dc.description.abstract | Özet Sanat yapıtları, belirli bir imge ya da kavramdan da yola çıksa, nesnelerin dünyasında biçim bulmakta ve göze görünür duruma gelmektedir. Bazen nesnenin doğasında kod olarak bulunan veri; bazen de sonradan obje üzerine atfedilen değerler, nesneye yaklaşımımızı ve bakış biçimimizi belirlemektedir. Kimi zaman yetkin bir göz, bir sanat yapıtında, sanatçısı tarafından kodlanmamış bir özelliği bulurken; kimi zaman da yapıtın üzerine yüklenen baskın mesaj, ona bakan gözlerin ardındaki eksik bilgi ve birikimden dolayı farkedilememektedir. Sanat tarihi dediğimiz süreç; yukarıda saydığımız özellikleri taşıyan, herkes tarafından kabul edilmiş ve neredeyse anonim olmuş sanat yapıtlarıyla birlikte, bugün kimsenin belleğinde yer etmemiş ve çoktan unutulup gitmiş milyonlarca yapıtı da kapsamaktadır. Sanat yapıtları, aslında bir yaratıdan çok bir dönüşümü içermektedir. Büyük yapıtlara, söz anlamında yaratı kavramı çok yakışsa da, fiziksel anlamda bir `yoktan var etme` söz konusu değildir. Bu yüzden sanatlar hem kendi düzlemlerinde (örneğin bir heykelin fotoğrafa dönüşmesi), hem de başka düzlemlerde (bir şiirin bir senfoniniyi doğurması), iki farklı kategoride ele alınabilir. Sanatların bir de, doğayı resme (Van Gogh/Ayçiçekleri) ya da bir müzik parçasına (Sibelius/Fingal Mağaraları Uvertürü) dönüştürmek gibi estetik anlamda işlevleri de vardır. Yukarıda saydığımız farklı biçimlerden hangisinde olursa olsun (doğadan stilizasyonlar dışında) nesnelerin fotografik yorumlan da bir metamorfoz içinde değerlendirilmektedir. Genelde nesnelerin, özelde de heykellerin fotoğrafa dönüştürülmesinde belirli görsel keyiflerle birlikte, ciddi sorunlar da yaşanmaktadır. Doğada bir durum, nesne ya da canlı varlığın, bir sanatçı tarafından stilize edilmesiyle, bir anlamda işler çok zorlaşmaktadır. Çünkü dev bir nesne, küçük bir heykele dönüşmüştür ve nesne-mekan ilişkisi içinde; ışığın kullanımı, nesne-fon vıııbağlantısı, farklılaşan detaylar ve sanatçının yüklediği biçem özellikleri nedeniyle, alanı daralan fotoğrafçıyı zor anlar beklemektedir. Bazen stilize edilmiş ve nesneleştirilmiş bir yapıt fotoğrafçının işine gelebilir. Nesne kıpırdamamakta, ışık değişmemektedir. Fotoğrafçı nesnenin çevresinde istediği kadar dolaşabilir, nesnenin büyüklüğüne göre istediği bakış açısından yaklaşabilir; yerini değiştirebilir, karşısında istediği kadar kalabilir. Nesneyi stüdyoya sokup, dilediği renk ve özellikteki ışığı yapabilir. Oysa, örneğin doğada bir ağacın karşısında bunu gerçekleştirmek zordur. Belki fotoğrafçının, yaprakların fotoğrafını istediği gibi çekmesi için uygun mevsimi beklemesi, doğru ışık şartları için güneşin hareketlerini izlemesi gerekebilir. Nesnenin fotoğrafını çekmek isteyen fotoğrafçının işi görüldüğü gibi hiç de kolay değildir. Fotoğrafçı, her iki bağlamda da -eksikler ve avantajlarla- nesneyi başka bir düzlemde yeniden yorumlayacak ve ikinci kez dönüştürecektir. Nesnenin/yapıtın doğasını bozmadan yorum yoluyla yapılan bu dönüştürme işlemi, her yeni fotoğraf okumasında, gelinen son durumu içeren bir yaklaşımla örtüşmek zorundadır. Nesnelerin fotoğrafa dönüşümleri sürecinde, bu tezin bütünlüğünü oluşturan dört ayrı proje de, içlerinde barındırdıkları detaylardan dolayı, farklı özelliklerin altını çizdiler: Dönüşümler `Sıradan Bir Aşk Hikayesi`nde, iki başarılı heykeltraş Rasim Konyar ve Akın Yıldırım'ın beş heykelinden yola çıkılarak bir aşk hikayesi oluşturuldu. Renkli olarak 35mm dialardan hem çift projeksiyonlu, müzikli ve geçişli bir dia gösterisi, hem de seçme 30 fotoğraftan bir sergi olarak tasarlanan bu seride, sevgi ile kötü güçlerin mücadelesi bir yeraltı/gökyüzü savaşına dönüştürüldü. Sonuçta sevgi ve aşk kazandı. Filim projesinde, kim tarafından ve kaç adet yapıldığı bilinmeyen ama oldukça güzel detayları olan 'kitsch' bir fil heykeli ele alınarak siyah beyaz yorumları yapıldı. 6x7 film boyutunda çalışılan bu seri, farklı objektiflerin ara halka ile birlikte kullanılmasından doğan makro özelliğiyle öne çıkan bir çalışma ıxoldu. Kodlandığı imgesiyle aynı fiziksel şartlarda asla bir daha bir araya gelmemesi için fil kırılarak, kendisi için `fil mezarlığı` olarak adlandırılan kaidenin üzerine koyuldu. Nesnenin ölümü ile yapıtların değeri; tıpkı belirli sayıda basıldıktan sonra kalıpları parçalanan bir gravürünkü gibi zaman içinde serüvenine bırakıldı. Bu postmodern söylem içinde minimalist bir bakış açısı uygulanarak, asgari malzemeyle anlatım yeğlendi ve kitsch'in sanat yapıtına dönüşüm süreci, üretilen fotoğrafların ışığında irdelendi. Fil, mezarlıktaki parçalan, renkli vesikalık resmi ve büyük boyutlu siyah beyaz detaylarıyla, kendine ayrılan odada zaman içindeki yolculuğuna başlamış oldu. Bronz Askerler; sanatçısı Rasim Konyar tarafından yapılan bir satranç takımının yorumlarından oluştu. Bu satranç takımının bir tarafında Osmanlı, diğer tarafında Bizans yer alıyor; şahları Fatih Sultan Mehmet ve Konstantin. Savaş ve oyun iç içe, doğu ile batı karşı karşıya; Bizans askerleri ve yeniçeriler göğüs göğüse... Bir metrekareden daha küçük bir alanda gerçekleşen bu savaş/oyunda, adeta yaşamın küçük bir provası yapılıyor ve aynı zamanda da dünyada birçok savaş tüm hızıyla sürüyor. Diğer serilerden farklı olarak burada tarih kavramı da var. Renkleri ve yaklaşım biçimiyle modernist/minimalist bir düzlemde ele alınan proje yine 35mm olarak iki makine içi kurgulanan müzikli bir dia gösterisi olarak düşünüldü. Ayrıca seçme 40 fotoğrafla da bir sergiye dönüştürüldü. Projenin son ayağı olan Aşkküre ise, daha duygusal bir tema üzerine temellendirildi. Bu defaki nesnelerimiz 100 adet misket; ya da içlerinde bir çiçek dürbünü gibi binlerce dünya taşıyan renkli cam yuvarlaklar. Bir dönemin çocuklarının en güzel anıları; bir çıt sesiyle kazanma ile kaybetme arasındaki o ince çizginin farkına varış. Renkli olarak çekilen 120 dialık bu seri postmodernist bağlamda ele alındı. Renklerin formlarla yaptığı dans, sonsuz bir devinim; tasavvuf, hücrelerimiz, erotik çağrışımlar, başka alemler; birer meditasyon sözcüğü gibi olan misketler, çağrışımlarına kendilerini bırakanları başka dünyalara uçuruyorlar.Ben, hazırladığım bu tezde, herbiri birbiriyle akraba ama aralarında ince detayların olduğu dört farklı çalışma ile, nesnelerin fotografik yorumlarını yapmayı denedim. Kimi tanınmış bir sanatçının önemli yapıtlarından biri, kimi bir fabrikada kalıplanmış, kimi ustalıkla kopyalanmış... Nesneler fotoğraflar aracılığıyla yeni kostümler kuşanırken, bizler de farklı anlamlar çıkarmayı seçtik onlardan. Bu projenin amacı, nesnelerin fotoğraflara (sanat yapıtlarına) dönüşme süreçlerini bir kez daha ele almak, nesnenin ruhunun varlığına dair tezleri güçlendirmek ve fiziksel ispatında zorluk çektiğimiz dönüşümleri, görüntünün tinsel özelliklerinden yola çıkarak yeniden yapılandırmaktı. Görüntüler, derdini anlatmaya yettiyse ve enerjisi de, gözlerimizden geçip yüreklerimize kadar gelebildiyse çalışmamız da amacına ulaşmış demektir. xı | |
dc.description.abstract | Summary Artworks, even if derived from an image or a concept they find form in the world of objects and become visible. Sometimes the data available as code in the nature of the object, and sometimes the values attributed to the object determine our approach and way we look at the object. Whereas a mature eye can often find a feature not coded in an artwork not charged by its artist, sometimes the dominant message charged on the work go unnoticed by the eyes looking at it due to lack and cumulation of knowledge. The process which we call Art History covers artworks that bear the characteristics we defined above recognised by everyone and has almost become anonymous as well as millions of artworks which have not been carved into the memory of anyone and long forgotten. Artworks essentially means transformation rather than creation. Even if the concept of creation in the sense of the word is more fitting, there is no `creating from nothing` in physical sense. Therefore art can be examined in two separate categories both in their own plane (for example, transformation of a sculpture into a photograph) and in other planes (a poem generating a symphony). Art also has a function in aesthetic sense like transforming nature into a painting (Van Gogh / Sunflowers) or into a music piece (Sibelius/Fingal Caves Uvertüre). No matter which form we described above it takes (except styling from nature) the photographic interpretation of objects are also evaluated in a metamorphosis. Besides the specific visual pleasure in transforming into photograph the objects in general and statues in particular, also serious problems are experienced. A certain situation in nature, an object or a living creature when styled by an artist, things become more difficult. Because a large object is converted into a small statue and in the object - space relation hard times are waiting for the photographer whose space of movement is narrowed because of Xlluse of Light, object - background relation, differentiating details and the image characteristics charged by the Artist. Sometimes a work styled and materialized may suit the photographer. The object is not moving and the light is not changing. The photographer can move around the object as much as he likes, approach it at any angle of view depending on the size of the object, change its place, stay in front of it as much as he desires. He can bring the object to the studio and produce the light he chooses in terms of color and characteristics. However it is not possible to do so for a tree in the nature. It may be necessary for the photographer to wait for the proper season to photograph the leaves, or follow the sun movements for the right conditions. It is not easy as it appears for a photographer who wants to photograph an object. The photographer shall interpret again the object in both senses -with its pros and cons- and transform it the second time. The transformation process carried out through interpretation without intervaning the nature of the object/work has to overlap with an approach that contains the final point arrived at in every new photograph reading. In the transformation process of objects into photographs, both four separate projects have underlined the different characteristics due to details they contain: In Transformations `An Ordinary Love Story` (Dönüşümler` Sıradan Bir Aşk Hikayesi`), a love story is created by acting on the five statues of two successful sculptors Rasim Konyar and Akın Yıldırım. In this series designed as an exhibition composed of a slide show of 35 mm color slides with double projectors, music and transition, and 30 select photographs, the controversy between love and malicious forces is transformed into a underground/space war. In My Elephant (Filim) project, a kitsch Elephant sculpture which has beautiful details, the artist and number of copies made are unknown is interpreted in black and white. This series which is prepared in 6x7 film Xllldimensions became a work emphasised with its macro characteristics arising from use of different lens together with interim rings. For the purpose of never having the image it is coded for unite under the same physical conditions, the elephant is broken into pieces and placed on a base called elephant graveyard. The value of the artworks upon death of the artworks upon death of the objects is left to its adventure in time just like the moulds of engraving broken after a specific number of reproductions. In this post modern dialect, it is preferred to express things with use of minimum material by implementing a minimalistic viewpoint and transformation process of Kitsch into Artwork is discussed under the light of photographs produced. The elephant, pieces in the graveyard, started their journey in time with its passport size color photograph and large size black and white details in a room allocated to it. Bronze Soldiers; (Bronz Askerler) developed by interpretation of a Chess set produced by its artist Rasim Konyar. In this Chess set one side is Ottomans and the other side is Bisantians. The Kings are Mehmet the Conquerer and Constantine. Game and war inside each other, East against West; Bisantian soldiers and Janissaries chest to chest. In this game/war realised in less than one square meter, a minor rehearsal of survival is taking place and many wars across the world are going on at full speed. In comparison with the other sets what is different is that there is a concept of history here. The project discussed in a modem/minimalistic plane with its colors and method of approach, is considered as a musical 35 mm slide show edited for two projectors. Furthermore it is converted into an exhibition with 40 select photographs. Lovesphere (Aşkküre) which is the last face of the project is based on a more sentimental theme. Our objects this time are 1 00 marbles, or colored glass balls bearing thousands of worlds within like a flower prism. One of the most beautiful memories children in the past, awareness of that fine line between winning and losing with that flat sound. This series with 120 color slides is also studied in postmodern sense. Dance of the colors with forms, a XIVperpetual movement, mysticism, our cells, erotic associations, different realms, the marbles which are like words of meditation each, take people to different worlds which surrender to their calls. In this thesis I prepared, I tried to make the photographic interpretation of objects with four different studies which are related but have fin detail differences. Sometimes one from the important works of a renown artist, sometimes one moulded at the plant, and sometimes one masterfully copied. While the objects cloak into new costumes through photographs, we chose to derive different meanings from them. The objective of this project was to examine the process of transformation of objects into photographs (artworks), to reinforce the thesis about the existence of the spirit of the object and to restructure the transformations for which we have difficulty in providing by acting on the spiritual characteristics of the image. If the images adequately expressed itself and if its energy has reached our hearts by passing through our eyes then we can say that our study has reached its objective. xv | en_US |