18. yüzyılda Osmanlı dış ticareti
dc.contributor.advisor | Önsoy, Rifat | |
dc.contributor.author | Elibol, Numan | |
dc.date.accessioned | 2020-12-29T18:15:52Z | |
dc.date.available | 2020-12-29T18:15:52Z | |
dc.date.submitted | 1996 | |
dc.date.issued | 2018-08-06 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/471579 | |
dc.description.abstract | Osmanlı İmparatorluğu coğrafî konumu itibarıyla çok eski zamanlardan beri, yoğun bir mal değişimine sahip olan ticaret yolları üzerinde bulunuyor ve bu transit ticaretin vergilendirmesinden büyük gelirler elde ediyordu. 18. yüzyılda ipek ve baharat ticaretinin gerçekleştiği yolların büyük bölümünün ele geçirilmesinin ardından, hem doğu ve batı, hem de kuzey ve güney ülkeleri arasında muazzam bir ticaret potansiyeline sahip olan bölgeler Osmanlı denetimine girmiş oldu. Osmanlı İmparatorluğu, coğrafî konumunun sağladığı avantajın yanısıra, ihtiyaç duyduğu sınaî ve ziraî ürünlerin çoğunu kendi topraklarından elde edebilecek imkânlara da sahipti. Bu yüzden Osmanlı dış ticareti ilk zamanlardan itibaren fazlalık verdi. Bu durum uzun süre değişmedi. 16. yüzyılda, Ümit Burnu'ndan dolaşan Hint Okyanusu yolu yeni bir ticaret yolu olarak ortaya çıkmış, ancak Basra'ya ve Kızıldeniz'e akan Hint ve Uzak Doğu ticareti tamamıyla kesilmemişti. Üstelik Osmanlılar 16. yüzyıl boyunca Avrupalı tüccarlara bahşetmiş oldukları ticarî imtiyazlar sayesinde Akdeniz'deki ticaretin canlı kalmasını sağlamışlardı. 17. yüzyılda bu durum değişmeye başladı. Bu yüzyıl başlarında İran'dan gelen ipek yolu savaşlar nedeniyle kesintiye uğradı. 17. yüzyılın ilerleyen dönemlerinde de, Ümit Burnu'ndan dolaşan okyanus yolunun daha sık kullanılması nedeniyle baharat ticareti eski önemini kaybetti. Üstelik Avrupalılar, o ana dek Akdeniz Ve Osmanlı İmparatorluğu aracılığı ile elde edilen bazı ticaret maddelerini sömürgelerinden getirmeye başlamışlardı. 17. yüzyıldaki bu gelişmeler, Osmanlı dış ticaretinin değişim döneminin ilk aşamalarını oluşturdu Bir taraftan dış dünyada bu gelişmeler yaşanırken, diğer taraftan içte, 17. yüzyıl sonlarından itibaren karşılaşılan askerî başansızlıklar ve malî açmazlar, Osmanlı Devleti'ni, gelir kaynaklarının arttınlması için ticaret alanında yeni alternatifler aramaya itti. Bu nedenle, Avrupalı devletlere tanınan ticarî imtiyazlar arttırıldı. Önceleri sadece ticaret limanlannda yerleşmiş bulunan Avrupalı tüccarlara tanınan himaye ve emniyet, sonralan imparatorluk dahilindeki ithalat ve ihracat ayrıcalıklarını da kapsayacak şekilde genişletildi.ü 18. yüzyılda, Osmanlı dış ticaretinde meydana gelen değişiklikler belirgin bir hal aldı. Osmanlı İmparatorluğu'nun dış ticareti ağırlıklı olarak batıya yönelmeye, eski ticaret merkezleri önemini kaybetmeye, yeni ticaret merkezleri önem kazanmaya başladı. Aynı yüzyılda Avrupa ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki ticarete konu olan mallann içeriğinde de değişiklikler meydana geldi. Osmanlı İmparatorluğu, izlemiş olduklan ticaret politikaları ve üretim tekniğinde kaydettikleri başarılara paralel olarak, tekstil başta olmak üzere bir çok sanayi dalında gelişme gösteren batıya hammadde sağlamaya, karşılığında da batıdan mamul maddeler almaya başladı. Osmanlı imparatorluğu, genel hatlarıyla çizmeye çalıştığımız bu tablo içerisinde 19. yüzyıla girerken, sanayi devrimi gerçekleştirmiş ve iktisaden güçlenmiş olan Avrupa karşısında, sanayi ve sömürge ürünlerinin kolaylıkla pazarlanabildiği ve gelişmiş Batı Avrupa ülkelerinin kendi sanayileri için hammadde temin ettikleri bir pazar olmaya aday gözüküyordu. | |
dc.description.abstract | The Ottoman Empire, due to her geographical position had long been situated in the cross-roads of Oriental trade routes and profited considerably by taxing this transit trade. In the 16th Century, as the spice and silk trade routes were included within the boundaries of the Ottoman Empire, all the regions with a great commercial potential between either East and West and North and South were controlled by the Ottomans. The Ottoman Empire, apart from the advantage offered by geographical position, had all the means necessary to produce most of the industrial and agricultural products required as well. Thus, The Ottoman foreign trade from the very beginning has given an excess in exports. This excess survived for long centuries. In the 16th Century the Oceanic route reaching the Far East had appeared as a new sea route but this had not hindered the traffic of the Oriental trade routes reaching Mediterranean through the Red Sea and the Iranian Gulf. Besides, The Ottomans in the course of the 16th Century had granted commercial privileges to European traders and thus managed to keep the traffic in the Mediterranean active. Yet, in the 17th Century this picture began to change. In the 17th Century the silk route arriving from Iran was interrupted by wars and the spice trade was diverted to the Oceans. Besides, some of the products imported from the Levant till then were introduced to Europe as colonial products. These developments in the 17th Century were the initial steps of the transformation of the Ottoman foreign trade. Coinciding with these external developments were the pressing internal difficulties. Faced with military failures and financial difficulties, the Ottoman State had attempted to look for solutions in the field of commerce, in order to increase the revenues of the State. To this end, commercial privileges granted to European slates previously were extended so as to include certain branches of internal trade. In the 18th Century the changes in conditions of the external trade of the Ottoman Empire became apparent. While foreign trade of the Ottoman Empire was oriented towards Europe, old commercial centers lost their importance. Instead, new commercialIV centers like İzmir and Selanik arouse. These commercial centers had strong commercial ties with the West During that time, the content of the commercial goods traded between the Ottoman Empire and Europe changed as well. The Ottoman Empire was on the way of being the main supplier of certain raw materials and buyer of finished goods of Europe, who, due to her trade policies and progress in production, had made remarkable advances in different fields of industry among which the textile was leading. Within this framework The Ottoman Empire at the beginning of the 1 8th Century vis a vis Europe who had achieved an industrial revolution and strengthened her economic position, seemed likely to be a market where the European finished goods could be sold and the needed raw materials could be bought | en_US |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/embargoedAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Tarih | tr_TR |
dc.subject | History | en_US |
dc.title | 18. yüzyılda Osmanlı dış ticareti | |
dc.title.alternative | The Ottoman foreign trade in the 18. century | |
dc.type | masterThesis | |
dc.date.updated | 2018-08-06 | |
dc.contributor.department | Tarih Anabilim Dalı | |
dc.subject.ytm | Treaties | |
dc.subject.ytm | Customs | |
dc.subject.ytm | Capitulations | |
dc.subject.ytm | 18. century | |
dc.subject.ytm | Ottoman State | |
dc.subject.ytm | International trade | |
dc.identifier.yokid | 52793 | |
dc.publisher.institute | Sosyal Bilimler Enstitüsü | |
dc.publisher.university | HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ | |
dc.identifier.thesisid | 52793 | |
dc.description.pages | 126 | |
dc.publisher.discipline | Diğer |