Ön dişlerdeki estetik kompozit restorasyonların uzun dönemli incelenmesi

Abstract

99 ÖZET Modern estetik dişhekimüğinin başlıca amacı, hastanın işlevsel ve estetik ihtiyaçlarını karşılarken doğal diş ve çevre dokusunu maksimum düzeyde korumak ve dişeti sağlığına potansiyel zararları engellemektir. Çahşmamızm amacı, ön dişlerde lokalize şekil bozukluğu, atrisyon, abrazyon, renklemeye bağlı estetik ve/veya işlevsel yönden yetersiz ön grup dişlerin iki farklı adeziv sistem kullanılarak hibrit bir kompozit materyal ve direkt kompozit bonding yöntemi ile restore edilip uzun dönemdeki klinik sonuçlarının incelenmesidir. Çahşmamızm kapsamında, ön grup dişlere, iki farklı adeziv sistemle (Scotchbond Multi-Purpose ve Single Bond, 3M Dental Products, St. Paul, MN, USA) uygulanan direkt kompozit restorasyonların 24 ay süreyle incelenmesi yer almaktadır. Restorasyonlar, modifiye Ryge kriterlerine göre kenar uyumu, renk uyumu, ikincil çürük varlığı, anatomik form değişikliği, marjinal renklenme, operasyon sonrası hassasiyet ve yüzey pürüzlülüğü bakımından üç araştırıcı tarafından çift-kör sistemine göre değerlendirilmiştir. Çahşmamızm sonuçlarına göre, hibrit kompozit rezin materyal kullanılarak yapılan direkt kompozit restorasyonlar, lokalize form, dizilim veya renk bozukluğu olan, ağız hijyeni iyi hastalarda, estetik olarak uzun dönemli önemli bir tedavi alternatifidir. Ayrıca hasta yanında yapılan bu uygulama, laboratuar işlemlerini ortadan kaldırarak tek seansta bitiş olanağı sağlamaktadır. Çalışmamızdan elde edilen bulgulara göre, 24 ay sonunda her iki adeziv sistemle uygulanmış olan direkt estetik kompozit restorasyonlarda istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır.

100 SUMMARY The aim of this in vivo study was to evaluate the performance of two adhesive systems (Scotchbond Multi-Purpose and Single Bond, 3M Dental Products, St. Paul, MN, USA) with direct composite additions for a 2-year follow up period. A total of 76 direct composite restorations in 25 patient with good oral hygiene was placed on maxillary anterior teeth for esthetic reasons (localised discoloration, diastema, deviation from shape or position). Clinical criteria included marginal adaptation, marginal discoloration, color match, anatomic form, secondary caries, surface roughness, postoperative sensitivity, bleeding on probing and plaque index. The clinical performance of both types of adhesive systems was similar and the results indicated that 2 year-old supra-gingival direct composite additions did not have a negative influence on gingival health. Superficial localised marginal discoloration and marginal discrepancy were observed at 2 years which were corrected by finishing and polishing. There were no secondary caries, post-operative sensitivity or surface roughness while two composite veneers showed a small fracture on the distal incisal corners of left lateral incisors. In conclusion, direct composite bonding is a good alternative fulfilling the esthetic and functional needs of anterior teeth. The results of this 2 year clinical study have demonstrated that the hybrid composite resin material has yielded promising results.