Show simple item record

dc.contributor.advisorHacıyakupoğlu, Sebahattin
dc.contributor.authorTuna, Metin
dc.date.accessioned2020-12-29T08:16:44Z
dc.date.available2020-12-29T08:16:44Z
dc.date.submitted1996
dc.date.issued2018-08-06
dc.identifier.urihttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/359308
dc.description.abstract46 ÖZET İlk kez 1935 yılında plasentada tarif edilen neovaskülarizasyon yeni mikro damar oluşumunu anlatmada kullanılmaktadır. Hiperplastik, embiryonik, neoplastik dokuların büyümesi ve şekillenmesinde, yara iyileşmesinde önemli rol oynar. Aym zamanda diabetik retinopati, arterioskleroz gibi anjiojenik hastalıkların önemli bir belirleyicisidir. Neoplastik lezyonların histolojik derecelendirmesinde angiogenesis ve endotel proliferasyonu ihmal edilemeyecek bir kriter olarak kabul edilmektedir. Bir tümörün damarlaşma döneminden önce teşhis edilip, anjiogenesis önlendiği takdirde yok edilebileceği düşünülebilir. Ekstra kranial tümörlerle kıyaslandığında beyin tümörleri önemli bir anjiojenik faktör kaynağıdırlar. Bu nedenle SSS'nin primer veya metastatik tümörlerinde anjiogenesis oldukça fazladır. Normalde beyin vasküler yapılarındaki endotel hücrelerinde proliferasyon oldukça azdır. Bu nedenle beyinde vasküler değişiklikler kolaylıkla saptanır ve anjiogenesis için iyi bir model teşkil eder(,''23.2<i?27',7,. Tümörde kendini besleyecek yeni damarlaşma olmadığı takdirde tümörün büyümesi ve metastaz yapması beklenemez. Çalışmamızda, tümörde neovaskülarizasyon yapabilecek biyokimyasal ve histolojik maddelerin tespit edilerek, bu maddelerin bloke edilmesi halinde neovaskülarizasyonun önlenip önlenemeyeceğini araştırmayı amaçladık. Bu nedenle neovaskülarizasyonda rol oynayan kollajen, interlökin-1 ve glikozaminoglikanı normal domuz beyin'ine inoküle ederek, bir ay sonra biyopsi aldık. Numuneler ışık ve elektron mikroskobunda incelendi, ATP-az ve SOD aktiviteleri ölçüldü. Işık ve elektron mikroskobu incelemesinde 2., 3. ve 4. grupları kontrol grubu ile karşılaştırdığımızda neoanjiogenesis lehine değişiklik tespit ettik. Metastatik tümörlerde olduğu gibi ışık mikroskobunda neoanjiogenesisi derecelendirme yöntemine benzer bir şekilde birim alandaki damarlar sayıldı(42-,7). Vasküler yoğunluğun gruplar arası karşılaştırmasını yaptık. Kontrol grubu ile karşılaştırdığımızda diğer grupların vasküler yoğunluklarında artış saptadık ve bu artışı istatistiki olarak anlamlı bulduk. Aynı zamanda A gruplarındaki vasküler yoğunluğu B gruplarına göre bir miktar yüksek olarak tespit ettik, fakat istatistiki olarak anlamlı bir fark bulamadık. Vasküler yoğunluk artışı en fazla 4. grupta olmak üzere sırasıyla 2. ve 3. gruplarda artmıştı. Bir aminoglikan olan ve tümörün konakçı tarafından reddedilmemesinde önemli payı bulunan heparinin anjiogenesiste etkili olmadığı sonucu ortaya çıkmıştır. Kollagen ve interlökin tek tek kullanıldığında birbirlerine benzer şekilde anjiogenesisi etkilerken, birlikte kullanıldıklarında neoanjiogenesiste daha fazla artma meydana gelmiştir. Süperoksit anyonlar solunum yapan hücreler üzerinde toksik etkiye sahiptirler, ayrıca normal damar duvarı metabolizmasını deprese ederek proliferatif vaskülopatiye neden olurlar. Hemen bütün canlı türlerinde SOD aktivitesinin yüksek olması süperoksit radikallerin zarar verici etkisine karşı organizmayı korumada bu enzimin hayati rol oynadığını ortaya koyar*52-55'39'. Bizim olgularımızda, anjiojenik maddelerin beyin içine implantasyonundan dört hafta sonra alınan beyin örneklerinde SOD seviyeleri ölçüldü. Beyin de anjiogenesis tamamlanmış anoksi ortadan kalkmıştı. SOD seviyesi serum fizyolojik inokülasyonu yapılan 1. grupla kıyaslandığında; kollagen+İL47 implantasyonu yapılan grupta (4.grup) daha fazla olmak üzere 2. ve 3. grupta da bir miktar yükselmiştir. Aynı zamanda heparin verilen gruplarda da SOD seviyelerinde yükselme olmuştur. ATP-az hücrenin iyonik-osmotik dengesini ve aktif transportu sağlar<`>. Bu nedenle zedelenen ve rejenere olan dokuda enzim aktivitesinin değişmesi beklenir. Na-K, Mg ve Ca 'a bağlı ATP-az seviyeleri kontrol grubu ile kıyaslandığında 2., 3. ve 4. gruplarda sırasıyla tedrici bir azalma meydana gelmiştir. Bununla beraber SOD enzim sisteminde olduğu gibi heparin verilen gruplarda ise ATP-az seviyelerinde bir miktar artış olmuştur. ATP-az enzim sistemlerinin doku rejenerasyonu sürecindeki önemleri gözönüne alındığında aktivitelerindeki artışın rejenerasyonla paralellik gösterdiği, SOD sisteminin ise hücreleri sitotoksik ürünlere karşı koruduğu düşünüldüğünde, ortaya çıkan enzim sonuçlarına göre yorum yapıldığında, heparinin dokuda uzun süreli etki sağladığı, kollagen ve İL 'in ise regenerasyon sürecini hızlandırdığı ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak kollagen ve İL tek başlarına neovaskülarizasyonu stimule etmişlerdir. Bununla beraber birlikte kullanıldıklarında ise neovaskülarizasyon artışına sinerjik etki göstermişlerdir. Glikozaminoglikanların neovaskülarizasyona anlamlı bir etkisi olmamıştır. Doku örneklerimizi daha erken dönemde alsaydık enzim aktivitelerinin daha yüksek olması ve daha erken döneme uygun neovaskülarizasyon sürecini histopatolojik olarak değerlendirebilmemiz olasıydı. İL, kollajen ve glikozaminoglikan'ın neovaskülarizasyona, ATP-az ve SOD sistemlerine kesin olarak ne derece etkili olduğunu söylemek zordur. Ancak, yapılacak yeni çalışmalarla daha erken dönemlerde alınacak örneklerden sağlanacak parametrelerle, İL - kollajen ve glikozaminoglikan'ın neovaskülarizasyon sürecine etkileri hakkında daha kesin konuşmamız mümkün olacaktır.
dc.description.abstracten_US
dc.languageTurkish
dc.language.isotr
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.rightsAttribution 4.0 United Statestr_TR
dc.rights.urihttps://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
dc.subjectNöroşirürjitr_TR
dc.subjectNeurosurgeryen_US
dc.titleKollojen, interlökin-1 ve Glikozaminoglikan`nın santral sinir sistemindeki neovaskülarizasyona etkileri
dc.typedoctoralThesis
dc.date.updated2018-08-06
dc.contributor.departmentNöroşirürji Anabilim Dalı
dc.subject.ytmInterleukin 1
dc.subject.ytmCollagen
dc.subject.ytmNeovascularization
dc.subject.ytmNervous system
dc.identifier.yokid49642
dc.publisher.instituteTıp Fakültesi
dc.publisher.universityÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
dc.type.submedicineThesis
dc.identifier.thesisid49642
dc.description.pages51
dc.publisher.disciplineDiğer


Files in this item

Thumbnail

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

info:eu-repo/semantics/openAccess
Except where otherwise noted, this item's license is described as info:eu-repo/semantics/openAccess