dc.description.abstract | İndapamid alan 20 hastada, tedavi sonrasında, p2m % 5, ÜAE % 43.5, NAG %12.3, ve vWF % 16.2 oranında azalırken, TG düzeyi % 22.8 (P:0.02) oranında artış gösterdi. TG düzeyindeki artış anlamlıydı. Çalışmada, üriner (32m, ÜAE, üriner NAG ve plazma vWF düzeylerinin HT'lu hastalarda renal zedelenmenin erken bulguları oldukları, hemodinamik değişiklerle bu parametrelerin arttığı düşünüldü. Benzer antihipertansif etkinlik sağlayan 3 ilaçtan doksazosinin renal zedelenmeyi yavaşlatıcı etkisinin yanı sıra lipid profilini olumlu yönde etkilediği saptandı. Losartanın 02m itrahını azalttığı ve lipid profilini etkilemediği gözlendi. İndapamidin TG düzeylerini olumsuz etkilediği bulundu. Değerlendirilen parametrelerden üriner p2m, ÜAE, üriner NAG, ve vWF düzeylerinin renal hasar riskini belirlemede ve izlemde değerli oldukları düşünüldü. 74Değerlendirilen klinik ve laboratuvar verileri aritmetik ortalama ve standart sapmaları ile verildi. Bu parametreler arasında korelasyon analizi yapıldı. Çoklu grupların verileri ANOVA varyans analizi yöntemi kullanılarak, aynı gruptaki parametreler ise hasta sayısına göre Wilcoxon testi veya bağımlı gruplarda Student -t testi kullanılarak istatistiksel olarak değerlendirildi. HT'lu 70 hastanın ortalama SKB 156.4± 14.2 mmHg, DKB 98.8±6.1 mmHg, BMI 30.0±4.9 kg/m2 idi. Olguların % 40'ı hafif, % 47'si orta, %13'ü ağır HT'lu idi. Hastaların % 70'inde hipertansif retinopati saptandı. KrKl ve proteinüri değerleri normal sınırlarda bulundu. Antihipertansif tedavi öncesinde ortalama üriner p2m atılımı 107.6 ± 65.9 ng/dk, ÜAE 16.5±4.6 ng/dk, üriner NAG atılımı 3.07±1.9 mU/dk (4.0 ±2.7 mU/mgCr), plazma vWF düzeyi % 102.4 ± 68.2 bulundu. Olguların % 21.4'ünde mikroalbüminüri vardı. HT'lu 70 hastada, BMI (P:0.000), üriner p2m (P:0.001), üriner NAG (P:0.000) ve vWF (P:0.005) düzeyleri kontrol grubundan yüksekti. Bu farklılık istatistiksel olarak anlamlı bulundu. Çalışma parametrelerinden ÜAE : SKB ve vWF ile pozitif, KrKl ve HDL kol ile negatif korelasyon gösterdi. Üriner P2m : SKB, DKB, retinopati, T kol ve TG ile pozitif, HDL-kol ile negatif koreleydi. Üriner NAG : hasta yaşı, vWF ve LDL-kolesterol ile, vWF ise: hasta yaşı, HT süresi, retinopati, ÜAE ve üriner NAG ile anlamlı korelasyon gösterdi. Tedavi öncesinde 3 hasta grubunun laboratuvar bulguları arasında fark bulunmadı. 6 aylık tedavi sonunda doksazosin alan 32 hastada, P2m % 43.3, ÜAE % 38, üriner NAG % 34 (P:0.002), vWF %22.5, TG % 13.8 (P:0.013) oranında azaldı. HDL-kol % 10.6 (P:0.000) oranında artış gösterdi. NAG, HDL kol ve TG değişiklikleri anlamlıydı. Losartan alan 18 hastada, tedavi sonrasında, p2m % 42.5 (P:0.02), ÜAE % 46, NAG % 6.2, ve vWF% 8.6 oranında azaldı. P2m düzeyindeki azalma anlamlıydı. 73İndapamid alan 20 hastada, tedavi sonrasında, p2m % 5, ÜAE % 43.5, NAG %12.3, ve vWF % 16.2 oranında azalırken, TG düzeyi % 22.8 (P:0.02) oranında artış gösterdi. TG düzeyindeki artış anlamlıydı. Çalışmada, üriner (32m, ÜAE, üriner NAG ve plazma vWF düzeylerinin HT'lu hastalarda renal zedelenmenin erken bulguları oldukları, hemodinamik değişiklerle bu parametrelerin arttığı düşünüldü. Benzer antihipertansif etkinlik sağlayan 3 ilaçtan doksazosinin renal zedelenmeyi yavaşlatıcı etkisinin yanı sıra lipid profilini olumlu yönde etkilediği saptandı. Losartanın 02m itrahını azalttığı ve lipid profilini etkilemediği gözlendi. İndapamidin TG düzeylerini olumsuz etkilediği bulundu. Değerlendirilen parametrelerden üriner p2m, ÜAE, üriner NAG, ve vWF düzeylerinin renal hasar riskini belirlemede ve izlemde değerli oldukları düşünüldü. 74 | |