Show simple item record

dc.contributor.advisorDemirhan, Nezahat
dc.contributor.authorKiliç, Sezen
dc.date.accessioned2020-12-29T11:15:35Z
dc.date.available2020-12-29T11:15:35Z
dc.date.submitted2004
dc.date.issued2018-08-06
dc.identifier.urihttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/398733
dc.description.abstractHaçlı seferleriyle 12. yüzyılda başlayan Türk- Alman ilişkileri uzun süre elçiler vasıtasıyla sağlanmış, 1761' de bir ticari anlaşma yapılmasıyla resmiyet kazanmıştır. Osmanlı Devleti yapılan bu ticari anlaşmayla, diğer ülkelere sağladığı kapitülasyonları Almanya'ya da vermiştir. Bu tarihten itibaren sıklaşan Osmanlı-Alman ilişkileri daha çok ticari yönü ağır basan ilişkilerdi. 19. yüzyıldan itibaren Alman misyonerlerin, kutsal topraklarda ve Anadolu'nun doğusunda kendi mezheplerini yaymak amacıyla kilise ve okul açmaya başlamasıyla iki ülke ilişkileri farklı bir nitelik kazandı. Alman misyonerlerinin açmış olduğu bu okullar, resmi nitelik taşımayan ve Alman birliğinden önce açılmaya başlanmış okullardı. Ancak Almanya'nın 1871'de Fransa'yı yenerek oluşturduğu birlikle beraber hızlıca gelişen sanayisinin yeni ham madde ve pazar ihtiyacı Bismarck'm 1862'den beri yürüttüğü, içe kapalı denge siyasetini zorlamaya başladı. Almanya artık kendi topraklarından çıkan ham madde ile yetinemeyecek kadar sanayileşmiş ve gelişmişti. Almanya, pazar arayışına girdiği Avrupa'da, pazarların zaten çoktan paylaşılmış olduğunu ve kendisine bu pazarda yer olmadığını anlayınca, `güneşte kendine yer edinebilmek için` diğer emperyalist ülkeler gibi sömürge arayışına girmek zorunda kalmıştır. Bunun üzerine 1880'li yıllardan itibaren Afrika ve Asya'da sömürge edinmeye yönelik bir mücadeleye girişen Almanya, bu uğurda çok para ve asker yitirmesine rağmen istediği nitelikte verimli sömürgeler edinememiştir. Çünkü sömürgeler diğer Avrupalı devletler tarafından çoktan paylaşılmış, Almanya'ya ise sadece verimsiz topraklar kalmıştı. Bu noktada Almanya kendine çok daha yakın bir ülke keşfetti: Osmanlı Devleti. II. Wilhelm'in 1888'de Almanya'da iktidara gelmesiyle birlikte Almanya, Basra Körfezine kadar uzanan bir bölgeyi kendi çıkar alanı olarak ilan etti ve bu amacı gerçekleştirmek için de Bağdat Demiryollarının yapımına karar verdi. Bu tarihten sonra Almanya, ekonomisi, askeri, misyoneri, siyasetçisi ve eğitimcisiyle Osmanlı topraklarındaydı. VIIOsmanlı topraklarında Alman elçilik mensuplarının, demiryolları çalışanlarının ve tüccarlarının çocukları için resmi nitelikte olan Alman okulları açıldı. Almanlar tarafından Osmanlı topraklarında açılan bu okulların çoğu, Osmanlı Devleti 'nin yabancı okulların ruhsatlarım resmiyete kavuşturmayı zorladığı 1902 tarihine kadar ruhsatsız olarak faaliyetlerde bulundu. Almanlar, resmi politikalarının gereği olarak, bir yandan, Osmanlı Devleti ile iyi ilişkiler içinde bulunup başta demiryolu ve silah siparişleri olmak üzere her türlü kolaylığı ve imtiyazı Osmanlı devlet kademesinden sağlıyor, ülkedeki azınlıklara yönelik bir faaliyet içinde olmadığını göstermeye çalışıyordu. Hatta Alman hükümeti, Osmanlı topraklarında kolonyal yayılmayı savunan Pangermenleri ve misyonerleri Alman dış politikasının düşmanı dahi ilan edebilecek kadar ileriye giderken, diğer yandan da gizliden gizliye misyoner okullarıyla ve diğer resmi nitelikli Alman okullarıyla ülkedeki Gayri-Müslimlerin hem dinini değiştirmeyi hem de onları Osmanlı Devleti'ne karşı kışkırtmayı da ihmal etmedi. Almanlar bunun dışında, kendi ülkesinden atmak istediği Yahudilerin, kutsal topraklara yerleşmelerini sağlamak için teşvik etti ve onlara her türlü kolaylığı sağladı. Alman okullarını diğer ülke okullarından ayıran özellik, onların ülkedeki azınlıklara yönelik çalışmalarda bulunmuyor gözükmeleriydi, her ne kadar onlar da diğer yabancı okullar gibi azınlıklarla ilgili faaliyetlerde bulunsalar da, Alman okulları diğer bir deyişle, Osmanlıya dost gözüken bir ülkenin okullarıydı. Ancak Almanların Dünya Politikasının bir aracı olarak I. Dünya Savaşına giren Osmanlı İmparatorluğu, Alman devletiyle birlikte yenilmiş ve ülkedeki her türlü Alman faaliyeti de böylece son bulmuştur. I. Dünya Savaşından sonra kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti' nde bütün Alman okulları Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olmayan Elçilik Okulu dışında tek bir Alman okulunda birleştirilmiştir. Cumhuriyet rejimi süresince tüm yabancı okullar sıkı denetim ve kontrol altına alınabildiği için Alman okulunun da en ufak zararlı bir faaliyet içine girmesine izin verilmemiştir. VIII
dc.description.abstractThe Turkish-German relations, which had begun in the 12th century with the Crusades, gained an official status in 1761 with the signing of a commerce agreement between the two countries. By signing this commerce agreement, the Ottoman State granted Germany the same capitulations as the other European countries. Following the agreement the Ottoman-German relations acquired more of a commerical character. With the German missionaries opening churches and schools to spread their religion in the Holy Lands and Eastern Anatolia in the 19th century, the bilateral relations were set on a new dimension. The schools that were started by German missionaries were unofficial and generally active before the German unification. With the unification of Germany in the aftermath of the German victory over France in 1871, the demand of the rapidly developing German industry for new resources and markets challenged Bismarck's isolationalist `balance of power` policy that he had been implementing since 1862. Industrially Germany was already so developed that its own resources were not adequate any more. Though it had set out to seek new colonies in Africa and Asia, and wasted much money and many soldier lives for this purpose since the 1880s, Germany could not acquire rich colonies as it wished. For the other European countries had already divided all the colonies among themselves, and Germany was left only with poor ones. Having commenced its search for new markets in Europe and concluded that all the European markets had already been taken up, and that there had been no market left for it to enter, Germany was forced to adopt a new policy of search for new colonies, as the other European states, in order to find a place for itself `under the Sun.` At this juncture, Germany found a rich country nearby for perfect colonization: the Ottoman Empire. With Wilhelm II. becoming the German emperor in 1888, Germany declared the region stretching all the way to the Persian Gulf as in its sphere of influence, and decided to build the `Baghdad Railroad` in order to make good of this declaration. Germany, with its economic interests, officers, IXmissionaries, politicians, and teachers, was now fully in the Ottoman lands, where official schools were opened for the children of the diplomats, railroad workers, and merchants. Most of these schools operated without a license until 1902 when the Ottoman State forced the foreign schools to acquire official licenses for legal operation. As part of its official policy, Germany held warm relations with the Ottoman state, gained all kinds of state assistance and commercial orders for railroad-related works and weapons, tried to demonstrate that it had not been engaged in any harmful activities vis-a-vis the ethnic minorities in the Ottoman state, and even went so far as to declare the pangermens and missionaries advocating a colonial expansion in the Ottoman lands as the enemies of the German foreign policy, while, with the help of the officially registered German schools,it did not hesitate to convert and incite the non- Muslims against the Ottoman state at the same time. Moreover, Germans encouraged the Jews, whom they wished to send away from Germany, to settle in the Holy Lands, and thus facilitated their immigration. The distinguishing characteristic of the German schools among all the foreign schools in the Ottoman Empire was that they did not seem to be engaged in activities concerning the Ottoman minorities, though they, in fact, were. In other words, the German schools belonged to the country that was friendly to the Ottoman Empire. Once the Ottoman Empire entered the WWI as a tool of Germany's world politics and was defeated alongside with Germany, all the German activities in the Ottoman state came to an end. In the Turkish Republic, established after the WWI, all the German schools were incorporated into one German school. For all the foreign schools were under strict control during the Republican era, the German schools were not allowed to be engaged in any harmful activities. Xen_US
dc.languageTurkish
dc.language.isotr
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.rightsAttribution 4.0 United Statestr_TR
dc.rights.urihttps://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
dc.subjectEğitim ve Öğretimtr_TR
dc.subjectEducation and Trainingen_US
dc.subjectTarihtr_TR
dc.subjectHistoryen_US
dc.subjectTürk İnkılap Tarihitr_TR
dc.subjectHistory of Turkish Revolutionen_US
dc.titleTürkiye`deki Alman okulları
dc.typemasterThesis
dc.date.updated2018-08-06
dc.contributor.departmentAtatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı
dc.subject.ytmGermany
dc.subject.ytmMissionary schools
dc.subject.ytmMissionary activities
dc.subject.ytmEducation
dc.subject.ytmEducation establishments
dc.subject.ytmSchools
dc.subject.ytmForeign schools
dc.subject.ytmEducational history
dc.subject.ytmTurkish-German relations
dc.subject.ytmOttoman Period
dc.identifier.yokid164602
dc.publisher.instituteSosyal Bilimler Enstitüsü
dc.publisher.universityYILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
dc.identifier.thesisid148157
dc.description.pages204
dc.publisher.disciplineDiğer


Files in this item

Thumbnail

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

info:eu-repo/semantics/openAccess
Except where otherwise noted, this item's license is described as info:eu-repo/semantics/openAccess