Show simple item record

dc.contributor.advisorYılancıoğlu, Sıdıka Seza
dc.contributor.authorGümüştaş Şen, Cansu
dc.date.accessioned2020-12-30T08:30:36Z
dc.date.available2020-12-30T08:30:36Z
dc.date.submitted2014
dc.date.issued2020-12-11
dc.identifier.urihttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/499757
dc.description.abstractZaman ve mekan sorunsalı yüzyıllar boyunca tek boyutlu olarak ele alınmıştır. 20. yy.'dan itibaren, sosyo-ekonomik ve politik gelişmelerin etkisiyle zamana ve mekana bakış açısı değişmiştir. Ve böylelikle, bu bakış açısı çok boyutlu hale gelirken, kimi araştırmacılar zamana kimileri de mekana yönelmişlerdir. Ancak, zaman ve mekana katılan yeni anlam nedir? Onları anlamlı kılan bileşenler nelerdir? Zaman ve mekana kadın ve erkek bakış açısı nedir? Bireysel, toplumsal ve evrensel zaman ve mekandan bahsetmek mümkün müdür? Bu kavramları oluşturan bileşenler nelerdir? Aralarında nasıl bir ilişki söz konusudur? Bu kavramların kültür içerisindeki görevi nedir? Zaman ve mekan, tarihsel romanın somutlaştırılması için yeterli kavramlar mıdır? Zaman, doğrusal, döngüsel ve noktasal bir kavram mıdır? Bu sorunsalları, Assia Djebar'ın `Medine'den Uzaklarda` ve Nedim Gürsel'in `Allah'ın kızları` adlı eserlerinde incelemek için, zaman ve mekan sorunsalı üzerine yeterli çalışma olmaması sebebiyle, çalışma sürecinde Mikhaϊl Bakthine'nin kronotop, Bertrand Westphal'in jeokritik, Georg Lukács'ın tarihsel roman, Gérard Genette ve Philippe Gasparini'nin otobiyografi kuramlarına başvuruldu.Çalışma üç ana başlıktan oluşturuldu. Birinci bölümde, ilk olarak Mikhaϊl Bakthine'in kronotop bakış açısına yer verildi. Bu bakış açısı, zaman ve mekanı birbirinden ayrılmaz bir bütün olarak değerlendirir. Buna rağmen, kuramın esas çıkış noktası zamandır. Bakthine, zaman ve mekanı heterojen, aynı zamanda birbirini tamamlayan, göreceli ve buna karşın da mutlak kavramlar olarak görür. Ona göre, zaman, mekan aracılığıyla daha görünür hale gelir. Öyle ki; Assia Djebar, eserinde, Medine'deki dört halife dönemini, Cezayir'in 1990'lı yıllarını yansıtmak için yeniden kurgulamıştır ve Medine aracılığıyla, anlatılmak istenen dönem daha belirgin ve somut hale getirilmiştir. Assia Djebar, yazınında Medine ile Cezayir, dört halife dönemi ile Cezayir'in 1990'lı yılları arasında benzerlik kurarak eserinde onları, birbirini tamamlayan ve mesajını okuyucuya aktarmak için mutlak kavramlar olarak ortaya koymuştur.Nedim Gürsel ise; yazınında Cahiliye dönemi, İslamiyet'in kabul edildiği dönem, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemi, Cumhuriyet'in ilk yılları ve Türkiye'nin 1950'li yılları olmak üzere birçok zamana yer vermiştir. Bu dönemler, Manisa, İstanbul, Mekke ve Fransa aracılığıyla okuyucuya yansıtılmıştır. Başlangıçta, bunlar birbiriyle bağdaşmayan unsurlar olarak gözükse de, yazarın kurgusunda kendi hayat hikayesi ile Türkiye tarihi arasında yaptığı benzeşim sayesinde, bu unsurlar gitgide birbirini bütünler hale gelir. Buradan yola çıkarak söylenebilir ki; Nedim Gürsel, kendi tarihini toplumsal tarihe bağlı olarak yeniden kurgulamıştır. Ve böylelikle, bireysel ve toplumsal tarih yazarın hayal gücünde mutlak ve birbirini bütünleyen iki olgu haline gelmiştir.Kronotop bakış açısı, her alanda sonu gelmeyen bir başkalaşımın söz konusu olduğunun altını çizer. Fakat bu durum hep temel kriz anları ile ifade edilir. Bu sebeple, Assia Djebar, yazınına, İslam dünyasının temel kriz anını oluşturan Hz. Muhammed'in ölümü ile başlar. Bu ona göre öyle bir andır ki; sosyo-politik ve ekonomik dönüşümün temelini atar. `Allah'ın kızları`nda ise; Nedim Gürsel otobiyografisini, hayatının ve Türkiye'nin temel kriz anlarıyla (kendi yorumunu katarak), gözler önüne sermiştir. Onun hikayesi annesinin rahimine düşmesiyle başlar. Doğumuyla birlikte ilk terk edilmişlik duygusunu yaşar. Artık, o tek başına kaotik bir dünyanın ortasındadır.Mikhaϊl Bakthine, çalışmalarında, karşılaşma, yol ve eşik kronotopu olmak üzere üç tip kronotop saptamıştır. Assia Djebar'ın eserinde, birbirinden farklı kadınların ortak kaderinin iç içe geçmesi, aynı dönem üzerine kadın (Assia Djebar) ve erkek (özellikle Tabari) tarih bakış açısının karşılaşması ve birbirinden farklı iki zamandaki benzer olguların örtüşmesi karşılaşma kronotopuna örnektir. Nedim Gürsel'in yazınında ise; bu kronotop tipi, yazarın kendi kişisel özelliklerinin kitabındaki tarihi şahsiyetlerin nitelikleri ile örtüşmesi ve yazarın kurgusal zamanında, birbirinden farklı gözüken zamanların birleşmesi olarak gözükür.Yol kronotopu ise; `Medine'den Uzaklarda` adlı eserde, kadının hayat yolu olarak vücut bulmuştur. `Allah'ın kızları'nda` ise; yazarın Manisa'dan başlayıp, İstanbul'dan geçerek Fransa'ya giden kendi hayat yolu şeklinde kurgulanmıştır. Son olarak, Assia Djebar'ın yazınına bir eşik kronotopu ile başladığı söylenebilir. Hz. Muhammed'in ölümünü, kadınların kaderinde bir dönüm noktası olarak görür. Bu durum, eserinin bölümlerinin adlarına da `Özgürlük ve Başkaldırı`, `Boyun eğen ve Eğmeyen kadınlar`, `Muhacir Kadınlar`, `Yaşayan Sözler` olarak yansır. Eserdeki bu dört eşik kronotopu, bizi yazarın asıl amacı olan temel eşik kronotopuna ulaştıracaktır ki bu kadının özgürleşmesidir. Bu özgürleşme süreci, erkeğin kamusal alanda var olan üstünlüğünü zayıflatmayı da barındırır. Nedim Gürsel ise; eserinde kendi hayatındaki ve Türklerin tarihindeki temel eşik kronotoplarını kendi yorumunu katarak kaleme almıştır.Kronotop bakış açısıyla birlikte ele alınan geçmiş, günümüz ve gelecek arasındaki ilişki ile Nedim Gürsel kendini eski hikayeler aracılığıyla şimdiki zamanın baskısından kurtarmıştır. Zamansal, dolayısıyla tarihsel git-geller yapmaktaki asıl amacı geleceğini aydınlatmaktır. Assia Djebar ise; Cezayirli kadınları günün baskısından kurtarmak ve geleceklerine ışık tutmak için, davasını dört halife dönemine taşımıştır.Sonuç olarak denilebilir ki; kronotoplar romandaki olay örgüsünün düzenleyicileridir. Onlar sayesinde, zaman daha somut ve görünür hale gelir. Zaman, yazarın önceden belirlediği tarih aralığında sabitlenerek, mekanın incelenmesi sağlanır. Assia Djebar, Medine'ye Cezayir ve Cezayir'li kadınlar için bakarken, Nedim Gürsel Mekke, Manisa ve İstanbul'a kendi hayatı için bakar.Çalışmanın ikinci bölümünde, Bertrand Westphal'in jeokritik, ve Georg Lukács'ın tarihsel roman bakış açısına yer verildi. Jeokritik, benzeşmeyen kavramlar arasında bağlantının mümkün olabileceğini ortaya koyarak mekana yeni bir bakış açısı getirmiştir. Bu bakış açısı ve bu bakış açısının öğeleri kaynağını coğrafya, mimarlık ve şehircilikten alırken, mekanın yeniden anlamlandırılmasında bireyin öneminin altını çizer. Jeokritik, zaman-uzam bağıntısı, transgresyon ve göndergesellik üzerine kurulan bir edebi eleştiri türüdür.Bertrand Westphal mekanın incelenmesi için zamanın yavaşlatılması gerekliliği üzerinde durur. Bu bakış açısıyla, Assia Djebar, Cezayir'in 1990'lı yıllarını Medine'de okuyucuya yansıtabilmek için zaman aralığını dört halife dönemine sabitler. Buna karşın, Nedim Gürsel'in zamanı sabitleme gibi bir kaygısı yoktur. Farklı zaman ve mekan(lar)da freni boşalmışçasına düşünsel bir yolculuk yapar : Bu yolculuk Manisa, İstanbul, Mekke, Cahiliye dönemi, İslamiyet'in kabul edildiği dönem, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemi, Cumhuriyet'in ilk yılları, Türkiye'nin 1950'li yılları ve günümüz (Günümüz Fransa ve Türkiye'si) arasında geçer. Bu sebeple, Nedim Gürsel'in yazınında derinlemesine bir mekan incelemesi söz konusu değildir.Jeokritik, mekan ve edebiyat arasındaki karşılıklı ilişkiyi ortaya koymayı amaçlar. Mekanı detaylandırarak, aslında zamanın betimlenebileceğini savunur. Zira, zaman ve mekan edebi eser içerisinde yeniden yapılandırılır. O halde denilebilir ki; jeokritik, mekana insani değer(ler) katarak, onu yeniden yapılandırır. Assia Djebar 1990'lı yılların Cezayir'ini, dört halife döneminin Medine'sinde kadınların sesiyle yeniden canlandırır. Nedim Gürsel ise; Manisa, Mekke ve Fransa coğrafi mekanlarını, çocukluğunun cenneti, arafı ve cehennemi olarak yeniden tanımlayarak kendi kişisel alanını gözler önüne serer. Jeokritik mekanın içiyle-dışıyla, genel algısıyla-kurgusuyla, gerçeğiyle-hayaliyle çok yönlü bir bakış açısı benimser. Bu bakış açısı, mekanın zaman üzerindeki dolayısıyla da coğrafyanın tarih üzerindeki zaferine dönüşür. Özellikle, Assia Djebar dört halife döneminin Medine'sini, o dönemin gerçek tarihi olgularıyla değil de, bugüne kadar göz ardı edilen kadın sesiyle ve eylemleriyle, okuyucuya yansıtır. Lakin, Nedim Gürsel, eserinde, ele aldığı dönemlerdeki sadece kendi hayatıyla örtüşen tarihi olgulara yer verir. Sonuç olarak, kurgu sayesinde mekanlar artık yazarın hizmetindedir.Bu kurgulama işlemi transgresyon sayesinde gerçekleştirilir. Transgresyon, bir mekandan çıkıp, başka bir mekana geçme işlemidir. Bertrand Westphal'e göre bu işlem iki alt işlemi gerektirir : Mekansızlaştırma, Yeniden mekana büründürme. Assia Djebar, yazınında Cezayir ve Fransa'yı var olan coğrafyasından kopararak, onları Medine'de yeniden mekana kavuşturmuştur. Nedim Gürsel de, Manisa ve Fransa'da yaşadıklarını Mekke'de yeniden mekansallaştırmıştır. Yapılan bu işlemin, bu işlemi gerçekleştiren kişi, ele alınan mekan(lar) ve bahsi geçen kişilerin üzerinde yadsınamaz bir etkisi vardır. Transgresyon, Nedim Gürsel'in eserinde açık bir şekilde günümüz ve geçmiş arasında gidip gelmesiyle gerçekleştirilirken, Assia Djebar'ın eserinde bu süreç gizli bir şekilde yürütülür.Her roman, bireysel ya da toplumsal söylemin kurgusal yansımasıdır. Kurgu gerçekle bağını koparmaz, bu nedenle gerçek ile hayalin birlikteliğinin ürünüdür. Ve içinde, ortak, kişisel, aktarılmış kişisel, güncel, kurgusal, yeniden adlandırılmış mekanları barındırır. Bertrand Westphal ise; kurgunun mekansallaştırılmasını, eşleşen mekanların uzlaşması, aykırı mekanların karıştırılması (aykırı mekanları yan yana koyma, aykırı mekanın kişisel mekan(lar)ı içine alması, üstizlenim, yanlış niteleme), konu dışı ütopya oluşturulması ile ortaya koyar.Assia Djebar, yazınında 1990'lı yılların Cezayir'ini, dört halife döneminin Medine'si ile uzlaştırır. Nedim Gürsel ise; bunu kendi hayatı ve Türkiye tarihi açısından gerçekleştirir. Aykırı mekan(lar)ın karıştırılması ise; `Medine'den Uzaklarda`da Cezayir ve Paris, `Allah'ın kızları`nda Manisa ve Paris'in yan yana koyulması olarak yer bulur. Assia Djebar içinde Cezayir, Medine ve Paris sentezini barındıran ideal dünyasını, aykırı mekan olan Medine'den Uzaklarda'da kurgulamıştır. Nedim Gürsel'in kişisel alanını yansıtan dünyevi cennet, cehennem ve araf aykırı mekanları Manisa, Paris ve Mekke'yle eşleşir. Ayrıca, iki bilindik mekandan yola çıkarak, bilinmeyen bir mekan üzerine üstizlenim oluşturma, Assia Djebar'ın yazınında, Cezayir ve Paris aracılığıyla Medine'yi, Nedim Gürsel'in eserinde ise; Türkiye ve Paris'in sentezinden yola çıkarak Mekke'yi deneyimleme şeklinde olur. Aynı zamanda, Assia Djebar'ın ideal dünyasını `Medine'den Uzaklarda`, Nedim Gürsel'in Manisa'yı, çocukluğunun cenneti olarak nitelemesi yanlış nitelemeye örnek olur.Konu dışı ütopya, hayali bir mekanı gündeme getirir. Umberto Eco'ya göre, bu bakış açısı içinde allotopya, ütopya, ükronya, metatopya ve metakronyayı barındırır. `Medine'den Uzaklarda`da, yazar ükronyaya yaklaşır. Aynı zamanda hayali ideal dünyasının kurgusu ile metatopyaya yönelirken, yazın ötopyaya dönüşür. `Allah'ın kızları`nda ise; Nedim Gürsel allotopya ve metakronyaya yer vermiştir. Aynı zamanda hiç tükenmeyen anne ve vatan özlemiyle metatopyaya da yaklaşır.Sonuç olarak, jeokritik, yermerkezci, çokkuramlı, çok yönlü bakış açısına sahip, çokduyulu, çok katmanlı, metinlerarası bir edebi görüştür. Yazar, yazınında mekana doğru hareket etmelidir, mekanı kendine çekmemelidir. Assia Djebar'ın, yazınında, kadın bakış açısıyla jeokritik yaptığı söylenebilirken, bu durum Nedim Gürsel için geçerli değildir. Onun, yazınında İslami coğrafyaya jeokritik gibi gözüken bakış açısı, aslında bir otokritiktir. Mekanın edebi temsilinin, eserde tarihe yer vermeden yapılması olanaksızdır. Bu sebeple, çalışmada, jeokritiğin devamında, tarihsel romana yer verildi.Tarihsel roman, belirli bir dönemin yeniden kurgulanarak kaleme alınmasıdır. Mekanı incelemek için zaman sabitlenir. Seçilen mekan(lar)la, dönemin atmosferi yansıtılır. Bu yazın tipinde, temel amaç, geçmişte dönüşüm yaparak, geleceğe atılım yapmaktır. Sonuç olarak, tarih geçmiş ve şimdiki zamandaki anlardan oluşan zamansal ve uzamsal bir kavramdır. Nedim Gürsel'in eserinde, geçmiş (tarih), ve şimdiki zaman (özkurgu) olmak üzere iki bölüm vardır. Buna karşın, Assia Djebar'ın eserinde, içinde Cezayir'in bugününü gizli bir şekilde barındıran geçmiş anlatılır. Bunun sonucunda, geçmişin değerlendirilmesi, günümüze ve geçmişi deneyimleyen bireyin birikimine sıkı sıkıya bağlıdır. Her iki romanda da, yazarlar dünyaca tanınan tarihi kişiliklere yer vermişlerdir, bununla birlikte, Nedim Gürsel eserinde, ailesine de yer vermiştir. Assia Djebar, dört halife dönemini, halkın alışılagelmiş yaşam biçimi olarak okuyucuya yansıtır. Onun için önemli olan, kadın ve erkeğin eylemleridir. Fakat, Nedim Gürsel, kendi özelliklerini yansıtmak için, tarihi kişilikler üzerinde oynamalar yapar.Tarihsel roman, duygu ve ideoloji içeren anların bir araya getirilmesiyle oluşur. Burada iki tip roman gündeme gelir : Tarihsel roman ve çağdaş roman. Assia Djebar, eserinde belirli bir dönemin üzerine eğilir, bu sebeple de yazın stili tarihseldir. Nedim Gürsel'in yazınında ise; tarihsel temalardan yola çıkarak bir içe bakış söz konusudur. Böylelikle de, Nedim Gürsel'in tarihsel bakış açısı çağdaş romana dönüşür. Belirli bir dönemin yeniden kurgulanması için gündeme getirilen çeşitli mekanlar, bir taraftan dönemin atmosferini trajik, epik ya da dramatik olmak üzere okuyucuya yansıtırken, diğer taraftan da yazarın duygularını ve psikolojik durumunu ele verir. Buradan yola çıkarak söylenebilir ki; Assia Djebar'ın amacı, yazınında kadının yüzyıllardır süregelen trajedisini yansıtmaktır. Geleneksel trajedi öğeleri üzerinde yaptığı oynamalarla, yazını post-modern trajediye dönüşür. Kadının post-modern trajedisi, erkeğin post-modern trajikomedisini de doğuracaktır. Aynı zamanda, okuyucu kuşaklararası ve cinsiyetler arası dramatik çatışmaya da şahit olur. Bu dram, bir oda tiyatrosuyla son bulur. `Allah'ın kızları`nda, Nedim Gürsel'in dramı, kişisel istekleri ile toplumsal örf ve adetler arasındaki çatışmadan doğar. Aynı zamanda o, kendi hikayesini dramatik bir şekilde ortaya koyduğu gibi, Türkiye tarihi için de okuyucuya dramatik bir tablo çizer. Yazınında, vatanının tarihinde, kendi kendini arar. Bu destansı bir arayışa dönüşür. Tüm tarihi olgular onun etrafında döner. Yazınında hem anlatıcı olarak konuşur, hem de tarihi kişilikler aracılığıyla da yine o konuşur. Milli bir mücadeleye girişir ve kendini Doğu ve Batı dünyasının arasındaki çatışmanın ortasında kalan tüm Türklerin temsilcisi olarak görür. Buna karşın, Assia Djebar'ın yazınında, kadınların kimliği, özgürleşmeye giden bu yolda destansı bir şekilde bir bir yok olur. Çeşitli zaman ve mekanların aynı düzlem üzerinde birlikte var olması çoksesliliğe yol açar. Çokseslilik ve karşılıklı söyleşim, çift sözcelemden doğar. Böylelikle, bu söylem tipi, o konuyla ilgili daha önceden yazılmış olan metinler arasına katılır. Bunlar arasında karşılıklı bir ilişki söz konusudur. Daha önceki eserlerde ele alınan zaman ve mekan(lar)ın kaleme alınmasıyla onlara katılan her değerin, aynı zaman ve mekan(lar) üzerine kurgulanan yeni yapıtlar üzerinde yadsınamaz bir etkisi vardır. Aynı şekilde bunun tersinin de geçerli olduğu göz ardı edilmemelidir. Öyle ki, Assia Djebar'ın eserinde, kadın sesi çoksesliliği doğurur. Seslerin çokluğu, zaman-uzam bağlamında çift anlama gelir. Aynı zamanda, yazar bu çift anlamlılığı, noktalama işaretlerini sıra dışı kullanarak ve belirli kelimeleri ya da bölümleri italik yazarak, tarihsel ve kurgusal boyutta okuyucuya yansıtır. İlaveten, yazında eski hikayelerden de etkilenme söz konusudur. Nedim Gürsel'in kitabında ise; çocuk Nedim ile Piç İsmail'in arasındaki iletişim çoksesliliğin ve karşılıklı söyleşimin en belirgin örneğidir. Eserinde, Assia Djebar'ın yazınında olduğu gibi tarihsel ve kurgusal boyutta çift anlamlılık söz konusudur. Kendi hikayesi ve toplumsal tarih arasındaki git-gelleri ve toplumsal tarihe getirdiği bireysel yorum eserinde çoksesliliği hakim kılar. Bu bölümde, son olarak grotesk tarzdan ve karnaval güldürüsünden bahsedildi. Güldürünün aslında, toplumsal olana katılan bireysel değerden doğduğu ortaya konuldu. Mikhaϊl Bakthine de çalışmalarında töre komedyası, sözel komedya ve farklı üslup ve edebi tür komedyası olmak üzere üç tip karnaval güldürüsüne yer vermiştir. Töre komedyasında, belirli bir zaman aralığında gerçekleşen olay(lar) için ikinci bir seçeneğin olabileceğinin altı çizilir. Assia Djebar da kitabında sahneye koyduğu İslami tiyatroyu bu amaç uğruna kurgulamıştır. Her bir sahnede tarihsel olaylar gözden geçirilerek, kadın kaderini değiştirecek ikinci bir şans aranır. Nedim Gürsel ise; tarihsel ve zihinsel yolculuğunda kendisi için bir çıkış yolu arar. Bu komedya türünde, evrensel boyutta bir yenilenme ve gerçeği dönüştürme amaçlanır. Bu yenilenme, `Medine'den Uzaklarda`da güruha mal olan bir bayrama dönüşürken, `Allah'ın kızları`nda, yerini hicivli bir gülüşe bırakır. Çünkü; Assia Djebar davası için sürecin henüz tamamlanmadığını düşünürken, Nedim Gürsel tamamlanmış bir süreci gözden geçirir.Sözel komedya ise; bünyesinde zıt kavramları aynı anda barındırırken, dil ve dil yetilerine büyük önem verir. Eserlerde Fransızca ve Arapça'ya (Nedim Gürsel için Kuran Arapçası) yer verilmiştir. `Medine'den Uzaklarda`da, Assia Djebar eğlence ve trajediyi aynı anda okuyucuya yansıtırken, Nedim Gürsel, `Allah'ın kızları`nda, dram ve güldürüyü iç içe kurgulamıştır. Üçüncü komedya türünde ise; toplumsal tabulara karşı eleştiri söz konusudur.Ayrıca, Bakthine çalışmalarında üç komedya tipine yer vermiştir : soytarı komedyası, burlesk komedya ve grotesk komedya. İlkinde, tatminsizlikten doğan, hakaret içermeyen saf bir gülme söz konusudur. Assia Djebar, İslamiyet'in getirdiği ataerkil düzeni, kadının özgürleşmesi için tatmin edici bulmaz. Nedim Gürsel ise; yaşadıklarına dönüp baktığında kendinden tatmin olmaz. Burlesk komedyada, gerçekte var olan değerin ve önemin azaltılması söz konusudur. Assia Djebar, erkeğin kamusal alandaki hakim gücünü azaltırken, Nedim Gürsel ise; zaman ve mekanın, insan üzerindeki hakimiyetini elinden alır. Grotesk komedya, ciddi sosyal olguların gülünçleştirilmesini içerir. Yalnızca, Nedim Gürsel yazınında bazı sosyal olguları bu şekilde ele alır.Çalışmanın üçüncü bölümünde, otobiyografik kuramlar üzerinde duruldu. Otobiyografi, tarihsel ve psikolojik açıdan kişisel hayatın yeniden kurgulanmasıdır. Tabi ki, bu bakış açısı toplumsal tarihten etkilenecektir. `Allah'ın kızları`nda Nedim Gürsel, çocukluğunu ve ailesini, İslam ve Türkiye tarihi etkisinde kendi kendini sorgulayarak kaleme alır. Yazını, aynı zamanda dedesinin ve Hz. Muhammed'in biyografisini de içerir.`Medine'den Uzaklarda`da ise; Assia Djebar, toplumsal tarih ve ataerkil düzenin etkisi altında kadın biyografisini ortaya koymuştur. Assia Djebar'ın kendi hayatı da bu biyografinin ardında yatmaktadır. Biyografi de otobiyografi de göndergesel metinlerdir. Assia Djebar'da, Müslüman kadınlar arasındaki benzerlik, kadın kimliğini oluştururken, Nedim Gürsel'de, yazarın kendi kişiliği, kahramanlar arasında benzerliğe sebebiyet verir.Kendi hikayeni yansıtmanın dört yolu mevcuttur. Bunlar otobiyografik roman, özkurgu, kurgusal otobiyografi ve klasik otobiyografidir. Bunların tümü biyografi için de geçerlidir. Özkurgu ve kurgusal otobiyografi, mecaz-ı mürsel'e olanak tanıması sayesinde, yazarı toplumsal ve psikolojik engellerden kurtarır.Nedim Gürsel, romanını, otobiyografik roman (şimdiki zaman) ve özkurgu (geçmiş zaman) olmak üzere iki yöntemle oluşturmuştur. Otobiyografi bölümünde, yazar hikayesini `sen` kişisinde, mektup tarzında kaleme alırken, aynı zamanda `sen` ile okuyucusuna seslenir ki bu, yazınının, aynı duyguları ve çelişkileri paylaşan tüm insanların ortak biyografisiymiş gibi de yansımasına sebep olur. Böylelikle, Nedim Gürsel, tüm yurttaşları için bir modele dönüşecektir. Aynı zamanda, yazını bir günlük havasındadır zira eserinin her bir bölümü gerçek hayatında yaşadığı bir güne karşılık gelir. Günlük ve mektup türlerini karıştırarak, radyo diliyle, fikirlerini tüm yurttaşlara ulaştırmaya çalışır. Assia Djebar ise; yazınında kadınların ortak biyografisini vurgular. Onun için önemli olan tek şey, kadınların yaşadıklarıdır. Bu sebeple de, eserinde sadece özkurgu vardır. Yazınında, olayları yansıtırken olasılıklar üzerinde durması sebebiyle de yazını bio(öz)kurguya dönüşür.
dc.description.abstractThe problem of space and time has been discussed for centuries, taking only one-dimension into account. Starting from the twentieth century the spatial-temporal perspectives began to expand with respect to socio-economic and political changes. The discussion has turned out to be multidimensional, while some kept the focus on time and some others on space. However, the subtle questions, `what is the new understanding of space and time?`, `what makes them significant?`, and, `what is the female and male perspective for their interpretations?` still remain.Is it possible to talk about intimate time, the collective time, and universal time and, similarly at the same time, intimate, collective and universal space? What are their components? What is the relationship between them? What is their role in the culture? Space and time, are they sufficient conceptions for realization of historical novel? Is time a linear concept, or perhaps self-repeating and even punctual? To analyze these in Assia Djebar's novel `Far from Medina` and in Gürsel's `The daughters of Allah`, the present references were primarily based on i- the chronotope theory of Mikhaϊl Bakhtine, ii- geocriticism by Bertrand Westphal and iii- the concept of historical novel by Georges Lukács, iv- the autobiographical consciousness of especially Gérard Genette and Philippe Gasparini. The current study consists of three major headings. In the first part, the conceptions within the chronotopes of Mikhaϊl Bakthine were discussed. Chronotopes in M. Bakthine's work make use of the space and the time as an indivisible structure. They focus essentially on the conception of time. Bakthine takes the time and the space as heterogeneous and complementary, but also relative and absolute conceptions. According to him, the time becomes more visible through space. Resultantly, Assia Djebar, depicts the period of four caliphs in Medina as a reformulation of the years 1985-1990 in Algeria. Using the Medina time, the writer implements the targeted period in Algeria more clearly. Assia Djebar establishes an analogy between Medina and Algeria and the period of four caliphs and the years 1985-1990, respectively. The author visualizes the analogues as complementary and absolute.As for Nedim Gürsel, he elaborates on different times that seem completely divergent in the beginning. However, in his literary style, the different times would gradually merge employing the similarities between his personal history and the history of Turkey. These different times : the Djahilia period, the advent of Islam, the last period of Ottoman Empire, the proclamation of the Republic, the 1950's in Turkey, were revealed by means of Manisa, Istanbul, France and Mecca. As the author considers a story of an individual dependent on public history, he gathers the evident similarities observed between the public Turkish and his own private histories. While these two stories are heterogeneous and relative, they appear complementary and absolute in his style.In view of chronotope, it is always incessant metamorphosis in all areas. Nevertheless, this consciousness is represented by moments of crisis. Therefore, Assia Djebar begins his story by the death of Mohammed, the moment of an essential crisis for the Islamic world, on which it initiated socio-political and economical transformations. As for Nedim Gürsel, autobiographical life is reconstructed from its own moments of crisis and those of Turkey (according to his own interpretation). His personal story begins with his grave in his mother's womb. With the birth, he feels the sense of abandonment for the first time. Now he is left alone in a chaotic world.There are three types of chronotope : the chronotope of i- the encounter, ii- the road, and of iii- the threshold.Chronope for the encounter;In Assia Djebar;There are common destinies of women, whose lives somehow interlace.The confrontation of different historical perspectives : Assia Djebar and the Tabari (historian and Qur'an commentator) : a male and a female history.The overlapping of similar phenomena between two different times.In Nedim Gürsel;Intersection of his inner traits with those of historical figuresIntersection of different periods on the fictional timeline of the authorFor the chronotope of road;This is the common way of life of the various women in Assia Djebar. The path of Nedim Gürsel's life goes through Manisa, Istanbul and France.For the chronotope of threshold;Assia Djebar begins the story by the chronotope of threshold : the death of Mohammed, this phenomenon becomes a turning point for the fate of women. Then, the four titles in the book focus on the chronotopes of threshold for the women: `Freedom and challenge`, `the obedient and the disobedient`, `the voyagers`, `ever-alive sayings`. Throughout the book in which the author ridicules men, these four titles serve to reach the chronotope of essential threshold : the emancipation of women. Nedim Gürsel, on the other hand, focuses on threshold chronotopes of his private life and those of the Turkish history.Thus, from the relationship among the past, present and future that have been depicted, Nedim Gürsel tries to escape from the pressure of the present by the stories of the past to illuminate the future by historical inversion. Assia Djebar analyze the period of four caliphs to save Algerian women from their current situation in order to illuminate and guide their future by `Far from Medina`.Therefore, chronotopes can be seen as the organizers of the fiction of the phenomena in the novel. This way, the time becomes more realistic/likely. At first, the time is fixed so that the space can be analyzed from the time interval that has already been set. Assia Djebar looks at Medina for Algeria and Algerian women, while Nedim Gürsel incorporates Mecca, Manisa and Istanbul to shape his own life.In the second part of the study, the focus lies on the aspect of geocriticism of Bertrand Westphal and the concept of historical novel by Georg Lukács. The geocriticism is a post-modern representation of space by highlighting the coherence among heterogeneous concepts. His perspective and spatial nomenclature are source of geography, architecture and urbanism. It emphasizes the importance of the individual for the understanding of space. The geocriticism is a literary criticism based on spatio-temporality, transgressiveness, and referentiality.Bertrand Westphal draws attention to the slow-down of the time in order to see and analyze space more efficiently. Thus, Assia Djebar sets the time period of four caliphs to illuminate Medina and, using the same conception, draws parallels in Algeria in the 1990s. On the contrary, the temporal consciousness of Nedim Gürsel is not fixed so that the brakes are loosened. He flies between time and different areas : Manisa, Mecca, the Djahilia period, the advent of Islam, the last period of the Ottoman Empire, the proclamation of the republic, Turkey in 1950's and the present (France and Turkey today). In Gürsel, there is no representation of space in detail.In geocritical consciousness, it is important to identify the evidences for the reciprocal relationship between space and literature. Concerning space in detail, it can be said that it also describes the time. They are fictionalized in a literary work. Therefore, it can be said that geocriticism humanizes space in order to recompose it. For instance, Assia Djebar reconstructs the atmosphere of Algeria in 1990's by means of the Medina period of four caliphs by the voice of women in the Islamic theater. As for Gürsel, he reconstructs his personal space, humanizing various spaces: Manisa as the paradise of childhood; Mecca, his purgatory; and France as his hell.The geocriticism controls a multifocal perspective : the inside and the outside, which is perceived and designed, the real and the imaginary... It aims to show the victory of space over time and even that of geography over history. In particular, Assia Djebar does not describe the atmosphere of Medina, using neither the real historical facts of the period of four caliphs, nor the generally recognized collective history. She describes women's history through the actions and voices of women who are even neglected until now. However, Nedim Gürsel describes the characteristics of the time and space by combining these with intimate features. Places are in the service of the creators by fiction.The fictionalization is performed by the transgression. Transgressing means to go out of a space and to enter another. According to Westphal, this awareness has two mental processes: deterritorialization and reterritorialization. Assia Djebar deterritorializes Algeria and France and she reterritorializes them into Medina. Nedim Gürsel deterritorializes himself from Manisa and France because he reterritorializes himself to Mecca. So, Assia Djebar transgresses Algeria in 1990's to Medina, Nedim Gürsel transgresses his own life to Mecca. These consciences then have effect on spaces, individuals, and creators. These transgressions, then, cause the explicit oscillation between the present and the past in Gürsel, as well as with an implicit style in Djebar.Each novel is a reflection of individual or collective discourse. Fiction is dependent on reality. It is formed by the transgression between the real and the imaginary. This includes the common location(s), proper location(s), improper location(s), factual location(s), fictional location(s), renamed location(s). Bertrand Westphal describes the spatiality of fiction by the homotopic consensus, heterotopic interference, and utopian excursus. In Djebar, it is homotopic consensus between the 1990's Algeria and the period of four caliphs. In Gürsel, the same is true between the history of Turkey and his private life. In the heterotopic interference, the similarity between the two concepts that seem incompatible is highlighted by four methods: juxtaposition, interpolation, overprinting, and misallocation.In the same way, in `Far from Medina`, Algeria and Paris are juxtaposed, in `The daughters of Allah`, Manisa and Paris even if they look as discordant outside the intimate life of Nedim Gürsel. Then, in conception of interpolation, Far from Medina, his ideal world includes Algeria, Medina, and Paris. For Gürsel, his familiar space is reflected in Manisa, the paradise of his childhood; in Mecca, his purgatory; and in Paris as his hell. Finally, as to the overprint through two familiar spaces Algeria and Paris, Assia Djebar experiments Medina. Nedim Gürsel, by making use of Turkey and Paris, his familiar spaces, he observes Mecca. In addition, Assia Djebar makes the misallocation named as his ideal world by `Far from Medina` and Nedim Gürsel nicknames Manisa after the paradise of his childhood.Thus, utopian excursus mobilizes an imaginary place. According to Umberto Eco, this in itself has the allotopia, utopia, uchronia, and metatopia / metachronia. In `Far from Medina`, the author approaches the uchronia. In addition, there exists the metatopia by creating an ideal and imaginary world, Far from Medina, so that it turns into utopia. In `The daughters of Allah`, Gürsel uses allotopia and metachronia. It is also close to the metatopia considering his longing for his mother and for his country.So, the Geocriticism is a literary vision which is geocentric, interdisciplinary, multifocalized, multi-sensorial, stratigraphic, and intertextual. The writer must act towards the place, not the place towards the writer(s). Assia Djebar makes feminine geocriticism in her book, however, Gürsel does not totally make geocriticism his literary aspect transfigured self-criticism. It is impossible that such a representation of space is done without reference to history. So, now, the historical novel will be discussed.Historical novel is a redaction of particular time depicted in fictional way. The time is determined by the analysis of the space. The time is framed by the ambiance of the location(s) selected. The central target is to create a momentum for the future by means of metamorphosis. So, the story is a spatio-temporal notion composed of moments: moments of the past and present. `The daughters of Allah` is composed of two parts : the past (history) and the present (autofiction). Nevertheless, `Far from Medina` describes the past, in which it keeps the present Algeria. The interpretation of the past is related to the present and to the experiences of the individual.In both novels, the authors have chosen worldwide historical figures, nevertheless Nedim Gürsel also describes his family. Assia Djebar describes the atmosphere of the period of four caliphs as popular life. The acts of men and women are the only important elements. However, Nedim Gürsel manipulates historical figures as to provide the reflections of his inner values.The historical novel is formed by the moments selected with an emotional and ideological force. There are two types of novel : the historical novel and the contemporary novel. Djebar focuses on a specific period and the style of his work is historical, whereas Gürsel uses introjections from historical themes. As a result, his historical novel transforms into a contemporary novel. By the fictionalization of a particular time, there are various spaces that reflect the psychological state of the author(s) and of the time as tragic, dramatic and epic. Thus Djebar focuses on highlighting the evidences for the women tragedy that lasts for centuries. Djebar's style transforms a post-modern tragedy by changing the components of the classical tragedy, using the harmony of the tragedy of women, and of the tragicomedy of men.In Djebar, the dramatic collision between generations and genders are reflected. This drama was destroyed by the room theater. In `The daughters of Allah`, the source of the dramatic state of Gürsel is the dilemma between individual needs and social norms. In addition, he oversees the history of Turkey in a dramatic manner. In his book, Gürsel tries to find himself in the history of Turkey in an epic style. Historical events revolve around him. He talks about himself and he also speaks by means of his characters. He transforms into a national character acting as a representative of Turks, who face the dilemma between the Eastern and Western worlds. In Djebar, women's identity disappears on the way to emancipation in an epical manner.The coexistence of various time and space in the same context results in polyphony. Polyphony and dialogism originate from double enunciation. If this type of discourse transforms into entity, it becomes intertextual. Among the three, there is a reciprocal relationship. In addition, the interpretation of the spatial-temporality creates pressure on intertextuality or the contrary. In Assia Djebar, firstly, the female voice rises due to polyphony, resulting in a plurality of voices and dual expression in the field of spatial-temporality. There are also double expressions, interplay between history and fiction, in italic form, as well as by the use of individual punctuation. There are references to old literary works as well. In Nedim Gürsel, we witness the dialogues between the child Nedim and bastard Ismaϊl, which cause polyphony and dialogism. Double expressions of history and fiction are also present in Nedim Gürsel. This is why it is evident by the fact that the dialectic between the history and his own interpretation causes polyphony.Finally, grotesque style and carnivalesque laugh have been mentioned because laughter is a paradigm where it is of private interpretation of the common history. Mikhaϊl Bakthine highlights three types of carnival; ritual forms and spectacles, comic verbal oeuvres, and different forms and genres of vocabulary. In the first, it should be noted that the event where there exists a second life or another possibility for the happenings in certain periods of time. Assia Djebar establishes his Islamic theater with regard to this conception. All the scenes are revisions of historical facts in order to seek a second choice to change the course of women's fate. In `The daughters of Allah`, Nedim Gürsel seeks a new life for himself. This type of carnival is universal renovation for real life and transforms reality. This aspect becomes a popular festival in Djebar, as she sees the present as unfinished and, on the contrary, it translates into a satirical laugh at Gürsel, because he deems the present as completed.In the second type of carnival, as in the novel of Djebar and that of Gürsel, language and language skills occupy an important place: French and Arabic (language of Koran for Nedim Gürsel). Similarly, it is dichotomous conceptions in verbal oeuvres such that `Far from Medina` possesses the carnival and the tragedy simultaneously and `The daughters of Allah` embodies the laughter and the drama at the same time.In the third, there are blasphemous profanities. In addition, Bakthine manifests three aspects of the comic : the buffoon, the burlesque, and the grotesque. At first, laughter, which originates from dissatisfaction, is naïve and there is no expressions of insult. Assia Djebar does not consider Islamic and patriarchal system satisfying for the freedom of women, while Gürsel is not satisfied with himself. The burlesque comic is concerned with the relegation of the importance and value. Assia Djebar deals with the devaluation of the high status of men in the public area. However, Gürsel aims to deprive the value of space and time. Grotesque comic has ridiculing features for some social events. Only in the novel of Gürsel, there are ridiculing exercises for certain socio-historical facts.In the third part of our study, the autobiographical consciousness was attended. The autobiography is the fictional re-composition of the intimate history in the form of both historical and psychological study. This aspect is influenced by the collective history. In `The daughters of Allah`, Nedim Gürsel describes his childhood and family by questioning himself on the accounts of the effects of the history of Islam and Turkey. His book also contains a biography of his grandfather and Mohammed.In `Far from Medina`, Assia Djebar sheds light on women's biography under the influence of the collective history and the patriarchal system. The identity of Assia Djebar is manifested implicitly by the female biography. Biography and autobiography are reference texts. In Djebar, the similarity among the Muslim women forms the female identity. In Gürsel, it is his own identity that creates the resemblance between his characters and himself.These are four different methods for the representation of the inner life : the autobiographical novel, autofiction, the fictional autobiography, and simple/pure autobiography. All of these definitions are valid for biography: a biographical novel, biofiction, the fictional biography, and pure/simple biography. The auto-fiction and fictional autobiography are the metonymic mechanisms saving the writer(s) limitations and norms.The novel of Gürsel is composed of two parts : the autobiography (the level of the present) and autofiction (the level of the past). In the autobiographical part, Gürsel narrates using the `tu (informal and singular form of `you` in French)` in his epistolary style, using the same pronoun he also addresses readers to infer that the biography refers to the people sharing similar emotions and dilemmas. As a result, Gürsel is transformed into a model for all the citizens of the country. This can also be deemed as his diary where all episodes of the book correspond to a day experienced by Gürsel. By mixing his diary and epistolary writing styles, he tries to express himself using a form of radio language. Assia Djebar, on the other hand, emphasizes the common biography of women. The only important element for her style is to tell all what is experienced by women. Thus, Assia Djebar can be seen as only practicing autofiction. Her style transforms into a bio(auto)fiction due to the fact that she more focuses on probabilities.en_US
dc.languageFrench
dc.language.isofr
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.rightsAttribution 4.0 United Statestr_TR
dc.rights.urihttps://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
dc.subjectFransız Dili ve Edebiyatıtr_TR
dc.subjectFrench Linguistics and Literatureen_US
dc.subjectKarşılaştırmalı Edebiyattr_TR
dc.subjectComparative Literatureen_US
dc.titleLa problématique de l`espace et du temps dans l`écriture d`Assia Djebar et de Nedim Gürsel
dc.title.alternativeAssia Djebar'ın ve Nedim Gürsel'in yazınında zaman ve mekan sorunsalı
dc.typemasterThesis
dc.date.updated2020-12-11
dc.contributor.departmentFransız Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı
dc.subject.ytmDjebar, Assia
dc.subject.ytmGürsel, Nedim
dc.subject.ytmFrench literature
dc.subject.ytmTurkish literature
dc.subject.ytmComparative literature
dc.subject.ytmTime
dc.subject.ytmTime-space relationship
dc.subject.ytmSpace
dc.identifier.yokid10040622
dc.publisher.instituteSosyal Bilimler Enstitüsü
dc.publisher.universityGALATASARAY ÜNİVERSİTESİ
dc.identifier.thesisid370278
dc.description.pages210
dc.publisher.disciplineDiğer


Files in this item

Thumbnail

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

info:eu-repo/semantics/openAccess
Except where otherwise noted, this item's license is described as info:eu-repo/semantics/openAccess