Kardiyopulmoner bypass uygulamasında kullanılan iki ayrı prime solüsyonun (hydroxyethyl starch ve ringer laktat) postoperatif dönemde nörolojik ve nöropsikolojik fonksiyonlara olan etkisinin MRI ve bilişsel testler ile değerlendirilmesi

Abstract

ÖZET KPB sonrası gelişebilen nörolojik ve nöropsikolojik fonksiyon bozuklukları KABG operasyonlarında önemli mortalite ve morbidite nedenlerinden birisidir. Literatürde açık kalp cerrahisi sonrası nörolojik disfonksiyon %2-4 oranında görülürken, nöropsikolojik disfonksiyon sıklığı daha fazla görülmektedir. Nörolojik komplikasyonlan radyolojik görüntüleme metodları ile ortaya koyabilmek mümkün iken nöropsikolojik fonksiyon bozukluklarım kesin ve net olarak ortaya koyabilecek bir yöntem mevcut değildir. Nöropsikolojik fonksiyon bozukluklarım tespit etmek için şu ana kadar uygulanan yöntem; her ne kadar uygulanımı ve sonuçlarıyla ilgili olarak objektiviteleri konusunda soru işaretleri de olsa bilişsel fonksiyon testleridir. KPB sonrasında gelişebilen nöropsikolojik fonksiyon bozuklukları hakkında geniş bilgiler mevcut olmasına rağmen bu komplikasyonlann önlenmesi ve tedavisi ile ilgili yapılmış çok sayıda çalışma yoktur. Bizde özellikle nörolojik hadiselerin tedavisinde HES kullanımından yola çıkarak KPB 'in ve prime solüsyonda kullanılan iki ayrı sıvının ( HES, RL ) serebral fonksiyonlar üzerine etkilerini nörolojik muayene, kranial MRI ve nöropsikolojik testler ile araştırmayı amaçladık. Bu amaçla KABG operasyonu uygulanacak, daha önce nörolojik herhangi bir sorunu olmayan ve karotis arter hastalığı bulunmayan 24 hastaya ameliyat öncesi rutin nörolojik muayene, kranial MRI tetkiki ve nöropsikolojik testler uygulandı. Daha sonra hastalar randomize olarak iki gruba ayrıldı. Grup I'de (n=12) prime solüsyonda HES, Grup H'de (n=12) ise RL kullanıldı. Postoperatif 7. günde nöropsikolojik testler, MRI ve nörolojik muayene tekrarlandı. Çalışmamızda preoperatif %66,7 hastada kranial MRI'larda lezyon saptandı.Postoperatif hiçbir hastada yeni gelişen lezyona rastlanmadı. Nöropsikolojik testlerde her iki grupta; preoperatif ve postopratif istatistiksel olarak anlamlı olabilecek bir farklılığa rastlanmadı. 40