dc.contributor.advisor | Aydos, Oğuz Sadık | |
dc.contributor.author | Yildiz, Şoray | |
dc.date.accessioned | 2020-12-29T08:52:56Z | |
dc.date.available | 2020-12-29T08:52:56Z | |
dc.date.submitted | 2020 | |
dc.date.issued | 2020-10-05 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/373122 | |
dc.description.abstract | Tebligat işlemi temel bir yargılama işlemi olup, yapılan yargılamanın adil ve hızlı yapılmasında etkilidir. Bireylerin haklarında açılan davalardan ya da kendilerinin açmış oldukları davalarda elde ettikleri sonuçtan haberdar olması sağlanmaktadır. Tebligat işlemi, hukukî anlamda kendisine birtakım sonuçlar yüklemektedir Ülkemizde tebligat hukuku, Tebligat kanunu ve ilgili Yönetmelikte, genelge ve tebliğler ile düzenlenmektedir. Konumuz gereği adlî evrakın tebliğini inceledik. Adlî evrakın tebliğinde ise, muhatabın yurt içinde olabileceği gibi, yurt dışında olması hali de söz konusudur. Muhatabın yurtiçinde olması hâlinde 7201 Sayılı Kanun'a göre tebliğin nasıl yapılacağı düzenlenmiştir. Muhatabın yurt dışında olması hâlinde ise; tebligat, devletlerin egemenlik hakkı olup, devletlerin yargı bağışıklıklarına girmektedir. Bu nedenle bir devletin ülkesinde, yabancı bir devlet tarafından tebligat yaptırtılması hâlinde, o devletin kanunları ya da uluslararası sözleşmelerle buna izin verdiğine ilişkin hüküm olması gerekir. Türkiye'de, 7201 Sayılı Kanunu'nda düzenleme olduğu gibi, iki veya çok taraflı sözleşmelerle de yurtdışına tebliğin nasıl yapılacağı düzenlenmiştir. Türkiye'de yapılacak ya da Türkiye'nin yabancı bir ülkede tebliğ yapılmasını istemesi hâlinde ise; öncelikle o ülke ile Türkiye arasında ikili ya da çok taraflı sözleşme olup olmadığına bakılacaktır. Herhangi bir anlaşma olmaması hâlinde ise, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'na göre tebligat yapılacaktır. Türkiye, uluslararası tebliğe ilişkin çok taraflı veya ikili anlaşmalara taraf olmuştur. Çok taraflı anlaşmalar ise, 1954 Tarihli Hukuk Usulüne Dair Sözleşme ve 1965 Tarihli Hukukî Ve Ticarî Konularda Adlî Veya Gayri adlî Belgelerin Tebliği'ne Dair Lahey Sözleşmesi'dir. Çalışmamızda da değindiğimiz üzere, 1965 Tarihli Lahey Sözleşmesi, Türkiye bakımından, 17/06/1972 Tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak 28/04/1972 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. 1965 Tarihli Hukukî Ve Ticarî Konularda Adlî Veya Gayri adlî Belgelerin Tebliği'ne Dair Lahey Sözleşmesi, tebligat hususunda bir çok yenilikleri ve kolaylıkları da beraberinde getirerek, ülkemizin de taraf olmasıyla, hukukumuzda yerini almıştır. Lahey Sözleşmesi, uluslararası tebligat alanında, en fazla katılımcı sayısına ulaşmış çok taraflı Sözleşmedir. En önemli yeniliği ise, merkezî makamlar ve merkezî makamlar vasıtasıyla tebligatın yapılmasıdır. Sözleşmenin 2.maddesine göre, taraf devletlerin, tebliğ işlemlerine ilişkin kendi kanunlarına göre merkezî makam kuracağını, bu merkezî makamların kendi kanunlarına göre kuracağını düzenlenmiştir. Türkiye ise, merkezî makam olarak, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünü tayin etmiştir. 4 No'lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü olarak değiştirilmiştir. Ancak bu düzenleme henüz uygulanmamakla birlikte Lahey Sözleşmesi kapsamında bildirilen merkezî makamımız UHDİGM olup; çalışmamızda UHDİGM olarak belirtilmiştir. Sözleşme sadece merkezî makam ile tebliğ usulünü düzenlememiş bunun yanında, diplomatik yolla tebliğ usulünü ve doğrudan tebliğ usulünü de düzenlemiştir. Sözleşmenin 8.maddesinde, taraf devletler arasında yapılacak tebligatlar, devletlerin diplomatik temsilcileri ve konsolosları vasıtasıyla yapılabilecektir. Sözleşmenin bu maddesine çekince koyan devletler bakımından bu madde uygulanmayacaktır. Ancak bu maddeye çekince koyulsa dahi devletler, yabancı ülkede bulunan vatandaşlarına diplomatik yoldan tebliğ yapabileceklerdir. Sözleşmedeki bir diğer tebligat usulü de doğrudan tebliğ usulüdür. Sözleşmenin 10.maddesinde düzenlenen bu usule göre de taraf devletler, yabancı ülkedeki muhataba, doğrudan adi posta yoluyla tebliğ yapabilecektir. Bu maddeye çekince koyan devletler bakımından ise bu hüküm uygulanmayacaktır. Ancak maddeye çekince koymayan devlete doğrudan tebligat usulü ile tebliğ yapabilecektir. Sözleşmenin 11.maddesinde ise, taraf devletlerin aralarında farklı tebliğ usullerini belirleyebileceği düzenlenmiştir. Bu hükümle, devletlerin aralarında yapacakları ya da daha önceden yapmış oldukları ikili sözleşmeler bakımından, Sözleşme hükümlerinin, ikili sözleşmeleri hükümsüz kılmayacağı belirtilmiştir. Sözleşmenin 8.ve 10.maddesine birçok taraf devlet çekince koymuştur. Taraf devletler 11.madde kapsamında aralarında başkaca tebliğ usulleri de belirtmemeleri nedeniyle Sözleşme kapsamında en çok kullanılan tebliğ usulü ise merkezî makam vasıtasıyla tebliğdir. Sözleşme tebligat evrakının nasıl hazırlanacağını da düzenlemiştir. Tebliğ talepnamesinin ve tebliğ formunun nasıl doldurulacağı ve bu evraka ilişkin tüm taraf devletler bakımından ortak kullanılacak olan bir form oluşturularak, Sözleşmeye ek olarak eklenmiştir. Türkiye bakımından, Adalet Bakanlığınca çıkarılar 63/3 No.lu Genelgede, bu evrakın nasıl doldurulacağı detaylı olarak anlatılmıştır. Sözleşmenin 15.ve 16.maddelerinde, tebliğin yapılamaması ya da geç yapılması hâlinde mahkeme hükmünün ertelenebileceği, eğer hüküm verilmişse de karara ilişkin olarak işleyecek olarak hak düşürücü sürelerin işlemeyeceği düzenlenerek, tebligatın yapılamaması ya da geç yapılması nedeniyle oluşabilecek hak kayıpları önlenmeye çalışılmıştır. Sözleşmeye taraf olan devletler bakımından, uluslararası tebligata ilişkin ayrıca çok taraflı sözleşmeye taraf olunması hâlinde; 1965 Tarihli Sözleşme uygulanacaktır. Türkiye 1954 Tarihli Sözleşmeye ve 1965 Tarihli Lahey Sözleşmesine taraftır. Türkiye bakımından ise, her iki Sözleşmeye üye olan bir devlete yapılacak tebliğlerde, 1965 Tarihli Lahey Sözleşmesi uygulanacaktır. Sözleşmenin yanı sıra, taraf devletlerin aralarında ikili anlaşmalar olması hâlinde ise, kural olarak 1965 Tarihli Lahey Sözleşmesi uygulanmaktadır. Ancak, ikili anlaşma Lahey'e göre, tebligata ilişkin, tebligatın yapılmasını daha kolaylaştırıcı ve hızlı yapılmasını sağlayacak özel hükümler içeriyorsa, ikili sözleşme hükümleri uygulanacaktır. Türkiye'nin de taraf olduğu 1965 Tarihli Hukuki Ve Ticari Konularda Adli Veya Gayriadli Belgelerin Tebliği'ne Dair Lahey Sözleşmesi önemli yenilikler getirmiştir. Çalışmamızın konusunu da, Sözleşme'nin getirdiği yenilikler ve Sözleşme'nin Türkiye'de uygulanması hususu ve buna ilişkin örnek yüksek yargı kararlarıyla incelenmesi oluşturmaktadır. | |
dc.description.abstract | A notification is a primary process of an adjudication, and has an influence on the fairness and quickness of it. It allows individuals to be informed of any suit filed against them and of any result obtained from any suit filed by themselves. The Notification law in our country is regulated by circulars and communiques in the Notification Act and the relevant Regulation. We have reviewed the notification of a judicial document as part of our subject. For notification of a judicial document, the addressee may be inside as well as outside the country. If the addressee is inside the country, procedure for notifications is regulated according to the Act No 7201. If the addressee is outside the country, a notification is a sovereign right of governments, and notification is covered by immunity from jurisdiction of governments. Therefore, in the event of a notification in a country by a foreign government, a clause is required about the permission of that country in its laws or in international conventions. In Turkey, procedure for notifications abroad is regulated both by the Act No 7201 and bilateral or multilateral conventions. In case of a notification in Turkey or a notification required by Turkey in a foreign country; firstly, presence of any bilateral or multilateral conventions between that country and Turkey will be checked. In case of absence of any conventions, the notification will be served according to the Notification Act No 7201. Turkey has become a party to multilateral or bilateral conventions concerning international notifications. The multilateral ones are the 1954 Convention on Civil Procedure and the 1965 Hague Convention on Notification of Judicial or Extrajudicial Documents in Civil and Commercial Matters. As we have also mentioned in our study, the 1965 Hague Convention was published in the Official Gazette on 17.06.1972 and took effect on 28.04.1972 in Turkey. The 1965 Hague Convention on Notification of Judicial or Extrajudicial Documents in Civil and Commercial Matters brought many innovations and conveniences in notifications, and it took its place in our law when Turkey became a party to it. The Hague Convention is the multilateral convention with the biggest number of participants in international notifications. Its biggest innovation is the central authorities and notification through central authorities. Clause 2 of the Convention stipulates that the contracting countries establish central authorities for notifications according to their own laws. Turkey has assigned the Ministry of Justice, the General Directorate of International Law and Foreign Relations as a central authority. The Convention regulated not only the procedure for notification through a central authority, but also the diplomatic notification procedure and the direct notification procedure. According to Clause 8 of the Convention, notifications between the contracting countries may be served through their diplomatic representatives and consuls. This clause will not apply for countries which have made a reservation for it. However, although reservations were made for this clause, governments may serve notifications to their citizens in foreign countries through diplomatic channels. Direct notification is another notification procedure in the Convention. According to Clause 10 of the Convention, the contracting countries may make notifications to an addressee in a foreign country directly through surface mail. This clause will not apply for countries which have made a reservation for it. However, notifications may be made to countries which have not made a reservation for the clause through the direct notification procedure. In Clause 11 of the Convention, it is stipulated that the contracting countries may determine different notification procedures between them. By this provision, it is stated about the bilateral conventions to be made or previously made between the countries that the provisions of the Convention will not supersede the bilateral conventions. Many of the contracting parties made a reservation for the Clauses 8 and 10 of the Convention. Since the contracting countries have not expressed other notification procedures between them under Clause 11, the most-used notification procedure under the Convention is notification through a central authority. The Convention also regulated the way of preparing a notification document. They way of filling a notification requisition and a notification form was stated, and a form was annexed to the Convention to be used collectively by all of the contracting countries. As for Turkey, the Ministry of Justice expressed in detail the way of filling this document through its implications in the Circular No 63/3. In Clauses 15 and 16 of the Convention, it is established that in case of failure or default of a notification, a court judgement may be suspended, and in case of a judgement passed, losses of rights try to be prevented, by the stipulation that foreclosures will not apply for the judgement, that may arise due to failure or default of a notification. In the event that a contracting country is also a party to a multilateral convention concerning international notification, the 1965 Convention will apply. Turkey is a party to the 1954 Convention and to the 1965 Hague Convention. For notifications by Turkey to a country which is a party to both Conventions, the 1965 Hague Convention will apply. In case of bilateral conventions between the contracting parties in addition to the Convention, the 1965 Hague Convention applies as a rule. However, if the bilateral one contains special provisions that will ensure an easier and quicker notification, the provisions of the bilateral one will apply. The Hague Convention on the 1965 Notification of Judicial or Extrajudicial Documents in Law and Trade, to which Turkey is also a party, brought the most significant innovations to international notifications. So, our study focuses on the innovations brought by the Convention, the implementation of the Convention in Turkey, and an analysis of certain related higher judicial decisions. | en_US |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Hukuk | tr_TR |
dc.subject | Law | en_US |
dc.title | 15 Kasım 1965 tarihli La Haye Sözleşmesi kapsamında tebligatın yapılması | |
dc.title.alternative | To make notification within the scope of The Hague Convention dated 15 november, 1965 | |
dc.type | masterThesis | |
dc.date.updated | 2020-10-05 | |
dc.contributor.department | Özel Hukuk Anabilim Dalı | |
dc.identifier.yokid | 10335242 | |
dc.publisher.institute | Lisansüstü Eğitim Enstitüsü | |
dc.publisher.university | ANKARA HACI BAYRAM VELİ ÜNİVERSİTESİ | |
dc.identifier.thesisid | 638296 | |
dc.description.pages | 110 | |
dc.publisher.discipline | Devletler Özel Hukuku Bilim Dalı | |