dc.description.abstract | Mimarinin en renkli süsleme kolu çini Türklerin geliştirdiği bir sanat olması ile İslam Sanatı içinde Türk Sanatının üstün yerini sağlamıştır. Vazoya çiçek yerleştirme geleneği özellikle eski doğuda çok köklüdür. Her türlü canlı varlığın kutsal sayıldığı Buddha dininde rahiplerin fırtınada köklerinden kopan çiçek ve diğer bitkileri yaşatabilmek için su dolu kaplara yerleştirdikleri bilinmektedir. Böylece zamanla vazo ile bütünleşen çiçekler süsleme sanatlarında motif olarak yerleşmiştir. Türklerin Çin ile yakın ilişkileri doğuya özgü olan bu geleneğin sanatımıza yerleşmesini sağlamıştır. Çini ve duvar dışında kitap sanatında da vazo örnekleri vardır. Türk süsleme sanatında ve kullanılan eşyalarda çini ve seramik önemli bir yer teşkil etmektedir. Osmanlı Devletinde 15.yüzyılın sonu ile 16.yüzyılın başları Osmanlı Çini ve Seramik Sanatında yeni bir dönemin başlangıcı olarak kabul edilir. Bu dönemde en önemli çini üretim merkezi İznik'tir. 16.yüzyılın ikinci yarısından itibaren Mimar Sinan'ın eserlerinde bezeme unsuru olarak çiniyi tercih etmesi bu sanatın gelişmesinde önemli etkenlerden biridir. 17. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devletinin karşılaştığı kendi içindeki karışıklıklar ve ekonomik sıkıntılar İznik'teki atölyelere yansımaya başladığı için çini ve seramik kalitesinde bozulmalar başlamıştır. Bu dönemde renklerin bulanıklaşması kırmızı rengin kahverengiye döndüğü ve zamanla içinde yok olduğu, desenlerin irileşerek özensiz bir şekilde işlendiği, hamurun kabalaştığı gözlenmiştir. Bu dönem içinde İznik'teki atölyelerin saray dışından müşterilere yoğunlaştığı ve hızlı üretimle seramik parçalara ağırlık verdiği fark edilmektedir. 18. yüzyıl da İznik atölyelerinin kapanması sonucu eni çini merkezi olarak Kütahya ortaya çıkmıştır. 19.yüzyılın ilk yarısında Kütahya'da bir durgunluk dönemi yaşanırken yüzyılın ikinci yarısı ve 20.yüzyılın ilk başında üretim tekrar canlanır. Yani Osmanlı devletinin ekonomik siyasal sosyal ve kültürel ortamı, yükselme gelişme, duraklama ve çöküş dönemleri, içerisinde beslediği çini sanatında büyük etkisi olmuştur. | |
dc.description.abstract | The tile, as a most colourful medium of ornamentation, was of great importance for the Turkish-Islamic Architects, because it have been developed by the Turks, in the context of Islamic Art. The tradition to place the flowers into the vases is deeply rooted in the Acient Orient. It was known that all the kinds of living-beings were estimated by the Buddhists, for their hollinesses. The flowers and the other plants, plucked by the storms, were arranged by the Buddhist monks, into the water-filled pots. The flowers, arranged in a vase, were a model for the art of ornamentation, for a long time. The tradition, related to the nature was taken a place in the Turkish art, due to the relations between the Turks and the Chineses. The arts of tiles and ceramics were of great importance for the Turks,to use it in their arts of ornamentation and in the properties of daily life.The tradition for the Turks to use the tiles, bases on the Uighurs', from the 8th and 9th centuries. The radical changes appear in the Great Seljuks', as well as the Karahans' and Gaznevian arts. The radical changes were maintained by the Anatolian Seljuks. The Early Times of the Ottoman Empire are periods of transition, but also, of darkness, for the tile- makiers? art.Under the Ottoman patronage, from the end of the 15th century up to the beginning of the 16th century, was a new era, for the Ottoman tile and ceramic arts. Iznik was an important center for the tile production, in this period. At the second part of the 16th century, Mimar Sinan?s interest in the tiles to ornament the buildings created by himself, was one of the important factors, for the development of this art. After the second part of the 17th century, quality of the tiles began to deteriorate. The colours were blurring. The red was turning into the brown, and disappeared, in course of the time. The designs were huges, and processing uncarelessly. And the doughs were coarsed.Kütahya was a new center of tile production, as a result of closing down of the workshops in İznik, in the 18th century. The first part of the 19th century, was a recession period, observed in Kutahya. However, by the second part of the 19th century and the beginning of the 20th century, the production was regenerated. Anyhow, the economic, politic, social and cultural factors in the Ottoman Empire were of great importance for the tile-makers' art. | en_US |