kavramı tanımlanacak ve yöntemsel çoğulculuğa yer verilecektir. Ardından iktisatta çoğulculuk (pluralism in economics) kavramıyla ilgili literatürdeki tartışmalar aktarılacaktır.Tezin ikinci bölümünde `İktisadın Açıklama Gücü ve Çoğulculuk` konusu ele alınacaktır. Öncelikle yöntem, model ve varsayımlar ile iktisadi açıklamalar arasındaki ilişki ortaya konulacaktır. Daha sonra açıklama kavramı (açıklanan, açıklayan) analiz edilip, tamamlayıcı ve rakip açıklamalarla ilgili literatür aktarımı yapılacaktır (Marchionni, 2005).Her bir yöntem ve model kullandığı varsayımlar ışığında iktisadi olgunun belirli yönlerini açıklamaya çalışmaktadır. Benzer iktisadi olguyu açıklamaya çalışan farklı yöntem ve teorik modeller ilk bakışta birbirlerinin rakibi gibi gözükse de, detaylı bir şekilde incelendiğinde çoğu zaman tamamlayıcı oldukları görülecektir.Böylelikle, iktisatta çoğulculuk sonucu ortaya çıkan farklı yöntemsel yaklaşımların açıklamaları hem birbirleriyle rekabet ederek hem de çoğu zaman birbirlerini tamamlayarak iktisadın açıklama gücüne pozitif katkı yapmaktadırlar.Açıklamaların tamamlayıcılığıyla ilgili işsizlik olgusu örneği verilebilir. İlk bakışta politika önerisi olarak birbirlerinin rakibi gibi gözüken işsizlikle ilgili alternatif yaklaşımların temelini oluşturan modellerin detaylı bir şekilde incelendiğinde teorik açıdan tamamlayıcı açıklamalar olduğu görülebilir.İşsizlik olgusu karmaşık ve pek çok faktörün etkilediği bir olgudur. İşsizlikleilgili modeller (yaptıkları varsayımlarla) bu karmaşık olgunun farklı yönlerine odaklanmaktadır. Bu gözle bakıldığında işsizlikle ilgili modellerin farklı farklı sorulara cevap aradığı görülebilir. Her soru işsizlik olgusunun farklı bir yönünün daha iyi anlaşılmasını sağlamaya çalışmaktadır. Benzer bir biçimde, farklı düşünce okullarının da farklı model ve yaklaşımlarıyla işsizlik olgusunun çeşitli yönlerini daha iyi anlamamıza olanak sağlayacak tamamlayıcı açıklamalar sundukları düşünülebilir. Neoklasiklere göre, insanlar asgari ücret veya fiyat mekanizmasının sonuçları itibariyle oluşan dengeden ötürü işsiz kalmaktadırlar (Stilwell, 2006, s.43). Bu düşünceye göre serbest piyasa mekanizmasına dış etmenlerle (minimum ücret, xvsendikalaşma vs.) müdahale edilmesi işsizlik sorununu çözmez, çözüm piyasanın kendi iç mekanizmasındadır (Stilwell, 2006).Keynesyen düşünceye göre ise işsizlik toplam talebin potansiyel üretim kapasitesinin altında olmasından ötürü ortaya çıkmaktadır (Stilwell, 2006, s.43). Bu düşünceye göre devletin doğrudan iş yaratıcı müdahalesi, para arzının artması gibi araçlarla işsizlik azaltılabilir. Marksistlere göre ise sermaye birikimini sağlamak amacıyla kapitalist sistemin sürekli elinin altında bulundurması gereken bir gruba ihtiyaç duymasından dolayı işsizlik vardır ve işsizlik kapitalist sistemin doğal bir parçasıdır. Sermaye sahipleri, işsizliği mevcut çalışanlarının maaşlarını yükseltmeme veya aşağı çekme baskısı aracı olarak kullanmaktadırlar (Stilwell, 2006, s.43). Bu üç ekol de işsizliğin, yani anlaşılmak istenen olgunun, farklı yönlerine vurgu yapmaktadırlar. Marksist düşünce ekonomik sistemi sınıf mücadelesi üzerinden açıkladığı için işsizliği de doğal olarak işçi sınıfı ile sermaye sınıfının mücadelesi olarak analiz etmektedir. Bir ekonomide işsizliğin var olması, işverenin kolay bir şekilde yeni işçi bulmasını kolaylaştırmaktadır. İşsizliğin var olması aynı zamanda mevcut çalışanların maaş artışı taleplerini de engelleyebilmektedir. Bu açıdan bakıldığında, Marksist açıklama işsizlik olgusunun işlevine, işveren tarafından nasıl bir şekilde kullanıldığına vurgu yapmaktadır.Neoklasikler ile Keynesyenlerin işsizlikle ilgili farklı açıklamalarınıntemelinde ise modellerinde kullandıkları varsayımlar yatmaktadır. Neoklasikler, bir ekonomideki işsizlik oranının piyasadaki arz/talep dengesi sonucu oluştuğunu ve bunun ancak piyasanın kendi içerisinde çözebileceğini söylerken fiyat ve ücretlerin tam esnek olduğu ve istihdamın doğrudan reel ücretlerle belirlendiği varsayımını kullanmaktadırlar. Bu işsizlik türü ancak uzun vadeli yatırımlar sonucu ekonomik genişlemeyle azaltılabilir. Keynesyenlerin talep artışı veya devlet müdahalesiyle işsizliğin azaltılabileceği şeklindeki görüşü ise fiyat ve ücretlerin esnek olmadığı ve tüketimin doğrudan hane halkı gelirine bağlı olduğu varsayımına dayanmaktadır. Her ne kadar bu iki bakış açısı birbirine rakip politika önerilerinin temelini oluşturuyor olsa da, Neoklasik yaklaşımın varsayımları dikkate alındığında, bu yaklaşımın odak noktasının Keynesyen yaklaşımınkinden farklı olduğu görülebilir. Bu üç yaklaşımın sunduğu teorik açıklamalar işsizlik olgusuyla ilgili farklı açıklananlara(explanandum) sahiptir ve bu nedenle tamamlayıcı özellikler gösterdikleri düşünülebilir.Açıklamaların rakipliği durumunda açıklamalardan en az bir tanesi hatalıdır. Örneğin A açıklananın tek sebebi B'dir şeklindeki bir açıklayan ile A açıklananın sebebi C'dir şeklindeki açıklayan aynı anda doğru olamaz. Çünkü ilk açıklayan A'nın `tek` sebebinin B olduğunu, 2. açıklayan ise C olduğunu belirtmiştir. Eğer ki,A olgusunun tek sebebi B açıklayanı ise C açıklayanı A'ya sebep olamaz. Tam tersi, eğer C açıklayanı A'ya sebep oluyorsa o zamanda B açıklayanı A'nın `tek` sebebi olamaz. Dolayısıyla bu iki açıklayan aynı anda doğru olamayacağı için en az bir tanesi yanlıştır. Marchionni rakip açıklamalarla ilgili örneği firma kümelenmesi üzerinden vermektedir. `Kümelenmenin tek nedeni maliyetlerin azaltılmasıdır` tarzındaki bir açıklama ile firma kümelenmesinin nedeni kolay bilgi ve teknoloji transferidir şeklinde bir açıklama birbirleriyle uyumsuzdur yani ikisi de aynı anda doğru olamaz (Marchionni, 2005, s.105). Görüldüğü gibi açıklama kavramının açıklanan (explanandum), açıklayan (explanan) şeklinde 2'ye ayrılarak analiz edilmesi iktisat bilimi açısından kullanışlı ve faydalıdır. Benzer olgulara dair çok sayıda alternatif açıklama, açıklanan ve açıklayan şeklinde detaylı bir şekilde incelendiğinde açıklamaların ya birbirlerini tamamladıkları ya da rakip oldukları görülecektir. İktisattaki çoğulculuk neticesinde; tamamlayıcı açıklamalar olgunun değişik yönlerine ışık tutarak olgunun daha kapsamlı anlaşılmasına imkân verirken, rakip açıklamalar ise açıklamalardan en az bir tanesinin hatalı olma ihtimalini ortaya çıkardığı için yöntem, teori veya modelin tekrardan gözden geçirilmesini sağlamaktadır. Tezin üçüncü bölümünde iktisatçı yetiştirme süreci ve çoğulculuk ilişkisi ele alınacaktır. İktisat lisans, yüksek lisans ve doktora çalışmalarında verilen iktisat eğitiminin müfredatı öğrencilerin nasıl birer iktisatçı olacağını belirlemektedir(Klamer ve Colander, 1987). Belirli ve tek ekole veya yönteme göre hazırlanan müfredatlarla yetişen iktisat öğrencileriyle, çoğulculuk esasına göre hazırlanan müfredatlarla eğitim alan öğrencilerin iktisada bakış açısı veya iktisat yapma biçimleri aynı olamaz. İktisada çoğulcu yaklaşılması iktisadın açıklama gücünü arttırabildiği gibi, iktisatçıların da olguları açıklama gücünü arttırabilir. Dolayısıyla,iktisat ders müfredatlarının çoğulcu bir yaklaşımla belirlenerek alternatif ekollerin ve yöntemlerin öğrencilere aktarılması, öğrencilerin iktisadi olgu ve süreçlere dair xviianlama, eleştiri, analiz, mukayese yeteneklerini daha fazla geliştirerek onları daha iyi birer iktisatçı yapabilecek zemini oluşturacaktır.Tezin dördüncü bölümünde Türkiye'deki çoğulculuğun durumu hakkında fikir edinmek için iktisat yüksek lisans ve doktora öğrencileriyle yapılan anket ve mülakat çalışmasının sonuçları değerlendirilecektir. Anket ve mülakat çalışmasına katılan öğrencilerin % 85'i bir iktisadi konunun hem ana akım hem de Heterodoks iktisat açısından ele alınmasının konunun daha kapsamlı anlaşılmasına imkân vereceğini belirtmişlerdir.Anket çalışmamızda, iktisatta başarılı olmak için hangi özelliklere sahip olunması gerektiğine dair sorulan bir soruda `problem çözmede yetenekli olmak` ile `matematikte çok iyi olmak` başarıyı en fazla etkileyen faktörler çıktı. Öğrencilere göre `iktisat lisans geçmişinden geliyor` olmak iktisat yüksek lisans veya doktora programında başarılı olmak için diğer faktörlere kıyasla daha az etkili durumdadır. Tezin bu bölümü Türkiye'deki iktisat yüksek lisans ve doktora eğitiminin genel bir resmini çizmekte ve öğrencilerin iktisat eğitimine bakışlarını, iktisadı nasıl algıladıklarını ve iktisat eğitiminden neler beklediklerini özetlemektedir | |
dc.description.abstract | The theories, models, methods, and assumptions used in economics are continually criticized, especially during crises, as unrealistic and unsuccessful in explaining economic phenomena and economic reality. This situation has been called `the crisis of economics,` although Marxists and other heterodox economists refer toit as `the crisis of mainstream economics,` believing their interpretations better explain phenomena than those of orthodox economists.Economics has always encompassed the plurality of interpretation. For instance, Neoclassical, Keynesian, and Marxist economists offer different interpretations of unemployment, just as Mercantilists and Physiocrats offeralternative explanations for the wealth of nations. Nonetheless, the diverse theories, methods, and models that constitute plurality in economic thought do not coexist as equals. For example, Neoclassical economics dominates heterodox approaches among university departments of economics. Consequently, discussions about pluralism in economics occur independent of plurality in economics. Genuine pluralism in economics means defending the possible validity of different methods, theories, and models in approaching similar phenomenon.This thesis `Pluralism in Economics and the Place of Pluralism in Turkish Economic Thought` argues that pluralism contributes to explaining economic phenomena. It addresses such questions as how to understand economic models, methods, and assumptions and how to determine those that are unrealistic. It asserts that academic curricula that embody pluralism prepare more successful economists. More comprehensive explanations and understanding of economic phenomena are possible when alternative and rival approaches are encouraged to exist in an equal conditions. This study consists of four main sections: (1) Plurality in Economics and Pluralism, (2) The Explanatory Power of Economics and Pluralism, (3) Economic Education and Pluralism, and (4) The Place of Pluralism in Turkish Economic Thought.The first section defines plurality in economics and gives examples from the history of economic thought to the present. Similar or identical phenomena have been explained in very different forms by Mercantilists, Physiocrats, Classicists, and Marxists. These differences in economic thought extend into the present as a divisionbetween orthodoxy and heterodoxy. Even though the orthodox/heterodox distinction is useful in explaining methodological differences between schools, and which school is dominant in economic education, it is insufficient to capture the diversity of modern economics. This section defines pluralism and methodological pluralism and reviews the literature of pluralism in economics.The second section of the thesis assesses the relationship among economic explanations and methods, models, and assumptions. It analyzes the concept of an explanation under the categories of explanandum, explanans as well as complementary and rival explanations. Each method and model tries to explain economic phenomena within the framework of its assumptions. Their differing methods and theoretical models initially seem to be in conflict, but when examined carefully their alternative explanations of economic phenomena often complete each other. Thus, exploring the different methodological approaches that constitute pluralism enhances economists' ability to explain an economy by permitting access to concepts that compete with and complement each other.As its title suggests, the third section of the thesis evaluates Economic Education and Pluralism. The curricula of undergraduate, graduate, and doctoral programs guide students and influence the kind of economists they become. Apluralist curriculum that transmits alternative theories and methods increases the capacities of practicing economists and economics students to understand, criticize, analyze, and compare economic phenomena and their interpretations.The fourth section presents and evaluates the results of surveys and interviews with M.A. and Ph.D. students in economics. It uncovers the current state of pluralism in Turkish economic thought and education. This section examines xiigraduate economic education in Turkey, forming a benchmark of students' expectations, opinions, and perceptions of economics, economics education, and pluralism in economics. Results indicate that 85% of respondents and interviewees believe that more comprehensive understanding arises from examining economic subjects and issues from both mainstream and heterodox approaches. The survey asks students what qualities are required for success in economics, and their most frequent answers were `Being capable of solving problems` and `Being very good at mathematics.` Respondents indicated that `having an economics undergraduate background` contributes the least to success in a graduate program | en_US |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Ekonomi | tr_TR |
dc.subject | Economics | en_US |
dc.title | İktisatta çoğulculuk ve çoğulculuğun Türkiye iktisat düşüncesindeki yeri | |
dc.title.alternative | Pluralism in economics and the place of pluralism in Turkish economic thought | |
dc.type | masterThesis | |
dc.date.updated | 2018-08-06 | |
dc.contributor.department | İktisat Anabilim Dalı | |
dc.identifier.yokid | 10011053 | |
dc.publisher.institute | Sosyal Bilimler Enstitüsü | |
dc.publisher.university | GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ | |
dc.identifier.thesisid | 347399 | |
dc.description.pages | 119 | |
dc.publisher.discipline | Diğer | |