Show simple item record

dc.contributor.advisorEfe, Fatma Belgin
dc.contributor.authorAslan, Dilek
dc.date.accessioned2020-12-29T11:29:40Z
dc.date.available2020-12-29T11:29:40Z
dc.date.submitted2002
dc.date.issued2018-08-06
dc.identifier.urihttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/402226
dc.description.abstractÖZET Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları, Endokrinoloji Bilim Dalı'nda 1989 ile 2001 tarihleri arasında USG'de 435 tek nodülü ve 945 multinodülü olan toplam 2232 tiroid hastasının dosyaları retrospektif olarak incelenmiştir. Tiroid hastalarının ortalama yaşı 45.00+0.27 yıl, K/E oranı 6.6 olarak kadınların lehine saptanmıştır. Ailesinde tiroid hastalığı bulunanlar %32.2 oranında bulunmuştur. Başvurunun en sık yapıldığı yer kendi yöremiz olan Eskişehir ve çevresi (%95.5) olarak bulundu. Klinik tanı olarak en sık eutiroid multinodüler guatr (%23.5) ve tek nodul (%11.7) tanısı gözlenirken, otoimmün zemini olduğu tiroid hastalıkları (Graves', Graves'+nodül, Hashimoto, Otoimmün tiroid hastalığı, otoantikor pozitif hipotiroidi+nodül) %24.2, toksik multinodüler guatr %10.4 ve postoperatif nodul rekürrensi olanlar da %4.6 oranında gözlenmiştir. Çoğunluğu oluşturan tüm benign tiroid hastalıkları yanında, tiroid kanseri tanısı olanlar, %2.7 oranında bulunmuştur. Başvuru nedeni olarak hastaların %29.4'ünde, tiroide ilişkin olmayan herhangi bir nedenle başvuru esnasında tiroid hastalığı tanısı konulması, endemik guatr sorunu olan ülkemizde, alınan dikkatli bir anamnez ve iyi bir fizik muayene ile tiroid hastalığına ilişkin semptom ve bulguların gözden uzak tutulmaması gerektiğini vurgulamaktadır. Tiroidin fizik muayenesinde normal değerlendirilen hastaların USG'de %18.8'inde tek nodul ve %27'sinde multinodül saptanması, USG'nin tiroid hastalıkları teşhis ve takibinde sensitiv bir yöntem olarak önemini gösterir. USG'de tek nodülü olanlarda malignensi oranı %2.3 bunlardan cerrahi tedavi için seçilen hastalarda %11.9 ve multinodüler guatrı olanlar içinde malignensi %1.7, bunlardan cerrahi tedavi için seçilenlerde ise malignensi %10.4 oranında bulunmuştur. Sol iter nodüllerde, multinodüler guatra göre malignensi oranı daha fazla görülmüştür. Nodul bulunan tüm hastalarda ise malignensinin daha düşük bulunması, tedavide cerrahiye verilecek hastaların kullanılacak teşhis yöntemleriyle (özellikle TİİAB) daha doğru bir şekilde seçilerek verilmesini ve büyük çoğunluğu benign olan nodüllerde gereksiz cerrahi işlemin yapılmamasını vurgulamaktadır. En sık tercih edilen tedavi tipi olarak, eutiroid tek nodülü olan (%66) ve multinodüler 118guatrı (%55.7) olanlarda, L-T4 tedavisi olmuştur. İlaçsız da izlenenlerin bulunduğu bu hastalarda, ilaçsız izlenen eutiroidik tek nodülü olanların USG takipte nodul çapı azalanlar %29.4, aynı kalanlar %70.6; nodülü kaybolan %11.8, nodul sayısı aynı kalanlar %76.4 oranında iken, L-T4 tedavisi alanlarda USG ile takipte çapı azalanlar %54.3, aynı kalanlar %39.4; nodul sayısının takibinde kaybolanlar %19.7 ve aynı kalanlar %65.4 oranında bulundu. Yine aynı şekilde ilaçsız izlenen eutiroid multinodüler guatrı olan hastaların USG takipte nodul çapı azalanlar %22, aynı kalanlar %68; nodul sayısı azalanlar %10, aynı kalanlar %86 bulundu. L-T4 tedavisi alanların USG ile takipte nodul çapı azalanlar %44.2, aynı kalanlar %75; nodul sayısı azalanlar %24, aynı kalanlar ise %75 olarak bulunmuştur. Gerek ilaçsız gerekse L-T4 ile izlenen hastalarda regresyon gösteren nodüllerin çaplarının genel olarak <1.5cm olduğu dikkati çekmiştir. İyi seçilen nodüler guatrlı hastaların, takip edilmek koşuluyla, cerrahiye verilmeden ilaçsız veya L-T4 supresyon tedavisi altında izlenmesinin doğru bir yaklaşım olduğu, nodüllerin çoğunlukla ilerlemediği hatta gerileme gösterdiği belirlenmiştir. Hastaların başvuru nedenleri göz önüne alındığında tüm tiroid hastalarının %4.6'lık bir kısmının nodüler guatr nedeniyle öpere olduğu halde yeni nodul oluşumu belirlenen hastalar olduğunun görülmesi, operasyonun da kalıcı bir çözüm olmayabileceğini ve bu grup hastalarda supresyon tedavisinin önemini vurgulamaktadır. Bu durumda cerrahi sonrasında da L-T4 uygulanması gerektiğine göre zorunluluk olmadığı durumda ilave bir cerrahi travma yüklenmeksizin uygun hastaların ilaçsız veya L-T4 altında izlenmesinin uygun olacağı kanısını vermektedir. 119
dc.description.abstracten_US
dc.languageTurkish
dc.language.isotr
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/embargoedAccess
dc.rightsAttribution 4.0 United Statestr_TR
dc.rights.urihttps://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
dc.subjectEndokrinoloji ve Metabolizma Hastalıklarıtr_TR
dc.subjectEndocrinology and Metabolic Diseasesen_US
dc.subjectOnkolojitr_TR
dc.subjectOncologyen_US
dc.titleTiroid poliklinik materyalinin değerlendirilmesi ve tiroid nodüllerinin farklı tedavi seçeneklerindeki seyri
dc.typedoctoralThesis
dc.date.updated2018-08-06
dc.contributor.departmentİç Hastalıkları Anabilim Dalı
dc.identifier.yokid124571
dc.publisher.instituteTıp Fakültesi
dc.publisher.universityESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ
dc.type.submedicineThesis
dc.identifier.thesisid118550
dc.description.pages131
dc.publisher.disciplineDiğer


Files in this item

Thumbnail

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Except where otherwise noted, this item's license is described as info:eu-repo/semantics/embargoedAccess