dc.contributor.advisor | Erol, Fatma Burçin | |
dc.contributor.author | Aydin, Özlem | |
dc.date.accessioned | 2020-12-29T17:58:15Z | |
dc.date.available | 2020-12-29T17:58:15Z | |
dc.date.submitted | 2002 | |
dc.date.issued | 2018-08-06 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/470109 | |
dc.description.abstract | ÖZET Ortaçağ'da kadınlar, toprağın idari bir şekilde bölünmesine ve dağıtılmasına dayanan feodal düzende yaşıyordu. Bu düzende baronların toprağın güvenliğini tehdit edebilecek herhangi bir tehlikeye karşı düzenli askeri güçleri bulunuyordu ve savunma için savaşmak kaçınılmazdı. Ortaçağ toplumunun güçlü kurumlan feodalite ve ruhban sınıfıydı. Kadınların yaşam ve sosyal konumları bu erkek egemen topluma ve Kilise Babalarının öğretilerine göre şekilleniyordu. Kilise Babalan olarak tabir edilen din bilginleri ilk Günahtaki payından ötürü insanoğlunun cennetten kovulmasına yol açtığına inandıkları kadınlara karşı önyargılıydı. Din bilginlerine göre Tanrı Adem'i kendi suretinde yaratmıştı, ancak kadım Adem'in vücudundan yarattığı için kadın erkeğin suretinde yaratılmıştı. Bu durumda kadının erkeğe boyun eğmesi ve itaat etmesi kaçınılmazdı, çünkü erkek Tanrı'nın suretinde yaratıldığı için kadından üstündü. Kadın günaha karşı koyamayıp şeytan tarafından kandırıldığı için zayıf ve kötü kabul ediliyordu, hatta kötülüğü yüzünden Adem'in kendisi ile birlikte yasak meyveyi yemesini sağlayarak tik Günahın işlenmesine yol açmış ve insanoğlunun cennetten kovulmasına sebep olmuştu. Bu nedenle kadın güvenilmezdi. Günah işlemeye karşı koyamadığı için kadın duygularla, erkek ise daha üstün olan mantıkla özdeşleştirilmişti. Mantıktan yoksun ve erkekten aşağı olması nedeniyle kadın, kendinden daha mantıklı, güçlü ve üstün olan erkeğe itaat etmeli ve onun tarafından yönetilmeliydi. Bütün kadınlar Havva'nın torunları olarak kabul edildiğinden tövbe etmeli ve düzeltilmeliydi Din bilginlerinin kadın hakkındaki bu görüş ve yorumları tüm Ortaçağ' ı, hatta yüzyıllar boyunca bütün insanlık tarihini etkilemiş, kadınların erkek egemenliği altında yaşamasına sebep olmuştur. Bu öğretiler yüzünden kadınlar sosyal, bireysel ve eğitim haklarından yoksun bırakılmışlardır. Kadının yeri evi olarak kabul edildiğinden kadınlar ev içi işlerle meşgul olmuşlar, ev işleri, annelik, çocukların beslenip büyütülmesi ve zevcelikle özdeşleştirilmişlerdi Ortaçağ toplumunda genç bir kız iyi bir ev hanımı ve kocasına karşı fedakar ve itaatkar bir eş olacak şekilde eğitiliyordu. Bu bağlamda genellikle kadınların eğitimi iyi bir anne, ev hanımı ve eş olmak için gerekenlerin öğretilmesine dayanıyordu. Belli birseviyede eğitim alma şansına sahip olan kadınlar rahibeler, soylu ailelerin kızları ve toprağını miras bırakabilecek erkek varisi olmayan ailelerin kadın varis konumundaki kızlarıydı. Kadınlar toplumda birey olarak değil sadece bir erkeğin eşi, kızı ya da annesi olarak, erkeklerle olan ilişkileriyle varolabiliyordu. Ortaçağ'da kadına sunulan ve empoze edilen iki rol modeli vardı, kadınlar Havva ya da Meryem modelleri arasında sıkışıp kalmıştı. Havva İlk Günahtan dolayı insanlığa ihanet etmiş sayılıyordu, ancak Meryem İsa'yı doğurması nedeniyle Tanrının insanları affettiğinin bir işareti olarak kabul edilmişti. Meryem günahlardan kurtulmak için bir umuttu, bu nedenle her kadın günahlarından arınabilmek için onun gibi saf, temiz ve erdemli olmalıydı. Erkek egemen toplum yukarıda bahsedilen görüşleri ve formüle ettiği ideal kadın tipini yazılı eserler ile empoze etmiş ve yaymıştır. Birçok yazarın eserlerinde yansıttığı kadın düşmanı tutumlar, kadının yansıtılması hususunda etkin bir kadın karşıtı, anti-feminist geleneğin temellerini atmıştır. Her ne kadar Christine Pisan bir Ortaçağ kadın yazarı olarak kadınlara yöneltilen bu haksız suçlamalara, kadın karşıtı görüşlere ve çifte standarda eserlerinde cevap vererek tepki göstermiş olsa da kadınlar genelde sessizleştirilmiş, eğitimden yoksun bırakılmış ve erkek yazarların egemenliğindeki yazın alanında yazar olarak varolmalarına imkan verilmemiş olmaları nedeniyle durumlarını kabullenmiş konumdaydılar. The Flower and the Leaf {Yaprak ve Çiçek) ve The Assembly of Ladies (Kadınlar Meclisi) onbeşinci yüzyıla ait Ortaçağ İngiliz Edebiyatı rüya şiiri geleneğine göre yazılmış iki anonim şiirdir. Her iki şiir de anlatıcının kadm olması ve kadm karakterlerin ön planda ve çoğunlukta olması nedeniyle Ortaçağ'da kadına dair görüşleri yansıtmaktadır. Bu çalışmanın amacı Ortaçağ'daki kadına dair görüşlerin The Flower and the Leaf (Yaprak ve Çiçek) ve The Assembly of Ladies (Kadınlar Meclisi) şiirlerine nasıl yansıdığını incelemektir. Giriş kısmında şiirler hakkında bilgi verildikten sonra Ortaçağ'da kadınlar hakkındaki görüşlerin nasıl oluştuğu, bunların oluşmasında etkili olan din bilginlerinin yorumları, zamanın politik sistemi olan feodal sistem gibi faktörlere değinilerek kadınların sosyal konumu, eğitim durumu, genel yaşamınınIV anlaşılması için Ortaçağ toplumu yansıtılmaya çalışılmıştır. Kadına dair görüşlerin edebi eserlerde ve din bilginlerinin yazılarında kadının yansıtılmasını nasıl etkilediği gösterilmiş, bu bağlamda anti-feminist örneklere yer verilmiş ve Ortaçağ'da ilk profesyonel kadın yazar olan Christine Pisan'ın eserlerindeki tepkiler örneklendirilmiştir. Birinci Bölüm'de The Flower and the Leaf {Yaprak ve Çiçek) şiirinde kadınların yansıtılma biçimi, eserdeki alegori, sembolizm, kadın karakterler, bakış açısı ve şiirin kadınlar hakkındaki Ortaçağ görüşlerinden ne derecede etkilendiği analiz edilmiştir. İkinci Bölüm'de The Assembly of Ladies {Kadınlar Meclisi) aynı yöntemle incelenmiştir. Sonuç bölümünde ise The Flower and the Leaf {Yaprak ve Çiçek) şiirinin dönemin asil sınıfa mensup kadınını yansıtarak yine Ortaçağ'da popüler olduğu bilinen ve bir bahar eğlencesi olan yaprak ve çiçek geleneğini kullanarak kadınlar için öngörülen ve erkek egemen toplum tarafından belirlenmiş rolleri vurguladığı, ayrıca bir kadın anlatıcı aracılığıyla kadınlara toplumda kabul görmek için nasıl olmaları gerektiğini anlattığı kanaatine varılmıştır. The Assembly of Ladies {Kadınlar Meclisi) şiirinin ise kadınların erkek egemen toplum taralından belirlenen bu rollere göre yaşadıkları halde mutsuz oldukları, hayal kırıklığına uğradıkları ve bu roller sonucunda kadınların duydukları sıkıntı ve mutsuzluğu, erkek egemenliğinin kadına biçtiği rollerin ve buna bağlı olarak bu kadın idealinin başarısızlığım, geçersizliğini dile getirmeyi amaçladığı kanaatine varılmıştır. | |
dc.description.abstract | ABSTRACT Medieval women had to live in a feudal society based on an administrative division and distribution of land in a strict hierarchy. Barons had organized military powers in case of any threat to the security of the land. Fighting was essential for defence. Lives and social status of women were shaped according to this male society and to the preaching of the clergy. The clergy and feudalism were powerful institutions of medieval society. The Church fathers were essentially biased against women because of the fact that they regarded women as the cause of man's Fall due to her part in the Original Sin. The Church fathers preached the attitude that woman was created out of Adam's body which led to the idea that God created Adam in his likeness but woman for man's likeness. Therefore woman's subjection to man was inevitable because she was regarded as inferior to man. She was weak and wicked since she had been deceived by the devil, and could not resist the temptatioa Through her wickedness, she made Adam commit the original sin by eating the forbidden fruit with her and caused the banishment of mankind from Eden. Therefore she was not trustable. Woman was associated with the lower sensible souk anima and man was associated with the high rational soul, spiritus. Due to her inferiority and lack of reason, she had to submit, be subjected to and ruled by man who is more rational, stronger and superior. All women were regarded as daughters of Eve, therefore they should be corrected and be repentant. These views of the Church Fathers on women influenced all medieval life and the status of women. As a result of these views, women were deprived of their rights, education, social status, individuality and freedom. In the Middle Ages, the education of women was totally disregarded. Their place was regarded to be their homes and they mainly remained in the domestic sphere of life. They were associated with the household duties, nurturing, motherhood and wifehood. A medieval girl was brought up to be a good housewife and a submissive wife to her husband. In this respect, her education consisted of what was essential to be a satisfying housewife, wife and a mother. Women in the Middle Ages were identified with lack of power and authority because women were deprived of education. Women who had education to someVI extent were nuns, the daughters of noble families and heiresses whose families did not have a male heir to inherit the land. Women did not exist in the medieval society as individuals, but they existed through their relations with the male such as somebody's mother, someone's wife or somebody's daughter. Two role models were presented and imposed on women in the Middle Ages. Medieval women were trapped between either being Eve or Virgin Mary. Eve was seen as the betrayer of humankind due to the Original Sin and Virgin Mary was regarded as the sign that God forgave mankind due to her immaculate conception and birth of Christ. The Virgin Mary figure was accepted as a hope for salvation therefore every woman who was chaste, pure and virtuous like her could have a hope to achieve salvation. The male dominated society spread and imposed these views on woman and the concept of an ideal woman through their writings. An influential antifeminist, misogynist and biased tradition of representation of women was founded. These attitudes and treatment of women were projected to many secular and outstanding works. Although Christine Pisan as a female writer of the Middle Ages responded to and defended women against this unjust biased treatment, women in general were silent and could not respond due to lack of education and not being allowed to write in the male literary arena. The Flower and the Leaf and The Assembly of Ladies are anonymous fifteenth century dream poems. The influence of medieval ideas about women and the effects of these views on women may be seen in the poems due to the reason that both The Flower and the Leaf ana The Assembly of Ladies have female narrators and the female characters dominate both of the poems. The aim of this thesis is to analyse how medieval views about women are reflected in The Flower and the Leaf ana The Assembly of Ladies through the representation of women in both of the poems. In the Introduction, medieval society and the condition of women from thevıı aspects of education, social status and the evolution of the misogynist views about women through the examples of the comments of the Church Fathers are presented. How these biased ideas influenced the representation of women in literature and the responses of Christine Pisan as the first professional woman writer of the Middle Ages to this double standard and these anti- feminist attitudes in her works are exemplified. In Chapter I, the representation of women in The Flower and the Leaf is given through a close reading of the text by the analysis of the allegory, symbolism, the female characters and how medieval attitudes towards women are influential in the poem. In Chapter II, The Assembly of Ladies is analysed employing the same methodology focusing on the same features. In the Conclusion, it is asserted that The Flower and the Leaf represents the courtly women and through the cult of the flower and the leaf, which is known to be a popular Mayday entertainment, advocates the patriarchal roles attributed to women. Through the representation of the ladies, the poem instructs how women should be in order to avoid bad feme in society through a female narrator and calls women to be in accordance with the roles prescribed by the authority. The Assembly of Ladies aims at showing the frustration of women with the roles imposed by the patriarchal society and therefore representing women's realization of the situation, the invalidation of what patriarchy imposes on women and the failure of the feminine ideal. The women in the poem are disappointed, frustrated and depressed. | en_US |
dc.language | English | |
dc.language.iso | en | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/embargoedAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | İngiliz Dili ve Edebiyatı | tr_TR |
dc.subject | English Linguistics and Literature | en_US |
dc.title | The Representation of medieval womanhood in the flower and the leaf and the assembly of ladies | |
dc.title.alternative | The Flower and the Leaf (Yaprak ve Çiçek) ve The Assembly of Ladies (Kadınlar Meclisi) şiirlerinde Ortaçağ kadın imgesi | |
dc.type | masterThesis | |
dc.date.updated | 2018-08-06 | |
dc.contributor.department | Diğer | |
dc.subject.ytm | British poem | |
dc.subject.ytm | Poem | |
dc.subject.ytm | Middle Ages | |
dc.subject.ytm | Women | |
dc.subject.ytm | 15. century | |
dc.identifier.yokid | 117600 | |
dc.publisher.institute | Sosyal Bilimler Enstitüsü | |
dc.publisher.university | HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ | |
dc.identifier.thesisid | 113502 | |
dc.description.pages | 112 | |
dc.publisher.discipline | Diğer | |