Sıçan derin inferior epigastrik arter perforatör flep modelinde yağ doku kaynaklı kök hücre uygulamasının flep yaşayabilirliğine etkisi

Abstract

DİEAP flebi, günümüzde meme rekonstrüksiyonu için ilk seçenektir. Fakat bu flebin özellikle 4. bölgesinde kan dolaşımı sorunları bazı durumlarda rekonstrüksiyonu sınırlamaktadır.Dokuda kök hücre temelli neovaskülarizasyon ve yenilenmeyi artırıcı terapilerin başarısı keşfedilmiştir. YDKKH'ler elde ediliş biçimleri ve çoklu dokulara farklılaşma özellikleri nedeni ile gündemdeki en potansiyel kök hücrelerden biridir.Bu çalışmada YDKKH'lerin sıçan DİEAP flep modelinde 4. bölge yaşayabilirliği ve perforazom alanının genişletilmesi üzerine olan etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.GEREÇ VE YÖNTEMYDKKH'ler KOÜ-KÖGEM'de, sıçan kasık yağ dokusu kullanılarak elde edildi. YDKKH'ler verildikleri dokuda izlenebilmeleri için GFP ile işaretlendi.30 adet Wistar Albino sıçan kullanıldı. Sıçanlar 4 gruba ayrıldı. A,B ve C gruplarında DİEAP flebi, tek perforatör arter temelli olarak kaldırıldı. Bundan sonra A grubunda herhangi işlem yapmadan flep yerine iade edilirken, B ve C grubunda önce flep 4. bölgesine subkutan yüzeyine sırası ile hücre medyumu ve YDKKH uygulandı. 7 gün fleplerde, canlı alan oranı hesaplamaları, doku damar sayısı histolojik incelemeleri ve YDKKH aranması için immunfloresans çalışmaları yapıldı. D grubu sıçanların karın cildinden doku damar sayısı incelemeleri için biyopsi alındı.BULGULARA,B ve C gruplarında sırası ile flep canlı alanların tüm flep alanına oranları ortalamaları % 45,01; % 51,68; % 68,20dir. İstatistiksel olarak bu değerler arasında fark bulunamamıştır.A, B, C ve D gruplarında doku damar sayımı ortalamaları sırasıyla : 66,08; 82,0; 77,35 ve 41,42dir. İstatistiksel olarak A,B ve C gruplarının değerleri,D grubundan anlamlı derecede fazla bulunmuştur.C grubu fleplerin histolojik kesitlerinde GFP işaretli YDKKH'lerin damar çeperine yapıtaşı olarak katıldıkları görülmüştür.SONUÇDİEAP flebinin özellikle 4. bölgesinde rastlanan dolaşım eksikliği, ve buna bağlı komplikasyonlar, cerrahi teknikteki ustalaşmaya rağmen halen karşılaşılılan sorunlardır. DİEAP flebi üzerinde yapılan kan dolaşımı çalışmaları, flep içinde damar anatomisi hakkında bilgiler edinilmesini sağlamıştır.Kök hücre temelli vaskülogenez çalışmalarında YDKKH'lerin diğer kök hücrelere karşı avantajları çoktur.Çalışmamızda YDKKH'ler bir perforatör flep modeli olan DİEAP flepler üzerinde uygulanmıştır. Yeni damar oluşumu ile bir perforazomun beslediği flep alanı genişletilebileceği düşünülmüştür. Flep canlı alanlarında anlamlı bir artış bulunamamıştır. Fleplere uygulanan YDKKH'lerin damar yapısına girmiş olduğunun görülmesi, hücrelerin canlı kaldığını ve endotel hücresine farklılaşabildiğini kanıtlamaktadır. Benzer sonuçlara ulaşmış diğer çalışmalarda öne sürüldüğü gibi, çalışmamızda yaratılan yüksek iskemik ortamın dokuda kök hücrelerin vaskülogenez etkisinden daha hızlı şekilde geri dönüşümsüz hasar yarattığı düşünülmektedir.YDKKH ile terapötik vaskülogenez henüz tam anlaşılamamış karmaşık basamaklardan oluşmaktadır. Tedavinin başarılı olmasını sağlamak için YDKKH'lerin uygulama bölgesi, zamanlaması, dozu ve etki mekanizması hakkında ileri ve detaylı araştırmalar yapılmalıdır.

Today the deep inferior epigastric artery perforator (DİEAP) flap is the workhorse for breast reconstruction. Still the perfusion problems of zone IV limit the reconstruction in some of the cases.Cell based therapies for tissue neovascularisation and regeneration has proven effective. Adipose tissue derived stem cells (ADSC) are multipotent and easy to obtain, thus making them a powerful choice. In this experiment effects of adipose derived stem cells on flap viability and perforasome area were tested on rat DİEAP flap modelMETHODS:ADSC?s were obtained from Wistar Albino rat inguinal fat pads and labeled with GFP, in order to be able to visiualise them in tissue sections. 30 Wistar Albino rats were divided into four groups. In groups A,B and C, DİEAP flaps were elevated. Flap zones IV in B and C, were injected with cell culture medium and ADSC?s respectively. Group A served as a control flap group. After postoperative day 7, flaps were evaluated for viable flap area measurements and tissue vascular counts. İmmunoflourescence techniques were applied to detect the stem cels in tissuue sections. Biopsies were taken from abdominal skin from rats in group D to serve as a control group for tissue vascular counts. Barium Sulfate angiography was done on one animal each from groups B and C.RESULTSPercentage of viable flap areas in groups A, B and C were45,01 %; 51,68 % and 68,20 % respectively. Statistically there was no significance found between these results.Tissue vascular counts in groups A, B, C and D were 66,08; 82,0; 77,35 and 41,42 respectively. Statistically there was no significance found between theese results.Under fluorescent microscope, GFP labeled ADSC?s were found to be entegrated in capillary walls.CONCLUSIONSBlood perfusion problems in zone IV and resulting flap complications still represent a challenge in DİEAP flap surgery. Perfusion studies yielded important information about vascular anatomy in the DİEAP flap.For stem cell based vasculogenesis therapies, ADSC?s have many advantages over stem cells derived from other tissues.This study was set out to determine the effects of ADSC?s on flap viability and perforasome area on a perforator flap model. ADSC?s were found to be integrated into capillary walls, proving that cells remained alive after injection and differentiated into endothelial cells in vivo. However significant improvement in flap viable area was not found. Like other authors of similar studies with similar results, we think that the highly ischemic environment created in our study resulted in irreverible tissue damage in a much shorter time, than the vasculogenesis effect of the ADSC.ADSC based vasculogenesis therapy comprises complicated steps that are yet to be fully understood. Futher detailed studies for determining the optimal site, timing and dosage of ADSC application and the mechanism of their action are needed.