dc.description.abstract | IV ÖZET `Türk Boğazlan` terimi, bu boğazlarla ilgili milletlerarası düzenlemelerde; Çanakkale Boğazı'nı, Marmara Denizi'ni ve İstanbul Boğazı'nı kapsayan bir terim olarak kullanılmakta ve geçiş açısından bütünlük arz eden tek uluslararası su yolu sayılmaktadır. Türk hâkimiyetine geçişine kadar geçen süreç içinde Boğazlar statüsü, birçok kez değişmiş ve stratejik konumundan ötürü, Boğazlar büyük devletler arasında sürekli bir tartışma konusu olmuştur. Bu çalışmada, tarihsel süreç içerisinde Boğazlar'ın durumu incelenerek, Montreux Boğazlar Sözleşmesi'nden sonra meydana gelen değişiklikler araştırılmış, günümüzdeki Boğazlar statüsü, bu bölgede yaşanan sorunlar ve bunların çözüm yollan irdelenmeye çalışılmıştır. Boğazlar, Osmanlı İmparatorluğu döneminde, yabancı ülkelerin gemilerine `açıklık` ve `kapalılık` ilkeleri açısından daima bir sorun teşkil etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti 'nin başlangıcından bugüne kadar; trafik yoğunluğu, düzensiz sefer yapılması, taşman petrol miktarı, seyir, can, mal ve çevre güvenliğine yönelik tehditler, taşman yük miktarı ve cinsi, seyir düzenlemeleri, gemi boyutlan, kritik geçiş bölgesi, kıyıların güvenliğinin sağlanması, artış gösteren deniz kazaları...vb. hususlar açısından sorunsal bir konu olarak önemini korumaktadır. Öncelikle Boğazlar konusunu tarihsel süreç içerisinde incelemenin, günümüzdeki durumun daha iyi değerlendirilmesine ışık tutacağı düşüncesiyle, 1 1 bölümden oluşan çalışmamızın büyük bölümünü tarihsel süreci incelemeye ayırdık. Boğazlar'ın 1299 'dan 1994 'e kadar yaşadığı sorunları ve antlaşmaları ayrıntılı olarak inceledik. Son iki bölümde ise, günümüzdeki Boğazlar statüsü irdelenerek, Boğazlar hakkında çıkarılan tüzükler ve uygulamalarla, Boğazlar' da güvenli geçişin sağlanması için hayata geçirilecek projeleri değerlendirdik. İstanbul ve Çanakkale Boğazları arasında yer alan Marmara Denizi, tarih boyunca bir `iç deniz` statüsünde bulunmuştur. Milletlerarası hukukta, `iç deniz` veya `kapalı deniz` üzerinde, bu denizin kıyılarına bütünüyle hâkim olan devletin tamhâkimiyet hakkı vardır. Yani, yabancı gemilerin geçişini veya seyrini istediği gibi düzenleyebilir. Ancak, Marmara Denizi bunun dışında tutulmuştur. Boğazlar üzerine yönelik ilk Türk hâkimiyeti, 1353'te Türkler'in Çanakkale Boğazı yoluyla Rumeli'ye geçmeleriyle başlamıştır. İstanbul'un fethedildiği 1453 yılından 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması'na kadar, Boğazlar' in rejimini Osmanlı İmparatorluğu tek taraflı tasarruflarla düzenlemiştir. Bu devrede uygulanan genel rejim, Boğazlar' m ve Karadeniz'in yabancı devletlerin ticaret ve savaş gemilerine kapalı olması ilkesiydi. İmparatorluğun `mutlak egemenlik devresi` olarak da bilinen bu dönemde, kapitülâsyonlarla Fransız, İngiliz ve Hollanda ticaret gemilerinin Boğazlar'dan serbestçe geçme ve Karadeniz'e çıkmalarına izin verilmiştir. 1774-1840 yılları arasında Boğazlar rejimi, Rusya ve İngiltere ile imzalanan ikili antlaşmalarla belirlenmeye çalışılmıştı. Bu antlaşmalarla Osmanlı Devleti, Boğazlan, akit devletlerin ticaret gemilerine ve bazı özel şartlarda savaş gemilerine açma veya bütün devletlerin savaş gemilerine kapamayı taahhüt etmiştir. Bu dönemde Boğazlar'dan geçiş, açık ve gizli antlaşma hükümleriyle belirlenmeye çalışılmış, şartlar değiştikçe yapılan yeni antlaşmalarla geçiş koşullan tekrar düzenlenmiştir. 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi ile uluslararası bir nitelik kazanan Boğazlar'ın rejimi, I. Dünya Savaşı'na kadar uygulanmıştır. Bu dönemde Boğazlar'ın barış zamanında bütün devletlerin `ticaret gemilerine açıklığı, savaş gemilerine kapalılığı` ilkesi uygulanmak istenmiştir. I. Dünya Savaşı'nda kapatılan Boğazlar, Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra, İtilâf Devletleri'nin işgali altında tekrar uluslararası ulaşıma açılmıştır. İstanbul'un fethinden Küçük Kaynarca Antlaşması'na kadar geçen 321 yıl boyunca mutlak Türk egemenliğinin hüküm sürdüğü Türk Boğazlan, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması'ndan günümüze dek, 228 yıldır, zaman zaman Türkiye'ye yöneltilen tehditlerin başlıca kaynağım oluşturmasına rağmen, Türkiye'nin jeopolitik ve jeostratejik önemini arttırıcı fonksiyonunu korumuştur. Türk Boğazları'nın jeopolitik ve jeostratejik önemi; Boğazlar üzerinde bitmeyen mücadelelerin tarih boyunca sürmesine neden olurken, Boğazlar ikili ve çok taraflı antlaşmalara konu olmuştur. Bugün Türk Boğazları; Karadeniz'e kıyıdaş devletlerin güvenliği açısından önemli olduğu kadar, bu devletlerin ana giriş-çıkış kapısı olması bakımından da ayrı bir önem taşımaktadır.VI Boğazlar üzerinde yapılan ikili ve çok taraflı antlaşmaların sonuncusu olan Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile Türk Boğazlan'ndan geçiş rejimi düzenlenmiştir. Bu sözleşmenin, II. Dünya Savaşı da dahil olmak üzere, geçirdiği ve geçirmekte olduğu evreler gözönüne alındığında, hâlâ yürürlükte olması sağlam temellere dayandırıldığının bir göstergesidir. Ancak, Montreux rejiminin akdinden bu yana geçen süreç içerisinde, Türk Boğazlarındaki gemi trafiğinin nitelik ve nicelik açısından büyük değişikliklere uğraması, Boğazlan ve çevresindeki yaşamı tehdit eden boyutlara ulaşmıştır. Boğazlar' daki trafiğin, güvenliğini tehdit eden bir mahiyet kazanması üzerine Türkiye, ertelenemez geçiş ve güvenli geçiş arasında bir denge kurmak amacıyla, çeşitli tarihlerde liman tüzükleri çıkarmıştır. Daha sonra, bunların yetersiz kalması üzerine, Montreux Sözleşmesi'nin akdi sırasında saklı tuttuğu yetkilerine dayanarak, ilki 1 Temmuz 1 994 tarihinde olmak üzere, ulusal düzenleme (tüzük) yapmış ve uygulamaya koymuştur. Uygulamalardan elde edilen sonuçlara göre, bu tüzüğü revizyona tâbi tutmuş ve 6 Kasım 1998 tarihinde yürürlüğe koymuştur. Tüzük ile kurulan geçiş esaslarının, iyi bir kontrol düzeni ve teşkilâtlanma ile denetlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle; Boğazlar' da deniz trafiğinin oluşturacağı tehlikeyi en alt düzeye indirmek, güvenli ve hızlı deniz trafik akışı için gerekli düzenlemeleri yapmak, oluşabilecek deniz kazalarına etkin ve süratli müdahale etmek, gemiler ve deniz trafiği ile ilgili bilgileri toplamak, bu bilgiler ile meteorolojik ve oşinografik bilgileri değerlendirmek ve yayımlamak amacıyla `Türk Boğazları Gemi Trafik Yönetim ve Bilgi Sistemi (GTYBS-VTMIS)` projesi çalışmaları tamamlanmış ve 29 Ocak 2001 tarihinde inşaat işleri başlatılmıştır. Bu sistemden beklenen azamî faydanın elde edilmesi amacıyla, Boğazlar' daki seyir güvenliğine yönelik olarak değişik kurumlar altında hizmet veren tüm birimlerin tek bir çatı altında yapılandırılması ve işlevlerini en iyi yerine getirecek şekilde personel ve materyal ile teçhiz edilmesi sağlanmaya çalışılmaktadır. 2002 yılı itibariyle, bu projenin tamamen hayata geçirilmesi çalışmalarına hız verilmiş, Boğazlar' daki Trafik Kontrol Merkezleri ve Trafik Gözetleme İstasyonları'nın inşaatı büyük ölçüde tamamlanmıştır. | |
dc.description.abstract | VII ABSTRACT The term `Turkish Channels` encompasses of `The Marmara sea, The Bosphoros and The Dardanelles`. Due to its strategic subjects, the Channels are constantly under rewiev and debated on between The main goverments. The changes after the Montreux treaty problems and their sohtions have been researched in this historical project. The Channels have brought many important conflicts since both the Reign of the Ottoman Empire and the rise of the Turkish Republic. The problems can be identified under the following headings; traffic, petrol transportation, people's life, property and enviromental safety. Once this subject has been fully understood and analysed in history, it is thought that it would be better appreciated today. These Channels have been under the control of the Turkish Republic since the conquest of Istanbul, although they have been the source of the several, important problems, they have still maintained the Key role of Turkey's geopolitic and geostrategic importance. And this has caused the signing of treaties between two or more governments. With the latest of these treaties, Montreux, the passing through of the Channels has been agreed. However, after this treaty, the vessels passing through the Channels have been developed so much that the government had to create new laws. As these have been unsuccessful, a new national law was passed an 1 st July 1994 and has since been revised on 6tn November 1998.vıu The low and its rules must be adhered under strict regulations. For this to happen, the project of: The Information System of the Turkish Channels, regulations of shipping and traffic` (GTYBS-VTMIS) has been put into action, and the construction work began on 29th January 2001. To get the highest advantage, all the units have to be collected and controlled under one management, and sufficient personnel and materials must be provided. | en_US |