dc.description.abstract | 4 ÖZET ve SONUÇ Çekirdeksiz üzüm üretim alanlarındaki değişimin belirlenmesi ve değişimde etkili olan hususların saptanması, bu araştırmanın en önemli gerekçesi ve amacıdır. Bu çerçeve içerisinde, çekir deksiz kuru üzüm ürününde, planlı kalkınma döneminin başlangıcın dan bu yana, uygulanan politikaların belirlenmesi ve bu politika ların başta üretim alanları olmak üzere, üretim, verim ve üretici gelirleri üzerindeki etkilerinin ortaya konulması bu araştırma nın başlıca amacı olmuştur. Araştırma üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, planlı kalkınma döneminde tarımda uygulanan politikalardan, çe kirdeksiz üzüm açısından önemli görülenler genel hatları ile incelenmiştir. İkinci bölümde, çekirdeksiz üzüm işletmelerinin sahip olduğu üretim faktörleri ve bunlardan ne düzeyde yararla nıldığı ortaya konmuştur. Üçüncü bölümde, çekirdeksiz üzüm üretim alanları, verim* üretim ve üretici gelirlerinin düzeyleri ince lenmiş ve bunlara etki eden işletme içi etkenler belirlenmiştir. Belirlenen işletme içi etkenlerin de işletme dışı etkenler ile şekillendiği düşünülerek, etkili olan politikalar belirlenmeye çalışılmıştır. Verilerin analizi sırasında, işletmeler genişliklerine göre gruplar düzeyinde ele alınarak incelendiği gibi, değişik yörelere göre gruplandırılarak farklı alt bölgeler açısından da inceleme yapılmıştır. Bunun yanında bazı noktalar, değişik top rak durumları (kır, kırtaban ve taban) ve bağdan elde edilen ge lire göre de ele alınmıştır. Araştırmanın ikinci ve üçüncü bölümünde verilen bilgiler esas itibariyle, çekirdeksiz üzüm üretiminin yer aldığı işletme lerden anket yolu ile alınan verilere dayanmaktadır. Anket ya pılan 169 işletmenin seçiminde `oransal tabakalı tesadüfi örnek leme` yöntemi kullanılmıştır. Hazırlanan formlar yardımıyla, 1982 kasım- 1983 şubat arasında üreticilerle anket çalışması yapılmıştır.121 Araştırmadan elde edilen bulgulardan en önemlileri aşağı daki paragraflarda özetlenmeğe çalışılmıştır. lige bölgesinde, çekirdeksiz kuru üzümün üretildiği 42 bin dolayında bağcılık işletmesi bulunmaktadır. Bu işletmelerde bağ alanları, işletme arazisinin ortalama $> 47 »7 sini meydana getir mektedir. Ege bölgesinde bağcılık yapılan işletmelerde, bağ alanlarının # 76.9 unun mülk arazi ve # 23.1Mni ortakçılık la tutulan araziler oluşturmaktadır. Ege bölgesinde, çekirdeksiz üzüm üreticilerinin İ* 71.1*i 15 dekarın altındaki genişlikte bağa sahip olurlarken, tüm bağ alanlarının `/» 38.6 sini, bağcılık işletmelerindeki tüm işletme arazilerinin ise f> 43.6 sini ellerinde bulundurmaktadırlar. Bu duruma göre tüm bağ alanlarının $> 61.4'ü, bağ işletmelerinin %> 28.9 unu oluşturan 15 dekarın üstündeki işletmelerde yer al maktadır. Ege.bölgesinde, çekirdeksiz üzüm işletmelerinde orta lama bağ genişliği 13.4 dekar olarak bulunmuştur. Ege bölgesi bağ alanları homojen bir nitelik göstermemek tedir. Nitekim, araştırmada gerek üretim ve gerekse üretici ba kımından çeşitli özellikler ve farklılıklar gösteren dört ayrı yöre belirlenmiştir. Bu yöreler; l.Yöre (Gediz havzasında yer alan bağlar), 2. Yöre (Kemalpaşa ilçesi sınırları içinde kalan bağlar), 3- Yöre (Çal sınırları içindeki bağlar) ve 4. Yöredir (diğer yerlerdeki bağlar). Çekirdeksiz üzüm bağlarının yer aldığı yöreler arasında toprak durumu ve sulama olanaklarının farklılığı ilk göze çarpan hususlardır. Bu arada, bağların 3. Yörede a/e 93.5 ve 4. Yörede ^.52. İM kır alanlarda yer alırken, 1. ve 2. Yörede bağların ancak yakla şık % 13* ü kır topraklarda bulunmaktadır. Genel açıdan bakıldı ğında, Ege bölgesinde bağ alanlarının ancak f> 28. 4* ü kır alan larda yer alırken, İ» 71.6'sı kırtaban ve taban topraklarda bu lunmaktadır. Devlet sulama tesislerinin yoğunlukta olduğu l.Yöre bağ alanları, sulama yönünden en fazla olanağa sahip yöre durumun dadır. Bu yörede, sahip olunan diğer sulama olanakları ile bir-122 likte, var olan bağ alanlarının °J> 54»8'i sulanabilecek durumda^- dıri Kemalpaşa (2. Yöre) bağ alanlarının ise fc 24.5'i ve 4. Yöre nin de ancak f* 11.6 sı sulanabilecek durumdadır. Diğer taraftan, 3. Yörede çekirdeksiz kuru üzüm üretimi yapılan bağ alanlarının sulama olanağı bulunmamaktadır. Bölge düzeyinde ise tüm bağ alan larının İ» 33. 6* sı sulanabilir durumdadır. 33u olanaklara karşın bölge düzeyinde, bağda bir üretim döneminde uygulanan sulama sa yısı işletme başına ancak 0.40 dır. Sulamanın en fazla uygulan dığı 1. törede dahi ortalama sulama sayısı 1.08 dir..Böylece, su lama olanağına sahip olunan yerlerde bağ yetiştirilmesi ile dev let sulamaları için yapılan yatırımların gereği gibi değerlendi rilemediği anlaşılmaktadır. Toprak durumları, sulama olanakları ve yöresel özellikler oirlikte ele alındığında, Ege bölgesi bağ alanlarının ancak `J° 1.3 ünde bağdan başka bir ürünün yetiştirilmesine olanak olmadığı veya ekonomik olamayacağı saptanmıştır. Bölge bağ alanlarının büyük bölümünün, diğer çok sayıda ürünün yetiştirilmesi yönün den elverişli olduğu belirlenmiştir. iSge bölgesindeki bağların °/° 58'i tesis şekli yönünden me- kanizasyona elverişli bulunurken, %42'si uygun durumda değildir. Mekanizasyona elverişlilik açısından l.Yöre bağ alanları başta gelmektedir. Bununla beraber, bölgedeki çekirdeksiz üzüm işlet melerinin büyük bölümünün 15 da'm altında olması nedeniyle, ge nelde mevcut koşullarda mekanizasyon yönünde belirgin bir eğilim de görülmemektedir. Nitekim, bölge bağ işletmelerinin.^ 80.8 'i toprak işlemede hayvan çekigücünden yararlanmaktadır. Çekirdeksiz kuru üzüme yönelik tarım politikaları açısın dan bir değerlendirme yapıldığında, planlı kalkınma döneminin daha ilk yıllarından itibaren ağırlığın destekleme alımları ve fiyatları yönünde olduğu görülmektedir. Uygulanan destekleme alım politikasının, bölge düzeyinde en önemli etkisi çekirdeksiz üzüm üratim alanları üzerinde olmuştur. Nitekim, incelenen 1961-1982 yılları arasındaki 22 yıllık zamanda, bölge çekirdeksiz üzüm üre tim alanlarında 1961 yılına göre 1982 ye kadar `j* 50.16 oranında123 net alan artışı (yeni katılan alan -azalan alan) olmuştur. 13u orandaki artış yıllık ortalama i* 1.95'lik artış hızına karşılık gelmektedir. Sözü edilen 22 yıllık dönemde, bağ alanları artış oranının en fazla 4. Yörede olduğu saptanmıştır. Bir başka deyişle, asıl bağcılık alanlarının dışındaki yerlerde bağ alanlarının ar tışı dikkati çekmektedir. Diğer yandan, planlı dönemde, bağların daha çok meyilli ve kır alanlara ve de diğer ürünlerin ekonomik olarak yetiştiril mesine olanak bulunmayan yerlere kaydırılması hususu, konunun uz manlarınca herzaman dile getirilmiştir. Oysa, gelişmeler farklı olmuş, hemen her yörede ve her toprak durumunda bağ alanları art mıştır.Nitekim, bölge düzeyinde bağ alanlarındaki genişlemenin İ». 29.93'ü kır alanlarda, fo 26.15 gibi azımsanmayacak oranı da ta ban arazilerde olmuştur. Yörelerin sahip oldukları arazilere bağ lı olarak 3»ve 4.Yörede artan bağ alanları genellikle kır alanlar da yer alırken, 1. ve 2. Yörede kırtaban ve taban alanlarda olmuş tur. Ayrıca, 1. Yörede özellikle taban topraklarda, bağ alanlarının artışında T. C. Ziraat Bankası 'nm verdiği projeye dayalı fi 5 faizli bağ tesis kredilerinin de önemli etkisi bulunmaktadır. Destekleme alım fiyatlarının yüksekliğinden çok, destek leme alımları dolayısiyle üreticilerin ürünlerini değerlendire bilecekleri bir pazar ortamının ve güvencesinin sağlanmasının üre tim alanlarının artışında etkili olduğu saptanmıştır. Ancak, üre tim alanlarının genişlemesi dolayısiyle ortaya çıkan üretim artış ları zaman zaman, ülke ekonomisine mali bir yük getirmiştir. Eğe bölgesinde, çekirdeksiz kuru üzüm veriminin ortalama 161.9 kg/da düzeyinde olduğu belirlenmiştir. Bu verim düzeyi, bazı üretici ülkelere göre oldukça düşük bir verimliliği göstermektedir. Bunun yanında i verim potansiyeli düzeyi de 267.7 kg/da olarak sap tanmıştır. Bu duruma göre verim potansiyelinin $ 39.0'nın değer lendirilemediği ortaya çıkmaktadır. Gerek elde edilen verim Ve ge rekse verim potansiyelinin 1. Yörede diğer yörelere göre daha yük sek olduğu saptanmıştır. Bu yöredeki verimin daha yüksek olması, buradaki bağların daha verimli topraklarda yer almasına ve yüksek124 sistem bağ tesislerinin yaygın olmasına bağlanabilir. Burada, T. C. Ziraat.bankası projeli tesis kredilerinin, verim yönündeki gelişmeleri daha da ileriye götüreceği belirtilebilir. Bölgede verimin istenilen düzeyde olmayışının en önemli nedenlerinden biri, sağlıklı ve yeterli miktarda aşılı asma fi danlarının sağlanamaması dır. Diğer taraftan, bölge bağ alanların da kullanılan gübre dozunun önerilenin gerisinde kaldığı saptan mıştır. Bu nedenle de, yapılan istatistiksel analizlerde halihazır da kullanılan gübre miktarının, verim üzerinde önemli bir etki yapmadığı saptanmıştır. Bunun yanında,bağda çeşitli teknik işlem lerin uygulanmasında, tarımsal yayım çalışmalarının yetersiz kal dığı görülmüştür. Örneğin, bölgede toprak sürme sayısı çok değişik sayıda olabilmektedir, buna karşın toprak sürme sayısının da verim üzerinde önemli bir etkisi bulunmamıştır. Oysa, bağcılık işletme lerinde toprak işleme masrafları, ürün maliyeti içinde birinci sı rada yer almaktadır. üge böl..esinde, çekirdeksiz üzüm üretiminin daha çok, 1..Yö re de ki (Gediz havzasındaki) ve nispeten geniş alanlı işletmelerden elde edildiği ve aynı zamanda verimli, sulama olanağına sahip ve yöre ye uygun her çeşit ürünün yetişmesine olanak veren, mekanizasyona elverişli ve bağcılık gelir payının yüksek olduğu işletmelerden elce edildiği anlaşılmaktadır. Ancak, bölgede çekirdeksiz üzüm üre timinin üretim alanlarının artışı oranında artmadığı saptanmıştır. Çekirdeksiz üzüm üreticilerinin bağcılık gelirlerinin, elde edilen ürün miktarı yanında fiyatlarla da çok yakından ilişkili olduğu saptanmıştır. Özellikle 1981/82 dönemine dek, devletin bu üründe uyguladığı fiyat ve dış ticaret politikaları ile, üretici lerin gelirlerinde istikrar sağlanmıştır. Öte yandan 15 da 'a ka dar olan çekirdeksiz üzüm işletmelerinin esas geçim kaynağının bu ürünün dışında hatta tarımın da dışında olduğu belirlenmiştir. Bu na karşın, bağ alanı 15 da 'm üzerindeki işletmelerde bağcılık faa liyetinden elde edilen gelirler oransal olarak daha yüksek bulun maktadır. Dolayısiyle, devletin bu ürüne yönelik olarak uyguladığı dış ticaret ve özellikle fiyat politikasının sağladığı avantajlar dan en fazla 15 da' in üzerindeki l.Yöre işletmeleri yararlanmış-125 lardır. Ayrıca, 1973/74 döneminden sonra özellikle gelirlerinin önemli bölümünü çekirdeksiz üzümden sağlayan üreticilerin, piyasa deneyimleri artmış ve 1980,li yıllarda Ekonomik İstikrar Tedbir leri ile değişen politikaya karşın, piyasa koşullarına uyum sağ layabildikleri belirtilebilir. Buradan, planlı kalkınma döneminin ilkelerinden olan `tarımsal ürünlerde, üreticilerin desteklenme sine gerek kalmayacak düzeye ulaşılması` ilkesinin, çekirdeksiz kuru üzümde büyük ölçüde yerine getirildiği ifade edilebilir. Ancak, planlı dönemin bir diğer ilkesi yönünde, destekleme alım larının üreticilerin örgütlenmesinde önemli bir araç olarak kul lanıldığını söylemek güçtür. Hatta, 1984 ve 1985 yıllarında kabul edilen 238 sayılı kararname ve 3186 Sayılı Yasa ile çekirdeksiz üzüm üreticilerinin tarım satış kooperatiflerinde örgütlenmeleri yönünde yeni önlemler de alınmamıştır. Öte yandan, gelecek yıllarda, dış piyasalarda meydana ge lebilecek istikrarsızlıkların süreklilik kazanması halinde, ön celikle; l.Yöre dışında ve 15 da'ın altında olup, esas geçim kay nağı balcılık olmayan, düşük verimde çalışıp aile işgücüne dayan mayan ve örgütleşme durumu zayıf olan işletmelerin azalması ola sılığı vardır. Buraya kadar özetlenen bulgular çerçevesinde bazı öneriler ileri sürülebilir. Başta Gediz havzası olmak üzere, devlet sulama tesisleri nin bulunduğu alanlarda, çekirdeksiz üzüm üretim alanlarının da ha fazla genişlemesini önleyici dolaylı önlemler alınmalıdır. Bu nun için, çekirdeksiz üzüm yerine geçebilecek ürünlerin nispi fi yatlarında bazı düzenlemeler yapılabilir. Bu sayede, devlet sulama kaynakları ve tesisleri için yapılan yatırımlar da daha iyi değer lendirilebilecektir. Ayrıca, T.C. Ziraat Bankasının 1311 sayılı yasaya dayanarak yüksek sistem bağ tesisi için verdiği f» 5 faizli yatırım kredilerinin, devlet sulamalarının yer aldığı alanlarda kaldırılması yerinde olacaktır. Gediz havzası dışındaki alanların genellikle yüksek sistem bağ tesisine elverişli bulunmaması nedeniyle, bu yerlerdeki çekir-126 deksiz üzüm üreticileri 1311 sayılı Yasa'nm sağladığı olanak lardan hemen hiç yararlanmamaktadırlar. Bu bakımdan sözü edilen yasada yapılacak değişikliklerle, bağ tesisi, beton sergi yeri ve tente yapımı dışındaki yatırımlara ağırlık verilmelidir. Ör neğin, çekirdeksiz üzümün yaş olarak değerlendirilebileceği yer lerde kurulacak kooperatiflere ambalaj tesisleri, soğuk hava te sisleri ve soğuk hava düzenli taşıma araçları için gerekli yatı rım kredileri kolaylıkları sağlanmalıdır. Çekirdeksiz üzümün, son turfanda yaş üzüm olarak ihracatında, Çal Yöresi oldukça uygundur ve burada geniş bir potansiyel vardır. Bu nedenle, çekirdeksiz üzü mün yav olarak ?değerlendirilmesinde Çal Yöresine öncelik verilmelidir. Çekirdeksiz üzümde verimin artırılması isteniyorsa, önce likle verim potansiyelinin yükseltilmesi gerekmektedir. Bu yönde alınacak önlemlerden en önemlisi Amerikan asma fidanı üretimidir. Aşılı Amerikan asma fidanı üretiminde kamu kuruluşları talebi kar şılamakta yetersiz kaldıklarına göre, sağlanacak kredi kolaylık ları ile, sağlıklı fidan üretimine yönelik olarak ve iyi bir kont- rolla özel fidanlıkların kurulması teşvik edilmelidir. Sağlıklı ve uygun asma fidanı damızlıklarının oluşturulup ve daha sonra fidan üretimine geç i line eye kadar 4-5 yıl yeni bağ dikimleri dur- durulabilmelidir. Bu sayede, asma fidanından kaynaklanan ve asma nın ömrü boyunca devam eden önemli sorunlar ortadan kalkacaktır. Hatta, -çekirdeksiz üzüm üretiminde nicelik ve nitelik yönünden iyileşme, sağlıklı ve gerekli miktarda aşılı asma fidanı üreti mine büyük ölçüde bağlı olacaktır. Ayrıca, gerek kamu ve gerekse özel fidan üreticisi kuruluşlara, toprak analizi (seçilecek anaç çeşidi için) yapılmayan yerler için fidan satışı yaptırılmamalı- dır. Satışı yapılan fidan karşılığında, üreticilerden toprak ana liz belgesi istenilmelidir. Bunun yanında, yapılan fidan üretimi nin ve üreticilere satışı yapılan fidanın karşılığında alınan toprak analiz belgelerinin, Tarım Orman ve Köy İşleri Bakanlığı 'mn ilgili kuruluşlarınca kontrolü yapılmalıdır. Verim yönünde, gübreden gerektiği ölçüde yararlanabilmek için gübrelemenin, toprak analizlerine dayandırılması gerekmek tedir. Gübrelemenin yanında budama, hastalık ve zararlıların be-127 lirlenmesi ve ilaç kullanım dozları, toprak sürme sayısı v*b teknik işlemlere yönelik olarak, bölgede oldukça yetersiz olan araştırma ve yayım çalışmalarının geliştirilmesi gerekmektedir» Ayrıca, çevre sağlığı konusunda gerekli önlemler alınarak bölgede yabani ot ilacı kullanımının yaygınlaştırılmasıyla, toprak sürme ve çapa sayısı a- zaltılarak ürün maliyetleri düşürülebilir. Önceki yıllarda olduğu gibi gelecekte de, özellikle dış pi yasalarda ortaya çıkabilecek istikrarsız fiyat koşullarında, çekir deksiz kuru üzüm üreticileri ve ülkenin güç durumlara düşmesi ola sıdır. Bu bakımdan pazarlama sorunlarını da çözümleyebilecek nite likte gerçek bir kooperatif organizasyonuna gereksinme vardır. Bu nun için, dış ülkelerdeki uygulamalar incelenerek ülke koşullarına uyacak şekilde yeni bir kooperatif organizasyonu veya bor d sistemi kurulmak üzere araştırmalar yapılmalıdır. Ancak, bu organizasyonlar oluşturuluneaya kadar, halen faaliyette olan üzüm tarım satış koo peratifleri ve İzmir Üzüm Tarım Satış Kooperatifleri Birliği 'nin çalışmaları gerçek bir kooperatifçilik anlayışı içinde yönlendiril melidir. Bu yönde, önce, hükümetlerin İzmir Üzüm Tarım Satış Koope ratifleri Birliği üzerindeki mali denetimlerini asgariye indirilme sinde yarar bulunmaktadır. Bunun için de İzmir üzüm Tarım Satış Koo peratifleri Birliği, ancak kendi mali gücüne dayanarak ve kendi yö netim kurulunun kararlarına göre ürün alımı yapmalı ve alınan ürünü daha çok dış piyasalarda en iyi şekilde değerlendirmelidir. Ayrıca, hükümetlerin İzmir Üzüm Tarım Satış Kooperatifleri Birliği üzerindeki idari yetkileri kaldırılarak, bu yetkiler Birlik Yönetim Kurulu' na bırakılmalıdır. Belirtilen bu düzenlemeler için de, 3186 sayılı yasa nın yeniden ele alınması gerekli olmaktadır.. Araştırma sırasında, çekirdeksiz üzüm üreticilerinden 1960'lı yıllardan bu yana üretim alanlarının değişimine ilişkin olarak alınan veriler yardımıyla varılan sonuçlar ile,bu araştırmanın amacının en önemli bölümü yerine getirilmiştir. Ancak, özellikle üretim ve verim konusunda geçmiş yıllara ait işletme düzeyinde verilerin bulunamaması ve bazı kuruluşların çekirdeksiz üzüme yönelik olarak getirdiği hiz-128 metlerin, belirlenememesi sonucu bazı güçlüklerle karşılaşılmış tir. Bu nedenlerle, üretim alanlarının dışındaki konuların işlenmesi sırasında; araştırmanın yapıldığı dönemdeki mevcut duruma (işletme, yöre ve bölge düzeyinde), daha önceki yıllarda uygulanan politikala rın sonucunda ulaşıldığı kabul edilmiştir. Bu yoldan hareketle ; yapısal durum, teknoloji düzeyi, üretim ve verim konularında durum saptaması yapılarak ve bunlar üzerinde daha önceki yıllarda uygula nan politikaların etkileri incelenmiştir. Böylece, araştırmanın di ğer amaçları da gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma ile, çekirdeksiz üzümün ülke içinde üretim aşa masındaki hemen tüm konuları incelenmiştir. Bundan sonra, aynı kap samda bir araştırma yapılıncaya kadar, bu araştırmanın sonuçları ge çerliliğini büyük ölçüde koruyabilecektir. Ancak, bu araştırmadan sonra, dış ülkelerdeki çekirdeksiz Üzüm ile ilgili çeşitli uygulamaların ; hatta mümkünse o ülkelerde bizzat bulunulup, ayrıntılı olarak incelenerek, ülke koşullarına uyabilecek politikaların belirlenmesine yönelik araştırmaların ya pılması gerekli olmaktadır. | |
dc.description.abstract | 5 SUMMARY AND CONCLUSIONS The main objective of this research has been to ascertain the changes in the seedless grape production areas and to investigate the causes of these changes. In this context, the policies relevant to seedless grape production ; and the effects of these policies on production areas, production, yields, and farmer incomes are in vestigated. The research report consists of three main chapters. In the first chapter, agricultural policy applications during the planned development period,- that are relevant to seedless grape production, are reviewed. In the second chapter, the resources of the seedless grape farms and the level of resource utilization are examined. Production areas, production and yields of seedless grapes, and the level of farmer incomes are examined in the third chapter. The ef fects of the internal and external factors on the performance of viticultural farms are also discussed in the third chapter. At the stage of analysis, farms were grouped both according to their sizes and according to the sub-regions they are settled In. In addition, soil characteristics and the level of the returns ob tained from vineyards were also considered during the analysis. Data on the viticultural farms were obtained through inter views by the farmers. A sample of 169 farms was chosen with the help of the `proportional stratified random sampling method `<, The interviews were conducted during the months between November 1^82 and February 1983. Some important results of the research are summarized in the following paragraphs. There are about 42 0.00 viticultural farms that produce seedless grapes in the Aegean Region. 47<>7 1a of the farm land as covered oy vineyards in these farms in average. 76.9 İ* of the vine yards belong to the farmers themselves, whereas the remaining 23.1 ia130 is hold by share-cropping in the mentioned farms. in the seedless grape farms of the Aegean region, average vineyard area per farm is found to be 13. 4 deoares. In 71.1 f» of the seedless grape farms total vineyard acreage is below 15 deeares. These farms hold 38.6 £ of the total vineyards and 43.6 $> of the total agricultural land in the region. Thus, 28.9 f° of the seedless grape farms, that have over 15 deeares of vineyard acreage, hold in hand 61.4 i` of the total acreage of vineyards. Vineyards of the region is not homogenous in characteristics. As a result it has been necessary to divide the region into 4 sub- regions o These sub-regions are s 1. Gediz basin, 2. Kemalpaşa county, 3. Çal county and 4. The remaining areas. Soil and irrigation conditions vary greatly between these sub-regions- For example, most of the vineyards are located on hill side parcels in the 3. and 4. sub-regions (93. 5 °A in the 3.» and 52.1$ in the 4.), while in the 1. and 2. sub-regions only about 13 İ* of the vineyards are on hill-side parcels. In the region as a whole, 28.4 ^ of the vineyards are on hill-side areas, the remaining 71.6 fo being located on hill-base and base areas. In the 1. sub-region 54.8 fo of the vineyards can be irrigated as a result of the availability of State Irrigation facilities. In tne 2. and 4. sub-regions 24,5 f« and 11.6 ft of the vineyards can be irrigated, respectively ; and there is no possibility of irrigation in the vineyards of the 3. sub-region. In the region as a whole, 33.6 jo of the vineyards can be irrigated. However» it is found out that average irrigation frequency is only 0.40 per production period in the region. Even in the 1. sub-region, where irrigation facilities are broadly available, average irrigation frequency is only 1.08 per production period. Thus it can be said that the investments on irri gation are not utilized properly in- the region. vihen the soil characteristics, climatic conditions and irri gation possibilities are considered, it is seen that vineyard areas of tho region are suitable for the' production of a great variety of131 crops. Only 1.3 $ of the area is. inconvenient for crops other than crapes. 58 J-« of the vineyards in the region is convenient for mechanization. The most favourable sub-region from the view-point of mechanization is the 1. sub-region. However, since most of the vineyards are below 15 de-cares in acreage, farms are largely non- mechanized. 80 j» of the farms use animal tractive power in soil tillage. A review of the agricultural policies relevant to raisins shows- that from the very beginning of the planned development period supporting purchases and prices were given priority. The most signi ficant effect of these policies has been on the area allotted to seedless grape production in the region. During the period 1961-1982, seedless grape production areas of the region increased by 50.16 ?« «. Annual increase in production areas was 1.95 İ* in average. During the mentioned period., the greatest increase in seedless grape produc tion areas was observed in the 4. sub-region. This means that increases in vineyard acreages mostly took place in marginal areas and not in the main viticulture areas. On the other hand, it has always been emphasized by experts that vineyards should be extended to wards inclined and hill-side areas where other crops can't be produced economically. However, the development has been in quite a different direction. Of the acreage increase at region level, 29-93 a/° has taken place at hill-side areas and 26.15 1» has taken place at base areas. The increases in the 3« and 4. sub-regions are mostly on hill-aide areas, whereas the increases in the 1. and 2. sub-regions are on base and hill-base areas. It must be noted that the vineyard foundation credits-with an interest rate of only 5 ^-supplied by the Bank of Agriculture have greatly affected the increase of vineyard acreages, especially in the base areas of the 1. sub-region.- Support policy caused increases in production areas, but not because of high support prices ; the reason of the favourable effect was the, marketing guarantee supplied to farmers, however, over-production due to increases in production areas has sometimes caused financial132 problems for the national economy. Average yield of raisin in the Aegean region is found to be 161.9 Kg. per decare. This is quite a low level of productivity as compared to some other producer countries. The potential level, of yield for the Region was calculated to.be- 267.7 Kg. per decare, which means that the realized yield it 39.0 f» less than the potential level» It is observed that both realized and potential yield levels are higher in the 1. sub-region as compared to the other sub-regions. This is because the soul is more fertile and high-system vineyards are more widespread in this sub-region. Here, it can be noted that the vineyard foundation credits of the Bank of Agriculture can promote yield increases in viniculture. One of the most important reasons for the low yield level in the region is that healthy and grafted vine shoots can't be provided in adequate quantities. On the other hand, it is observed that fertilizer use in the vineyards of the region is below the recommended doses. Indeed it has been found out that the current appli cation of fertilizers had no significant effect on grape yield in the Region. Inadequacy of extension services on cultural applications is another problem, i or example, number of ploughing per production period varies greatly in the region ; and yet, no significant relation is found between the number of ploughing and yield. What's more is that tillage cost is the most important item in the production costs. Relatively larger farms of the 1. sub-region have a greater share in the total seedless grape production of the region. In these farms soil, irrigation and mechanization conditions are favourable; and a great variety of agricultural crops can be produced economically, but viticulture has the highest share in total farm revenue. It is observed that the increase in seedless grape production is not pro portionally as much as the increase in production areas in the region. The level of the viticultural income of farmers is greatly affected by prices received, besides the level of production. Price and foreign trade policies applied up to the beginning of 1930s have133 stabilized producer incomes. Howe ver, mostly farmers that own ower 15 decares of vineyards benefit from these policies, because the share of viticultural revenue is extremely low in smaller farms. Another fact is that, producers have gained marketing experience during the years following 1973, and in 1980s they seem to be able to go along without the help of support policies. It can be said that an important objective of the planned development period, which was `to raise agricultural incomes so that farmers should no longer need the help of support policies`, has been achieved to a great extent in the case of seedless grapes. However, it must be noted that, little has been done for the development of farmers* marketing organizations during these years. And the Goverment Decision No. 238 of 1984 and the Act No. 3186 of 1985 about the organization of agricul tural marketing cooperatives don't seem to bring favourable conditions for farmers to organize in marketing cooperatives. On the other hand, producers can also be affected by the conditions of foreign markets. Thus, if conditions of foreign markets become unstable, a reduction in the number of viticultural farms can be expected in the following years, especially in the 2., 3. and 4. sub-regions where small farms are spread extensively. In the light of the findings that are summarized up till now, some proposals can be put forward. Measures should be taken so as to prevent the extension of vineyards in the areas that benefit from the facilities of State Irrigation System, and especially in the Gediz basin. For this, some arrangements can be made that will change relative prices in favour of competing crops. In this way, State investments for irrigation will be utilized more efficiently. On the other hand, the.Bank of Agricul ture should not provide these irrigation areas with the cheap credit of `high-system vineyard foundation`... Since most of the areas except the Gediz basin are not suitable for high-system vines, producers settled in these areas con't make use of the cheap credit given according to the Act No. 1311. Therefore this Act should be changed so that investments other than vineyard134 foundation and concrete drying-shed and awning construction can also be supplied with cheap credit. For example, in the areas that seedless grapes can be marketed freshly, construction of cold stores and packing-houses, and acquisition of refrigrator vans by marketing cooperatives can be supplied with credit. Fresh pipless grapes can be exported as the last fruit of the season; and Çal County has a great potential in this respect. Therefore, Çal County should be given priority in the fresh evaluation of pipless grapes. For increasing the yield of seedless grapes, the first thing to be done is to increase the production of American vine shoots. Since the production of Governmental Institutions is inadequate, foundation of private nurseries should be encouraged. Foundation of new vineyards may be prohibited for 4 or 5 years, until adequate amounts of healthy and qualified vine shoots are produced. In this way, many problems that originate from improper vine shoots can be overcome. But, control of the distribution of grafted shoots is also necessary for success. Farmers should get their soil analized before they buy vine shoots, so that the proper kind of shoots can be deter mined according to the characteristics of the soil. Soil analysis are also necessary for making best use of fertilizers. Research and extension services have to be developed in the region. Producers need advice on such matters as fertilizing, prun ing, control of pests and diseases, tillage etc.. Production costs can probably be reduced - due to a reduction in tillage eosts-with the introduction of herbisid use in the region, but environmental* pollution effects of herbisids should also be considered. In future, as it was the case in some previous years, seedless grape producers and national economy can have problems because of the unstable prices in foreign markets. Therefore, a powerful organi zation that will be able to solve all sorts of marketing problems is needed. Practices of other exporting' countries should be examined and researches should be carried on so as to establish a powerful and convenient national marketing organization. This organization can either be a marketing cooperative or a marketing board. But until such an organization is established, the present marketing cooperatives135 should be conducted in accordance with the principles of the coope rative mosrement. The administrative and financial control of the Government on the Union of Izmir Grape Marketing Cooperatives should be minimized. The amount of crop to be marketed through cooperatives and the price to be paid to producers must be determined by the Board of Directors» But these can only be done if some changes in the Act No. 3lö6 are realised. The discussion on the changes in production areas is based on a through evaluation of a long period starting from 1960s. But time series analysis could not be' applied for changes in production, yields, and production technologies, because it was impossible to obtain farm level data of previous years. Therefore, the discussion on these subjects is mainly based on cross-sectional data. However, it is assumed that policy applications of the previous years should have significant effects on the present situation on viticultural farms and thus the observed facts are discussed in the light of the policy applications of the past. By 'this research, almost all aspects of seedless grape production in Turkey have been investigated. It can be said that the, findings of this research will be valid till another research of this dimension is realized. Researches on this subject from now on should be directed towards the formulation of appropriate policies; and investigation of the practices of other producer countries can be helpful in these efforts. | en_US |