dc.description.abstract | 72 ÖZET Laparoskopik kolesistektomi ilk kez Philippe Mouret tarafından Lyonda 1987 yılında yapılmasından sonra, kısa sürede beğeni kazanarak tüm cerrahlar tarafından benimsenmiştir. Laparoskopik girişimlerin kendine özgü avantajları olmasına karşılık, bir takım istenmeyen komplikasyonlarıda beraberinde getirmektedir. Bu retrospektif çalınmada Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabil im Dalında Eylül 1992 - Mayıs 1994 tarihleri arasında laparoskopik kolesistektomi yapılması planlanan 135 hasta analiz edilmiştir. Laparoskopik kolesistektomi endikasyonu 113 hastada kolelithiagis, 17 hastada kolitlazla+kolelithiaziz kolesistit, 3 hastada biliyer pankreatit+kolel ithiazis, 2 hastada safra kesesi polibi idi. Hastaların 111 i kadın (% 82), 24 erkek {% 18) olduğu saptandı. Vakalarda yaş ortalaması 48 olup en büyük yaş 70 en küçük yaş 22 idi.Hastaların kliniğe yatışı ve operasyon ekipleri belirli bir sıra ile düzenlenmiştir. 133 hastanın 19 unda açık operasyona geçilmiş olup {% 14), bunların 10 unda {% 52) akut kolesistit mevcuttu. Çalışmaya katılan hastalarda ek medikal hastalıkların mevcudiyetinin operasyon süresine ve laparoskopik kolesistektominin başarısına etkisiz olduğu görülmüştür. Kardiyolojik problemleri bulunan bir hastada açığa geçiş nedeni bu olmuştur. Diğer 10 hastada anatomik zorluk-tecrübe, 7 hastada caknik-mekanik sorunlar, 1 hastada intraabdominal kanama açığa geçiş nedeni oluştur. Açık operasyona alınan hastaların % 21 inde, operasyonu İaparoskopik olarak tamamlanan hastaların % 37 sinde geçirilmiş alt batın operasyonu mevcuttu. Laparoskopik kolesistektomi yapılan grupta ortalama anestezi süresi 138 ±46,19 dakika olup, en kısa süre 60 dakika, en uzun süre 300 dakikadır. Laparatomiye geçilen hastalarda ortalama anestezi süresi 167 ±73 dakika olup, en kısa süre 60 dakika, en uzun süre 360 dakikadır.74 Laparoskopik girişim yapıları hastalarda anestezi süresi belirgin şekilde azalmakta, açığa geçiş gerektiği zaman süre uzamaktadır (p < 0,0054). Akut kolesistiti bulunan ve laparoskopik kolesistektomi yapılan hastalarda ortalama anestezi süresi ise 161,7 dakika olarak saptanmıştır. Laparoskopik kolesistektomi yapılan grupta postoperatif klinikte kalış süresi en usun 43 gün ve en kısa 1 gün, ortalama 3,3 ±1,53 gündür. Laparatomiye geçilen hastalarda ise post operatif klinikte kalış süresi en kısa 4 gün, en usun ` jün, ortalama 5,2 ±1.29 gündür (p < 0,0001). Laparatomiye geçilen hastalarda yaş ortalaması 46 ±15,5 olup, bu grupta üç hastanın yaşı 65 ve üzeri idi {% 15,7). Laparoskopik kolesistektomi sonrası 10 hastada majör (% 7,4), 4 hastada minör {% 2,9) komplikasyon gelişmiştir. Majör kompl ikasyonlar ; safra yolları yaralanması 4 {% 2,96), safra yolları striktürü 1 {% 0,74), gecikmiş paralitik ileus 4 {% 2,96), subhepatik kolleksiyon 1 {% 0,74). Minör kompl ikasyonlar ; ilaç eripsiyonu 1 {% 0,74), nörolojikbozukluklar 1 {% 0,74), üriner enfeksiyon 2 {% 0,15) dir. Çalışmamızda hiç mortal ite görülmemiştir. Post operatif safra yolları yaralanması gelişen 3 hastada relaparatomi gerekmiş, bunlar daha sonra şifa ile taburcu edilmiştir. Açığa geçilen hastalarda komplikasyon şansı az olduğu için akut kolesistit atağı geçiren ya da safra yollarının tammlanamadıgı olgularda diseksiyon oldukça güç olup, teknik ve tecrübe konusunda yetersiz olan merkez ve ekiplerde, bu durumda açık operasyona geçiş tercih edilmelidir. Ayrıca laparoskopi esnaa ir,da oluşabilecek kanama, perforasyon gibi kompl ikasycnlar açısından dikkatli olunmalı, bunların erken teşhis ve tedavileri hastaların prognozu açısından oldukça önemlidir. Laparoskopik cerrahi yapan ekiplerin bu konuda deneyimleri arttıkça operasyon süreleri azalacak ve komplikasyon oranında düşme gözlenecektir. Teknik imkanların artışına paralel olarak peroperatuar kolanjiografi, koledoktan sistik kanal aracılığı ile ve basket yardımı ile taş ekstraksiyonu yada laparoskopik76 kolesistektomi sonrası koledokol ithiazisli hastalarda endoskopik sf inkterotomi ve koledok eksplorasyonu yapılabilecektir. Böylelikle laparoskopik girişime yeni başlayan merkezlerde hasta seçimi ve operasyon ekiplerinin organizasyonunun önemi ortaya çıkmaktadır. | |