L`intégration du développement durable dans la gestion de la chaine d`approvisionnement et une application

Abstract

Günümüzde, sürdürülebilir gelişme kavramı dünyada giderek önem kazanan bir kavramdır. Sürdürülebilir büyüme; ekonomik, çevresel ve sosyal açıların yanında, şirketlerin kalkınma politikalarını da içerir. Bu kavram, artık herhangi bir gelişme için önemli bir gereklilik olarak kabul edilir. Tedarik zincirleri içerisinde bulunan, tedarikçiler, üreticiler, dağıtıcılar ve perakendeciler aynı zamanda giderek şirketin entegre parçaları olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle firmalar artık tüm tedarik zincirleri boyunca sürdürülebilir büyümenin karşısında olabilecek bütün durumlar (tüketici yaptırımları, medya veya sivil toplum kuruluşlarının olası etkileri) için sorumlu tutulmaktadırlar. Dolayısıyla, uzun vadede çalışmaya devam etmek isteyen ve tabii bir rekabet avantajı yaratmak isteyen herbir işletme, kendi tedarik zincirleri içinde sürdürülebilir büyümenin entegrasyonunu düşünmek zorundadır.

Today, the concept of sustainable development has a growing consideration in the world. Sustainable development consists in taken into account in the development policy of the company, besides the economic perspective, the environmental and social perspective. This concept is now regarded as an essential requirement for any development. The supply chains, that include the network of suppliers, manufacturers, distributors and retailers chains, are also increasingly recognized as integrated parts of the company. Companies are therefore increasingly held accountable for all activities that go against sustainable development all along their supply chains and are subject to sanctions by customers, influenced by the media, non-governmental organizations and public authorities. It is therefore essential for every business to consider the integration of sustainable development within their supply chains if they wish to continue to operate in the long term and of course create a competitive advantage.