dc.description.abstract | Ailesel Akdeniz Ateşi (AAA) (Familial Mediterranean Fever; FMF),etiolojisi tam olarak bilinmeyen, tekrarlayan ve kendini sınırlayan ateş,peritonit, sinovit ve plorit ataklan ile karakterize bir hastalıktır. AAA'ndensorumlu gen 16. kromozomdadır ve otozomal resesif kalıtım söz konusudur.Özellikle tedavisiz AAA olgularında görülebilen AA tipi amiloidoz,ölümcül bir gelişimdir. Amiloidoz ile atakların tipi, şiddeti ve sayısı arasında birilişki yoktur. Klinik olarak amiloidozis, kendisini proteinüri ile gösterir.Mikroalbuminüri varlığı erken bulgu olabilir. Etkin tedavi yapılmazsa, ortalama7 yıl içinde nefrotik sendrom ve son dönem böbrek yetmezliği gelişir.Amiloidoz son dönem böbrek yetmezliğine sebeb olan en sık ikincimetabolik hastalıktır. Ailevi Akdeniz Ateşi olan hastalardaki böbrek amiloidozuglomerüllerde AA fibril birikmesi sonucu nefrotik sendrom veya böbrekyetmezliği ile ortaya çıkar. European Dialysis and Transplantation Association(EDTA) ya üye ülkeler arasında amiloidozis, son dönem böbrek yetmezliği(SDBY) olan hastaların 1.6 % dan sorumludur. AAA hastalarının çoğu Mısır,İsrail ve Türkiye'de yaşamaktadır.Tekrarlama riskine ve yüksek mortalite oranlarına rağmen amiloidozluhastalar transplantasyon için değerlendirilmelidirler çünkü böbrektransplantasyonu ile yaşam süresi diyalizden daha iyi görünmektedir.Ağustos 1984-Kasım 2003 tarihleri arasında, Akdeniz Üniversitesi TıpFakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı bünyesinde 42 renal transplant hastadeğerlendirildi. AAA ne sekonder amilodozu olan 14 böbrek transplantasyonluhasta ile randomize olarak seçilmiş 28 böbrek transplantasyonu yapılmış hastalarkontrol grubu olarak karşılaştırıldı. Her iki grup yaş, cinsiyet, immünosüpresyonprotokolleri ve transplantasyon süreleri açısından benzerdi. Ortalama HLAuyumsuzluğu 3 ± 1 idi ( 1-4 ). Kontrol grubundaki hastalarda SDBY nedeni 25hastada kronik glomerülonefrite, 2 hastada kronik pyelonefrite, 1 hastadaobstrüktif üropatiye bağlıydı ve bir hastada SDBY nedeni bilinmiyordu. AAAolan tüm transplant hastaları kolşisin tedavisi ( 1-2 mg/gün) alıyordu.Bu çalışmada greft ve hasta yaşam sürelerine, greft ve hasta kaybınedenlerine, greft fonksiyonuna, akut rejeksiyon ataklarının sıklık ve ortaya çıkmazamanına, greftte amiloidozun tekrarlamasına ve siklosporin ile takrolimus doz veserum düzeylerine bakıldı. Aynı zamanda hipertansiyon, gastrointestinalproblemler ve ciddi enfeksiyonların oluşumuna da bakıldı.Değerlendirilmeye alınan 14 amiloid hastasının ortalama yaşları 33± 8 vekontrol hastalarının ortalama yaşları 35± 9 du. Amiloid grubunda erkek/kadınoranı 11/3 iken kontrol grubunda 23/5 di. Hasta grupları arasında yaş ve cinsiyetaçısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunamadı (p>0.05).Amiloid grubunda 6 greft kaybı (4 düşünülen allograft nefropati, 1tekrarlayan amiloid ve 1 çalışan greft ile ölüm) ve kontrol grubunda düşünülenallograft nefropatiye bağlı 2 greft kaybı oldu. Amiloid grubunda, kontrol grubuile karşılaştırıldığında 10 yıllık greft yaşam süresi daha düşüktü ( 53% ve 83%),fakat 5 yıllık greft yaşam süresi oranlarında anlamlı farklılık yoktu ( 71% ve83%).Hastaların takip süreleri boyunca, hasta yaşam süreleri kontrol grubunagöre amiloid hastalarında daha kısaydı. Kontrol grubunda hasta yaşam süresi 5ve 10 yıl için 89% iken amiloid hastalasrında sırasıyla 71% ve 53% dü. 5amiloid hastası greft kaybından sonra dializ tedavisi altındayken yaşamlarınıyitirdi. Ölüm nedenleri kalp yetmezliği (n=1), sepsis (n=3), posttransplantlenfoproliferatif hastalık (n=1) ve serebrovasküler hastalıktı (n=1).Transplantasyondan sonraki 3 yılda amiloid hastalarının ortalama serumkreatin konsantrasyonları daha düşük seyretti, fakat bu farklılık istatistikselolarak anlamlı değildi. Amiloid hastalarında akut rejeksiyon daha azdı. Amiloidhastalarında 14% iken kontrol grubunda 32% akut rejeksiyon görüldü.Siklosporin dozları ( 6-8 mg/kg/gün ) ve kan seviyeleri her iki grupta ( 8amiloid hastası ve 6 kontrol hastası ) transplantasyondan sonra 1,3 ve 12. aylarile son takipte karşılaştırıldı. Siklosporin dozları posttransplant 3. ayda amiloidhastalarında ve kontrol grubunda sırasıyla 6.4 ± 2.9 mg/kg/gün ve 5.0 ± 1.2mg/kg/gün olarak tespit edildi (p=0.3). Posttransplant 3. aydaki siklosporindüzeyleri ise amiloid hastaları ve kontrol grubu için sırasıyla 372.3 ± 193.5ng/mlve 323.8 ± 131.1 ng/ml olarak bulundu ( p= 0.6 ). Hastaların sontakiplerindeki siklosporin dozları amiloid hastaları ve kontrol grubu içinsırasıyla 3.4 ± 1.0 mg/kg ve 2.7 ± 0.7 mg/kg idi ( p=0.1). Amiloid hastalarınınve kontrol grubunun son takiplerindeki siklosporin düzeyleri ise sırasıyla 105.6± 52.7 ng/ml ve 106.2 ± 42.7 ng/ml'dir.Amiloid grubundaki transplant hastalarının hepsi normotansifti, yani buhastaların hiçbirinin antihipertansif kullanmasına gerek yoktu. Kontrolgrubunun ise % 50' si hipertansifti ve tedavi alıyorlardı. Bu hastalardan 6taneside birden fazla ilaca ihtiyaç duyuyordu. Bu farklılık istatistiksel olarakanlamlıydı ( p = 0.006 ).Ciddi gastrointestinal bulgular, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi, 5amiloid hastasında (%35) ve 4 kontrol grubundaki hastada (%7) görüldü (p =0.03 ). Malignansi amiloid hastalarından sadece birinde posttransplantmyeloproliferatif hastalık olarak görüldü.Sonuç olarak, amiloidoza sekonder SDBY ne bağlı böbrektransplantasyonu olan hastalarda uzun dönem verileri başka nedenlere bağlıSDBY nedeniyle böbrek transplantasyonu olmuş hastalarla birbirine yakındır.Sürekli kolşisin tedavisi AAA semptomlarını ve amiloidoz tekrarını önlemekiçin şarttır. | |